26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Sayfa 15 Ağustos 2013 Perşembe a4 Yaşam Spor fendim merhabalar, bir haftalık ara verdik bildiğiniz üzere. Bu bayram arasını kullanıp memleketim gâvur İzmir’e intikal ettik. Büyüklerin ellerini, küçüklerin gözlerini öptük, yaşlılarımızı, hastalarımızı ziyaret ettik. Bayram sabahı neşeli, kalabalık, uzun soluklu ve bol çeşitli kahvaltısında buluştuk ailemizle. Akşamları yine kalabalık sofralardan sonra sıcaktan kendimizi yalıya deniz kenarına attık. Kâh rakıladık, kâh biraladık, kâh çayladık. Ve hatta bir geceyi terbiyeli kelle paça ile kapattık. Ama gün boyu illaki anacığımın imalatı az naneli limonatadan içildi, lıkır lıkır. Tat öyle böyle değil. Ve bu hafta o ‘mucize içecek’ ten bahsedelim istedim. E Limonata “Boğazlar Meselesi” [email protected] Ama önce limon Bitkiler âleminin Sapindales takımının Citreae oymağından olan Limon, yıl boyunca büyümeyi sürdüren, kışın yapraklarını dökmeyen küçük bir ağaç türü ve meyvesidir. Wikipedia’ya göre, limon bitkisi, ekşi portakal olarak da bilinen Citrus aurantium ile ağaç kavunu olarak isimlenen citrus medica’nın çaprazlanması ile elde size bağlı olmak üzere bolca limon ve kararında toz şeker ve aldığı kadar taze nane yaprağı. Arzu edildiğinde ya da tazesi bulunduğunda fesleğen de çok yakışır. Limonları güzelce yıkayıp, derince bir kabın içine yemeklik domates ölçüsünde doğruyoruz. Üzerine toz şekerimizi ilave ediyoruz. Yıkadığımız nanelerin yapraklarını elimizle koparıp malzemelerimizin üzerine serpiştiriyoruz. Her üçünü birden iyice yoğuruyoruz ve kabımızın kapağını kapatıp bir gece bekletiyoruz. Bu bekletme operasyonundan önce zencefil ilavesi de ayrı bir tat verebilir. Ama ben size küçük bir sır vereyim mi? Ne dersiniz? Bir iki küçük parça edilen doğal melez olarak kabul edilen bir türdür. Limonun nerede ortaya çıktığı hususu muallak olsa da ilk yetiştirilmeye başlanan yerlerin Güney Hindistan, Burma ve Çin olduğu tahmin edilmektedir. M.S. 1. yüzyılda Roma İmparatorluğu döneminde Güney İtalya’ya ulaşan öncü limon meyvelerinin ardından M.S. 7. yy’da Irak ve Ortadoğu’da tarımı yapılır hale gelmiştir. 11. ve 16. yy arasındaki dönemde ise Avrupa’ya kadar yayılan limon neredeyse bütün Akdeniz havzasında yetiştirilir hale gelmiştir. Limonun faydaları ve kullanım yerleri konusunda burada bir şeyler yazmak yakışık almaz zannımca. Lakin kısa bir not düşmek isterim bağışlarsanız. Diyelim ki hafiften gribe meyyal vaziyetler söz konusu olduğunda iki limonu sıkın bir kadehe, diğer kadehe de bir tek sek rakı koyun. Bir yudum ondan, bir yudum bundan misali götürün. Üzerine de tek aspirin ve mışıl bir uyku. Çakı gibi uyanırsınız. Gelelim limonataya Efendim malzemelerimiz, miktarı damla sakızını havanda dövüp ilave edin. Kapağı öyle kapatın. Sabaha kadar, limon kabukları/suyu ile birlikte; şekeri, naneyi ve damla sakızını koynuna çekmiştir. E kapak altında neler yaşandı, araştıracak halimiz yok ya. Orası, onların mahremi. Bir TV programı yapsak RTÜK ceza yazabilir nitekim. Sabah, kapağı açınca genzinize dolan o tazelik kokusu kesinlikle baş döndürücüdür. Tüm malzemeyi büyükçe bir sürahiye boca edin. Üzerine yavaş yavaş soğuk su ilave edin ara sıra kaşıkla tat kontrolü yapın. Aha tam ağzıma layık dediğinizde su ilavesini kesin. Bolca buz doldurup dinlendirin. Mevsimi olduğunda bu ikinci dinlenme seansında bir, iki mandalina ya da irice bir portakalın suyunu da ilave ederseniz daha da süper olur. Sonra limonata bardağınıza süzerek doldurun, içine de bir taze nane dalı. Size dayatılan o boyalı, sentetik, asitli içecekler yerine kendi emek ürününüzü yudum yudum için; tazelenin, ferahlayın. Bu sıcaklarda gün boyu fırsat buldukça tekrarlayın. Akşamüzeri yemek öncesi bir kadehe tek votka ya da cin ilave edip üzerine sürahiden iki ölçek gezdirin. Bol buz kırığını da çaktınız mı değmeyin keyfinize. Mirkelam’ın bir şarkısındaki nakaratı hatırlatarak bitirelim yazımızı; “Aşkımsın Limonata”. Evet, havaların limonata gibi olacağı motorları maviliklere süreceğimiz günler yakın. Yeter ki, aydınlanmadan, emekten, bağımsızlıktan yana olanlar, Cumhuriyetimiz için omuz omuza halaya dursun… Ağzımızın tadı her daim tam olsun. Gençler eksik çalıştı Spor Toto Süper Lig’in ilk haftasında Çaykur Rizespor’a konuk olacak Gençlerbirliği, hazırlıklarını milli takımlarda bulunan futbolcularından yoksun sürdürdü. eştepe İlhan Cavcav Tesisleri’nde yapılan antrenmana, milli takımlara davet edilen Stancu (Romanya), Gosso (Fildişi Sahili), Petrovic (Sırbistan), Jimmy (İsveç), Ramazan (A2) ve Atabey (U19) katılmadı. Teknik direktör Metin Diyadin yönetiminde 1,5 saat süren antrenmana ısınma koşusuyla başlayan futbolcular, daha sonra paskontrol çalışması gerçekleştirdi. İdmanın ikinci bölümünde taktik çalışması üzerinde duran kırmızısiyahlı ekip, çift kale maç ve duran top organizasyonlarıyla günü tamamladı. Çaykur RizesporGençlerbirliği maçı, 17 Ağustos Cumartesi günü saat 20.00’de başlayacak. SERDARŞAHİNKAYA Yenimahalle’nin hede ‘BAL’ rip bölgesel amatör ligine yükselmeyi hedefliyor. 28 Eylül’de Kazan Spor ile Hasan Doğan Stadyumu’nda gerçekleşecek olan ilk maç için takım 1 ay öncesinden hummalı bir çalışmaya girdi. Haftanın 5 günü yapılan antrenmanlarla BAL ligine oynayan takım, 22 kişilik kadrosuyla başarılı bir sezon geçirmeyi amaçlıyor. Takımın teknik direktörü Kerem Güney, bu sezonun başarılı geçeceğine inandığını belirterek, “Sezona kendi tesisimizde hazırlanıyoruz. Her gün yapılan idmanlarla futbolcularımızı tam anlamıyla hazırlıyoruz. Takımımıza güveniyoruz. Şampiyonluğa oynayacağız” diye konuştu. enimahalle Belediyesi Spor Kulübü sezon çaY lışmalarına başladı. Sezona 5 oyuncu transferiyle iddialı başlayan kulüp, ligde ilk 3’e gi B Sakatlığı bulunan Hurşut Meriç takımdan ayrı çalıştı. Hurşut'un İsviçre'ye giderek tedavi olacağı ve en az bir ay takımdan ayrı kalacağı belirtildi. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear