27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

25 Temmuz 2013 Perşembe Sayfa kent a3 SİNEMA VE HAYAT Haldun Armağan ‘Paramızıistedik,teröristolduk’ SELDA GÜNEYSU info@haldunarmagan.com Başbakanlık hizmet binası inşaatında çalışan 40 işçi iki aydır ücretlerini alamadıkları için geçen çarşamba günü iş bırakmışlardı. Üç gün boyunca ana firma REC İnşaat ve taşeron firma Hayde İnşaat ile uzlaşmaya çalışan işçilerin en son ödenmeyen toplam 250 bin TL tutarındaki ücretlerini alarak işten ayrıldıkları basına yansıdı. O işçilerden ikisi, Hasan Demir ve Cesim Taş’la konuştuk. İşçiler, ücretlerinin tam olarak ödenmediğini, Hayde İnşaat’ın kendilerine 42 bin 300 TL daha borcu olduğunu belirttiler. Söz konusu firmadan işçilere toplam 193 bin TL ödendiğini belirten işçiler, sıkıntılarını Cumhuriyet Ankara’ya şöyle anlattılar: ‘Örgütçülük yapıyorsun dediler’ Hasan Demir: Biz o inşaatta 63 gün boyunca çalıştık. Binanın ince işlerini yapıyorduk, alçı sıva, tavan montalaması gibi... Sonra hak edişlerimizi bir türlü alamadık. Bunun üzerine orada 4 gün boyunca tüm işçilerle birlikte eylem yaptık. Ancak o bina polisler tarafından korunan bir bina. Biz eylem yapınca, polisler bize şiddet uyguladı. Gözüme biber gazı sıktılar. Bazı arkadaşlarımızı dövdüler, sövdüler. Bizi terörist olmakla suçladılar. Ben firma yetkilileriyle kavga edince, bana, “Sen örgütçülük yapıyorsun” dediler. Benim ne işim olur terörle? Ben sadece hakkımı istiyorum. Bunu polislere de söyledim. İnsan namusu ve ekmeği için yaşar. Sen benim ekmeğimi elimden alıyorsan, öleyim o zaman. Sonra, Başbakan Erdoğan’ın ekibinden olduğu söylenen Mücahit Arslan geldi. Firma yetkililerine “Bu işçilerin parasını ödeyin” emri verdi. O gün gece saat 23.00’te bizim paralarımızın bir kısmı ödendi. Bugüne değin bize yapılan ödeme tutarı 193 bin TL’dir. Bizim oradan işçiler olarak 42 bin 300 TL daha alacağımız var. Ancak daha önceden firma yetkilileri bize “Herhangi bir alacağı yoktur” diye belge imzalatmışlardı, sonra işten çıkardılar. Şimdi alacağımızı da alamıyoruz. Ayrıca AOÇ’yi herkes bilir. Orada bir sürü ağaç vardı. Hepsini kesip götürmüşler, şimdi yok. Atatürk’e saygısızlık ediyorlar. ‘Dayak yerken fotoğraf var’ Cesim Taş: Ben orada bizzat polisler ta rafından şiddet gördüm. Dövdüler, yıldırmaya çalıştılar. Elimde ben dayak yerken, arkadaşlarımın çektiği fotoğraflar da var. Susturmaya çalıştılar ancak susmadım. Hakkımı alana kadar da susmayacağım. 7 çocuğum var, hepsi de çok küçük. Bize terörist diyorlar. Başbakan “açılım” diyor, kendi vatandaşlarını terörist ilan ediyorlar. Nüfus cüzdanım burada. 7 sülalemin GBT’sine baksınlar. Biz Kars’tan Ankara’ya çalışmaya geldik. Terörist değil, işçiyiz. Başbakan’a seslenmek istiyoruz: Biz terörist değiliz, hakkımızı istiyoruz. Bizi şimdi binaya da yaklaştırmıyorlar. Biz kime derdimizi nasıl anlatacağız? Bir de bizimle söyleşi yapmak isteyen bazı gazeteciler geldi. Sonra, “Biz yayımlayamayız” deyip gittiler. Korkuyorlar mı? Kimden, neden? Endonezya’nın öldürme oyunu ayatı yeniden tanımlayan sinema, yaşamın H kendisinden daha etkili bir ifade gücü kazanır. Ancak hayal dünyasına yer bırakmayacak kadar acımasız olan öyle olaylar vardır ki, sinema kurgusu bile yetersiz kalabilir. Böyle durumlarda galiba en iyi çare belgesel sinemaya sığınmaktır. Sayfalar dolusu yazıyla ifade edip, çoğu zaman hafıza oyunlarına terk edilecek bir mesele, sinemanın görselliği ile birleştiğinde, en umursamaz davrananı bile yüreğinin tam orta yerinden yakalayabilir. İnsan avına çıkan bir grubun vahşeti sonucunda, bir milyondan fazla insanın mezbaha misali katledildiğini, bazılarının diri diri toprağa gömüldüğünü gösteren bir film yapılsa, hiç kuşkusuz “korku” türüne ait olur, “içerdiği kan ve şiddet sahneleri” nedeniyle yaş sınırlaması getirilir; hatta televizyon ekranında epey mozaiklemeye maruz kalırdı. Oysa Endonezya’nın yakın tarihinde olduğu gibi, gerçek hayatın sözel ve fiziksel şiddet ikliminde “insanın insanlıktan çıkma” ihtimalinin hangi boyutlara varabileceğini herhangi bir kurgu gerektirmeden gösteren örnekler var. Endonezya her ne kadar bugünkü siyaset ortamında “olmamış” gibi davransa da, ülkenin kurucu lideri Sukarto’nun askeri darbeyle görevden uzaklaştırılmasının ardından, 19651966 arasında sinema tarihinin bütün “korku ve kan gölü” filmlerine taş çıkartacak boyutta bir kıyım yaşadı. Hayvanlar hayatta kalma içgüdüsüyle beslenmek için birbirini yok eder, ama karnını doyurduğu zaman köşesine çekilir. Hayvanlardan farklı olarak tamamen öç alma duygusuyla davranan, diğerlerini yok etmek için pusu kuran ve sadece “öldürmek” üzere, akla gelmedik en şeytani planları yapan evrendeki tek canlı insandır. Joshua Oppenheimer’ın “The Act of Killing” (Öldürme Oyunu) isimli belgesel çalışmasının ana fikri ancak böyle özetlenebilir. CHP ilçelere atama yaptı SERTAÇ EŞ CHP’de yerel yönetim seçimlerinde aday olmayı planlayanların 15 Temmuz’a kadar istifa etmeleri kuralının ardından partinin başkentteki iki ilçesi düşmüştü. Mamak ve Altındağ’da ilçelerin düşmesinin ardından dikkatler CHP Genel Merkezi’nden yapılacak geçici yönetim atamalarına çevrilmişti. Atamalar geçerekleşti. Buna göre Mamak’a son seçilmiş başkan olan Selahattin Emre yeniden geçici yönetimin başkanı olarak atandı. Emre ile birlikte Eray Gürkanat, Elif Yıldırım, Munise Doğan ve Suat Ağbulut geçici yönetimin diğer yöneticileri oldu. Mamak’ta Selahattin Emre’nin de yeniden aday olmayı planladığı öğrenildi. Emre’nin Mamak Belediye Başkanlığı’na aday olmayı planlamadığı, bu nedenle seçimlere yönelik sağlıklı bir çalışma yapılmasını sağlamak amacıyla genel merkez tarafından yeniden geçici yönetime başkan olarak atandığı dile getirildi. Yapılacak olağanüstü kongrede henüz başka bir aday çıkmış değil. Parti kulislerinde, Mamak’ta seçim öncesi bir bölünme yaşanmaması için tek aday üzerinde uzlaşılması ve böyle seçime gidilmesinin yararlı olacağı düşünceleri seslendiriliyor. Altındağ’a Çakıcı CHP Altındağ örgütünde geçici yönetim ise İsmail Çakıcı başkanlığında atandı. Çakıcı’nın yanı sıra Sadık Başpınar, Yaşar Çifçi, Güldane Yıldırım ve Ülkü Altundaşar da görev aldı. İsmail Çakıcı’nın olağanüstü kongrede aday olmayı planlamadığı, yalnızca ilçeyi seçime götürmekle görevlendirildiği bildirildi. Altındağ’da yapılan son olağan kongrede Barış Ozan Vural, çarşaf liste yöntemi ile yapılan seçimlerde ilçe başkanlığına seçilmişti. Vural, daha önce Cumhuriyet Ankara’ya yaptığı açıklamada, olağanüstü kongrede yeniden aday olacağını açıklamıştı. Vural’ın karşısına başka bir adayı çıkıp çıkmayacağı da henüz netleşmedi. ‘AA, Arınç’ın kanalı oldu’ Anadolu Ajansı’nın (AA) genel müdürlük binası önüne siyah çelenk bıraktı ve basın açıklaması yaptılar. Protesto etkinliğine CHP Genel Başkan Yardımcısı Yakup Akkaya, Ankara milletvekilleri İzzet Çetin, Aylin Nazlıaka, CHP Kadın Kolları Başkanı Hilal Dokuzcan, CHP Parti Meclisi Üyesi Umut Akdoğan ve CHP Çankaya İlçe Başkanı Mehmet Perçin katıldı. Protestoda açıklama yapan CHP Ankara İl Başkanı Alçın, Mustafa Kemal Atatürk tarafından toplumun bağımsız ve özgür bir şekilde haber alması için kurulan Anadolu Ajansı’nın bugün iktidarın asında sansürün kaldırılışının 105. yılB dönümünde CHP’liler basına yönelik baskıyı protesto etmek amacıyla propaganda aracı haline getirildiğini söyledi. Basının dünyada yasama, yürütme ve yargının ardından dördüncü güç olduğunu anımsatan Alçın, “Egemen güçler ve demokratik olmayan iktidarlar basını hep kendi çıkarları için, kendi iktidarları için bir silah olarak kullanmışlardır” dedi. Demokratik toplumlarda basının özgürce çalıştığını belirten Alçın, şöyle konuştu: “Türkiye’de sansürsüz ilk gazete Osmanlı döneminde İkinci Meşrutiyet’le birlikte, 24 Temmuz 1908’de basılmıştır. Bu nedenle 24 Temmuz Gazeteciler Bayramı’dır. 105 yıl sonra bugün, ‘Basın emekçileri bayramınız kutlu olsun’ demeyi çok isterdim. Ancak bugün durum içler acısıdır. Bugün 64 gazeteci hükümlü, 123 gazeteci tutukludur. Dünyada bu kadar gazetecisini cezaevinde tutan başka ülke yoktur. İnancımız odur ki, bu durumu değiştirecek olan yine basın emekçileridir.” CHP Genel Başkan Yardımcısı Akkaya ise Basın Bayramı’nın “yas günü” olarak geçtiğini söyledi. Konuşmaların ardındından üzerinde, “Özgür basın susturulamaz, diren gazeteci”, “Sansüre hayır” yazılarının yer aldığı siyah çelenk bırakıldı. Protestocuların “Atatürk’ün ajansı Arınç’ın kanalı oldu”, “Korktukça tutsak, sorguladıkça özgür olursun” yazılı dövizler taşıdıkları gözlendi. Çankaya’nın adayı Kuğulu’danbaşladı C HP Çankaya Belediye başkan aday adayı, avukat Kemal Akkurt, yerel seçim startını Gezi direnişinin sembolü Kuğulu Park’tan verdi. CHP Genel Merkezi İnsan Hakları Komisyonu Başkanı ve Çankaya Belediye başkan aday adayı Akkurt, yerel seçim çalışmalarına Kuğulu Park’tan başladı. Akkurt, parkın girişindeki durağı ziyaret ederek, taksilcilerle sohbet etti. Kendisini tanıtan ve hedeflerini anlatan Akkurt, aday gösterilerek seçilmesi halinde Kuğulu’ya özel, çok önemli çalışmaları yaşama geçireceklerini kaydetti. Ankara için çok önemli olan Kuğulu Park’ın Gezi Parkı eylemleriyle birlikte Türkiye için de sembol noktalardan biri haline geldiğini söyleyen Akkurt, Kuğulu forumlarının sürdürülmesi gerektiğini vurguladı. Tunalı Hilmi Caddesi esnafının sorunlarını da dinleyen Akkurt, esnafın işlerinin Gezi Parkı olaylarından dolayı az da olsa olumsuz etkilendiğini ancak kısa sürede toparlandığını dile getirdi. ‘Engelsiz iftara’ Kılıçdaroğlu da katıldı Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, Başkanvekili Müslüm Ertekin, başkan yardımcıları Başar Bal, Erhan Aras, Gürol Karahisarlıoğlu, engelliler birimi sorumlusu Selçuk Koçak, milletvekilleri, ilçe başkanları, meclis üyeleri, engelli dernekleri yöneticileri ve çok sayıda yurttaş katıldı. İlk Adım Salonu’nda gerçekleşen iftar yemeğinde Kılıçdaroğlu ve Yaşar masaları tek tek gezerek, davetlilerle sohbet ettiler. Gezi Parkı eylemlerinde Tunalı Hilmi Caddesi ve Kızılay’da “duran adam” olarak eylem yapan bedensel engelli Oğuz Mucurluoğlu da konuklar arasındaydı. Mucurluoğlu ile sohbet eden Kılıçdaroğlu, Mucurluoğlu’nun eyleminin özverili bir çaba olduğunu söyledi. Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar’a engelliler adına yaptığı çalışmalar ve etkinliler için bir plaket veren Kılıçdaroğlu, “Başkanımız engelli vatandaşlarımıza kucak açtı. Pek çok şeye imza attı. Engelliler birimi kurarak başına da engelli bir arkadaşımızı atadı. Bu bölgede yaşayan tüm engellilere dost oldu. Başkan Yaşar’ı yürekten kutluyorum” diye konuştu. Yaklaşık bin yurttaşı bir araya getiren yemeğe ev sahipliği yapan Fethi Yaşar da şöyle konuştu: “Ramazan ayı sevginin, saygının, kardeşliğin bir arada olduğu bir aydır, 11 ayın sultanıdır. Ramazan ayında engelli kardeşlerimi ağırlamaktan onur duyuyorum” dedi. Göreve geldiğinde belediyede engelliler adına yapılan hiçbir şeyin olmadığının altını çizen Yaşar, “Görevi devraldığım zaman engelliler için kolları sıvadık. Engelli vatandaşlarımızın yaşamını kolaylaştırmak ve sosyal hayata katılımlarını sağlamak için birbirinden önemli projeleri hayata geçirdik. Engelleri kaldırmak için özveri ile çalıştık” diye konuştu. enimahalle Belediyesi’nce düzenlenen enY gelsiz iftara, Kılıçdaroğlu’nun yanı sıra yardımcıları Yakup Akkaya, Bülent Tezcan, Yönetmen Joshua Oppenheimer, çekimlerini Endonezya’da yaptığı filmde 1960’larda bu ülkede ne kadar yasadışı iş varsa bulaşmış olan çetelerin liderlerinden biri olan Anwar Congo’yu bulup, kendisinden “işlediği cinayetleri” anlatmasını istiyor. Sağcı politikacıların verdiği destek sayesinde bugün bile eli kanlı katil yerine “mazbut bir aile babası” pozu takınan Anwar Congo ve öteki “katil dostları” kamera önüne geçerek, Endonezyalı vatandaşlardan “zararlı olanların” nasıl ve ne şekilde katledildiğini bir tiyatro oyunu gibi sahneliyor. Siyasetin meşrulaştırdığı infaz mangaları tarafından Komünist Partili avına çıkılmış; bir sene boyunca sendikacılar, aydınlar, olaylara tepki gösteren sıradan insanlar ve Çinli azınlık katledilmiştir. Soykırımın vicdani yükünü sırtında taşıyan Endonezya’nın, yaklaşık yarım yüzyıldır “bir şey olmamış gibi” davranması ve katillerin normal hayatını sürdürmesi de ibretlik bir durumdur. İlk olarak Berlin Film Festivali’nde gösterilen, 2012 yılı DanimarkaİngiltereNorveç ortak yapımı “The Act of Killing”, gerçek hayattaki bazı olayların sinema kurgusunu altüst edecek boyuta ulaşan katı gerçekliğini 90 dakikaya sığdırıp, insanın yüreğine taş gibi oturuyor. Özdebir: Sanayi üretimiyerindesayıyor Twitter Dilan için seferber MERT TAŞÇILAR Twitter, Dışkapı Hastanesi’nde yatan lenf kanseri minik Dilan için seferber oldu. Dilan’ın tedavisinde gerekli olan A+ ve AB+ kanlarına ihtiyaç olduğu ve mümkün olanların kan vermesi istendi. Bu kapsamda başta Ankara olmak üzere tüm Türkiye’den binlerce Tweet atıldı. Paylaşılan Tweet’lerde, “Minik kardeşimiz Dilan’a ilik arıyoruz. Ankara Dışkapı Çocuk Hastanesi. A+ ve AB+ kan lazım, irtibat için: 05432388993” ifadeleri yer aldı. Kimi Tweet’lerde ise Gezi Parkı olayları üzerinden hükümete de mesajlar gönderildi. Bazı kullanıcılar, “AVM yapacağına ilik bankası kur” talebinde bulundu. Atılan Tweet’ler sonrasında kan verenler oldu. Aynı kampanya geçtiğimiz günlerde Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yatan 9 yaşındaki Efe Emir Cömert için de yaplmıştı. Ancak çabalar yetersiz kalmış, Efe yaşam mücadelesini kaybederek doğum gününe 2 gün kala hayatını kaybetmişti. ayından bu yana yerinde saydığını belirterek, “Geçen yılın 5 ayında 26 milyar dolar cari işlemler açığı bu yıl 32 milyar dolara yaklaşmıştır” dedi. ASO Meclisi ve 1., 2. ve 3. Organize Sanayi Bölgesi müteşebbis heyetleri ve Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın katılımıyla temmuz ayı olağan meclis toplantısını gerçekleştirdi. Toplantıda konuşan ASO Başkanı Özdebir, haziran ayında üyeler arasında yapılan “Ankara Sanayisinde Durum Tespiti Ve Beklentiler” anketinin sonuçlarını açıkladı. Özdebir, şu değerlendirmeyi yaptı: “Üyelerimizin yarısı istihtamda, ithalatta, ürün fiyatlarında, kredi kullanımında, ücretlerde ve stoklarda mart ayına göre durumda bir değişiklik olmadığını ifade etmektedir. Üyelerimiz, yılın geri kalan bölümü için esas olarak iyimser beklentilere sahiptir. Ankete cevap veren üyelerimizin yaklaşık yarısı üretimlerinin, iç satışların, dış satışların ve yeni siparişlerin artmasını beklemektedirler.” nkara Sanayi Odası Başkanı Nurettin ÖzdeA bir, sanayi üretiminin mayıs ayında binde 6 azaldığını, toplam sanayi üretiminin ise 2011 Ekim C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear