Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Sayfa 11 Temmuz 2013 Perşembe a4 Gezi’nin Ardından... Yaşam Kent Gözaltında 36 saat aç İKLİM ÖNGEL Cumhuriyet Ankara “Gezi’nin Ardından” yazı dizisiyle sağlıkçılarla yaptığı söyleşileri sürdürüyor. Dün yaralılara yardım ettiği sırada kapsülle vurulan doktor adayının yaşadıklarını anlatmıştı. Bugün de Mülkiyeliler’de yaralılara yardım ederken gözaltına alınan, o dönem öğrenci iken şimdi tıp fakültesi mezunu bir doktor olan Utku Gürhan tanıklıklarını ve yaşadıklarını paylaşma. Konur Sokak’taki bir kafeye revir kurduklarını söyleyen Gürhan, “Eylemlerin başladığı günden itibaren yaralılara yardım için benimle birlikte birçok sağlıkçı alana koştu. Bir el travması olduğunda el cerrahına, göğüs travmasında ise kardiyoloğa kadar tüm hocalarımıza ulaşabilir durumdaydık. Herkes yardım için seferber olmuştu” dedi. Gürhan, Kızılay’da polisin şiddetini artırıp ara sokaklara baskın yaptığı, revirlere dahi saldırdığı 2 Haziran günü yaka kartını göstermesine ve üzerinde önlük olmasına karşın polislerin “Bunu da alın” demesi üzerine gözaltına alındığını anlattı. Gürhan, gözaltına alnış sürecinde yaşadıklarını şöyle dile getirdi:“Ensemden tuttular, kolumu bükerek yaka paça Meşrutiyet’e götürdüler. Orada duvara yasladılar ve ellerimi arkadan kelepçelediler. Sonra yere yatırıp başıma vurdular, küfrettiler.” Bu şiddeti uygulayan polislerin kask veya yaka numaraları olmadığına dikkat çeken Gürhan, “Bunu yapanlar bulunamayacak” diye isyan etti. ‘Aç, susuz kaldık’ Gözaltına alınmasının ardından önce Akköprü Spor Salonu’na götürldüğünü söyleyen Gür han, orada 10 saat tutulduklarını belirtti. Adli muayeneden sonra da Demirlibahçe Karakolu’na nakledildiklerini kaydetti. Gürhan, “Gözaltı şartları çok kötüydü. 8 saat su verilmedi. 36 saat boyunca da yemek vermediler. Tuvalete gitmeye dahi izin yoktu” dedi. Koğuşta beraber kaldığı bir arkadaşının yemek verilmediği için hipoglisemiye (kan şekerinin düşmesi) girdiğini söyleyen Gürhan, “112’yi çağırdık, onlar gelmeden ben şeker vererek müdahale ettim. Bu nedenle 112 sağlıkçılarını şekerini yüksek ölçtü. Tekrar krize gireceğini söylememe karşın bırakıp gittiler. Yarım saat sonra tekrar gelmek zorunda kaldılar. En sonunda o arkadaşa yemek verildi” diye anlattı. Avukatıyla dahi 26 saatin sonunda iletişim kurabildiğini belirten Gürhan, “Kimseyle konuşmamıza izin verilmedi. Yerimi uzun süre ne ailem ne de arkadaşlarım biliyordu” dedi. Gürhan kendisine, “Gezi Parkı olaylarına katıldığım ve polise direndiğim için gözaltına alındım. Bu durumla ilgili aileme haber verilmesine izin vermiyorum” yazılı kağıt imzalatıldığını dile getirdi. ‘Gençler şarkı söylüyor’ Gürhan, öncelikli amacının yaralananlara yardım etmek olduğunu vurgularken, direnişe destek verdiğini de belirtti. Gürhan, Gezi’den beklentilerini ise şu sözlerle açıkladı: “Türkiye’de Atatürkçülüğün ve Türk solunun bu eylemler nedeniyle dirildiğini görüyorum. İnsanlar silkelendi. Gençler, Türkiye tarihini yeniden okumaya öğrenmeye baladı. 30 yıl önceki marşlar, türküler tekrar dillendiriliyor. Atık gençler yan yana ve şarkı söylüyor.” Denetim yaptı, yemek dağıttı, sıraya girdi, yemek aldı Yaşar, iftar çadırında enimahalle Belediyesi Ramazan ayı Y kapsamında ilçenin 3 ayrı noktasına kurduğu iftar çadırlarında ilk gün bin 500 kişiye sıcak yemek dağıttı. Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar ilk iftarını, iftar çadırında yurttaşlarla birlikte yaptı. Onkoloji Hastanesi karşısına kurulan çadıra giden Yaşar, Yenimahallelilere yemek servisi yaptı ve ardından sıraya girip yemeğini aldı. Yurttaşların arasında yerini alan Yaşar, iftar yaptı. Yenimahalle Belediyesi’nin kurduğu iftar çadırı ilk günde yoğun ilgi gördü. İftar çadırına saatler öncesinden gelen yurttaşlar uzun kuyruklar oluşturdu. Kuyruklarda bekleyen yurttaşlar yayla çorbası, et yemeği, makarna ve tulumba tatlısından oluşan mönüde hep birlikte yemek yedi. Birlik ve beraberliğin, toplumsal dayanışmanın en güzel örneklerinin yaşandığı Yenimahalle’de kurulan çadırda oruçlarını açan vatandaşları Belediye Başkanı Fethi Yaşar, Başkanvekili Müslüm Ertekin, CHP İlçe Başkanı Ali Buçan, belediye meclis üyeleri de yalnız bırakmadı. İftar sonrası Batıkent Atapark önünde kurulan şenlik alanını ziyaret ederek yurttaşlarlarla sohbet eden Yaşar, “Toplumsal dayanışmanın en güzel örneklerinin yaşandığı Yenimahalle’de, Ramazan ayının anlamını ve güzelliğini hep birlikte yaşıyoruz. Kurmuş olduğumuz iftar çadırı ile vatandaşlarımızla orucumuzu birlikte açıyor, bir tas sıcak çorbayı paylaşmanın mutluluğunu yaşıyoruz. İçerisinde bulunduğumuz Ramazan ayının ülkemize; barış, kardeşlik ve huzur getirmesini diliyorum” dedi. Halim Ağabeyin Yoğurt Tatlısı Test Edildi, Onaylandı Netekim!!! İzmirli kadim dostum, ağabeyim Halim Müftüoğlu, titiz ve işinin ehli bir inşaat mühendisidir. Çok farklı, zengin yetenekleri arasında mizah ve yemek mevzusu da önemli bir yer tutar. Geçenlerde “Serdar Hocam merhaba” diye yeni bir eposta göndermişti. Son icraatlarından biri olan yoğurt tatlısı tarifi veriyordu. Halim Ağabey tarifi gönderdiğine göre denemeye değerdi. Çünkü bilinmelidir ki o, birkaç kereden fazlaca denemiş ve kendine göre optimum ayarı tutturunca tarifi göndermiştir. E o halde sıra bizdedir. Kızım Asya ile birlikte mutfağa girdik. Baştan not ediverelim lezzet on numara oldu. Önce malzemeler Un, şeker, yumurta, vanilya, kabartma tozu, yoğurt, limon, su ve çiçek yağı. İşte efendim gördüğünüz gibi son derece az ve el altında olabilecek malzeme listesi. İleride verilecek bardak ölçüsü, normal 200 cc.lik su bardağıdır. Operasyon planı iki aşamalı. Öncelikle tatlımızın şerbetini hallediverelim. Şerbet Önce şerbeti yapmamızın nedeni, soğumaya bırakacağız ya o bakımdan. Sizler de bilirsiniz unlu tatlıların şerbeti, tatlı fırından çıkar çıkmaz, sıcakken dökülür. Bizim yoğurt tatlısında tek şart, her ikisinin de sıcak olmamasıdır. Şerbetimizin malzemesi 3,5 bardak şeker, 3 bardak su. Karıştırıp bir tencerede kaynatıyoruz. Bir iki damla limon suyunu ihmal etmiyoruz ve soğutuyoruz. serdarsahinkaya35@gmail.com “Boğazlar Meselesi” SERDARŞAHİNKAYA önce hazırlayıp soğuttuğumuz şerbeti döküyoruz. Buraya dikkat etmeli, hamur piştiğinde kabarıyor ve kapta az yer kalabiliyor. O nedenle de, şerbetin tamamını bir seferde boca ederseniz taşabilir. Bir kepçe ile sindire sindire ilave ediniz. Şerbet bitene kadar hamur çektikçe aynı işlemi devam ettiriniz. Ve.. Unumuzu, vanilyamızı ve kabartma tozumuzu da boca edip güzelce ve biraz da uzunca bir süre çırparak karıştırıyoruz. Aman topak kalmamasına azami özeni gösterelim. Ve finale doğru Dikdörtgen bir cam ya da seramik kabı çiçek yağıyla yağlıyoruz. Burada bir nokta dikkatinizi çekmiş olmalı. Neden dikdörtgen? Efendim bu ölçülere sadık kalacaksınız kare ebatlı bir kap küçük kalabilir ve tatlınız kalın düşerse içi pişmekte zorlanabilir. İdeal ölçü, pişim sonrası en fazla iki parmak kalınlığında olmalı. Çaktınız köfteyi değil mi? Hazırlanan karışımı, yağladığımız kaba döküyoruz ve önceden 200 derecede kızdırdığımız fırına gönderiyoruz. Pişip pişmediğini kontrol etmek için, hamura bir kürdan marifetiyle nüfuz edip kontrol ediniz. Kürdana yapışma olmaz ise pişmiş demektir. Bizim operasyonda da bu kuralları uyguladık. Ama keşke Halim Ağabeyin “Ben piştikten sonra, fırını söndürmeden beş dakika daha tutuyorum, çünkü üstü ve altı iyice (yanmaya yakın) kızarık olunca daha keyifli oluyor” notunu ihmal etmese idik. Siz ihmal etmeyin! Keyif sizin tabii ki. Fırından çıkarır çıkarmaz önce hemen ıslatma suyu olarak, bir bardaktan iki parmak az, normal su ile tatlımızı ıslatıyoruz. Islatma suyunu çeker çekmez de daha Yoğurt, un, yumurtanın seviyeli birlikteliği, vanilya ve limon kabuğunun rayihası ile hemhâl olunca var ya inanılmaz hafif ve de gerçekten yürek hoplatan bir lezzet ortaya çıkıyor. Şerbeti de kıvamında ve insanı baymıyor. Servis ederken süsleme Hamurumuzun hazırlanışı 1 bardak yoğurt; 1,5 bardak şeker; 2 bardak tepeleme un; 3 adet yumurta (Halim Ağabeyim diyor ki; orijinali 4 taneydi, yumurta kokusu öne çıkabiliyordu);1 limon kabuğu rendesi (isteğe göre ama çok yakıştığını belirteyim); 1,5 paket vanilya; 1 paket kabartma tozu. Efendim oda sıcaklığındaki yumurtalarımızı sarı ve beyazları ile birlikte şekerimizle derince bir kapta güzelce çırpıyoruz. Önceden çırptığımız yoğurdumuzu da ilave ediyoruz. Rendelenmiş limon kabuklarını ekleyip karıştırıyoruz. Sıra unun ilavesindedir. sanatları artık size kalmış. İster ceviz ya da fındık, ister Hindistan cevizi ile dekore edin, sade dondurma, kaymak kondurun ya da çıplak götürün. Sahne sizin. Haydi, afiyetler olsun… Memleketteki gidişat, her şeye rağmen güzel günlerin habercisidir. Motorları maviliklere süreceğimiz günler yakın. Birinci Geleneksel Gazdanadam Festivali’nden sonra artık şafak sökmektedir. Boyun eğmeyenler aydınlık Türkiye’yi yeniden inşa edeceklerdir. Dostluk ve dayanışma dileklerimle. C MY B