Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Sayfa 9 Haziran 2013 Pazar a4 Kent Yaşam Demir Apartmanı ve Demirtepe unda Şenol Cantek “Yabanlar ve Yerliler: Başkent Olma Sürecinde Ankara” kitabında; Cumhuriyet’in ilk yıllarında arsa ya da ev edinerek Ankara’ya yerleşen kurucu kadro mensuplarının yerleştikleri semtin odak noktası haline geldiklerini, kimi semtlerin onların adlarıyla anılmaya başladığını, bu cümleden olarak “Demirtepe” adının da oraya bir köşk yaptıran Merkez Komutanı Demir Ali Bey’den geldiğini yazar. Önder Şenyapılı da “Ne demek Ankara; Balgat, niye Baldat!?” kitabında Cantek’in yazdıklarını aynen nakleder. 1879 Selanik doğumlu Piyade Albay Ali bey 1921’de Merkez Komutanı olarak Ankara’ya gelip, birkaç yıllık ara hariç, uzatmalarla 1942’ye değin bu görevde kalır ve 1943’te vefat eder. Tuğrul Pırnar’ın “Baba Oğul Anıları” kitabının 1. cildinde, Atatürk’ün Ankara Merkez Komutanı yaptığı yakın arkadaşı Ali’ye kuvvetinden ötürü “Demir” lakabını verdiği, onun da soyadı yasasından sonra Somdemir soyadını aldığı yazılıdır. Demir Ali’nin kızı Huriye Yüce, 915 Aralık 2005 tarihli ve 232 sayılı Gazete Ankara’da kendisiyle F DÜŞ YOLCUSU savassonmez@yahoo.com Binanın Giriş Kapısı yönünden görünüşü yapılan bir söyleşide, Atatürk’ün birgün, Altındağ’da oturduğundan söz eden babasına Kızılay’da bir arsa tahsis ettirdiğini, dolayısıyla Demir Apartmanı’nın temelinde Atatürk’ün desteğinin olduğunu belirtmektedir. Eski Demirtepe Demir Apartmanı’na 1930’da taşındıklarını anımsayan 1926 doğumlu Huriye Yüce, Gazete Ankara ile yaptığı söyleşide ve 17.5.2013 günlü telefon görüşmemizde; o zamanlar Necatibey Caddesi’nin “kötü bir derelik” olduğunu, Kızılay’dan başlayan asfalt yolun evlerinin önünde sona erdiğini, bahçelerinin o zamanların ilk botanik bahçesi olarak nitelendirilebileceğini söylüyor. 19421954 arasında evin en üst katında ailesiyle birlikte kiracı olarak oturan emekli profesör Tuğrul Pırnar da sözünü ettiğimiz kitapta “2 havuzlufıskiyelibalıklıkanepelikameriyelikuş kafesli” olarak hatırladığı bahçede sebze tarhları, meyve ağaçları, güller ve diğer çiçekleri bulunduğunu yazıyor. 19421955 arasında zemin katta bir başka kiracı olarak yaşayan yakın arkadaşımız emekli savcı Öcal Beningtan 20.2.2013 günlü söyleşimizde, babasının o zamanlar Demir Ali Bey’in emir subayı olduğunu, evin 2’nci katında CHP milletvekili Abidin Ege ve ailesinin, 3’ncü katta ise Huriye Yüce ve annesi Zehra hanımın oturduklarını belirtiyor. Ayrıca, kendileri de Rumelili olan ev sahiplerinin Rumelili kiracıları tercih ettiklerini, yolun Nokta Durağı’nda bitmesinden ötürü Maltepe Koç Yurdu’nun ilk yıllarında uzaklığı nedeniyle öğrencilerin bu yurtta kalmak istemediklerini, apartman ile Maltepe Camisi arasının önceki yıllarda mezarlık olduğunu yaşlıların konuştuğunu, subay olan babasının Necatibey Deresi kıyısından işine atla gittiğini, apartmanlarında çok dostane komşuluk ilişkileri olduğunu, apartmanın Kızılay tarafında bitişiğindeki arsada sığınak bulunduğunu, binanın giriş kapısının yanındaki duvar rölyefinin Hattuşa’dan getirildiğinin söylendiğini, karartma gecelerinde projektörlerin gökyüzünde uçakları taradıklarını, hatırlıyor. O günlerin Demirtepe’sinde Demir Apartmanı’ndan Kızılay’a doğru yolun sağ tarafında sırasıyla sığınak, Bakkal Tevfik, Manav Faik, Tapu Kadastro Meslek Okulu, Mason Locası ve Amerikan Kütüphanesi bulunuyor. Caddenin karşı tarafında Ankara Atatürk Lisesi’nden bizim de coğrafya hocamız olan Reşadet hanım ile oğlu Dr. Ayan Gülgönen’in, Kadın Terzisi Zübeyde’nin, Hasan Remzi Apartmanı’nda Süvari Birlikleri Komutanı Mustafa Arbak’ın oturdukları binalar, Suudi Arabistan, Macaristan ve Afganistan büyükelçilikleri ve Vali Konağı yer alıyor. Atatürk Bulvarı’na çıkmadan sol köşede, kum havuzlarında oynanıp, büfesinden Afyonkarahisar Madensuyu içilen Kızılay Parkı var. Günümüz Belediyeden “tapu tahsisi” ya da “intifa hakkı” yollarıyla edinilmiş olabilecek Gazi Mustafa Kemal Bulvarı No:27’deki Demir Apartmanı; uzun yıllar Öğrenci Yurdu olarak ve EİEİ’ye Sosyal Tesis olarak hizmet verdikten sonra 2012 ortalarında boşaltılıyor. Halen binanın girişinde tezgah açmayı sürdüren 20 yıllık seyyar satıcı İbrahim Gündüz’ün duyduklarına göre bina Milli Emlak’a devredilmiş, sonra da Turizm Bakanlığı’nca bir vakfa (?) tahsis edilecekmiş. Ankara’nın acımasızca yok edilen ya da kötü onarımla başkalaştırılan cumhuriyetin ilk dönem binalarının hazin akıbetlerinden şimdilik kurtulmuş görünen bu güzel binanın, nitelikli bir onarım sonrasında, kent kimliğine yakışacak bir amaçla kullanılmasını diliyoruz. SAVAŞSÖNMEZ Giriş Kapısı yanındaki duvar kabartması Tuz Gölü, ‘doğal miras’ olsun UNESCO’nun Dünya Doğal Miras Alanları geçici listesine giren Tuz Gölü’nün, daha iyi korunması için asıl listeye kabul edilmesi gerekiyor. Gölün statüsünün yükselmesiyle kuraklık ve kirlilik sorunuyla mücadelenin kolaylaşacağına dikkat çekiliyor. Kuraklık ve kirlilik nedeniyle tehdit altında olan Tuz Gölü’nün UNESCO Dünya Doğal Miras Alanları asıl listesine alınması için çaba sarfediliyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Birleşmiş Milletlere yaptığı resmi başvuruda Tuz Gölü’nün Dünya Miras Listesi’ne alınması istedi. Başvuruyu değerlendiren UNESCO Türkiye Sekreteryası da gölü, UNESCO Dünya Doğal Miras Alanları geçici listesine kabul etti. Aksaray Üniversitesi Tuz Gölü Su ve Çevre Uygulama ve Araştırma Merkezi bünyesindeki (ASUÇEM) Su, Tuz ve Çevre Araştırmaları Birimi Başkanı Doç. Dr. Mustafa Işık, AA’ya yaptığı açıklamada, Tuz Gölü’nün geçici listeye girmesinin gölün uluslararası boyuta taşınmasını sağlayacağını dile getirdi. Endemik türler Gölün, Türkiye’nin en önemli doğal değerlerinden biri olduğunu belirten Işık, “Türkiye’nin yüzölçümü bakımından ikinci büyük gölü olan Tuz Gölü, barındırdığı canlı türlerinin yanında ekonomik açıdan da büyük öneme sahip. Türkiye’nin tuz üretiminin yüzde 5060’ı bu bölgeden sağlanıyor. Tuz Gölü aynı zamanda birçok türde canlıya ev sahipliği yapıyor. Bu bölgede 85 kuş türü barınıyor. Bunların 4’ü endemik, yani sadece bu bölgede yaşayabilen kuş türleri. 129 böcek, 15 memeli ve 38 endemik bitki türü, bu bölgede yaşamını sürdürmektedir” dedi. ‘Yok olabilir’ Türkiye ve dünya için önemli bir yaşam alanı olan Tuz Gölü’nün kirlilik ve kuraklık tehdidiyle karşı karşıya olduğunu da vurgulayan Işık, şunları kaydetti: “Bölgede 90 adet yerleşim birimi var. Bunların atık suları ve atıkları ile bölgedeki endüstriyel faaliyetler, gölün günden güne kirlenmesine neden oluyor. Ayrıca nüfusu 100 bini geçen Aksaray’ın atık suları Uluırmak’a, oradan da Tuz Gölü’ne akmaktadır. Konya’nın da atık sularının bir kısmı, arıtma tesisinin tam randımanlı çalışmamasından dolayı göle akmaktadır. Bilinçsiz açılan kuyular nedeniyle yer altı sularının azalması, küresel ısınma nedeniyle azalan yağışlar ve tuz üretim havzalarının yaygınlaşması da göldeki su seviyesinin yıldan yıla azalmasına neden oluyor. Eğer önlem alınmazsa göl, kısa süre içinde yok olma tehlikesiyle baş başa kalabilir. Tuz Gölü’nün UNESCO Dünya Doğal Miras Alanları geçici listesine girmesi, gölü uluslararası bir boyuta taşıyacak olması nedeniyle önemli. Gölün listeye girmesi, Tuz Gölü’nün uluslararası boyutta medyatik anlamda değerini artıracaktır. Böylece kirlilik ve kuraklık riski altında olan gölü etkin şekilde koruyabileceğiz. Aynı zamanda bölgenin dünyadaki tanıtımı konusunda da iyi bir reklam olacaktır. Her yıl bölgeye gelen turist sayısının UNESCO listesine girmesinin ardından artacağına ve gölü merak eden insanların çoğalacağına inanıyorum.” Sağlık turizmi AnkaraAdana karayolu üzerinde ve Tuz Gölü kıyısındaki tesislerden birinin sahibi Özgür Yılmaz ise Tuz Gölü’nün tuz üretimi, doğal güzelliği ve kuş cenneti olmasının yanında, içerdiği minerallerle sağlık turizmi açısından da önemine dikkati çekti. Tuz Gölü’nün doğal güzelliği ve büyüleyici manzarasıyla yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çektiğini belirten Yılmaz, “Tesisimize gelenler, Tuz Gölü’nün içinde, tuzun üzerinde yürüyüş yapıyor. Kapadokya’ya giden bazı turistler burada mola veriyor. Gölün, UNESCO Dünya Doğal Miras Alanları listesine girmesi, göle gelen turist sayısında önemli artış sağlayacak. Tuz Gölü’nün, Kapadokya giden turistlerin büyük çoğunluğunun uğrak yeri olacağını öngörüyoruz. Turistlerin göle girişini kolaylaştırmak için, bölünmüş yolun bu kısımlarında yeni kavşak düzenlemesine ihtiyaç var” diye konuştu. C MY B