Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Sayfa 7 Haziran 2013 Cuma a4 Kent Dünden Bugüne Taksim olu İstanbul’a düşen herkesin bir şekilde ayak bastığı Taksim Meydanı, meydanın ortasındaki İstanbul’un sembollerinden Cumhuriyet Anıtı’yla, sanatseverlerin vazgeçilmez mekânı Atatürk Kültür Merkezi’yle ve ayrıca İstanbul’un kültür, sanat, eğlence merkezi Beyoğlu’nun giriş kapısı olarak ve de hepsinden önemlisi tanıklık ettiği tarihi olaylarla sadece İstanbul’un ve Türkiye’nin değil, dünyanın en tanımış meydanlarından biridir. Bu meydana açılan Gezi Parkı’nda başlayan ve ülkeye yayılan protestolarla bir kez daha dünya kamuoyunun gündemine gelen Taksim Meydanı, daha önce de, 1 Mayıs 1977’de 34 işçinin hayatın kaybettiği kanlı olaylarla tarihe geçmişti. Adını Osmanlı Dönemi’nde, şehir suyunun çevre semtlere dağıtıldığı su deposundan alan meydanı anlatmaya, ortasında bulunan ve meydanı simgesi Cumhuriyet Anıtı’ndan başlayacak olursak; bu anıt her şeyden önce dünya çapında bir heykeltıraşın eseridir. İtalyan Pietro Canonica’nun mermer ve bronz kullanarak yaptığı ve 1928 yılında bugünkü kaidesine yerleştirdiği heykel Cumhuriyet Dönemi’nin en önemli anıtlarındandır. O yıllarda, Ankara’da, Etnoğrafya Müzesi’nin önünde ve İzmir’de Cumhuriyet Meydanı’nda bulunan Atatürk heykellerini de yapan Canonica, Taksim’de bu eserlerinden farklı Y Gezgin Gözüyle ozkantimur@yahoo.com olarak, bir yüzünde Kurtuluş Savaşı’nı, diğer yüzünde Cumhuriyet Türkiyesi’ni simgeleyen bir anıt tasarlar. 11 metre yüksekliğindeki görkemli anıtın pek bilinmeyen bir özelliği daha vardır. Atatürk’ün yanında İsmet İnönü, Fevzi Çakmak ve halk ile birlikte Sovyet generaller Kliment Yefremoviç Voroşilov ve Mihail Vasilyeviç Frunze de yer almaktadır. Böylece Ulusal Kurtuluş Savaşımız esnasında, Sovyetler Birliği’nin verdiği tarihi destek de anıtlaştırılmıştır. İstanbulluların klasik buluşma noktası olan Taksim Meydanı’nın tek simgesi Cumhuriyet Anıtı değildir. Meydana bakan Atatürk Kültür Merkezi de açıldığı 1969 yılından beri sadece İstanbul’un değil Türkiye’nin en önemli kültür sanat mekânlarından biri olmuştur. Mimar Hayati Tabanlıoğlu’nun projesi olan yapının 1946’da başlayan inşaatı çok uzun yıllar sonra tamamlanabilmiştir. 1970 yılında geçirdiği yangını can kaybı olmadan atlatan, ancak dekor olarak kullanılan Topkapı Sarayı’na ait bazı orijinal eserlerin yandığı merkez 2005 yılından beri kapalı olup, bir yandan restore edilerek açılması beklenmekte, öte yandan yıkılarak yeniden yapılması tartışılmaktadır. Taksim Meydanı, aynı zamanda, 1989’da hizmete giren nostaljik tramvay hattı ve ilk aşaması 2000 yılında hizmete giren metronun buluşma noktası olarak; burada TİMURÖZKAN başlayan ve Galatasaray üzerinden Tünel’e kadar devam eden tramvay hattıyla İstanbul’un tarihine; Şişhane’den başlayıp Taksim’den geçerek Mecidiyeköy, Levent, Seyrantepe yönüne giden metrosuyla ise kentin bugününe açılan bir ana kapı işlevi görmektedir. Halen devam etmekte olan Yayalaştırma Projesi ile taşıt trafiğinden arındırılması planlanan meydanın ayrılamaz unsurlarından biri de bitişiğindeki Gezi Parkı’dır. İstanbul’un başlıca yeşil alanlarından biri olan Gezi Parkı da, daha doğrusu bu parkın yerinde daha önce bulunan kışla binası da tıpkı Taksim Meydanı gibi, tarihin utanç sayfalarından birine tanıklık etmiştir. 1806 yılında inşa edilen Halil Paşa Topçu Kışlası, tarihe 31 Mart Olayları olarak geçen ve 1909 yılında, şeriat yanlısı askerlerin II. Meşrutiyet’e karşı ayaklanmayı başlattığı yerdir. Zamanla askeri işlevini kaybeden ve 1920’lerde Taksim Stadyumu olarak kullanılan Topçu Kışlası, 1940’yılında, Fransız Şehirci Henri Prost’un Kongre Vadisi Projesi kapsamında, İstanbul Valisi Lütfi Kırdar tarafından kamulaştırılarak yıkılır. Dönemin sınırlı olanaklarına rağmen son derece çağdaş standartlarda yapılan parkın kaderi biraz da Atatürk Orman Çiftliği’nin kaderine benzer. Zaman içinde arazisinin bir kısmı çevredeki otellere tahsis edilen parkın kalan kısmı, tıpkı sayısız tahsislerle küçüldükçe küçülen AOÇ gibi kentin yegâne nefes kaynağı iken, kent halkına çok görülür. Son olarak içinden geçen otoyollara ve yapımına başlanan Başbakanlık binasının inşaatına tepki gösteren Ankaralıların sesi Ankara’daki iktidara ulaşamazsa da ağaçlarına sahip çıkan İstanbulluların sesi her yere ulaşır. Bir ağaç ölür, bir halk uyanır… Gökçek’in festival hedefi tutmadı SERTAÇ EŞ Anakent Belediye Başkanı Melih Gökçek’in önem verdiği projelerinden biri olan Alışveriş Festivali “kötü son”a doğru gidiyor. Gökçek, geçtiğimiz kış aylarında, bu yaz yapmayı düşündüğü alışveriş festivaline ilişikin başkentte yoğun kulis yaptı. Gökçek, belediye meclisinin toplantılarında da hedeflerini anlattı. Buna ilişkin Gökçek, “Festivali ilk bizim yapmamız lazım. En uygun olanı haziran ayı. Hem Ankara’daki insanların diğer şehirlerdeki festivale gitmemesi için hem de diğer şehirlerden ve yurt dışından müşterilerin gelmesini sağlamak amacıyla ilk festival Ankara’da yapılmalı” değerlendirmelerinde bulundu. Gökçek, bu konuda gelen itirazları da kabul etmedi. Hesap tutmadı Gökçek’in “1000 otomobil dağıtılacak” benzeri büyük vaatlerine karşın, bütçe yetersizliği nedeniyle önce festivalin ertelenmesi gündeme geldi. Bu konuda Anakent Belediye Meclisi, Gökçek’e yetki verdi. Ardından festivalin daha düşük promosyonlarla yapılması kararlaştırıldı. Daha sonra İstanbul Gezi Parkı’ndaki protestolar Ankara’ya taşındı, fiilen festivali organize eden ATO, başlangıcı bir hafta erteledi. Erteleme ile başkentte bugün başlaması gereken festival, okulların tatile gireceği hafta olan 14 Haziran’da başlayacak. Ancak, Gökçek’in rekabette öne geçmek istediği İstanbul, kendi alışveriş festivalini yarın başlatıyor. Böylece Ankara, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da İstanbul’dan sonra festivale başlamış olacak. MaviKod:2222 hayatkurtarıyor acettepe Üniversitesi’nde başlatılan “MaH vi Kod: 2222” uygulaması sayesinde kalp krizi geçiren kişilere anında yapılan müdahale olumlu sonuçlar verdi. 15 Mart 2013 tarihinden itibaren 51’i hastanelerden, 4’ü hastaneler dışından toplam 55 Mavi Kod çağrısına müdahale edildi, kalp/solunum durması yaşanan 24 vakadan 13 kişi yaşama döndürüldü. Hacettepe Üniversitesi, hastaneler için gerekli olan Mavi KardiyoPulmoner Arrest (kalp ve/veya solunum durması) durumundaki bir hastanın, eğitimli ve deneyimli personel tarafından hızlı ve güvenli şekilde kalp ve solunum sistemine müdahale ile canlandırılması amacıyla yürürlüğe giren Mavi Kod uygulamasının kapsamını, Sıhhiye Yerleşkesi’nin tamamını kapsayacak şekilde genişletti. Bu amaçla her biri, bir hekim, bir hemşire/paramedik ve bir yardımcı hizmetliden oluşan, farklı sorumluluk alanlarındaki 6 Mavi Kod ekibi oluşturuldu ve ekiplerde yer alan tüm personele gerekli eğitimler verildi. Sistemin tüm kampus çalışanlarına tanıtımı amacıyla eğitimler düzenlendi, denemeler yapıldı. Mavi Kod etiketleri telefonlara yapıştırılırken, her birimde bilgilendirme yapıldı. Yeni sistem aracılığıyla Mavi Kod çağrısının başlatılabilmesi için sadece en yakın telefondan “2222” numaralı telefonun aranması yeterli oluyor. Bu arama ile arama yapılan yerin adresi, ilgili ekibin çağrı cihazlarına iletiliyor. Ekip üyeleri çağrı cihazlarına gelen adrese giderek; ekip üyelerinden yardımcı hizmetlinin getirdiği ve Mavi Kod durumunda ihtiyaç duyulabilecek tüm malzeme ve ekipmanın bulunduğu çantayla vakaya müdahale ediyor. 15.03.2013 tarihinden itibaren 51’i hastanelerden, 4’ü hastaneler dışından toplam 55 Mavi Kod çağrısına müdahale edildi, bunların içerisinde 24 vaka gerçek arrest (kalp/solunum durması) vakası olup, 13’ü (yüzde 4) halen yaşamını sürdürüyor. Genel olarak kardiyopulmoner canlandırma sonrası yaşam oranı yüzde 15 civarında bildiriliyor. Görgülü Gençler’e geliyor Başkent temsilcisi, Hollanda 2. Lig takımlarından Oss’ta forma giyen gurbetçi futbolcu Ferhat Görgülü ile anlaştı. Hollanda basınına konuşan 21 yaşındaki Görgülü, Gençlerbirliği forması giyecek olmasından dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “Birinci lig düzeyinde bir takımda oynamayı hedefliyordum. Hayalimin gerçek oldu, çok mutluyum” dedi. Gençlerbirliği yetkilileri de Görgülü’nün transferini doğruladı. Oss formasıyla Jupiler Lig’de 28 maça çıkan gurbetçi futbolcu, 2 kez gol sevinci yaşadı. Cavcav ‘gündüz’ü destekledi ençlerbirliği Kulübü BaşG kanı İlhan Cavcav, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın gündüz maçı önerisine destek vererek, “İngiltere, İspanya ve Almanya gibi ülkelerde maçların büyük bir bölümü gündüz oynanıyor. Bizde de bu uygulama neden olmasın” dedi. Cavcav, ailelerin çocuklarıyla maçlara gelmesinin futbolda şiddetin önüne geçilebilmesi için büyük önem taşıdığına işaret ederek, “Gündüz maçı uygulaması bu anlamda futbol sahalarında olumlu değişikliklere yol açacaktır. Bu açıdan düşündüğümüzde, doğru bir karar olduğu kanaatindeyim” diye konuştu. Cavcav uyardı Cavcav, maç saatlerinin İngiltere, İspanya ve Almanya örneklerinin incelerek belirlenmesi gerektiğini söyleyerek, “Gündüz oynatacağız diye saat 12.00’ye maç konulması seyirci sayısını azaltır. Bizim gibi Anadolu kulüplerinin neredeyse tek gelirini maç yayınları oluşturmaktadır. Kulüpler ve yayıncı kuruluş gibi konunun bütün taraflarını memnun edecek şekilde bir karara varılacağını düşünüyorum” dedi. Obezitetorunageçiyor bez annelerin aşırı kiloya bağlı hastalıkları toO runlarına aktarabileceği belirlendi. İskoçya’daki Edinbourg Üniversitesi’nden bilim adamlarının fareler üzerinde yaptığı araştırma, obez dişilerin sorunlarının yavrularda görülemeyebileceğini ancak torunlarında ortaya çıkabileceğini gösterdi. Orta derece obez olan dişi fareleri gebelikten önce ve gebelik boyunca fazla yağlı yiyeceklerle besleyen bilim adamları, bu farelerin yavrularında meme, kolon kanseri ya da inme gibi sağlık sorunlarına rastlanmazken, bir sonraki nesilde hastalık riskinin arttığını gördü. Ancak bilim adamları ilk nesilin risklerden korunma sebebinin henüz bilinmediğini vurguladı. Araştırmaya imza atanlardan Dr. Amanda Drake, daha sonraki çalışmaların obezite sorunlarının insanlarda da ikinci nesle aktarılma ihtimalini inceleyebileceğini ancak genetik, çevre, sosyal ve kültürel etkenlerin de göz önüne alınması gerektiğine dikkati çekti. C MY B