26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Sayfa 8 Nisan 2013 Pazartesi a4 Yaşam Derin dalış… on iki yazımda gece dalışı ve batık dalışına, yani iki uzmanlık dalışına değindim. Bu yazımda da bir diğer uzmanlık dalışı olan derin dalıştan bahsedeceğim. Keşfetme ve sınırlarını zorlama güdüsü insanoğlunun doğasında vardır. Tarihin tozlu sayfalarında bile bu dürtülerin izleri rahatlıkla görülür. Keşfetmeye bu denli ihtiyaç duyan ve “daha fazla” diyerek sınırlarını zorlayan insanların derinlik limitlerini de zorlamaması düşünülemezdi sanırım… Derin dalış da bu şekilde ortaya çıkan bir uzmanlık dalışı. Ancak maalesef günümüzde dalıcılar arasında bir takım yanlış anlaşılmalarla iş tehlikeli boyutlara taşınıyor. Daha önceki yazılarımda da belirtmiştim. Dalgıç olduğumu söylediğim zaman en sık karşılaştığım soruların başında “Kaç metreye dalıyorsunuz?” gelir. Genelde tebessüm eder ve “dibine kadar” yanıtı veririm. Aslında işin doğrusu bu değildir tabii… Yeni başlayan, bir yıldız dalıcıların limiti 18 metre, iki yıldız ve üzeri tüm dalıcıların dalış derinliği ise 30 metre ile sınırlıdır. Bu derinlik, bugüne kadar yapılan bilimsel çalışmaların ışığında belirlenmiş en güvenli limitlerdir. Derin dalış denildiğinde halen birçok dalıcının dahi bunu yanlış bildiğini ve 30 metrenin altına yapılacak dalışları derin dalış olarak algıladığını görüyorum. İşin doğrusu 18 metrenin altına yapılan her dalış bir derin dalıştır. Peki, 30 metrenin altına inmiyor muyuz? İniyoruz. Üç yıldız dediğimiz dalış liderliği yapma seviyesine gelen arkadaşlarımızın azot narkozuna ne kadar dayanabildiklerini görmek için 42 metre derinliğe kadar indiriyoruz. İniyoruz da neler görüyoruz? Aslında çok çok muhteşem bir canlı çeşitliliği yok aşağıda. Balıkların boyları biraz daha büyüyor. Bunun dışında 20’li metrelerde gördüğümüz canlıların dışında fazlaca bir şey de yok. Ancak Ayvalık kırmızı mercanları ya da benzeri birkaç nokta var ki bu derinliklerde seyrine doyumsuz manzaralar sunuyor. Bütün bunların amacı ne olursa olsun, sportif dalışta limitleri zorlamak, yapılabilecek en büyük yanlıştır. 30 metreyi 32 metre yapmaya çalışmak, 42 metreye indim 45’e de inerim demek, telafisi imkânsız sonuçlara neden olabilir. Özellikle Ankara’dan kalkıp S Bozkırdan Maviye SONERABACI hafta sonu dalacak ve derin dalış yapacak olan dalıcılara birkaç hususu hatırlatmakta fayda görüyorum. * Derin dalışlar bu konuda uzman dalıcılar tarafından planlanmalıdır. Dalış planlarına harfiyen uyulmalıdır. * Derin dalış yapılacaksa hava ve deniz koşulları buna uygun olmalıdır. * Daha önce denemediğiniz yeni ekipmanlarla derin dalış yapmayın. * Deko tüpü, emniyet şamandıraları vb. güvenlik önlemlerini dalışa başlamadan önce mutlaka alın. * Diğer dalışlarınızda olduğu gibi derin dalışlarda dalış eşinizden kesinlikle ayrılmayın. * Kendinizi gereksiz yere tehlikeye sokacak davranışlardan kaçının. * Havalarınızı sık sık kontrol edin. Sille’nin Resimleri A.CELAL BİNZET [email protected] Başkent Sualtı Günleri BADİM Başkent Su Sporları Kulübü’nün, Cumhuriyet Gazetesi’nin katkılarıyla düzenlediği Başkent Sualtı Günleri bu ay Ankaralı bir fotoğraf sanatçısını ağırlıyor. Aynı zamanda diş hekimi olan Ferda Büyükbaykal, Türkiye ve dünya denizlerinde çektiği fotoğraflardan oluşan bir gösteri ve hoş sohbetiyle başkentli dalıcılarla buluşmaya hazırlanıyor. Tarih: 17 Nisan 2013 Çarşamba Saat: 19.30 Yer: Cumhuriyet Kültür Merkezi B Ferda Buyukbaykal Sorularcevaplar ¦ Osman Üzüm: Neden sürekli dalıcı diyorsunuz? Dalgıç, balıkadam, kurbağaadam gibi birçok unvan var? Aslında hepsi aynı kapıya çıkıyor. Dalgıç, bu işle ilgili profesyonel olarak ilgilenen, diğer bir değişle sanayi dalgıçlarına deniliyor. Diğer balıkadam ve kurbağaadam gibi unvanlar, askeriyede kullanılıyor. Geriye sanırım boşta dalıcı kalmıştı. Sportif dalış yapanlara da dalıcı denmeye başlandı. ¦ Murat Kalkamış: Zıpkınla balık avlamak için nereden lisans almalıyım? Zıpkınla balık avcılığı ülkemizde hem avcılık hem de sportif bir uğraşı olarak kabul edilmektedir. Sportif kısmı ile Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu ilgilenmektedir. Yok bu işi sportif olarak yapmayacak, tatillerde hobi olarak uğraşacaksanız Tarım İl müdürlüklerinden amatör balık avcılığı belgesi almanız gereklidir. Ancak unutmayın, donanımlı dalış dediğimiz tüplü dalışlarda zıpkın kullanmak kesinlikle yasaktır. ¦ Gamze Doyan: Bir arkadaşımdan diş problemlerinin dalışa engel olduğunu duymuştum. Bu doğru mu? Diş sorunları genellikle dalışa engel değildir. Ancak ağzınızda iyi doldurulmamış dolgular var ise, başka bir değişle dişle dolgu arasında hava boşluğu kalmışsa dalış esnasında sıkıntılı bir takım durumlar yaşayabilirsiniz. Ancak bunların çok ciddi boyutlara ulaştığına hiç şahit olmadım. ozkırın orta yerindeki Konya merkezinden kıvrılıp kuzeybatıya doğru düştük yola. Bu kez, kentle ilgili yaygın bilinenlerin dışında, başka bir yüzüne tanıklık etmeye gidiyoruz. Ona asıl kimliğini veren günlerin izini sürme yolculuğu bu. 8 kilometre gittikten sonra tepelerin yamacına kurulu bir kasaba karşımızda duruyor: Sille. Sözcüğün kökeni konusunda en yaygın kanı Grek söylencesinden geldiği yolunda. Kent, Roma, Bizans, Kudüs ekseninde yer aldığı için daha ayrı bir yere sahip. Görünen o ki, tarihi oldukça eskilere uzanıyor. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde İpek ve Baharat yolları üzerinde önemli bir durak yeri. O yolları izleyen Macar gezgini Béla Horvath da 1913 yılında buraya uğramış anılarını, günlük notlarını topladığı kitabında dönemin Anadolusunu, hele de Konyasını bir güzel anlatıyor. Aklımızda bu bilgilerle biz de gidiyoruz oraya. Bilgi dağarcığının bir yerlerinde buradaki kilisenin resimleri kalmış. Yer yer döküntülü evlerinden, ağaçsız sokaklarından geçip biraz ötedeki taş binanın önünde durduk. Sağlam bir yapısı var. Dışarıdan bakıldığında dümdüz duvarlar içerinin gizlerini saklar gibi. Girişe yerleştirilmiş tabelada “Selçuklu Belediyesi Aya Elenia Müzesi Restorasyon 2012” dikkati çekiyor. Birkaç görevlinin bulunduğu binaya girdikten sonra dış görünüşle içerinin ayrımını görmemek olanaksız. Kapıdan içeri girip dosdoğru yürüdüğünüzde karşı duvarı boydan boya kaplayan resimler dikkati çekiyor. İkona bunlar. İnanılmaz güzellikteki bu resimlerde yer alan figürler o günlerin esintisini taşıyor günümüze. Üst bölümlerinden yuvarlak kemerli süslerle birbirine bağlanmış yedi dikey pano var. Her iki uç ile tam ortadaki panolar kapı işlevini görmede. Arka bölümdeki Altar’a buralardan geçiliyor. Geri kalan ikişer panodaki resimlerin konusu İncil’den alınma. En başta yer alan elinde kılıç tutan kanatlı Michael Archangelos olsa olsa yan panodaki çocuk İsa ile Meryem’i korumak üzere. Kim bu kutsal figür diye merak ederseniz, kilisenin adına yapıldığı koruyucu melek derim. Çünkü Hristiyanlığı kabul eden ilk Bizans imparatoru Konstantin’in annesi Helena hacı olmak için Kudüs’e doğru yola çıktığında burada konaklamış. İşte bu kilise Helena tarafından adı geçen melek adına yaptırılmış. Yüzyıllar boyu insan yapısı hiç değişmiyor sanki. Helena din değiştiren oğlunun iktidarını sağlamlaştırma adına hemen hacı olmaya karar vermiş. Böylelikle yükselen yeni dinin yandaşları gözünde yerini daha bir kuvvetlendirmiş olacaktı. Kilise/müzenin içi resim örnekleri bakımından oldukça zengin. Zaten Sille’nin ve dahası Konya’nın asıl ünü de buradan gelmekte. Kentin eski adı olan İkonium, günümüz diliyle söylersek ikon yapılan yer demek. Dinsel öyküleri işleyen en güzel resimlerin yapıldığı yer İkonium, bugünkü Konya. Kentin geçmişte sahip olduğu bu düşünsel yapının zaman içinde dönüştürülmesi çabalarının gerisinde söz konusu özelliğin yattığı bir gerçek. 13. yüzyılda Mevlana’nın gelmesi bu dönüşümü tetikleyen en önemli etken. Çünkü başta Sille olmak üzere o dönemde yaşayanlar Ortodoks inancında. Zaman içinde bunlar eritilerek bugünkü duruma ulaşılmış. Son Ortodoks Türkler de 1924 mübadelesiyle gönderilince geriye şimdiki yapı çıkıyor. Kilise/müzenin bahçesinden karşı tepedeki bir yapı çevresinde koşuşturan insanları gösteriyorlar. Orasının da eski bir kilise olduğu ve restore edildiği bilgisi veriliyor bize. Béla Horvath’a bakılırsa 1913 yılında burada çok sayıda kilise var. Bunlardan en önemlisinin, Aya Elenia’nın duvarlarındaki olağanüstü güzellikteki resimlere bir kez daha bakıp fotoğraflarını çektikten sonra, o binayı boz topraklar arasında bırakarak geriye dönüyoruz. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear