26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

30 Nisan 2013 Salı Sayfa kent Kürt Ahmet, Fatih Bucak, Zaza Ferhat, Asker Mustafa kumar davasında yargılanmaya başladı a3 ANKARA RÜZGÂRI [email protected] Yetkiner Mayda ‘Babalar’ mahkemede nkara’da, yeraltı dünyasının A önemli isimleri “kumar” suçundan dün hakim karşısına çıktı. Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, 22 sanık katıldı. Sanıklar arasında “Kürt Ahmet” lakaplı Ahmet Turgut (80) ile Bucak Aşireti’nden Fatih Bucak, “Zaza Ferhat” olarak bilinen Ferhat Dopdoğru, “Asker Mustafa” lakaplı Mustafa Öztürkmen de yer aldı. Fatih Bucak, soruşturmayı açan savcı Hakan Yüksel için “dallama” ifadesini kullandı. ‘Aylık gelirim 70 bin’ Duruşmada ilk olarak kimlik tespiti yapıldı. Gelirinin aylık 70 bin lira olduğunu söyleyen Fatih Bucak, Siverek’te, 70 bin dönümlük arazisi olduğunu kaydetti. Bunun 8 bin dönümünün kendisine ait olduğunu söyleyen Bucak, geri kalanının Hazine arazisi olduğunu ve ekmek için devletten kiralandığını ifade etti. Spor tesisi işlettiğini söyleyen Ahmet Turgut ise kazancını aylık 25 bin lira arası gösterdi. İddianamede Turgut ve Bucak, “suç işlemek amacıyla örgüt kurma, yönetme”, “kumar oynanması için yer ve imkân sağlama” ve “yağma” ile suçlanıyor. Ankara’daki kumar sektörünü Kürt Ahmet’in yönettiği ifade edilen iddianamede, lakabının ise “Büyük Baba” olduğuna dikkat çekiliyor. ‘Kahveye gitmeyelim mi?’ Dünkü duruşmada ilk savunmayı 80 yaşındaki Ahmet Turgut yaptı. Kulaklarının iyi duymadığını söyleyen Turgut, mahkeme başkanını duymak için kürsü önüne kadar geldi. Kürt Ahmet, savunmasında şunları söyledi: “Daha önce, 25 ay ceza aldım. 5 ay tutuklu kaldım. Bu yaşıma kadar sabıkam yokken, 75 yaşında çete lideri oldum. Şu an 80 yaşına geldim. Örgüt kurmadım, üye de olmadım. Beni herkes tanır ama ben birkaç kişi dışında hiçbir sanığı tanımam. Ankara’da ilk buz pateni salonunu Kurtuluş Parkı’nda ben açtım. Bir kere adımız çıkmış. Bir kahveye gidince polis hemen orayı basıp, herkesi gözaltına alıyor. Kahveye de mi gitmeyelim? Soruşturmayı açan savcı Hakan Yüksel’in, Kurtuluş Parkı’nda otururken altındaki sandalyesini almışlar. O günden bu yana savcı bize takmış.” ‘İyi tavla oynarım’ Suçlamaları kabul etmeyen Fatih Bucak da 1999’da çete suçundan 7 ay ceza aldığını, bir süre cezaevinde yattığını, tahliye olduğunu anlattı. Bu nedenle artık bir toplu iğne dahi taşımadığını savunan Bucak, yine savcı Hakan Yüksel’i şu ağır sözlerle suçladı: “Savcıyı Bodrum’dan tanırım. Sibel Turnagöl gibi sanatçı dostlarım ve o zamanın MHP’li yöneticisi Müsavat Dervişoğlu ile bir restoranda oturuyorduk. Arkamızda Hakan Yüksel, yanında iki savcı ile oturuyordu. Bize haber gönderip, masamıza gelmeyi teklif etti. Sayın Başkan’ım özür dileyerek söylüyorum. Arkama dönüp baktığımda üç dallama gördüm. Taleplerini kabul etmedim. Ondan sonra gazetelere Bodrum’un Susurluk’u diye haberler yaptırdılar. Hakan Yüksel, Susurluk soruşturması kapsamında Ankara’da beni ifadeye çağırdı. İfadede bana, ‘Ben Cumhurbaşkanı’nı, Başbakan’ı bile alırım’ dedi. Ben de, ‘Elinizden geleni ardınıza koymayın’ dedim. Burada, ifade verdikten iki ay sonra, bu dosyadan gözaltına alındım. Hayatta kumar oymamadım, sadece çok iyi tavla oynarım. Örgüt yönetmiyorum. Buradakilerle zaten bir örgüt kuracak adam çıkmaz.” Gemiler Karadeniz’de battı Karadeniz’de sulara gömüldü. Gençlerbirliği Avrupa hayali ile Trabzonspor önüne çıktı, önce. 7 maçlık yenilmezlik serisinin içinde Galatasaray ve Fenerbahçe galibiyetleri de vardı. Trabzonspor ise hayli sıkıntılıydı. Ancak daha önce de söylediğimiz gibi hedef koymada ve hedefe ilerlemede hayli fakir olan Gençlerbirliği yönetimi takımı iyi motive edemeyince büyük bir fırsatı daha elinden kaçırdı. Tamam eksikler vardı ancak rakip de o eski Karadeniz fırtınası değildi. Sahaya titreyerek çıktılar. Geçen hafta Fenerbahçe’ye de gol atan en golcü savunmacı Aykut Demir, Halil’i bir an boşta bırakınca Gençlerbirliği geriye düştü. Vleminckx’in nefis volesini de Onur çıkarınca başkent ekibinin kaderi belli oldu. Trabzonspor’un golünde büyük hata yapan Aykut, geçen hafta Fenerbahçe’ye attığı golden sonra korner bayrağını tekmeleyip, maçın başında basit bir sarı kart görmüştü. Bu düzeyde böyle bir oyuncunun daha maçın başında böyle bir hareket yapması takımın Avrupa hedefine inanmadığının göstergesiydi. Gençlerbirliği’nin gelecek sezon zirve hedefi peşinde koşacaksa, artık teknik direktör Fuat Çapa ve Vleminckx ile bir an önce anlaşma sağlamalı. erin düşünen, üzgün kişilere “Karadeniz’de gemilerin mi DEvet battı?” deyimi ile sesleniriz. öyle oldu; Gençlerbirliği ve Ankaragücü’nün umutları Ankara Barosu Yönetim Kurulu üyesi Erol Yılmaz Aras, Silivri yargılamalarını anlattı... ‘Yargı için utanç verici’ yapıldığı mahkeme salonunun “1940’lı yıllardaki Nazi kamplarını andırdığını” belirterek, “Nazi kamplarında gaz odalarına atılan insan cesetleri vardı, Silivri’de ise insan haysiyetleri var. Orada, insanların gözlerindeki çaresizliği ben gördüm, herkesin görmesi gerek” dedi. Aras, Ankara Cumhuriyet Okurları (Ankara CUMOK) tarafından, Ankara Temsilciliğimizde yer alan Cumhuriyet Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Adaleti Birlikte Arıyoruz” başlıklı söyleşiye katıldı. Söyleşiyi eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden de izledi. Bir avukat olarak Silivri’de görülen Ergenekon davası yargılamalarına katıldığını belirten Aras, Silivri’ye ilk kez 2010’da gittiğini söyledi. Aras, “Oraya gittikten sonra şunu anladım. Silivri’yi görmeyen aydın, hukukçu ve binkara Barosu Yönetim Kurulu üyesi avukat Erol Yılmaz A Aras, Silivri’deki yargılamaların Ankaragücü’nü kim batırdı? Anakent Belediye Başkanı Melih Gökçek 2 sene önce “Ankaragücü her sezon bir küme düşüp, amatöre kadar gider” kehanetinde bulunmuştu. Ankaragücü bu yolda hızla ilerliyor. Ancak Ankaragücü savaşarak onuru ile gitti. Küme düşmesinde emeği olan Melih Gökçek, Cemal Aydın, Cengiz Topel Yıldırım ve taraftara rağmen… Ankaragücü tüm olumsuzluklara rağmen küme düşerken rakipleri önünde ezilmedi büzülmedi. Onuru ile mücadele etti. Süper Lig’e çıkan Ç.Rizespor maçını puan durumunu bilmeyen biri izlese Ankaragücü’nün şampiyonluğa oynadığını düşünebilirdi. Hakemin ince düdüklerine rağmen penaltı golüne kadar müthiş bir mücadele sergilediler. Gol pozisyonu buldular ama atamadılar. Kalelerinde ise sadece bir pozisyon vardı. Hani “Futbolun adaleti yok” derler ya, tam işte öyle oldu. Ankaragücü oynadı, Ç.Rizespor kazandı ve Süper Lig’e çıktı, Ankaragücü ise küme düştü. Ankaragücü’nün artık her şeyi ile revizyona gitmesi gerekiyor. Öncelikle taraftardan başlamalı. Çünkü sevmek yetmiyor. “Seviyorum” diyenlerin verdiği zararın haddi hesabı yok. Emek ve destek veren taraftar modeline geçilmeli. Taraftar dernekleri bir araya gelip tek ses olup takıma destek vermeli. Artık suçlu aramanın anlamı yok. Olan oldu. Tek dönüş yolu ise birlik ve beraberlikten geçiyor. lim adamlarının bu yargılamaları bilmesi mümkün değil. Oraya ilişkin iki gözlemim oldu. Bunlardan ilki, Silivri gerçekten filmleri aratmıyor. 1940’lı yıllardaki Nazi kamplarını andırıyor. Nazi kamplarında gaz odalarına atılan insan cesetleri vardı, şimdi insan haysiyetleri var. Orada, insanların gözlerindeki çaresizliği ben gördüm, herkesin de görmesi gerek. İkinci gözlemim de şu; orada yargılamayı yapanların gözlerindeki nefret. İnanın Silivri, Türk yargısı için utanç verici bir yer” dedi. Aras, yargılamalarda ki hukuksuzluğu gören, Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün’ün de görevden alınarak Bolu’ya gönderildiğini anımsattı. Aras, “Köksal Bey bir şeylerin ters gittiğini anladı ama geç oldu. Bu olay sonrasında ise bir sürü haksızlığa uğradı. Şu anda da rahatsız, evinde dinleniyor” dedi. Aras, “Silivri’deki yargılamalara herkesin tepki göstermesi gerektiğinin” de altını çizerek, “Herkesin ayağa fırlaması lazım ama ne yazık ki kimseden ses çıkmıyor” diye konuştu. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear