26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Sayfa 2 Nisan 2013 Salı a4 Kent Yaşam Facebook’un yüzü ‘Radyo Gazi’ Gül’ün masasında R suyu hürmetine MERT TAŞÇILAR evzu “teknoloji” olunca hep uzak sularda gezinip duruyoruz. Son bir haftada ise Anadolu topraklarından “içimizi ısıtacak” haberler geldi. İlk haber Elazığ‘ın Kovancılar ilçesinden... 22 yaşındaki bilgisayar programcısı İlyas Orak, dünyaca ünlü sosyal paylaşım sitesi Facebook’un güvenlik açıklarını buldu ve durumu web sitesine bildirince 9 bin 450 dolar ödül kazandı. Gümüşhane Üniversitesi Facebook’ta dört sistem Meslek Yüksekokulu açığı buldum. Hepsini de Bilgisayar Programcılığı ‘sıfırlama’ bölümünde Bölümü mezunu Orak, bulmuştum. İlk güvenlik küçüklüğünden beri açığının programını bilgisayarlarla uğraşmış. yazdım. Bu, hesap Herkesin varolan program ve hackleme programıydı. Bir oyunları kullanırken, hesabı almam, şifresini kendisinin ise bu sistemlerin değiştirmem 5 nasıl yapıldığını saniyemi merak ettiğini dile alıyordu. Son getiren Orak, ödüle bulduğum uzanan yolu şöyle güvenlik açığı da anlatıyor: EKNO sıfırlama “Merakını DIRDI noktasında gidermek adını Deniz Araboğlu hesapların yüzde bile bilmediğim [email protected] 8090’ını programlama etkileyen bir açıktı. dillerini öğrenmeye Facebook, bunlara yönelik çalıştım. Dillerle ‘Whitehot’ adında güvenlik uğraşırken önce ‘hack’ bildirimi kısmı oluşturdu. sevdasına kapıldım. Daha Biz de oradan bağlantıya sonra ise ‘hata bildirimi’ geçiyoruz kendileriyle, yapmanın daha uygun onlar da bize dönüş yapıp, olduğuna karar verdim. M T R teşekkür ediyorlar. Geri dönüşleri 15 gün1 ay arasında sürüyor. Güvenlik bildirimi yaptıktan sonra bir miktar ödül var. Ben toplamda 4 kere ödül aldım, bunlar açığın derecesine göre değişiyor. Ben sırasıyla 2 bin 950, 5 bin ve en son bin 500 dolar ödül aldım.” Aldığı 9 bin 450 dolarlık ödülü tahsil etmekte zorlandığını belirten Orak, kendisine gönderilen kartın anlaşmalı bankalarının Türkiye’de bulunmadığını, parasını ya yurt dışındaki akrabalarının yardımıyla ya da havaleyle alabildiğini söyledi. Halen “işsiz” olan Orak, iyi bir firmada kariyerine devam etmek istiyor. adyo Gazi’nin satılmasına karşı çıkarak istifa eden Yönetim Kurulu Başkanı Emre Aygen, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e mektup göndererek satışın soruşturulmasını istedi. Gönderilen mektupta, “Bundan sonra olabilecek gelişmelerin izlenmesi için uyarı görevimizi yapıyor, Devlet Denetleme Kurulu’nu (DKK) görevlendirmeniz için zatı alinizi göreve çağırıyor ve durumu bilgilerinize sunuyoruz” dendi. Cumhuriyet Ankara Gazi Üniversitesi Vakfı’na ait Radyo Gazi’nin satışa çıkarılacağını duyurmuştu. Radyo’nun satış sürecinin duyulmasının ardından Yönetim Kurulu Başkanı Emre Aygen, üyeler Barbaros Gürçay ve Nasuh İlker Ertuğrul istifa ettiklerini açıklamıştı. Başkan Aygen ise radyo frekansının devletten ücretsiz alındığını belirterek radyonun özelleştirmesine karşı oldukları için istifa ettiklerini ifade etmişti. Satış sürecinin duyulması ve ardından gelen istifalarla birlikte şirket adına radyoyu almak isteyen İsmail Adıyaman bu isteğinden vazgeçmiş, satış da iptal olmuştu. Üniversitenin İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zakir Avşar ise satışın iptal olmasının ardından fakültenin 800 bin liralık bir gelirden olduğunu ifade etmişti. Radyo Gazi’nin istifa eden yönetimi, radyonun satışının iptal olmasına karşın Cumhurbaşkanı Gül’e 6 sayfalık mektup gönderdi. Mektupta, Radyo Gazi’nin kullandığı 88.3 frekansının piyasa değerinin yüksek olduğu ve frekansın ihalesiz satıldığının altı çizilirken, DDK bünyesinde soruşturma başlatılması istendi. Mektupta, “Böyle bir radyo için ‘pazarlık usülü açık arttırmalı ihale’ yapıldığında alınacak tekliflerin hangi noktaya ulaşacağını izaha gerek bulunmamaktadır” ifadeleri kullanıldı. ‘Hukuki düzenleme gerekli’ Üniversite radyolarının hukuki boşluktan yararlanılarak kurulduğunun aktarıldığı mektubun devamında, bu duruma çözüm bulunması gerektiği de belirtildi. Mektupta şu cümlelere yer verildi: “Malumları olduğu üzere, üniversitelerin radyo kurmasına yasa izin vermemektedir. Bu nedenle de üniversiteler, aslında kurdukları ve yayın yaptıkları radyoları başka şirketler üzerinde göstererek, yasaya karşı hile yapmaktadırlar. Oysa yasakoyucu da, uygulayıcı da, üniversiteler de durumun ne olduğunu bilmekte ama görmemezlikten gelmektedirler. Bu ‘üç maymun oyunu’ bir hukuk devletine yakışmamaktadır. Belki bu arz Cumhurbaşkanlığı’nın bu yolda bir girişim başlatmasına, yasa koyucuya çağrıda bulunmasına ve üniversitelerin radyo televizyon kurmalarının yasal güvenceye kavuşturulmasına olanak sağlar.” Çekiç gönüllerini vurdu Londra Olimpiyatları’ndan döndükten sonra eski milli çekiççi Salman ile hayatını birleştiren Kaya, eşiyle atletizm sahasında tanıştıklarını söyledi. Beş yıllık arkadaşlığı, evliliğe taşıdıklarını belirten Kaya, yoğun antrenman programı nedeniyle bazen bir iki ay görüşemediklerini, ancak bunun evliliklerine olumlu yansıdığını dile getirdi. Kaya, “Benim hayatıma ayak uydurmak gerçekten zor. Sağ olsun Tayfur bu konuda çok anlayışlı. Anlayışı, derecelerime olumlu yansıyor. Zaten öyle olmasa ben bu noktalara gelemezdim” dedi. Çalışmalarını, antrenörü Artun Talay’ın gözetiminde Naili Moran Atletizm Sahası’nda sürdüren Kaya, eşinin de burada çekiç antrenörlüğü yaptığını ve gün içinde birbirlerini görme fırsatı bulduklarını söyledi. Spor hayatı devam ettiği sürece çocuk yapmayı düşünmediklerini ifade eden milli atlet, “Çünkü bir çocuk bana en az 2,53 yıl kaybettirecek ve bu benim kariyerimde bayağı bir boşluk yaratacak. Ne zaman spor hayatım biterse, çocuğu o zaman düşünebilirim” diye konuştu. Çocuğu olursa, onu da çekiççi yapabileceğini söyleyen Kaya, “Baba tarafım 56 kuşak güreşçi, biz de 56 kuşak çekiççi olabiliriz” dedi. ‘Liseli aşıklar gibiyiz’ Sırtındaki sakatlık nedeniyle sporu bırakmadan önce eşi Kıvılcım Kaya ile birlikte atış yaptıklarını belirten çekiç antrenörü Tayfur Salman da “Daha önceden de kayınpederimle tanışıyorduk. Kıvılcım ile arkadaştık, daha sonra duygusal bir bağ oluştu” dedi. Kaya gibi Tokat’ta Gaziosmanpaşa Üniversitesi Beden Eğitimi Spor Meslek Yüksekokulu’nda okuyan Salman, “Evde kavga etmemeye çalışıyoruz, olabilecek şiddeti tahmin edersiniz” diye esprili bir ifade kullandı. İlişkilerinde özlemin ön planda olduğunu dile getiren Salman, “Liseli aşıklar gibiyiz. Telefonda mesajlaşmalarımız eskisi gibi devam ediyor” dedi. Öte yandan kendisi de bir süre çocuk istemediğini dile getiren Salman, “Artık doğar doğmaz çekici veririz eline” diyerek sözlerini tamamladı. ekiç atarken tanışıp, arkadaşlıklarını evliliğe taşıyan Ç milli sporcu Kıvılcım Kaya ile antrenör Tayfur Salman, birlikteliklerini anlattı. Reisin ‘temel’ enerjisi çimizi ısıtacak ikinci haber, yine Doğu Anadolu’dan. İki lise öğrencisi, izledikleri “Temel Reis” adlı çizgi filmden esinlenerek ıspanaktan elektrik enerjisi üretti. Proje TÜBİTAK’ın Van’da düzenlediği Ortaöğretim Öğrencileri Arası Araştırma Projeleri Bölge Yarışması‘nda görücüye çıktı. Van, İ Hakkari, Bitlis, Muş, Siirt, Batman, Ağrı ve Şırnak illerindeki çeşitli okullarda eğitim gören öğrenciler tarafından hazırlanan 75 projenin sergilendiği yarışmada, en büyük ilgiyi Siirt Anadolu Öğretmen Lisesi 11. sınıf öğrencileri Dilek Toprak ve Muhammet Furkan Akınay‘ın hazırladığı “Fotomanyetik Enerji” adlı proje gördü. Ispanağın güç ve enerji kaynağı olarak anlatıldığı Temel Reis adlı çizgi filmin, projeyi hazırlamalarında etkili olduğunu söyleyen Dilek Toprak, yaptıkları denemeler sonunda ıspanaktan enerji üretmeyi başardıklarını söyledi. Küçük parçalara ayırdıkları ıspanağı asetonla havanda ezerek klorofil çözeltisi elde ettiklerini vurgulayan Toprak, daha sonra cam tüplere konulan çözeltiden fotosentez ile elektrik enerjisi ürettiklerini belirtti. Elde edilen enerjiye bakır levha ve mıknatıs desteğiyle de güç artırımı uyguladıklarını anlatan Toprak, “Yaptığımız çalışmalarla bir kilogram ıspanaktan bir odanın ampulünü yakacak kadar enerji üretebiliyoruz. Bu miktarı artırarak bir evin elektrik ihtiyacını karşılayacak kadar enerji elde edebiliriz” diyor. Aktif kayısı çüncü “iyi” haber yine Doğu Anadolu’dan, ama bu kez “kayısı diyarı” Malatya’dan geldi. İnönü Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Kimya Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Yunus Önal, 18 yıllık çalışma sonucunda kayısı çekirdeğinden 3 bin 120 metrekare/gram yüzey alanına sahip “aktif karbon” üretmeyi başardı. Peki, nedir bu aktif karbon? Önal, Türkiye’de aktif karbon üretimi olmadığı için bazı endüstri kollarının gelişemediğini “öncelikli” olarak anlatıyor. Ve devam ediyor: Ü “Bazı ülkelerde her evde aspirin şeklinde aktif karbon tableti vardır. Yutarsak zehirlenmenin etkisini sıfıra indirir. Elektrik, elektronik endüstrisinde kullanılan aktif karbon, nükleer santrallerde güvenliği sağlamada en önemli maddelerden biri. Türkiye, geçen yıl aktif karbon ithalatına 100 milyon dolar ödedi. Ülkemizde aktif karbonun ham maddesi bulunmasına karşın bir gram bile üretmiyoruz. Aktif karbonun, özellikle son yıllarda dört mevsim kullanılan klima sistemlerinde “olmazsa olmaz” maddelerden biri olduğunu vurgulayan Önal, ekliyor: “Aktif karbon, klimalardaki filtrenin ana maddesidir. Aktif karbon filtremiz olmazsa klimalar havayı temizleyip, tekrar bize temiz hava olarak sunamazlar. Evlerimizde musluklara filtre olarak kullandığımız malzemeler var. Aktif karbon orada da kullanılır. Havada ya da suda bulunan tehlikeli maddeleri ortamdan uzaklaştırıyor. Saflaştırmış oluyor, suyun sertliğini gideriyor. Projemizin çıkış noktası da bu oldu.” Çalışmasını TÜBİTAK’a gönderdiğini, kabul edilmesi halinde aktif karbon üzerindeki çalışmalarını sürdüreceğini belirten Önal, bundan sonraki amacının dünyanın en yüksek yüzey alanına sahip aktif karbonunu üretmek olduğunu belirtiyor. İlahiyatçılardan öfke eğitimi de, öfkenin sosyal hayata verdiği zararlar ve nasıl kontrol edebileceği hakkında bilgiler verildi. Seminerde öfke kontrolü hakkında bilgi veren öğretmenlerin ilahiyatçı olması ise dikkat çekti. İlahiyatçı Rabia Öztaş ve Emine Yaldız tarafından verilen seminerde, öfkenin zararları ve nasıl kontrol edilmesi gerektiği anlatıldı. Öfke kontrolü, öfkeyi doğru yerde ve doğru zamanda ifade etme becerisini kazanmak olduğunu söyleyen Emine Yaldız, “Öfke kontrolünde temel amaç; saldırganlıktan uzak, şiddet içermeyen, kişinin kendisine ve çevresindekilere zarar vermeyecek şekilde duygusunu ifade etincan Belediyesi, yurttaşın kişisel S gelişimine katkı sağlamak amacıyla öfke kontrolü semineri verdi. Seminer me becerisini kazanmasıdır. Amaç; bireyin hiç öfkelenmemesi değil, öfkesini kontrollü bir biçimde ifade etmesidir” dedi. Öfke duygusunun cinsiyete göre değiştiğini belirten Yaldız, erkeklerin kadınlara kıyasla öfke duygularına daha doğrudan ifade ettiğini, ka dınların ise daha dolaylı şekilde yansıttığını belirtti. Öfkeyi oluşturan nedenler hakkında konuşmanın ya da çok düşünmenin bir süre sonra takıntıya dönüşebileceğini söyleyen Yaldız, konunun üzerinde ne kadar durulursa o kadar büyüdüğünü söyledi. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear