Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Sayfa 17 Mart 2013 Pazar a4 Kent Yaşam Tarihi Mirasın Üstüne Bir Bardak Bira! sparta, Afyon, Kayseri, Şanlıurfa, Konya, Erzurum, Rize, Trabzon, Balıkesir, Bilecik. Güneşli, pırıl pırıl bir bahar günü... Ankara’da bu kentlerden birine gidiyorsunuz... Giderken bayiden bir Cumhuriyet aldınız, yolculuk sırasında bu satırları okurken canınız fena halde bira içmek istedi... Kente varır varmaz bir bahar havası eşliğinde bol köpüklü bir bira yudumlamak istediniz, aradınız taradınız yok... Ne yapalım madem mekân yok, biramızı Tekel büfesinden alıp Erciyes ya da Karadeniz veyahut da Harran’a nazır yudumlamak istediniz... Kabahatler Yasası’nın 32. Maddesi’nden para cezasını yediniz demektir. İstanbul’da Kadife Sokak, Beyoğlu yavaş yavaş “temizleniyor.” Ankara’da I Sararmış Sayfalar FIRATKOZOK Eymir “tertemiz.” Kent içerisindeki alkollü mekânlara sıranın ne zaman geleceği ise meçhul... Oysa 1930’lu yıllarda Atatürk, manevi kızı Ülkü ile AOÇ’nin o eşsiz bahçesinde yudumluyordu birasını. Bu hafta Ankara Bira Fabrikası’ndayız... Hani şu yıkılarak milletvekilleri için kültür ve kongre merkezi ve sosyal tesis yapılması plananlan fabrika var ya, işte orası... Yurdumuzdaki ilk bira fabrikası olan Bomonti’yi 1890’lı yıllarda İsviçreli Bomonti kardeşler kurar. Türkiye’de modern denilebilecek anlamda bira imalatını başlatan bu marka, İstanbul’un bir semtine adını bile vermiştir. Ankara’nın başkent olmasından sonra, bugün Atatürk Orman Çiftliği’nin bulunduğu araziyi ağaçlandıran Atatürk, ziraat aletleriyle donattığı arazide bir de bira fabrikası kurdurur. Amaç, İstanbul tekelini kırmaktır. Ankara’nın başkent oluşu, demiryollarının sağladığı ulaşım kolaylığı, biranın hammaddesi olan arpanın yetişiyor olması, fabrika için gerekli olan iyi kalitede su kaynaklarının bu bölgede bulunması, fabrikanın Ankara’da kurulmasının nedenleri olarak gösterilir. Ankara Bira Fabrikası’nın ve bununla birlikte hamam, işçi konutlarının projesi İsviçreli mimar Ernst Egli tarafından yapılır. Egli de kimi zaman Ankara’nın “imar planını” hazırlayan Alman mimar Hermann Jansen ile birlikte firatkozok@gmail.com Twitter.com/firatkozok çalışır. Makineler Çekoslovakya’daki Skoda firmasından gelir. Ankara Bira Fabrikası ile birlikte kurgulanan Bira Parkı da fabrikanın üretim olgusunun yanında sosyal bir amaca da hizmet etmeyi hedefler. Parkla, modern kent yaşamının kurgulanacağı yeni bir mekân yaratılır. Sıhhat ve neşe verir! Fabrikanın üretime geçmesiyle birlikte reklam kampanyaları da başlar: “Ankara Orman Çiftliği’nde yapılan Ankara birası Avrupa bira fabrikaları imalatı derecesindedir; baş ağrıtmaz, mide bozmaz ve hayatı uyuşturmaz. Yalnız sıhhat ve neşe verir. Hakiki bira lezzetini ancak Ankara birasında bulabilirsiniz.” Ya da; “Herkes Ankara birası içiyor.” Fabrika Atatürk tarafından 1937’de Hazine’ye bağışlanır. Onun ölümünden sonra Tekel Genel Müdürlüğü’ne bağlanır. Tekel Genel Müdürlüğü de 2002’de özelleştirilince fabrika dımdızlak ortada kalır. Dünya Endüstriyel Mirasın Korunması Komitesi tarafından Temmuz 2003’te hazırlanan “Sanayi Mirası için Nijni Tagil Tüzüğü”nde sadece üretim yapılarının değil bunların çevrelerinin de endüstriyel miras kapsamında değerlendirilmesini vurgulanmakta. Modernleşmenin aracı olarak kabul edilen sanayi yapılarının Ankara’daki nitelikli bir örneği olan Bira Fabrikası ve Kompleksi’nin de verilen örnekler gibi endüstriyel miras kapsamında ele alınması ve bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiği gün gibi açık. Ama burası Türkiye! Tarihi sanayi mirasımızı yakında düğün salonu olarak göreceğiz... Bugün pazar, yasakçı zihniyet kentinize iyice işlemeden kendinize bol köpüklü bir bira ziyafeti çekin! Demirlibahçe İlköğretim Okulu öğrencileri Türkiye Şampiyonası’na katılıyor ‘Dar alandan’ çıkan başarı İKLİM ÖNGEL Çanakkale’ninkeskin nişancıları... ŞÜKRÜ KARAMAN Bu yıl 98. yıldönümünü kutladığımız Çanakkale Zaferi, tıpkı filmde Yüzbaşı İbrahim Adil’in söylediği gibi, “sadece İngilizler değil, sarı renkli, siyah renkli, Anzaklar gibi bin bir milletten insanların oluşturduğu Haçlı Seferleri”ne karşı kazanılmış tarihsel bir başarıdır. Sezona Çanakkale Savaşı’na değişik bir bakış açısı ile yaklaşan ve bu anlamda da bir hayli eleştiri alan Sinan Çetin’in “Çanakkale Çocukları” ile başlayan, Yeşim Sezgin’in övgüler toplayan “Çanakkale 1915” ile devam eden, bu türün başarılı filmi, Kemal UzunSerdar Akar’ın ikilisinin kotardığı “Çanakkale Yolun Sonu” bu hafta seyircinin beğenisine çıktı. “Dar Alanda Kısa Paslaşmalar”, “Barda”, “Behzat Ç.”, “Kurtlar Vadisi” gibi filmlerden tanıdığımız Akar ile “Vay Arkadaş”, “Hastayız” filmlerini çeken Uzun’un yönetmeni olduğu “Çanakkale Yolun Sonu”, savaşı keskin nişancılar boyutuyla anlatıyor. Birinci Dünya Savaşı’nda en zor cephe olarak bilinen Çanakkale’de Anzak askerlerinin, Anzak Koyu’nda yenilgiye uğratılmasını başarılı şekilde anlatan filmde, “Kurtlar Vadisi”nin “Memati”si Gürkan Uygun, kardeşini korumak uğruna cepheye gönülül giden keskin nişancı rolünü üstlenmiş. Uygun farklı bir karakterde ve başarılı... Film, düşmana karşı yokluk içinde, güç koşullarda mücadele eden yüz binlerce isimsiz kahramanın “Çanakkale geçilmez” destanını nasıl yazdığını seyirciye bir kez daha gösteriyor. Yine keskin nişancı Hasan rolünde izlediğimiz Umut Kurt ile Berrak Tüzünataç (Behice Hemşire), Fikret Yıldırım Urağ (Yüzbaşı İbrahim Adil), Mahir Günşiray (Albay Salim), Ben Warwick (İngiliz keskin nişancı) gibi oyuncular üzerine kurulu filmde, başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Türklerin yazdığı destana tanık oluyorsunuz. Pahalı bir bütçe ile uzun bir araştırmalar sonucu Çanakkale’nin Ezine ilçesinde kurulan platoda çekilen, “Şehitleri Anma Haftası”nda gösterime giren filme seyircinin de ilgi göstermesini umarız. Sezon başında gösterime giren, eleştirmenler tarafından beğenilen, gişede de umduğu başarıyı yakalayan, seyircinin içini ısıtan bir film olan “Uzun Hikaye”nin yönetmeni Osman Sınav, bu kez erotik görüntüleri ile gazete sayfalarında yer alan “Aşk Kırmızı” filmiyle seyircinin karşısında. Film, evli bir adamın eşi ile ilk aşkı arasındaki gelgitlerini anlatıyor. Nurgül Yeşilçay’ın erotik görüntüleri nedeniyle bazı eleştirmenlerin eleştirdiği filmde Tayanç Ayaydın, Ezgi Asaroğlu da yer alıyor. İyi seyirler... Demirlibahçe İlköğretim Okulu’nun bir spor salonu dahi yok. Ancak azimli, kararlı; öğretmen ve öğrencileri var. Okulun voleybol takımı, Erkekler Voleybol Türkiye Şampiyonası’na katılacak 8 takım arasında yer alma başarısını gösterdiler. Takımın kurucu antrönürü Mustafa Gülenç, “Biz gerçekçi olup imkânsızı istedik ve başardık” diyor. Sporcu öğrenci Berkay Çalışkan, soyadını hak edenlerden ve iddialı: “Salonumuzun tavanı çok alçak. Vuruşlarımızı da alçaktan yapmaya alışıyoruz. Şampiyon olacağız.” Başkentin voleybolda başarılı ilköğretim okulu Demirlibahçe, Türkiye Şampiyonası’na katılmaya hak kazandı. Okulun kapalı spor salonu yok. Ekip, bodrum katta ve normal spor salonu ile kıyaslanmayacak kadar küçük bir salonda çalışmalarını yapıyor. Şansları ise başlarında kararlı bir beden eğitimi öğretmeni ve antrenörleri olması... Meslek yaşamında 4. kez Türkiye Şampiyonasa’na katıldığını belirten beden eğitimi öğretmeni Gülenç, “Ankara’da pek çok özel okul var. Çoğunun salon içinde salonları var. Biz bu imkâsızlıklarla gruplara gitmeye hak kazandık” diye anlatıyor. Okul takımı önce Ağrı sonra da Elazığ’daki elemelere gitmiş ve başarılı olmuş. Antrenör Gülenç, zorluklarını ve başarılarını şöyle anlatıyor: “Kolej takımları lüks otelde kalırken biz pansiyondaydık. Yememizden içmemizden asla kesmedik. Çocuklarımız namağlup gruplardan çıkarak Türkiye’de ilk 8 takım içine girdi.” Ekipte yer alan öğrencilerin tamamı 2001 doğumlu. Öğretmenleri ve antrenörleri Gülenç, onlar için, “Çocuklarımız yürekli” diyor ve ekliyor: “Kış aylarında bazen okul bahçesinin karını küreyip antrenman yaptığımız oluyor. Hafta sonları salonda oynamaya alışmaları için başka salonlara kendi aracımla götürüyorum. Böylece normal salonda oynamayı öğreniyorlar.” Devletin bu minik sporcuların takımına sağladığı olanak kayda değer değil. Okul müdürü takımı sonuna kadar destekliyor. Müdür Seyami Güzel, “Kendi yağımızla kavruluyoruz. Şampiyonaya gitmek için Mamak Belediyesi’nden araç istedik. Sanıyorum kabul edecekler” diyor. ‘Şampiyon olacağız’ Takımın oyuncuları yaptıkları işten keyif alıyor. Berkay Çalışkan, “Küçük bir salonda oynuyoruz ve tavanı çok alçak. Vuruşlarımızı da ona göre ayar ladığımız için alçaktan oynamaya alışıyoruz. Her şeye karşın başardık, şampiyon olacağız” diyor. Takım kaptanı Kadirhan Ertek, voleybolu meslek edinmeye karar vermiş. “Çok heyecanlıyız ilk kez şampiyonluk için oynayacağız, kupayı okulumuza getireceğiz” diyor. Voleybol oynamaya 3 ay önce başlayan Batuhan Akyol da, “Takımda eksik vardı. Önceden hep futbol oynuyordum. Artık voleybolu daha çok seviyorum” şeklinde dile getiriyor. ‘Modern Şefler’ ilçelerde odern Şefler Atölyesi M ve Turizm Derneği üyesi aşçılar, başkentin meslek liselerinde, öğrencilere uygulamalı aşçılık dersleri vermeye hazırlanıyor. Dernek Asbaşkanı Murat Özcan’ın verdiği bilgiye göre, dernek üyesi aşçılar Ankara merkez ve ilçelerdeki meslek liselerinde uygulamalı aşçılık dersi verecek. Bütün meslek liseleri ile ilçe milli eğitim müdürlükleri kanalıyla görüşen aşçılar, ilk uygulamalı dersi Kızılcahamam’da yapacaklar. Uygulama dersleri ile öğrencilere meslek liselerinde aldıkları teorik eğitime “bıçak kullanma sanatı ve pişirme teknikleri” gibi uygulama inceliklerinin kazandırılması planlanıyor. C MY B