27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Sayfa 11 Mart 2013 Pazartesi a2 Kültür Sanat DT İstiklâl Marşı için 12 Mart’ta özel bir temsil hazırladı: Savaşın ‘Ana anlatsana bana’ Diğer Yüzü D ŞÜKRÜ KARAMAN I imizdeki g ky z Francine Sevda Dokip Sevdadorkip5@hotmail.com Birinci Dünya Savaşı içinde Kafkas Cephesi’nde Enver Paşa’nın ihtirasları nedeniyle, çoğunluğu soğuk ve açlıktan olmak üzere 90 bin askerin şehit olduğu, TürkRus çatışmaları, tarihin sayfalarında unutulmaz “Sarıkamış Harekâtı” olarak yerini almıştır. Her yıl adına anma etkinlikleri düzenlenen, Türk tarihinde askerin açlık ve soğuğa yenildiği savaş olarak anımsanan Sarıkamış Harekâtı, yönetmen Alphan Eşeli tarafından bir başka boyutuyla, “Eve Dönüş:Sarıkamış 1915” adıyla beyazperdeye aktarıldı. Savaş filmi olmasına karşın, tek bir savaş sahnesinin yer almadığı Eve Dönüş: Sarıkamış 1915, Sarıkamış Harekâtı sonrasında terk edilmiş Ermeni köyüne sığınan 7 kişinin açlık ve soğuğa karşı yaşama tutunma mücadelesini anlatıyor. Bugüne değin çektiği çok sayıdaki reklam filmleri ile tanınan yönetmen Alphan Eşeli, ilk uzun metrajlı filminde insanın kararlılık ve yaşama bağlılığına odaklanırken, Sarıkamış Harekâtı’nın dramatik yönünü tüm çıplaklığı ile seyirciye gösteriyor, savaşın acımasızlığını, vahşetini bir kez daha hatırlatıyor. Özellikle açlığın ve savaşın insanı birbirine karşı ne denli acımasız kıldığını, insani değerleri yitirdiğini üzülerek ve şaşkınlıkla izliyorsunuz. Filmin en sarsıcı sahneleri insanın yüzüne bir tokat gibi iniyor. Sivas’ın Divriği ilçesinde eksi 20 derece gibi son derece güç koşullar altında çekimleri gerçekleştirilen filmde, “Salkım Hanım’ın Taneleri”, “Devrim Arabaları”, “Karşılaşma”, “Ali’nin Sekiz Günü”, “Mavi Gözlü Dev” gibi filmler ve halen bir TV’de gösterimi süren “Kayıp Şehir” dizisinden tanıdığımız Uğur Polat (Saci Bey), sinemaseverlerin “Kıskanmak”, “Atlı Karınca”, “Gişe Memuru”, “Yeraltı” filmlerinden anımsayacağı Nergis Öztürk (Gül Hanım), “Yazgı” filminin unutulmaz oyuncusu Serdar Orçin (Onbaşı Sami), Muharrem Bayrak (Çoban Ali), Sıla Çetindağ (Zeynep), Şevket Süha Tezel (Er Mahmut), Myraslava Kostyeva Akay (Nihan) rol alıyor. Sarıkamış Dayanışma Grubu Kurucu Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez’in arşiv ve bilgileri ile filmin senaryosunu yazan Serdar Tantekin’e katkıda bulunduğunu da belirtelim. “Eve Dönüş: Sarkamış 1915”, bu hafta gösterime giren filmler arasında işlediği konu ile öne çıkan bir yapım. “Paris’te Gece Yarısı”, “Roma’ya Sevgilerle”, “Maç Sayısı”, “Barselona Barselona”, “Annie Ally”, “Cassandara’nın Rüyası” filmlerinin Oscar ödüllü yönetmeni Woody Allen, sinemaseverlerin karşısına bu kez romantik komedi türündeki “Uzun Boylu Esmer Adam” filmi ile çıkıyor. Filmlerinde daha çok tutkunu olduğu New York’a yer veren Woody Allen’in, Naomi Watts, Antonia Bandreas, Anthony Hopkins, Josh Brolin gibi güçlü oyuncuların yer aldığı Uzun Boylu Esmer Adam filminde, ihtiraslarıyla, tutkularıyla, zaaflarıyla, endişeleriyle bir grup insanın, tehlikeli olabilecek sıkıntılarının öyküsü anlatılıyor. Woody Allen hayranlarının ilgisiz kalamayacağı, beklentilerini karşılayacak film, çekiminden üç yıl sonra Türkiye’de gösterime girdi. Haftanın bir diğer yerli yapımı “Küçük Emrah” olarak tanınan türkücü Emrah Erdoğan’ın yönettiği “Gelmeyen Bahar”. Çeşitli etkinliklerle kutlanan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde gösterime giren filmde, Türkiye’nin kanayan yarası töre cinayetlerini, kadına şiddeti çeşitli yönleri ile işliyor. Küçük Emrah’ın ilk yönetmenlik denemesi olan filmde, Turgay Tanülkü, Ayten Uncuoğlu, Orhan Alkaya oynuyor. Bakalım Emrah Erdoğan, ilk filmi ile seyircinin ilgisini çekebilecek mi? “Örümcek Adam”ın yaratıcısı Sam Raimi’nin üç boyutlu, fantastik, macera türündeki “Muhteşem ve Kudretli Öz” filmi bu hafta gösterime giren bir diğer seyirlik. Mila Kunis, Rachel Weisz, James Franco’nun oynadığı film fantastik filmlere özlem duyanların beklentilerini karşılayacak nitelikte. Belleklerde “İnce Kırmızı Hat” ve “Hayat Ağacı” filmlerinin yönetmeni olarak yer edinen Terrence Malick, bu kez “Aşkın İzleri” ile seyircinin karşısına çıkıyor. Terrence Malick’in 1998’de hayatını kaybeden eski karısına adadığı, yitirilmiş bir aşk, duyguların iniş çıkışlı doğası ve hatıralar üzerine kurgulanmış filmde, bu yılki Oscar’da yönetmenliğini yaptığı “Argo” ile En İyi Film Ödülü’nü kazanan Ben Affleck ile Olga Kurylenko rol alıyor. evlet Tiyatroları (DT) Genel Müdürlüğü, İstiklâl Marşı’nın kabulünün 92. yıl dönümü kapsamında özel bir temsil hazırladı. İstiklâl Marşı ve Mehmet Akif Ersoy’u konu alan oyunun yazarı ve yönetmeni Cahit Çağıran, “Bu yıl temsil, Mehmet Akif’in Tacettin Dergâhı’nda şiiri nasıl yazdığını, bir annenin ‘Ana İstiklâl Marşı’nı anlatsana bana’ diyen oğluna yaşanmış olayları masal gibi anlatmasıyla başlıyor” dedi. Çağıran, Birinci TBMM binasında, 12 Mart’ta sahnelenecek oyunun, 31 yıllık birikimi sonucunda hayata geçirildiğini ve dört yıldır farklı bir kurguyla sahneye korulduğunu anlattı. Çağıran, “İstiklâl Marşı’na neden ihtiyaç duyulduğundan yola çıktık ve İstiklâl Marşı’nın sadece devletimizi milletimizi temsil eden bir müzik eseri değil, savaş yıllarında yazılmış bir milli mücadele destanı olduğunu gördük” diye konuştu. Mustafa Kemal Atatürk’ün İstiklâl Marşı ile igili görüşlerini de bire bir aktaracaklarını belirten Karanlıkları Kadınlar Aydınlatır Bu yorum şaşırtıcı gelebilir ama Akrep burcunda olan ülkemizin yükseleni Yengeç, kadın ve Ay arasındaki ilişkiyi çok net olarak ortaya koyar. Çünkü Yengeç burcunun yöneticisi Ay’dır ve Ay da kadınları simgeler. Ay’ın üstlendiği “sorumluluğa” gelince burçların uzamında biraz daha derinlere yol almak gerekir. En baştan başlarsak, yükselen burç, bir devletin bağımsızlığını ve varoluş ruhunu yansıtır. Yükseleni Yengeç olan bir ülkenin ruhunu ise halkı temsil eder. Yengeç burcunun yöneticisi Ay, kadınları simgelediğine göre, bağımsızlığımızın ve ruhumuzun göstergesi kadınlarımızdır. Kısacası asa onların elinde! Bu anlamda, ülkemizin kaderinde kadınların önemi çok büyük. Astrolojik haritaya baktığımızda bu ilişkilerin ya da görevlerin aslında ne denli gerçekçi bir şekilde imgelendiğini görebiliriz: Yengeç burcunun tam karşısında otoriteyi, yönetimi, siyasetçileri tanımlayan Oğlak burcu yer alır. Oğlak burcunun yöneticisi ise Satürn’dür ve bireysel bilinç ile toplumsal bilincin ayrıştığı çizgide durur. Toplumsal özgürlüğe sahip çıkma, sorumlukları üstlenme ya da tam tersi, bunlardan kaçma, ihale etme, küçülme noktasında konumlanır. Yönetimler otoritelerini, güçlerini halklarından alır. Ve bu çok hassas bir dengedir. Ancak dengeler bozulunca yöneticiler aşırı güç kazanır, halklar da küçülmeye, zayıflamaya başlar. Ortaçağ krallıklarındaki gibi vergilendirme aracı olarak görülmenin dışında toplumun adı geçmez olur. Ne var ki, yoksunluklarının göstergesi olan baskıcı otorite, halklar güç kazandıkça her zaman gerilemiş, yönetimler ve siyasetçiler sadeleşmiştir. Satürn bize sunduğu ayrışma çizgisinde işte bunu çok iyi tanımlar: Bireysellik ön plana geçtikçe, herkes kendi mum ışığında kendini aydınlatmaya çalıştıkça, halk Ay’ın ışığına bakamaz olur. Ay solar. Ruhu, karanlıklar, korkular kaplar. Oysa bizi karanlıklardan koruyan ruhumuzdur. Ne kadar ortak bir ruhta toplanılırsa, Ay o kadar büyür. Bu yüzden Ortaçağ kültürü kötücül dolunay efsaneleriyle doludur. Ay, çok değişkendir. Ama tüm bu değişkenliğiyle sağlam, değişmeyen bir döngüye sahiptir aynı zamanda. Tıpkı bir kadın gibidir. O kadın ki, her türlü değişimlerde çocuğunu korumasını, ona sahip çıkmasını bilir. Karanlıklarda kalan çocuklarını aydınlığa çıkarmasını bilir. Bizim ülkemizin kadınları da gerçekler karşısında böyle bir paradoksun içinde hareket etmektedir. Değişimlere sağduyusuyla uyum sağladığı gibi, vatanına ve milletine sahip çıkma refleksine de sahiptir. Anadır. Toprağı ile bütünleşiktir. Bastırmaz, ezdirmez, böldürmez. ünya astrolojisinde güneş, ülkeleri, devletlerin karakterini, otoritesini, imajını temsil eder. Güneşin D söndüğü yerde ise Ay sorumluluk alır. Yani kadınlar! Çağıran, koroya da yer verilen temsilde Mehmet Akif’in bestelenen üç şiirinin seslendirileceğini dile getirdi. ‘Halkın izlemesi zor’ Çağıran, Mehmet Akif Ersoy’u Kutay Sungar’ın, Atatürk’ü ise Yavuz Sepetçi’nin canlandırdığı oyunda, o dönemi içeren arşiv görüntüleri yansıtılarak sahneye gerçekçi bir boyut kazandırılacağını ifade etti. Çağıran, tarihi önemi nedeniyle Birinci TBMM binasında sahnelenen temsilin, mekânın fiziki yetersizliğinden dolayı az sayıda seyircinin izleme fırsatı bulabileceğine dikkat çekti. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın projesi olarak sahneye taşınan temsilin, istendiği takdirde çok daha büyük salonlarda sahnelenebileceğini söyleyen Çağıran, “Burada çok küçük alanda kalıyoruz, yüzde doksan protokol, yüzde 10 halk izleyebiliyor. Mehmet Akif’i halktan soyutlamak mümkün mü? Bu proje orada çok dar bir zeminde kalıyor. Burada ciddi bir emek ve birikim var” diye konuştu. Filarmoni Cermodern’de umhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın (CSO) arp sanatçısı Çağatay Akyol’un öncülüğünde kurulan Ankara Filarmoni Orkestrası, 19 Mart’ta, Cermodern’de, Ankaralılar için konser verecek. Genç ve dinamik yapısıyla dikkat çeken Ankara Filarmoni Orkestrası, kuruluşundan bugüne dek vermiş olduğu konser ve sosyal sorumluluk projeleriyle adını kısa süre içerisinde Ankara’nın ve Anadolu’nun C çeşitli şehirlerinde duyurmaya başladı. Ankara Filarmoni Orkestrası çatısı altında kurulmuş olan “Ankara Filarmoni Solistleri” ise çalışmalarına orkestra etkinlikleriyle paralel olarak devam ediyor. Topluluk, konser faaliyetlerinin yanı sıra sosyal sorumluluk projeleri kapsamında vermiş oldukları eğitim konserleriyle de dikkat çekiyor. Orkestra, bu kez 19 Mart’ta, saat 20.00’de, Cermodern’de konser verecek. ‘Kadın, kadının düşmanı’ Cinayetlerinde İletişim Sorunu” başlıklı söyleşi gerçekleştirildi. Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) Eğitim Komisyonu Başkanı Gökçen İpek’in yönettiği söyleşide, CKD Genel Sekreteri, avukat Meral Özaygen, töre cinayetine kurban giden Güldünya ve devletin koruma vermediği, eşi tarafından 11 yerinden bıçaklanarak öldürülen Ayşe Paşalı cinayetleri üzerinden, Türkiye’de bugüne kadar işlenen kadın cinayetleri hakkında görsel sunum yaptı. Söyleşide sunum yapan Prof. umhuriyet Kültür Merkezi’nde (CKM), “8 Mart Dünya Emekçi C Kadınlar Günü” nedeniyle “Kadın DUYURULAR nkara Devlet Opera ve Balesi (ADOB), besteA si Muamer Sun’a ait olan bir Türk bale eserinin, “Sevginin Bedeli”nin, dünya prömiyerini yapmaDr. Yıldız Kuzgun, kadına yönelik şiddetin bireysel ve toplumsal etmenleri olduğunu belirterek, toplumsal etmenlerdeki en önemli rolün yine kadınlara, annelere düştüğünü kaydetti. Kuzgun, “Ne yazık ki kadın, kadının düşmanı. Anneler kızlarını ‘toplumda kabul edilebilir normlarla’ yetiştirmek niyetiyle kızlarına daha fazla baskı uyguluyor. Erkekleri de anneler ‘model erkek’ olarak yetiştiriyor. Bu nedenle önce annelerimizin, kadınlarımızın bakış açılarını değiştirmek gerekiyor. Suçla aslında bizleriz, anneler” dedi. ya hazırlanıyor. Eserin prömiyeri, 16 Mart Cumartesi günü, saat 20.00’de gerçekleştirilecek. ültür, Turizm ve Çevre Gazetecileri Derneği K (KÜLTURÇEV), Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde (ÇSM), fotoğraf ve karikatür sergisi açacak. Ankara Sanat Akademesi’nin hazırladığı 50 fotoğraf ve 20 karikatürden oluşan serginin açılışı, yarın saat 19.30’da gerçekleşecek. KORSAN KİTAP KÖTÜ BASILIR. OKUMA ALIŞKANLIĞINI YOK EDER. BESAM 11 Mart 2013 Pazartesi : Cumhuriyet Vakfı adına Orhan ERİNÇ Genel Yayın Yönetmeni : İbrahim YILDIZ Ankara Temsilcisi : Utku ÇAKIRÖZER Sorumlu Müdür : Miyase İLKNUR Sahibi Editör Sayfa Editörü Reklam Müdürü Satış Koordinasyon : Barkın ŞIK : Okan AKYÜREK : Kerim TAŞKAN : Osman ÖZER Yazışma Adresi : Cumhuriyet Gazetesi Ankara Yayımlayan : Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Bürosu, Ahmet Rasim Sok. No:14 Basıldığı Yer : DPC Doğan Medya Tesisleri 06550 Çankaya Dağıtım : YAYSAT Telefon : 0312 442 30 50 Yerel ve süreli yayın Eposta : ankcum@cumhuriyet.com.tr C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear