26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Sayfa 17 Şubat 2013 Pazar a4 Yaşam Ey Sevgili... ikkat et ağaca takma!” diye seslenince, gülerek “Patlasa da kurtulsam ağabey” dedi yanımdan geçerken. Kimbilir kaç saattir; belki de gündür cadde cadde, sokak sokak gezerek satıyordu küçük kırmızı balonlardan oluşan kalpleri... Malum bir 14 Şubat Sevgililer Günü’nü daha geride bıraktık... Efendim, eski Roma döneminde İmparator Claudius askerlerin evlerinde eşleriyle kalmak için savaştan kaçtıklarını öğrenince evlenmeyi yasaklar. Rahip St. Valentin ise bu yasağa karşın gizli gizli nikâhlar kıyar. Yakalanınca akıbeti belli: Ölüm. Gelin görün ki imparator bile olsa insanların gönüllerine hükmedemez. St. Valentin, öldüğü yer olan Roma’da anılmaya başlar, üstelik bu gelenek bütün dünyaya yayılınca, 14 Şubat Sevgililer Günü oluverir. Türkiye’de ilk “Sevgililer Günü” 14 Şubat 1984’te İstanbul’da kutlanır. Sheraton Oteli’nde işadamlarının sekreterleri için hazırladığı “Sekreterler Balosu” ile birleştirilerek kutlanan geceye 800 sekreter, eşleri ve sevgilileri katılır. Davetlilere salona girişlerinde kalp şeklinde birer rozet verilir, her bir rozetin altında bir numara yazılıdır. Balonun sonunda yapılan çekilişle şanslı numaralara çeşitli armağanlar verilir. Türkiye sevmiştir bu günü, hızla “D Edip Akbayram’a: Yalnız seni sevemem O mesajlardan gözümüze çarpan bir tanesi ünlü sanatçı Edip Akbayram’a gitmişti: “Sevgili Edip; sevgisizliğin, savaşların serpilip büyüdüğü bu dünyada yalnız seni sevmem haksızlık olur. Dünyadaki tüm insanlara, var olan sevgilerden bir demet sunmak en büyük mutluluğum olur. Ayten Akbayram” Her mesaj böyle evrensel olacak değil ya, kimisi neşeli, kimisi absürd. Buyrun... ¦ R’ye! Benimsin! Şarkının modası geçti, ama sen hep benimsin... M ¦ Bir kez fedakârlıkta bulun. Cuma geceni bana ayır. Cumartesiyi de ihmal etme! Birgül. ¦ İkinci bahar yaşamıyor gönlüm... Ece pisi pisi, var mı senin gibisi? ¦ Yürek şenliğim Ebru, yaşama sevincimin tükendiği anda sımsıkı sarılıyorum sana. Her şeyden bir adım öne geçiyor aşkımız. Fehmi ¦ Sana sevgimi anlatacaktım ama burası çok küçük geldi. M.D’den A.Y’ye. ¦ Seviyorum, ama kimi / En tatlı birisini / Nasıl anlatayım sana / İlk harflerine baksana... Ruhi. ¦ Sedat’ıma... Boksör burunlu, ayva göbekli, yemyeşil deniz gözlü sevgilim... Seni her şeyden çok seviyorum... Tiamo’n Sararmış Sayfalar FIRAT KOZOK yaygınlaşır. 1990’lı yılların başında cep telefonlarının atası olan çağrı cihazları, sevgi sözcükleri için biçilmiş kaftandır. Ancak, PTT önce “haber olmadığı” gerekçesiyle bu cihazlardan “seni seviyorum” mesajının gönderilmesini yasaklar. Yasaklar yasaklamasına ama 14 Şubat 1991’e gelindiğinde, PTT de duramaz talebin karşısında ve o yıl ilk kez ülke genelindeki binlerce cihaza bu mesaj gelir. Bu yıl da 14 Şubat’ta kimileri onlarca balondan oluşan kalplerden götürdü sevgilisine, kimi bir çiçek, belki takı vesaire... Kafeler, restoranlar, barlar da hafta içi olmasına rağmen iyi hasılat yaptı. Cumhuriyet ise biraz nostaljik bir organizasyona imza attı. Sevgililer Günü ilanı... İlan veren okurlardan bazıları, kendisinin ve ilanın muhattabının adını açık açık yazmış, kimi baş harfleri kullanarak olaya gizem katmış, kimisi belki de sadece muhatabının anlayacağı bir isim kullanmış mesajını bırakırken. Biraz da “Bakalım tanıdık, eşdost var mı sayfada?” düşüncesiyle ilanları okurken ilkokul yıllarının anı defterleri geldi aklıma: “Bana ayırdığın kalbin kadar temiz sayfa için teşekkür ederim” diye başlayan cümleler... İnsanların cep mesajları ya da elektronik postalar yerine gazete ilanından sevgililerine seslenmeleri eminim ki sadece bana değil, birçoğunuza sempatik gelmiştir. Ama teknolojinin bu kadar yaygınlaşmadığı, insanların özel günleri için yazacakları mesajları Google’dan aramadıkları dönemde de yaratıcıydı bu millet! Cumhuriyet gazetesi geçmişte de zaman zaman Sevgililer Günü için ilan sayfaları yapardı. Onlarca Cumhuriyet okuru gazetesine birkaç cümleyle ilan verir, ertesi gün o ilan sayfasını sevgilisinin önüne koyardı. Belki bugün kimisi evlenip çoluk çocuğa karıştı, hatta torun sahibi oldu. Ya da kim bilir bazıları “İyi ki o ilanda ismimi açık açık yazmamışım, şimdiki eşim görseydi ne olurdu?” diyordur. Ama o mesajlardan en yaratıcılarını okumaya ne dersiniz? Yıl 14 Şubat 1992, 1993, 1994... ¦ Tırtıl, seni seviyorum. ¦ Prenses, geçen yıl 14 Şubat’ta sana yine buradan sevgilin olarak bir söz vermiştim. Şimdi yine buradan o sözümün sonucu sana sevgili eşim olarak seni çok sevdiğimi ve ömür boyu seveceğimi söylüyorum. Hüs. ¦ Küçük dudaklı, bol paralı dilber, severim seni. Kutlu olsun. Maltepeli parasız. ¦ Şişko armudum, her şey için özür. Pıpık’ın ¦ Canım sevgilim, güzel insanım, ben artık denize düşsem de yılana sarılamam. Çünkü bana yüzmesini öğrettin. Sana olan sevgimi dünyaya haykırmak istiyorum. Eşin Ü.U Nasıl, ne zaman ifade ederseniz edin; sevgilinize sevginizi her zaman hissettirin. firatkozok@gmail.com Twitter.com/firatkozok ‘Kralların oyunu’ ‘briç’i kraliçesinden dinledik ‘Hedefimiz ‘Hayatımı değiştirdi’ İKLİM ÖNGEL ayyolu Briç Spor Kulübü Derneği Başkanı Emine Akgül ile derneğin Ç sorumlu müdürü ve eğitmeni Levent Özgül, toplumda “oyunların kralı king, kralların oyunu briç” olarak bilenen ve Uluslararası Olimpiyat Komitesi tarafından spor kabul edilen “briç”i anlattı. Akgül, “Brice başlamasaydım gözlerim kapalı yaşamaya devam edecektim, briç hayatımı değiştirdi” diyor. Levent Özgül ise “Hedefimiz önce Türkiye, sonra da uluslararası olimpiyatlar” diye konuşuyor. Eylül ayında Çayyolu Park Caddesi’ndeki yeni yerinde açılan Çayyolu Briç Spor Kulübü Derneği, çocuk ve yetişkin gruplarıyla briç dersleri vermeye başladı. Profesyonel briç oyuncuları dernek başkanı Akgül ile sorumlu müdür Özgül, brici ve bricin sosyal yaşama katkılarını Cumhuriyet Ankara’ya anlattılar. ‘Karar verme yetisi gelişiyor’ Bricin özel yaşama büyük katkısı oluyor. Karar vermede zorluk çeken insanlara hızlı ve doğru karar verme yetisi kazandırıyor. Briç benim hayatımı değiştirdi. Brice başlamasaydım gözlerim kapalı olimpiyatlar’ erneğin sorumlu müdürü ve eğitmeni, D pek çok şampiyonada kupa kazanmış Levent Özgül ise, kulübün 2011 yılında Türkiye Şampiyonası’nda birinci olduğunu söylüyor. Yurtdışında Türkiye’yi temsil etme fırsatı bulduklarını belirten Özgül, “Hedefimiz önce Türkiye sonrada uluslararası olimpiyatlar” diyor. Özgül’un brice ilişkin değerlendirmeleri şöyle: ‘Entellektüel hobi’ Çağımız en büyük sorunu stres, Bununla başa çıkmanın resim, müzik gibi yolları var. Ancak bunlar genelde yetenek isteyen dallar. Briç ise entellektüel bir hobi. Normal zekâya sahip her insan yapabilir. Güncel hayatta pratiklik kazandıran, insanı kendiyle yarıştıran bir oyun. Bricin hiçbir zaman televizyon izleyicisi olamayacak. Çünkü izlemek için dahi 3 aylık bir eğitim gerekiyor. Briç para kazanılan bir oyun değil. Alınan ödüller tatmin ediyor. Seyreden anlayabilseydi, televizyonda reyting alabilseydi sponsor bulmak ve bricin daha çok oynanmasını sağlamak kolay olacaktı. yaşamaya devam edecektim. İnsan ve toplum ilişkilerimde fark etmediğim pek çok şeyi keşfettim. Hayata bakışım değişti. ‘Kadınlar daha ilgili’ Kadınların ilgisi erkeklere göre çok daha fazla. Ancak erkekler briçte kadınlardan daha başarılı. Bu bir odaklanma oyunu. Kadınların kafasında çocuğu, eşi, işi, evdeki yemeği olabiliyor. Bu nedenlerle konsentre olmak da zorlaşıyor. ‘Satrançtan zor’ Briç, satranca göre çok daha zor bir oyun. Çünkü 52 kağıt her seferinde farklı geliyor. Hiçbir şey belli değil. Bazı ülkelerde ders olarak okutulurken, bizde kağıt oyunu olduğu için kumar gibi görülüyor. Bu tabunun yıkılması şart. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear