26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Sayfa 18 Ocak 2013 Cuma a2 Kültür Sanat Ve Perde... Eren AYSAN aysaneren@hotmail.com Sahne ‘Mumcu’ için Tarihe mal olmuş ünlü bilim ve düşün adamları Sokrates ve Galileo ile iki İtalyan göçmen Sacco ve Vanzetti’nin yargılandıkları davalar üzeriden bugününün Türkiyesi’ndeki siyasi yargılamalara göndermelerde bulunan, ünlü tiyatro oyuncuları Rutkay Aziz ve Taner Barlas’ın rol aldığı “Adalet, Sizsiniz” adlı oyun bu kez, 24 Ocak 1993’te katledilen gazetemiz yazarı Uğur Mumcu’nun anısına sahnelenecek. Aziz ve Barlas, Ümit Denizer’in kaleme aldığı ödüllü oyunu 24 Ocak’ta, Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde, saat 20.00’de, ücretsiz olarak sahneleyecek. Aziz ve Barlas, tek perdelik oyunda, “adalet” kavramını, milattan önce 5. yüzyılda Atina’da, “Beş Yüzler Meclisi”nin ölüme mahkum ettiği düşünür Sokrates; 1633 yılında Roma’da, engizisyonun müebbet hapse mahkum ettiği bilim adamı Galileo ve 1927 yılında Boston’da, adaletin ölüme mahkum ettiği iki İtalyan göçmen işçi Sacco ile Vanzetti’nin yaşamöyküsü ve yargılanmaları üzerinden tartışmaya açıyor. “Adalet, Sizsiniz” adlı oyun ayrıca 25 ve 26 Ocak’ta saat 20.00’de, 27 Ocak’ta ise saat 15.30’da, Ankara Devlet Tiyatrosu Çayyolu Cüneyt Gökçer Sahnesi’nde de tiyatroseverlerle buluşacak. Anna Karenina... yıllarda çocuk olanlar posterlerle 80’li kaplanmış odalarda büyüdüler. Basın endüstrisinin gelişmesi ve reklam ajanslarının çoğalmasıyla, neoliberalizmin özel hayata saldırısıyla olmadık portreler çocukların gönüllerine servis edildi. Yeni gençlik de ünlü bir sinema yıldızına ya da pop şarkıcısına olan platonik aşkını posterle gösterdi. Moda posterler arasında bir yazar, şair, roman kahramanı filan yoktu. Zaten yeni dünya düzeni içinde onlar çoktan ötelenmişti. “Anna Karenina”yı okuduğumda ortaokuldaydım. Özellikle Vronsky beni içine çekmiş, altüst etmişti. Hani Vronsky’nin posteri olsaydı, hiç durmaz duvara asardım. Ama popüler kültür ne Vrosnky’le, ne de Vronsky’in hangi bedende vücut bulması gerektiğiyle ilgilenmiyordu. Romanı kafamda öyle büyütmüştüm ki, seyrettiğim hiçbir uyarlama romanın olağanüstü yanını beyazperdeye aktaramıyordu. “Anna Karenina” onlarca kez sinemaya uyarlandı. Bu filmlerin pek çoğu romana sadık, yeni bir denemeye kapı aralayamayan yapımlar olarak kaldı, sonuçta edebiyat sinemaya hep fark attı. Geriye olağanüstü “Anna Karenina” yorumları kaldı. Greta Garbo’dan Vivien Leigh’e, Jacqueline Bisset’e kadar... 1997 yapımı Sophie Marceau’nun oyunculuğuyla göz kamaştırdığı film bile sinemasal olarak çok eleştiri aldı. Açıkçası uyarlamanın romandan götürdüğü kum, yapımda adeta erozyon yaratmıştı. Bu nedenle Joe Wright’ın yönettiği “Anna Karenina”yı izlemekte bir süre direndim. Sonunda merakım üstün geldi. Bir de, dünya tiyatrosunun son dönemdeki en büyük yazarlarından Tom Stoppard’ın filmin senaristi olması cezbedici bir unsurdu. İyi ki filmi izlemişim. Yoksa çok şey kaçıracak, böylece sinema ile tiyatronun buluştuğu, bu yeni biçim ve estetik dilden mahrum kalacaktım. Filmin tek bir kusuru var: Yönetmen Wrigt, film başlar başlamaz, sahne dekorunu ve yer yer teatral kostümleri boca ediyor, seyirci ilk beş dakika farklı bir atmosferi, görsel kurguyu içselleştiremiyor. Bununla birlikte kusursuz denebilecek koreografiler, sahneler arası geçişler, yer yer zamanı dondurmalar ya da hızlandırmalar içinde film son derece zekice yazılmış bir çekim senaryosuyla akıyor, akıyor... Görsel dünyanın içinde yitip gitmemek elde değil. Böylece yönetmen son derece cesur bir biçimde tiyatroyla sinema sanatını yeni bir potada eritiyor. Özellikle sınıf çatışmasının dayanak noktaları çok iyi düşünülerek planlanmış. Bir tek Leo Tolstoy’un yarıotobiyografisini yüklediği Levin karakterinin vahşi doğa içindeki çiftlik yaşamı, Saint Petersburg ve Moskova’da oynanan oyunların uzağında, sinematografik bir yapı içinde sunulmuş. Özellikle Jude Law Karenin rolünde kuru bir bürokratı bütün ayrıntısıyla canlandırmış. Buna karşılık yüzünü çok iyi kullanan Keira Knightley’den yer yer daha anarşist bir “Anna Karenina” bekliyorsunuz. “Anna Karenina” kusursuz bir yapım... Özellikle post modern biçemiyle sinemacılar arasında yepyeni tartışmalara gebe... Zaman zaman tiyatral sahneleriyle, klişe sahne kullanımlarını bir poster edasıyla zekice sunmasıyla, sahne geçişleriyle zihinlerden çıkmayacağı kesin! Bugünün yeni gençliği ne der, bekleyip göreceğiz! ‘Gerçek Kötüler’, ‘ben’i sorguluyor “Dönüştürülebilir mekânlar araştırmak, sanat üzerinden bir tartışma platformu oluşturmak ve bağlam içerisinde birbiri ile konuşan yapıtları bir araya getirerek, alternatif söylemli sergiler düzenlemek” amacıyla bir araya gelen “Gerçek Kötüler” adlı sanat kolektifi, Cermodern Sanatlar Merkezi’nde, “Bizzat, Ben Kendim/Bir İkilem Olarak Ben” isimli yeni sergilerini sanatseverlerle buluşturmaya hazırlanıyor. “Ben” kavramından yola çıkarak, sanatçının otobiyografik sürecini konu edinen sergi, aynı zamanda 21. yüzyıl insanının ironik yaşam hallerine de dikkat çekerek, “bireyin kendine ilişkin bilinçli bir algı oluşturma serüvenini deşifre etmeyi” hedefliyor. Burada söz konusu ikilem kavramı, kişinin korunaklı ve naif iç dünyası ile bizzat kendisinin de içinde yer aldığı dış dünyanın diyaloğuna vurgu yapmak. “Gerçek Kötüler Sanat Kolektifi” küratörlüğünde hazırlanan “Bizzat, Ben Kendim/Bir İkilem Olarak Ben” adlı sergi 25 Ocak24 Şubat tarihleri arasında Cermodern’de görülebilecek. ‘Notre Dame’ın Kamburu’ kapalı gişe Ankara Devlet Opera ve Balesi’nin (ADOB), Victor Hugo’nun ölümsüz eserinden baleye uyarladığı “Notre Dame’ın Kamburu” adlı eser, başkentlilerden yoğun ilgi görüyor. Victor Hugo’nun “Notre Dame Katedrali”ni ziyareti sırasında rastladığı, duvara derince kazınmış “kader” kelimesinden ilham alarak yazdığı eserde Zangoç Quasimodo’yu canlandıran bale sanatçısı Serhat Güdül, özel plastik makyajla 3 saat süren bir çalışma ile “çirkin kambur bir adama” dönüşüyor. Kullanılan 3 boyutlu dekor tasarımı ile de “Notre Dame Katedrali” seyircilerin karşısına büyük bir ihtişam ile çıkıyor. Eserin müzikleri Cesare Pugni’nin müziğini yeniden düzenleyen ve kendi bestelerini ekleyen Bujor Hoinic’e ait. 24 Ocak Perşembe günü saat 20.00’de ve 26 Ocak Cumartesi saat 20.00’de Opera Sahnesi’nde yeniden izlenebilecek eser, ADOB’un şubat ayı programında da geniş yer tutuyor. Tiyatrokare 2 oyunla Ankara’da İstanbul’un önde gelen özel tiyatrolarından biri olan Tiyatrokare, 2 oyunuyla, “Aşk’a 103 Adım” ve “Leyla’nın Evi”yle, başkente konuk olacak. “Aşk’a 103 Adım”, Tiyatrokare izleyicilerinin “Müziksiz Evin Konukları” ile tanıdığı ve Amerikan tiyatrosunun en önemli oyun yazarlarından Neil Simon’ın yazdığı “Parkta Çıplak Ayak” adıyla Broadway’de büyük başarı sağladıktan sonra, Jane Fonda ve Robert Redford ikilisinin oynadığı bir Hollywood klasiği haline gelmişti. Oyunun yeni versiyonundaki rollerini ise televizyon ve tiyatro dünyasının tanınan yüzleri Özge Özberk, Bülent Seyran, Umran Ertok, Koray Kurt ve Suna Keskin paylaşıyor. “Bir aile komedisi” olan oyunun yönetmeni ise Nedim Saban. Tiyatrokare’nin başkentli sanatseverlerle buluşturacağı bir diğer oyun da Zülfü Livaneli’nin aynı adlı eserinden sahneye uyarlanan “Leyla’nın Evi.” Oyunda “Roxy” rolündeki başarısıyla adından söz ettiren, “Vasfi Rıza Zobu Ödülü”, “2011 Afife Jale Ödülleri/Müzikal Ödülü” ve “Sadri Alışık Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu Ödülü” gibi ödüllere değer görülen Ayça Varlıer rol alıyor. “Aşk’a 103 Adım” adlı oyun 22 Şubat’ta saat 20.00’de, 23 Şubat’ta saat 16.00 ve 20.00’de, Ankara Devlet Tiyatrosu Şinasi Sahnesi’nde, “Leyla’nın Evi” adlı oyun da 24 Şubat’ta saat 16.00’da, Ankara Devlet Tiyatrosu Şinasi Sahnesi’nde izlenebilecek. ANKARALI KİTAPLAR SAVAŞ SÖNMEZ Güvercin Uçuverdi (Halk Kültürü Yazıları) Ali Esat Bozyiğit, Ürün Yayınları, Ankara, 1998, 352 sayfa Adını Ankara’nın ünlü “Misket” oyununun ilk dizesinden alan ve “Halk Kültürü Yazıları” altbaşlığını taşıyan kitap, Ankara’ya ilişkin “Ahilik geleneği, düğün okuntusu, nikâh şekerciliği ve fotoğrafçılığı, Yağcıoğlu ve Karaşar zeybekleri, kişi adlı mahalle, caddesokak, meydan, bulvarlar” gibi yazılar dışında; genel halk kültürü çerçevesinde deyimler ve yeradları ile kimi sözlük denemelerinden oluşuyor. DUYURU Ulusal Eğitim Derneği’nde her cumartesi düzenlenen “Cumartesi Konferansları”nın bu haftaki konuğu televizyon program yapımcısı ve sunucu Dr. Gürbüz Evren olacak. Evren, “İmralı Görüşmeleri” başlıklı konuşmasında, son dönemde PKK’li 3 kadının Paris’te öldürülmesine yönelik tartışmaları da masaya yatıracak. Evren’in derneğin genel merkezinde gerçekleştireceği konuşma, yarın saat 14.00’te başlayacak. : Cumhuriyet Vakfı adına Orhan ERİNÇ Genel Yayın Yönetmeni : İbrahim YILDIZ Ankara Temsilcisi : Utku ÇAKIRÖZER Sorumlu Müdür : Miyase İLKNUR 18 Ocak 2013 Cuma Sahibi Editör Sayfa Editörü Reklam Müdürü Satış Koordinasyon : Barkın ŞIK : Okan AKYÜREK : Kerim TAŞKAN : Osman ÖZER Yazışma Adresi : Cumhuriyet Gazetesi Ankara Yayımlayan : Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Bürosu, Ahmet Rasim Sok. No:14 Basıldığı Yer : DPC Doğan Medya Tesisleri 06550 Çankaya Dağıtım : YAYSAT Telefon : 0312 442 30 50 Yerel ve süreli yayın Eposta : ankcum@cumhuriyet.com.tr C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear