Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 12 EYLÜL 2012 ÇARŞAMBA A4 ANKARA Kent Yaşam Ankara Kitap ve Kırtasiyeciler Odası Başkanı Ünsal’dan velilere çağrı ‘Kırtasiye bizde yüzde 30 daha ucuz’ SERTAÇ EŞ kulların açılmasına bir haftadan daha az kaldı, ancak okul alışverişi hareketliliği yaşanmıyor. Ankara Kitap ve Kırtasiyeciler Odası Başkanı Yavuz Ünsal bunun, “4+4+4’le gelen belirsizlikten ve okulun veliden ne isteyeceğini bilmemesinden kaynaklandığını” dile getirdi. Ünsal, “Şimdi bizim en yoğun haftamız olması gerekiyordu. Belirsizlik yüzünden boş oturuyoruz” dedi. Kırtasiye ve okul malzemelerinin kırtasiyecilerden alınmasını isteyen Ün O sal, “İddia ediyorum, kırtasiye ve okul malzemeleri, mahallenizdeki kırtasiyede AVM’ye göre en az yüzde 30 daha ucuz” tespitini yaptı. Cumhuriyet Ankara’ya açıklama yapan Ankara Kitap ve Kırtasiyeciler Odası Başkanı Ünsal, başkentte meslek odasına kayıtlı 750 kırtasiyeci, biraz fazla sayıda da ticaret odasına kayıtlı kırtasiyeci olduğunu söyledi. Ders kitaplarının ücretsiz dağıtılmasından önce yalnızca kendi üyelerinin 2 bin civarında olduğunu belirten Ünsal, “Ancak ücretsiz kitap dağıtımı bizi vurdu ve eridik” dedi. ‘AVM’ler nefes aldırmıyor’ Alışveriş merkezlerinde ve büyük marketlerde yapılan sezonluk kırtasiyeciliğin kendilerini zora soktuğunu anlatan Ünsal, bunun aynı zamanda tüketicinin aleyhine olduğunu savundu. Ünsal, “Kırtasiye ve okul malzemesi alışverişi 10 günde yapılır biter. Biz bu 10 günün ardından kabuğumuza çekiliriz. Ancak AVM’ler her an her şeyi satıyor. Bizim böyle bir şansımız yok” değerlendirmesini yaptı. Kırtasiye ve okul malzemelerinin birebir ilgilenerek satılması gerektiğini belirten Ünsal, “Biz bu yoğunluk olan 10 günde başımızı kaşıyamayız. Herkesin ihtiyacı farklı farklı olur. Malzemeleri elimizle teker teker hazırlar müşteriye veririz. Oysa büyük marketlerde aradığınızı soracak bir tezgahtar bile bulma şansınız olmaz. Velinin ilk kez karşılaştığı malzemeleri en iyi biz biliriz. Anaokuluna, ilkokula yeni başlayan öğrencilerden bir seferde çok sayıda malzeme istenir. Biz bunları istenen markada kısa sürede hazırlarız. Ancak veli büyük marketlerin raflarında kaybolur” diye konuştu. ‘Yüzde 30 daha ucuza satıyoruz’ Yavuz Ünsal ‘Yapıştırıcılara dikkat’ Ünsal, öğrenci velilerinin alışverişte fiyata olduğu kadar, malzemelerin niteliğine de dikkat etmesi gerektiğini anlattı. Ünsal, “Okul tarafından verilen listeye göre maliyet 60150 TL arasında değişiyor. Lisanslı çanta alırsanız fiyat artıyor. Ancak kimin ürettiği, malzemesinin ne olduğu belli. Veliler, çocuklarına marka değil, malzeme almalılar. Sırf marka nedeniyle fiyatlar fırlayabiliyor. Ayrıca veliler solvent içermeyen yapıştırıcıları tercih etmeli. Solvent zararlıdır ve bağımlılık yapar. Malzemeler, çocukları yaralamayacak şekilde üretilenlerden seçilmeli. Örneğin, yuvarlak uçlu makas alınmalı” diye uyardı. ‘Yardımcı kitapları biz satalım’ Ünsal, okullarda okutulan yardımcı kitapları kırtasiyelerin satması gerektiğini belirterek, en azından buna olanak tanınmasını istedi. Bakanlığın okul içinde kitap satışını yasakladığını ve takipçisi olduğunu anlatan Ünsal, uygulamanın sürmesi gerektiğini savundu. Ünsal, “Öğretmenin öğrenci ve veli ile kitap alışverişine girmesi, ticaret gibi algılanıyor ve istenmeyen durumların yaşanmasına neden oluyor. Yardımcı kitaplar kırtasiyede satılsın, sorun ortadan kalkar” dedi. ‘Ot gibi’ insana ramak kaldı! azım, “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür” dizesini yazarken, gün gelip insanın fotonsentez yapabileceğini nasıl bilebilirdi ki? Elbette ki bilemezdi... O’nun dizelerinde memleket sevgisi, kardeşlik özlemi vardı... Bilim adamları ise şimdilerde insanın karnını güneş enerjisiyle doyurmanın yolunu arıyor. İnsan, bir ağaç gibi tek ve hür! ‘Fotosentez’ belki de en önemli doğa olayı. Doğrudan olmasa da, insanın hayatını sürdürebilmesini dolaylı N TEKNO DIRDI R teknodirdir@gmail.com yollardan sağladığını daha ilkokul sıralarında öğrenmiştik. Bilim adamlarının bu çok yeni tartışmasına balıklama dalmadan önce, fotosentez hakkında bugüne kadar bildiklerimizi bir gözden geçirelim. Sonra da henüz bilmediklerimize, yeni yeni keşfetmeye başladıklarımıza ve gelecekte bizi nerelerin beklediğine bir bakalım. fotosentez ile beslenmeye hazır duruma getirilebilir mi? Cambridge Üniversitesi’nden Chris Howe, bu soruya “Çok geniş çaplı bir genetik mühendisliği gerekir. Mümkün olan en yüksek düzeyde güneş enerjisine maruz kalmadan, fotosentezin bir anlamı yok. İnsanın enerjisini güneşten karşılayabilmesi için yaprağa benzer geniş yüzeyli çıkıntıları olması ve güneş altında sabit durması lazım” yanıtı veriyor. Melanin ve insan Öte tarafta, insanın güneş enerjisinden beslenebilmesinin o kadar da ‘imkânsız’ olmadığını gösterecek dikkat çekici bir araştırma daha var: Bu araştırma “Mantar fotosentez yapmaz” bilgisini de bir anlamda ters köşeye yatırıyor. Bitkiler yeşil pigmentleri sayesinde fotosentez yapıp güneş enerjisi depoluyorsa, mantarlar da koyu renkli ‘melanin’ pigmentleri sayesinde yaşamlarını sürdürebiliyor. Melanin pigmentinin özelliği, elektromanyetik ışınları özümsemesi. Zihinlerdeki şimşek tam da bu noktada çakıyor: Melanin, mantar için olduğu kadar, insan için de önemli. Çünkü cildimize rengini veren o. Güneş altında kaldığımızda niçin bronzlaşıyoruz? Çünkü ultraviyole ışığa maruz kalan deri, melanin pigmentlerinin sayısının artmasıyla koyulaşıyor. Human Photosynthesis Study Center’ın melanin pigmenti üzerinde yoğunlaştırdığı araştırma, “QIAPI 1” adı verilen bir ilacın geliştirilmesine kadar uzanmış durumda. Hedef adı fotosentez olmasa da, insanoğlunun güneş enerji kaynağıyla daha fazla beslenebilmesini sağlamak. Araştırmalar daha nereye kadar uzanır, bugünden kestirebilmek çok güç. Korkum gıdalar kadar duygularıyla da beslenen insanın, birgün hepten ‘ot’ olması! Nazım’ın dediği gibi: “Bu cehennem, bu cennet bizim.” Ünsal’a, “Büyük marketler fiyat konusunda daha avantajlı değil mi?” sorusuna da, birtakım büyük market ilanlarını da göstererek şu yanıtı verdi: “Hayır... En büyük yanılgı burada. Bir market 6 adet kalemi 70 kuruşa, yani tekini 12 kuruşa sattığını ilanla duyuruyor. İşin içindeyiz ve bu mümkün değil. Ancak her kırtasiye okul malzemesinin fiyatını ilanla duyurmuyor. Zararına sattığı kalemin farkını, fiyatını vermediği diğer kırtasiye ürünlerinden çıkarıyor. İddia ediyorum, mahallenizdeki kırtasiyeci, büyük marketlere göre malzemeleri yüzde 30 daha ucuza satıyor. Kırtasiyecinin müşterisini kaybetme şansı yoktur. Büyük market kırtasiye satmazsa başka şey satar.” Ünsal, özel okullarda kırtasiye satılmasının, devlet okullarında kooperatif kurulmasının işlerini elinden aldığını belirterek, “Pastane pastasını, eczacı ilacını, kasap etini biz de kırtasiyemizi satalım” dedi. Bildiklerimiz En basit anlatımıyla fotosentez, yeşil bitkilerin karbondioksit (CO2) ve suyu (H2O) ışık enerjisinden yardım alarak birleştirmesi ve bu yolla besin üretmesi anlamına geliyor. Olay, bitkilerin kloroplast bakımından zengin yeşil kısımlarında meydana geliyor. İşin çarpıcı yanı, fotosentezin önemi, bitkilerin yapraklarında bitmiyor. Fotosentez yoluyla beslenen bitkiler hayvanları, hayvansal gıdalar insanları besliyor. Bununla da bitmiyor! Petrol, doğal gaz, kömür... Fosilleşmiş enerji kaynakları.... Yüzyıllar, bin yıllar öncesinde bitkilerin, hayvanların depoladığı güneş enerjisi, bugün sanayide, otomobillerde, evlerde yakıt olarak kullanılıyor. İhtiyacımız olan havayı, oksijeni de fotosenteze borçluyuz. İnsanlar, hayvanlar, sanayi tesisleri havadaki karbondioksitin artmasına neden olurken, bitkiler fotosentez yaparak atmosferi temizliyor. Bildiğimiz iki ayrıntı daha var. Birincisi, bitkilerin yanısıra, az sayıda bakteri türünün de fotosentez yapabildiğini biliyoruz. İkinicisi “mantarlar fotosentez yapmaz” diyoruz. yanıt aradığı soru şu: “Madem ki bitkilerin yanısıra deniz yosunları ve bakteriler fotosentez ile beslenebiliyor... Acaba insan da güneş enerjisi kaynaklı olarak beslenebilir mi?” Araştırmalar sürdükçe, muhtelif sonuçlara ulaşılıyor. Kimi araştırmacı bir noktada tıkanıyor... Kimi araştırmasını bir adım ileri sorular sorarak geliştiriyor. Fransa’nın Sophia Agrobiotech Enstitüsü’den Alain Robicon, bir ay önce önemli bir çalışmasını sonuçlandırdı. Bitkilerin özsuyunu emen bezelye bitinin fotosentez yapma yetisine sahip olduğunu belirledi. “Oryantal eşekarısı” adı verilen bir böcek türünün de güneş ışığını elektrik enerjisine çevirdiğini gördü. Her iki türün de enerji kaynaklarını tıpkı bir jeneratör gibi saklayabildiğini saptadı. Başka bir araştırmada, California Üniversitesi’nden Christina Agapakis bebek zebra balıklarına fotosentetik bakteri enjekte etti. Bu deneme, omurgalı bir hayvanın, bir memelinin, fotosentez yapmaya başlamasa dahi, fotosentetik mikropları küçük bir müdahaleyle bünyesine kabul edebildiğini ortaya koydu. Taşocakları meclisgündeminde Kutludüğün Mahallesi’ndeki taşocaklarının çevreye ve halk sağlığına verdiği zararlar Anakent Belediye Meclisi gündemine taşındı. CHP Grup Başkanvekili Fazıl Güleken, “Taşocakları nedeniyle yaşanan olumsuzlukların nasıl önleneceğini” sordu. Güleken’in, önceki gün çalışmalarına başlayan mecliste gündeme getirdiği konuya ilişkin yazılı yanıt verilmesi bekleniyor. Taşocaklarının Kutludüğün sakinlerini rahatsız ettiğini, çıkan tozun çevre kirliliği yarattığını, kanser ve astım gibi hastalıklarda artış gözlendiğini anlatan Güleken, durumdan tarım ürünlerinin de olumsuz etkilendiğini dile getirdi. Güleken, aşağıdaki sorulara yanıt verilerek kamuoyunun aydınlatılmasını istedi: “Kutludüğün beldesinde ki taş ocaklarının mevzuata uygunluğu denetlenmekte midir? Taş ocağının neden olduğu çevre kirliliğinin etkilerinden, kanser, astım gibi hastalıklardan köylülerin sağlığının olumsuz etkilenmemesi için ne gibi önlemler almayı düşünüyorsunuz? Taş ocaklaFazıl rındaki dinamit patlaGüleken malarının köy evlerinde oluşturduğu çatlama ve tahribatlar nasıl önlenecektir? Taş ocaklarının çevre kirliliğinin ve tozların köy içme suyunu, olumsuz etkilemesi nasıl önlenecektir?” İşin heyecanlı tarafı işte şimdi başlıyor. Bilim adamlarının Araştırmaların hedefi ortak: Acaba birgün insan bünyesi de C M Y B C M Y B Yeni öğrendiklerimiz Ve öğreneceklerimiz