27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

SAYFA CUMHURİYET 13 TEMMUZ 2012 CUMA A2 ANKARA Kültür SanatYaşam Bindik bir alamete!... Ç okpartili hayattan sonra, geriye gelme hızlı oldu. 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra, demokratik hayata dönüşte, Aydın ilinden Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gelen İsmet Sezgin, 40 yıllık siyasi hayatına sanki mola vermiş görünüyor. Sezgin yıllarca Aydın ilini temsil etti. İlk olarak Bakanlar Kurulu’nda Gençlik ve Spor Bakanı olarak görev aldı, Maliye, İçişleri, Milli Savunma ve Başbakan Yardımcılığı gibi üst görevlerde bulundu ve TBMM Başkanlığı da yaptı. Ankara’nın Oran semtinde, evinde, görüştüğümüz Sezgin, siyasi olayları çok yakından izlediğini söylüyor. İşte Sayın Sezgin’in görüşleri... Bu hafta vizyona 7 film giriyor Haftanın ilk filmi dram türündeki “Yaşam Savaşı” izleyicinin beğenisine sunulacak. Dünya prömiyeri geçen yıl Cannes Film Festivali’nde yapılan filmde başrolleri Valerie Donzelli, Michele Moretti, Cesar Desseix paylaşıyor. Yönetmenliğini yine Valerie Donzelli’nin yaptığı, senaryosunu Jeremie Elkaim’in yazdığı film, birbirine aşık evli bir çiftin çocuklarının hastalığıyla mücadele etme süreçlerini anlatıyor. David Brooks’un ilk yönetmenlik çalışması korku gerilim türündeki “ATM” bugün vizyona girecek. Filmin senaristliğini “Toprak Altında” filminin senaryosuyla çeşitli ödüller kazanan Chris Sparling üstleniyor. Başrolleri, romantik komedi filmlerindeki oyunculuğuyla tanınan Alice Eve ve Josh Peck ile Brian Geraghty paylaşıyor. Polisiye dram filmi “Bir Mafya Hikâyesi” beyazperdeye gelecek. Olivier Marchal’ın yönettiği filmde, karanlık geçmişinden kaçmaya çalışan bir adamın hikâyesi işleniyor. Korku gerilim filmi “Cinnet Gecesi”nin yönetmenliğini Alexandre Courtes’in üstleniyor. Filmin senaryosu Craig Zahler’a ait. Oyuncu kadrosundaysa Rupert Evans, Dave Legeno ve Kenny Doughty isimleri yer alırken, Amerika, Fransa ve Belçika ortak yapımı filmin gerilim dolu müzikleri Christophe Chassol tarafından yapılmış. Eserde, akıl hastalarının rehabilite edildiği bir hastanede elektriklerin kesilmesiyle çalışanların hayatta kalma mücadelesi konu ediliyor. SözMeclis’ten Dışarı... Ali ABALI ali.abali@cumhuriyet.com.tr oy oranı baraj altına inmesine rağmen, koltuklarından kalkmasını bilmediler.. Üstelik yolsuzluklarla boğuldular. Dolayısıyla oylar doktrin partilere kaydı. Bu arada 2000’li yıllarda ekonomik kriz geldi. ¦ Bu ekonomik kriz konusunda ¦ Uzun süre politikanın içinde çok önemli görevler üstlendiniz. Şu anda Türkiye’nin yönetimi üç dönemdir, radikal sağ olarak tanımlanan bir partinin elinde, bu konudaki görüşleriniz nedir? Sezgin: Bu durumu uzun uzun anlatmaya gerek yok. Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete. ¦ O halde, bu parti üç dönemdir tek başına iktidarda, son olarak da aldıkları oy oranı yüzde 50’ye yakın. Bu durumda siz mi yanlış yaptınız? Yoksa bunlar mı çok başarılı? Önce Türk siyasetindeki gelişmelere bakmak gerek. 1980 darbesi ile başlayan ve 1990’a varan merkezin ortasındaki siyasi partilerde bir irtifa kaybı var. Buna karşın ideolojik ve doktrin partilerde bir ivme görüyoruz. Bu arada merkez partileri de kendilerini ve partilerini de yenileyemediler. Küreselleşen dünyamıza ayak uyduramadılar. Farklı bölgelerin farklı isteklerini değerlendiremediler. Varoşlara inemediler ve kendi parti içlerinde hizipler yarattılar. Her seçimde oylarının düşmesine rağmen tehlikeyi önemsemediler, liderliklerinin süreceği inancıyla yerlerini alabilecek gençlere olanak vermediler. Öyle ki alınan Ecevit hükümeti Kemal Derviş’i getirmişti. Onun programı mı bizi kurtardı? Bu sırada Ecevit rahatsızlandı. Koalisyonu oluşturan partiler erken seçime gidince parçalanma oldu.. Bu arada ortaya genç bir adam çıktı, İstanbul Belediye Başkanı, şiir okumak yüzünden hapse girdi, mağdur oldu, mazlum oldu, vatandaş da bir de bunu deneyelim dedi. Bunlar milli görüşün, Erbakan’ın öğrencileriydi. Yüzde 34’le tek başlarına iktidar oldular ve ekonomide Kemal Derviş’in kurallarını aynen uyguladılar. Ve de başarılı oldular. O sırada Avrupa’da ortalıkta serseri dolarlar dolaşıyordu. Bunlar Türkiye’ye geldi. Türkiye bol ithalat yapınca ucuzluk geldi, bu halkımızın hoşuna gitti. Daha sonra da haliyle oyları arttı. Bu arada Doğruyol Partisi ile Anavatan Partisi’nin birleşmesi hareketi ile büyük bir sinerji meydana geldi. Bu birleşme sonunda DP adıyla ortaya çıkacak bu parti, kamuoyu yoklamalarına göre yüzde 18’e varan oy alabilecekti. Ama ne oldu? Kimler arayı bozdu!.. DYP’nin başkanı Mehmet Ağar ile ANAP’ın başkanı Erkan Mumcu birleşmede anlaşamadılar. Neticede ANAP seçime giremedi, DYP de baraj altında kaldı. Böylelikle bu oylar AKP’ye gitti. Fotoğra ar: Neceti SAVAŞ ¦ Peki bu durum böyle sürecek mi? Solda veya sağda AKP’ye karşı bir alternatif yok mu? Şu anda solun ne olacağı belli değil, sağ da da bir alternatif var mı yok mu , belli değil. Şimdi merkez sağ bomboştur. Ancak bu iktidarın alternatifi yoksa tehlike çanları pek yakında çalmaya başlayacaktır. Bir siyasi kuruluşun, partinin en büyük tehlikesi alternatifsizliktir. Çünkü o parti karşısında birisini bulmazsa, layusel hareketler başlar. Biz bunun kötü örneklerini gördük. Tarihten ders almak gerekli, bu layusel hareketler (Sorumsuz – dilediğini yapan ,kural tanımayan) sonucu tehlike başladı. Farkında değiller, alarm çanları çalıyor. Bakınız, herkes korku içinde, baskıyı getirdi. Bugün Genelkurmay Başkanı’ndan en alt kademeye kadar, herkesin telefonları dinleniyor. ¦ Bunun sonucu oyları kalmadı. Ne yazık ki küfür ve kavga egemen oldu. Ben salı günleri televizyon açmaya korkuyorum. Nedir o grup konuşmalarındaki ifadeler? Ben 30 yıl bu parlamentoda kaldım, böyle durum asla olmadı. Konuşmalarda nezaket de yok, nefaset de... Bize gerçekten yakışmıyor. ¦ Biraz da Ankara’dan söz edelim. Ankara’yı boşaltma çabasına ne dersiniz? Öyle anlaşılıyor ki, İstanbul’un 500 yıllık Osmanlı payitahtı özlemi ve İstanbul’un dünyanın önemli kentlerinden biri oluşu, iki kıtayı birbirine bağlaması, ve İstanbul’un sihrinden hükümet yararlanmak istiyor. En önemlisi İstanbul’u finans merkezi haline getirilmesi düşünülüyor. İstanbul’u dünya şehri yapılmak isteniyor ve Ankara’dan bazı bankaları ve kuruluşları İstanbul’a taşıdılar. Ama asla Ankara hiçbir şey kaybetmez. Ankara bozkırda açan nadide bir çiçektir. Mustafa Kemal’in Ankara’da kurduğu çiftlik ile kentin iklimi değişmiştir. Bugün ağaçlandırma ve yeşil alan yönünden Ankara İstanbul’u aratmaz. Ankara “Gazi” kenttir. Demokrasimize beşiklik yapmıştır. Tiyatroları, sanat evleri ve kültürü ile batılaşmanın öncüsü Ankara, modern ve insanların çok rahat yaşadığı bir şehirdir. ‘Olmak istediğim yer’ Başrollerinde Sean Penn, Frances McDormand, Judd Hirsch’in rol aldığı dram romantik türündeki “Olmak İstediğim Yer” filminde babasının intikamı için ABD’yi boydan boya geçen eski rock yıldızı Cheyenne’in hikâyesi var. Cheyenne rolünde izleyicinin karşısına çıkan Sean Penn’in başarılı bir oyunculuk ortaya koyduğu yapımda Penn’e, Frances McDormand, Judd Hirsch ve Eve Hewson eşlik ederken, film müziklerinde David Byrne ve Will Oldham’ın imzası var. Senaristliğini Umberto Contarello ve Paolo Sorrentino’nun üstlendiği yapımın yönetmen koltuğunda gene Sorrentino oturuyor. Oliver Stone’nun başrolde olduğu “Tımarhane”de olaylar, iki arkadaşın olağanüstü olaylar döndüğüne inandıkları bir akıl hastanesinde araştırma yapmak üzere akıl hastanesine girmeleriyle başlıyor. Üç genç, tımarhane koridorlarında gezerken ruhların şehir efsanesinden çok daha öteye gittiğini keşfedeceklerdir. İzleyiciyle buluşacak Don Winslow’un çok satan romanından uyarlanan “Vahşiler”, suç ve gerilim örülü bir dram. Filmin oyuncu kadrosunda ise John Travolta, Emile Hirsch, Aaron Johnson, Salma Hayek, Uma Thurman, Taylor Kitsch ve Blake Lively gibi yıldız isimler bir arada. etkiler mi? Tabii, bu telefon dinlemeleri ile gözaltına alınmalar her kesime kadar iner. Korku daha da yoğunlaşır. Eğer akıllı davranılmazsa, nasıl olduğunu anlamadan giderler. 60 yıllık bir siyasetçi olarak görüyor ve söylüyorum. Bugün yönetimlerde diyalog kalmadı, kültür Cermodern,‘AçıkHavaFilmGünleri’ndensonra‘CazGünleri’nedeevsahipliğiyapacak... Cermodern’de ‘Caz Günleri’ başlıyor Cer atölyelerinden sanat merkezine dönüştürülen Cermodern, “Açık Hava Film Günleri”nin ardından “Caz Günleri” etkinliğine de ev sahipliği yapacak. 1976 yılından bu yana TRT Ankara Radyosu’nda “Caz Panoraması” adlı programa imza atan Ahmet Berker ve ekibi, her perşembe Cermodern’de caz müziği seslendirecek. Başkentli sanatseverlerin yoğun bir ilgiyle takip ettiği “Caz Günleri” Cermodern’de başlayacak. Yaz süresince her perşembe tekrarlanacak etkinliklerde 1976’dan bu yana TRT Ankara Radyosu’nda “Caz Panoraması” programını yapan Ahmet Berker piyanoda yer alacak. Berker’e kontrbasta Gökhan Somel, davulda İrfan Dündar Erentürk, trombonda Ekin Eti, saksafonda Volkan İldinç ve vokalde Ahmet İşsever ile Nursel Mucu eşlik edecek. Sahibi : Cumhuriyet Vakfı adına Orhan ERİNÇ Genel Yayın Yönetmeni : İbrahim YILDIZ Ankara Temsilcisi : Utku ÇAKIRÖZER Sorumlu Müdür : Miyase İLKNUR 13 Temmuz 2012 Cuma EŞYA ARAYANLAR 2. EL kitaplarınız 0535 253 81 05 alınır. KORSAN KİTAP KÖTÜ BASILIR. OKUMA ALIŞKANLIĞINI YOK EDER. BESAM ZAYİ EHLİYETİMİ kaybettim. Hükümsüzdür. İklim ÖNGEL Sayfa Editörü Reklam Müdürü Satış Koordinasyon Yazışma Adresi Telefon Eposta : Cumhuriyet Gazetesi Ankara Bürosu, Ahmet Rasim Sokak No:14 06550 Çankaya : 0312 442 30 50 : ankcum@cumhuriyet.com.tr Yayımlayan : Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Basıldığı Yer : DPC Doğan Medya Tesisleri Dağıtım : YAYSAT Yerel ve süreli yayın C M Y B C M Y B : Okan AKYÜREK : Kerim TAŞKAN : Osman ÖZER
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear