23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

SAYFA CUMHURİYET 25 HAZİRAN 2012 PAZARTESİ A4 ANKARA Yaşam Gelincik Projesi sayesinde boşanan, ardından iş bulan mağdur kadının yaşamöyküsü: ‘ÇayyoluKızılay metro projesini başlatabilirdim’ Söz Meclis’ten Dışarı’nın konuğu, sosyal demokrat bir kişi, Murat Karayalçın. Karayalçın, Ankara Anakent Belediye Başkanı iken SHP’ye genel başkan oldu. Önce Meclis dışından 19931995 yıllarında Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı görevlerinde bulundu. Bir dönem Samsun Milletvekilliği yaptı. Son politik durum ve gelişmeler konusunda işte söyledikleri: ‘Keşke ailemi dinleseydim’ SEVİL ARINAN SözMeclis’ten Dışarı... Ali ABALI ali.abali@cumhuriyet.com.tr belediyelerinin nüfusuna göre, pergelin açısı değişiyor. Ankara’da bu pergel 50 kilometre yarı çapında, yani 100 kilometre çapında kalan yerlerdeki köyler, mahalleler ve belediyeler, büyükşehrin oluyor. Yeni büyükşehir olacakların içinde, basına yansıdığı kadarıyla Hatay, Trabzon, Muğla, Mardin, Malatya gibi 13 il var. Bu 29 büyükşehrin tümü bütün şehir oluyor. Bu çok önemli ve ince hesaplarla yapılan bir gelişmedir. Çünkü nüfusumuzun yüzde 74’ü 75’i işte bu çerçevede olacaktır. İller İdaresi kaldırılıyor mu? Bu yapılanmadan sonra illerde özel idareler kaldırılacaktır. Ben öyle tahmin ediyorum. Bugüne kadar il özel idareleri belediye sınırları dışında olan yerlere hizmet veriyordu. Bu düzenleme ile her yer belediyenin olunca, yapılacak hizmeti belediyeler üstlenecektir. İl özel idarelerin tarihi çok eskidir, 1864’te eyaletten vilayete geçilirken kurulmuştur. Türkiye’de valilerin iki şapkası var. Birisi özel idarelerin diğeri genel idarenindir. Özel idareler valinin yönetiminde bağımsız birimlerdir. Bu yetki belediyelere geçince özel idareler kaldırılacaktır. Böyle bir tasarrufun sonucunun ne olacağının kimse farkında değil. Ben herkesi uyarıyorum. Bu karar aynı 4+4+4’te olduğu gibi bir gece yarısı çıkarılacaktır. ‘Üç aşama var’ Karayalçın: Bana göre siyaset üç aşamalı bir süreç, sosyal demokrat bir siyasetçi olarak söylüyorum, birinci aşamada çelişkiler yer alıyor, ikinci aşamada o çelişkilere dayalı çatışmalar bulunuyor, üçüncü aşamada ise çözüm geliyor. Yani siyaseti “üç ç” olarak ele almamız gerekiyor. Türkiye’de çelişki yaşanıyor ve çatışma olağan karşılanıyor. Ama üçüncü ç’ye, çözüme, gelemiyoruz. Bizim siyasetimizde bir tıkanıklık var. Çözemediğimiz için de sorunları biriktirmeye başlıyoruz, ya halının altına süpürüyoruz ya da göz ardı ediyoruz. Böylelikle çözemediğimiz sorunlar birikerek önümüze geliyor. değerlendiriyorum. CHP Türkiye siyasetine yeni bir anlayışı taşıyor. Bu, önümüzdeki dönemde daha da hızlanır, daha da gelişir ve CHP’nin iktidara yaklaşması sonucunu doğurur. Tabii bu yalnız sürecin böyle işletilmesi ile değil, CHP’nin kendi üstüne düştüğü başka sorumlulukları var. O sorumluluklarının, bunların başında örgüt verimliliği var. Örgütümüzün ve partimizin çok verimli bir şekilde kullanılması, yönlendirilmesi ve çalışması, ciddi bir gereklilik olarak önümüzde duruyor. gelebilir. Yani, önümüzde dört tane seçim var. CHP’nin 2013’te yapılması olası yerel seçimlere dikkatli bir şekilde hazırlanması gerekiyor. ‘Büyükşehirler artıyor’ Ben bu arada çok önemsediğim bir gelişmeyi sizin aracılığınızla Cumhuriyet okurlarının bilgisine sunmak istiyorum. Bu ayda yani Haziran 2012’de, TBMM, Türkiye’nin il yönetimi ile ilgili yeni bir yasal düzeni gerçekleştirecek. AKP yöneticilerinden ve AKP’nin bu konuda ilgili başkanlarından alınan bilgiye göre, bazı illerimizi büyükşehir statüsüne alacaklar. Türkiye’de şu anda 16 büyükşehir var. Bu sayının 29’a çıkacağı ifade ediliyor. Mevcut 16 büyükşehirin ikisi birbiriyle bütünleşiyor. Bunlar İstanbul ve Kocaeli illeridir. Bu illerde il sınırları ile büyükşehir sınırları örtüşmekte, öteki illerden Ankara’da pergel yasası denilen bir düzenleme var. Büyükşehir CHP, siyaset CHP bu görünümünden önemli adımlar atmaya başladı. Mutabakatı, çözümü açık tutan, kendi ilkelerinden ödün vermeyen, ama mutabakat hazır olduğunu gösteren bir siyasi çizgi izliyor. En son, Kürt sorununu çözmek için atılan adımı, uzatılan eli, ben böyle ‘Yerel seçimler erkene alınabilir’ Ayrıca 2013 sonbaharında yerel seçimler olabilir. 2014 Ağustos ayında Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Bu seçim daha erken olabilir mi? Tabii Anayasa Mahkemesi’nin kararı bekleniyor. 2015 Haziranı’nda da milletvekili seçimleri yapılacak ve bu arada bir referandum gündeme C M Y B C M Y B “ Son günlerde siyasette hareketli günler yaşanıyor. Bir yandan yeni anayasa çalışmaları sürdürülüyor. Siyasetin içindesiniz. Neler oluyor? Deneyimli bir politikacı olarak görüşünüz nedir? “ Bana göre siyaset üç aşamalı bir süreç, sosyal demokrat bir siyasetçi olarak söylüyorum, birinci aşamada çelişkiler yer alıyor, ikinci aşamada o çelişkilere dayalı çatışmalar bulunuyor, üçüncü aşamada ise çözüm geliyor. Kentsel dönüşüm Son günlerde yasalaşan bir önemli konu Afet Yasası’dır. Çıkan bu yasaya göre, gelecekler, “Senin evin, binan, yıkılacak” dediler mi işin bitti. Çünkü yargı yolu kapalı ve itiraz edeceğin yer de yok. Kentsel dönüşümü ve adı kullanan ilk biziz. Biliyorsunuz Batıkent’i yaptık ve Dünya Konut Ödülü aldık. Dikmen Vadisi’nde Türkiye’nin ilk kentsel dönüşüm projesini uyguladık. Biz burada Dikmen halkı ile birlikte adeta bir destan yazdık. Halkı yanınıza almadan kentsel projeleri uygulayamazsınız. Ben ayrıldıktan sonra yıllardır Ankara Belediyesi, Dikmen halkı ile zıtlaşıyor. Kuzey Ankara girişinde bir proje hazırladılar. İçinde TOKİ var, Büyükşehir Belediyesi var. 7 bin gecekondu yıkıldı, yerine 15 binlik konut yapılacak ve 7 bini gecekonduları yıkılan kişilere verilecek. Sekizinci yıl bitti, yapamıyorlar, çünkü içinde halk yok. Neden yapamıyorlar? Bunun toplumsal yönü var, Dikmen Vadisi Projesi evet halkla birlikte gerçekleşti. Çıkan bu Afet Yasası da toplumumuzda sorun olacaktır. Ankara Barosu Gelincik Projesi’nden aldığı hukuki yardımla şiddet gördüğü eşinden boşanan Ankaralı mağdur kadın, şimdi hasta bakıcılığı yapıp hayata tutunmaya çalışıyor. Evlenmesine onay vermeyen ailesi rest çektiği için tek odalı kapıcı dairesinde yaşamını sürdüren kadını en fazla üzen durum ise kızının isteklerine yanıt verememesi. Gelincik Projesi’nin ofisinde bir araya geldiğimiz mağdur kadın, “Adımı yazmayın lütfen” uyarısıyla sözlerine başladı. Adının yazılmasını ve fotoğraflarının çekilmesini istemeyen kadın, öncelikle hayatını değiştiren evliliğini anlattı. Bir tekstil atölyesinde çalıştığı dönem “mesai arkadaşım” dediği iş arkadaşının oğlundan evlenme teklifi alan kadın, babasının karşı çıkmasına karşın nikâh masasına oturduğunu söyledi. Evlenmeden önce eşiyle arasında güçlü bir sevgi bağı oluştuğunu kaydeden mağdur kadın, “Nişanlı olduğumuz dönemlerde eşim sürekli uzun kollu giyerdi. Ama bir gün gömleğini yanlışlıkla sıyırdı ve kolunda bir sürü kesik olduğunu gördüm. Açıklama yapmasını istedim. Trafik kazası geçirdiğini ve cam kırıklarının kollarında kesikler oluşturduğunu söyledi. Ne yapacağımı bilemedem duyduklarımı ailemle paylaştım. Bana ‘Kendin ettin, çekeceksin. Dönemezsin’ dediler. Böyle olunca da mecburen evlendim. Ama evlendikten sonra kesiklerin gerçek nedenlerini öğrendim. Meğerse eşim sinirlendiği zaman kendine zarar verip, kollarını kesiyormuş. Çok şaşırmıştım” dedi. Eşinin çalışmayan bir eş olduğunu dile getiren kadın, tekstil sektöründe kazandığı maaşıyla ancak ev kirasını karşılayabildiğini anlattı. Çalışmayan eşinin evliliklerinin ilerleyen aylarında eve sarhoş geldiğini belirten kadın, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Eşime ‘Bak böyle olmaz. Alkol ilişkimizi etkiliyor. Biraz daha dikkat et. En azından miktarı azalt’ dedim. Eşimin ailesine de bunu söyledim. Karşılığında, ‘İçsin. Biz cahil olmadık mı? Ben de yaptım’ gibi destek verici yanıtlar aldım. Bundan bir süre sonra eşim artık eve gelmemeye başladı. Tabii alkolün de dozunu arttı. Sürekli kavga ediyorduk. Sonra baktım olmuyor, eşimi hastaneye tedavi olması için yatırdım. Doktorlar dikkat çekmek için kasıtlı olarak alkol kullanıp, eve gelmediğini anlattılar. Bu arada eşimin çocukluk ve gençlik dönemlerinde, evden kaçtığını, 7 yaşında sigaraya başladığını, hırsızlık yaptığını da öğrendim.” ‘Kadın dayak da yer, ne var?’ Yaşadıklarını aile büyüklerine anlattığında, “Evine yuvana sahip çık. Ben neler yaşadım. Kadın dayak da yer ne var?” sözleriyle karşılaştığını kaydeden kadın, eşinden gördüğü şiddeti şöyle dile getirdi: “Ailesinin sözleri üzerine eve döndüm ve çatırdamalar başladı. Sinirlendiği zaman bir tane duvara vurursa iki tane bana vuruyordu. Bıçakla bacaklarımı keserdi. Yüzüme vurduğunda ise mutlaka bir kemiğim zedelenirdi. Sürekli şiddet görüyordum ve bu kez eşimin ailesi ‘Çocuğun olsun, düzelir’ demeye başladılar. Ben de etkilendim. Ve kızım dünyaya geldi. Ama çocuğumuz eşimde ters tepki yarattı. Artık eşimin yüzünü görmemeye başlamıştım. Gördüğümde de dayak yiyordum zaten. Sonrasında bankada birikmiş paramın da eşim tarafından alındığını, gece hayatında tüketildiğini öğrendim. Sonunda boşanma davasını açtım. Kısa süre sonra yine barıştırıldık. Ama aynı sorunlar devam etti.” ‘Keşke dediğin var mı?’ Gerek belediye başkanlığında ve gerekse hükümette yer aldığın sıralarda, keşke şunu da yapsaydım veya bunu yapmasaydım dediğin oldu mu? Olmaz olur mu? Hangisini söyleyeyim. 1993’te belediye başkanı iken SHP’ye genel başkan seçildim. O zaman milletvekili de değildim. Rahmetli Erdal İnönü’ye, “Genel bakan olarak belediyede kalayım, siz de Başbakan Yardımcılığı’nda devam ediniz” teklifinde bulundum. Sayın İnönü “Olmaz” dedi fakat Sayın Demirel, bu konuda Yargıtay’a sormamızı istedi, olumlu cevap alamadık. Ben belediyeden ayrıldım ve Başbakan Yardımcısı, Dışişleri Bakanı oldum. Bir başka keşkem, o sıralarda ÇayyoluKızılay metro hattının avam projesi hazırdı. Ayrılmadan bu projeyi başlatabilirdim. Bugün de bu hat bitmiş olurdu. ‘Mücadelem örnek olsun’ 9 yıllık evliliğinin ardından yaşadıklarına son vermek için Gelincik Projesi’ne başvuran kadın, şu an hasta bakıcılık yapıyor. Tek odalı kapıcı dairesinde kızını da yanına alarak yaşamını sürdüren mağdur kadın, “Eşimden ve ailesinden kurtuldum ama kızımın isteklerine yanıt veremiyorum. Benden güzel ayakkabılar, marketten aburcubur yiyecekler almamı istiyor. Keşke nişanlıyken ailemi dinleyip, evlenmeseydim. Keşke kızımı bu şartlarda yetiştirmek zorunda kalmasaydım. Ama benim mücadelem, dayak yiyen kadınlara örnek olsun. Kadınlar kapalı kapılar ardında kalmasın, haklarını arasınlar” diye konuştu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear