Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 22 ŞUBAT 2012 ÇARŞAMBA A4 ANKARA YaşamSpor Japonya’nın Ankara’daki Türkiye uzmanı Keisuke Yamanaka, başkenti anlattı ‘Eski Ankara daha şirindi’ dı Keisuke Yamanaka. Japonya’nın gelmek tam bir gün sürdü. O zaman Ankara Büyükelçiliği’nde Elçi Sovyetler Birliği’nin üzerinden uçuş izni Müsteşar. Yani, büyükelçiliğin iki olmadığı için Sibirya üzerinden numaralı ismi. Ankara’da “Türkiye uzmanı” Almanya’ya uçtum, oradan da olarak görev yapan Bay Yamanaka’yı Ankara’ya...” diye anlatıyor başkente ilk başkenteki diğer yabancı diplomatların gelişini. çoğundan farklı kılan özelliği ise kariyerinin “Esenboğa o zamanlar kırların çok büyük bölümünü Ankara’da geçirmiş ortasında bir yerdi, hatırladığım olması. Bay Yamanaka, 29 yıllık diplomasi kadarıyla. Havaalanının binaları baraka kariyerinin 19 yılını gibiydi. Bugünkü gibi Türkiye’de geçirmiş, değildi.” kısa bir Beyrut görevi Bay Yamanaka, dışında Tokyo’da Esenboğa’dan Ankara’nın Dışişleri Bakanlığı’nın merkezine gelirken yine Türkiye masasında gecekonduların arasından Bahadır Selim Dilek geçmiş. çalışmış. Bay bahadirselimdilek@gmail.com Yamanaka, “Bir “Gecekondunun ne http:// twitter.com/bahadirselim küçük rakıyı olduğunu biliyor devirebilirim” muyuduz?” sorusuna diyebilecek kadar Türkçe’ye ve Türk “Evet duymuştum ama ilk kez kültürüne yakın. Esenboğa’dan Ankara’ya gelirken Bay Yamanaka ile hem Ankara’yı görmüştüm. O zaman taksilerin çoğu da dolaştık hem de söyleşi yaptık. Anadoldu. Bana göre o zaman Ankara Bay Yamanaka Dışişleri Bakanlığı daha şirindi” diye yanıt veriyor. görevine 1983 yılında başlamış. Görevine Ankara’ya geldiği zaman dikkatini ilk başlamasından hemen sonra, bakanlık çeken, kırmızı kiremitler olmuş. Kendi kendisinden Ortadoğu Tarihi okuduğu içinkendine, “Bundan sonra Türkiye’de Arapça, Farsça, İbranice veya Türkçe yaşayacağım ve Türkiye’yi öğreneceğim” dillerinden birini seçmesini istemiş. Tercihi dediğini anlatıyor. Türkçe olunca, Bay Yamanaka’nın Ankara’ya gelişinde Kızılay’da bir otele Tokyo’dan Ankara’ya uzanan diplomasi yerleşmiş ve Ankara’yı bir an önce tanıma kariyerinin yol haritası da çizilivermiş. çabasıyla yine Kızılay civarında bir sinemaya Ankara’ya gelmeden önce dönemin gitmiş. İlk izlediği Türk filmi, Ferdi Türkiye’nin Tokyo Büyükelçisi Nurver Tayfur’un “Yaktı Beni” filmi olmuş. Bu Nureş çağırmış ve Ankara’daki görevinde filmi izledikten sonra doğruca müzik kasedi başarılı olmasını dilemiş, çay ikram etmiş satan bir dükkana gitmiş. “Kaset satan kişiye kendisine. “Orada, Osman Paksüt ile de dedim ki, bana ne önerirsin. O da bana tanıştım. O zaman Tokyo Zeki Müren ile Ajda Pekkan’ın kasetlerini Büyükelçiliği’nde başkatipti” diyor. Bay verdi. İlk dinlediğim Türkçe müzik bu iki Yamanaka’nın yurtdışında gördüğü ilk ülke sanatçınındı” diyor. de Türkiye olmuş. Zülfü Livaneli ve Yeni Türkü hayranıymış. Şimdilerde ise klasik Türk Ankara eskiden daha şirindi müziği dinliyor. En sevdiği parça ise Ayrılık “1984 yılının yaz aylarında geldim ilk isimli Azeri Türkü... kez Ankara’ya. Tokyo’dan Ankara’ya Bay Yamanaka, Ankara’ya geldikten A Diplomat Gözüyle sonra iki hafta kalmış Kızılay’daki otelde. “Kaleyi, Anıtkabir’i, Gençlik Parkı’nı gezdim. En çok etkilendiğim yer, kale, Anıtkabir ve Anadolu Medeniyetleri Müzesi olmuştu. Ankara’da o zamanlar çok turist yoktu. Yolda beni gördüklerinde ‘Japon musun, Çinli misin?’ diye sorarlardı, hatta yolda karşılaştığım insanlar çay bile ısmarlardı” diye anlatıyor. Ankara’dan sonra iki yıllığına İstanbul’a gidiyor Bay Yamanaka. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde “Osmanlı İktisat Tarihi” yüksek lisansı yapıyor. Daha sonra 19861990 arası İstanbul Başkonsolosluğu’nda çalışıyor ardından 1995 yılına kadar görev yapacağı Türkiye masası için Dışişleri Bakanlığı’na, Tokyo’ya dönüyor. 1995 yılında ikinci kez Türkiye’de görevlendiriliyor. 1998 yılına kadar yine İstanbul. 1998 yılında ikinci kez Ankara’ya geliyor diplomat olarak. O döneme ilişkin unutamadığı anısı 17 Ağustos depreminin hemen sonrasına ilişkin. Dönemin Japon Dışişleri Bakanı Masahiko Komura’nın bölge turu kapsamında Türkiye’ye gelmesi öngörülüyor. Depremden bir gün önce Komura İran’da ve 18 Ağustos’ta Ankara’yı ziyaret etmesi planlanıyor. Deprem Türkiye’yi vurunca, Japon Bakan Tahran’dan hemen Tokyo ile temasa geçiyor ve Türkiye’ye acil yardım ekibi gönderilmesini istiyor. Bu konuda Türk hükümetinin onayını almak da Japon Büyüekelçiliği’ne düşüyor. Bay Yamanaka, o sabah Başbakanlık’a gidiyor ve dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in Özel Kalem Müdürü ile görüşmek istiyor. Tam bu sırada içeri Rahşan Ecevit giriyor. Bay Yamanaka, sonrasını şöyle anlatıyor: “Biz özel kalem müdürü ile görüşmek için beklerken, Rahşan hanım içeri girdi ve niye beklediğimizi sordu. Biz de durumu anlattık, deprem için acil yardım gönderebileceğimizi ancak bunun için hükümetin onayını almak istediğimizi söyledik. Rahşan Hanım, ‘bir dakika bekleyin sizi Başbakan ile görüştüreyim’ dedi ve biraz sonra bizi Sayın Ecevit’in odasına aldı. Sayın Ecevit, bizi dinledi ve hemen Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan’ı çağırdı. Durumu kendisine anlatmamızı istedi ve yardımı onunla koordine edebileceğimizi söyledi” Sonuçta, Japonya Türkiye’ye yardım elini uzatan ilk ülke olmuş. Bay Yamanaka, Japonya’da sürücü belgesini aldıktan sonra ilk arabasını Türkiye’de almış. O dönem Türkiye’ye yeni ithal edilmeye başlanmış olmasına karşın tercihini Japon arabasından yana değil, Türk malı Şahin’den yana kullanmış. “İstanbul’dan Hopa’ya kadar, Gümüşhane, Bayburt, Kars, 1012 gün bu arabayla Türkiye’yi dolaştım” diye anlatıyor. Bay Yamanaka’nın Ankaralı olması sadece günlük yaşam rutinleri ile sınırlı değil. Aynı zamanda yağlıboya resim de yapan Bay Yamanaka, Japonya’da açtığı sergide Ankara’yı konu alan tablolarını da sanatseverlerin beğenisine sunmuş. “Evim Birlik Mahallesi’nde ve Elmadağ’a bakıyor. Resim için çok güzel bir manzara var” diye de ekliyor. Bay Yamanaka ile Ankara’yı gezerken soruyoruz: “Başkentte hiç şikayet ettiğiniz bir şeyler olmuyor mu?” Diplomatça bir yanıt beklerken, daha çok eski bir Ankaralı gibi yanıt veriyor: “Tesisatçılardan, ustalardan şikayetçiyim. Evde bir şey bozulduğu zaman ya zamanında gelmiyorlar ya da hiç gelmiyorlar. Geçenlerde mobilya siparişi vermiştim. Bir hafta zaman istediler ama 10 gün sonra geldiler.” “Peki ya yolların çukurları. Onlardan şikayetiniz yok mu?” Gülüyor ve bu soruya diplomatça bir yanıt veriyor: “Yolların çukurlarına alıştım galiba.” TED Kolejliler’in 2. Lig’deki basketbol takımının kaptanı Orçun Göllü: ‘Kızım asla basketçi olmayacak’ SEVİL ARINAN Optimum TED Ankara Kolejliler’in tecrübeli kaptanı Orçun Göllü, yaşını göstermeyen şanslı insanlardan. Takım antrenmanlarını yaptıkları TOBBETÜ Spor Salonu’nda bir araya geldiğim 35 yaşındaki Orçun, oldukça güler yüzlü de... Kaptan olmanın verdiği sorumlulukla idareci yönünü röportaj sırasında belli ediyor! 1.90 boyundaki sporcuyla, basketbolun yanında özel hayatını da konuştuk. Öncelikle Ankaralıların genel sorunu haline gelen sosyal aktivite olanaklarını sordum. Yine gülerek yanıt verdi: “Hafta içi yoğun bir antrenman programım olduğu için boş zamanlarımı eşim Tülay, kızım Beliz ve oğlum Demir ile geçiriyorum. Çocukların ihtiyaç ve tercihlerine göre program yaparız. Ama genelde evde zaman geçirip, Beliz’in derslerine yardımcı olmaya çalışıyorum. Hafta sonu ise özellikle pazar günleri bizim için önemlidir. Önce güne güzel bir kahvaltıyla başlarız. Çocukların damak tadına uygun hazırlanan krepler yeriz. Aslında biraz da onlara bağlıyız... Sonrasında tiyatro ya da sinema... Fırsat buldukça, çocukların ihtiyaçlarını karşılayıcı alışveriş yapıyoruz. Bu noktada eşim Tülay benden daha fazla emek sarf ediyor. Kimya mühendisi olan eşim, Demir dünyaya geldikten sonra işine bir süre ara verdi.” Orçun Göllü, sezonun sona ermesiyle birlikte Ankara’nın yoğun yaşam koşullarından uzaklaşmak için Antalya’ya “kaçtıklarını” da söylüyor. Ve ekliyor: “Güney illeri bizim için vazgeçilmezdir. Ailelerimizin Ören ve Didim’de yazlığı var. Fırsat bulunca yazlık olanaklarını da değerlendirip, deniz havası soluyoruz.” Basketbolun yanında voleybolu da takip ettiğini söyleyen Göllü, kızı Beliz’i ilerleyen yıllarda voleybol sahalarında SPOR GÖZLEM Ali ABALI ali.abali@cumhuriyet.com.tr Bir Bir Eriyorlar! ‘Menajer olmak istiyoruz’ Ankara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği bölümünden mezun olan Göllü, sporcuların branşlarıyla ilgili eğitim almaları gerektiğine de vurgu yapıyor. Basketbolu noktaladıktan sonra takım menajeri olmak istediğini söyleyen Göllü, takımının 2. Lig’deki durumunu değerlendirirken hedeflerini şöyle sıralıyor: “Liderle aynı puanda, averaj farkıyla ikinci sıradayız. Sezon başında sakatlıklardan dolayı zor dönemler geçirmiştik. Gereksiz mağlubiyetler aldık. Ama şu an sistemimiz oturdu, sakatlıklar düzeldi. Daha önce olmayan ‘hep birlikte antrenman yapma’ olanağına şimdi sahibiz. Bu durum sahaya da yansıyor. Lig uzun. Önümüzde maçlarımız var. Ama ligde şöyle bir şey var; kadrosu genç olup, çok çalışan takımlar her zaman başarılıdır. Bu durum sürpriz sonuçları da beraberinde getiriyor. Biz de bu sezon sonunda Beko Basketbol Ligi’ne çıkmak istiyoruz.” utbolda, Süper Lig yedi hafta sonra tamamlanıyor. DaF ha sonra Mehmet Ali Aydınlar federasyonunun aldığı garip karar gereği ilk dört ve sekize kalanlar arasında PlayOff karşılaşmaları yapılacak. Bu karşılaşmaların sonunda Avrupa Şampiyonlar Ligi ve kupa maçlarına katılacaklar belli olacak. PlayOff kararı belli ki yayıncı kuruluşun isteği, şike olayı çıkınca şaşkınları oynayan federasyon bu kararı aldı. Bu kararın özeti, hap yap para kap. Hayırlısı! Yedi hafta sonra başkent takımlarının ne durumda olacağını ele alalım. Görünüm parlak değil, bir bir eriyorlar. Birisinin durumu belli, 102 yıllık asırlık ulu çınar Ankaragücü, küme düşüyor. Sezon başından itibaren yönetim kargaşası yaşayan başkentin sarı lacivertlileri bazı kişilerin bilerek ya da bilmeyerek darbesine maruz kaldı. Paralarını alamayan oyuncular ara dönemde dört bir yana çil yavrusu gibi dağıldı. İkinci yarıda Ankaragücü sahaya A2’den gelen oyuncularla onur savaşı veriyor. Ligde tutunabilmeleri artık imkansız. Ancak yaşları 1720 arasında bu genç oyuncuları ve onların başından ayrılmayan terknik direktörleri Hakan Kutlu’yu yürekten kutluyoruz. Umuyoruz ki Ankaragücü’nün yönetimine gelenler, önümüzdeki dönemde Kutlu ile birlikte çalışırlar ve Ankaragücü layık olduğu yeri alır. Ciddi bir plan ve programla Ankaragücü pekâla bu genç oyuncularla başarılı olacaktır. Diğer takımımız Gençlerbirliği, bu sezon da diğer yıllardan farklı bir görünümde idi. İlk yarıda özellikle büyük denilen takımlardan aldığı puanlarla üst sıralara çıktı, beşinci oldu. Ancak iki hafta önce kendi sahasında Mersin İdmanyurdu’na yenildi ve ilk yarıda 42 yendiği Beşiktaş’a İstanbul’da çekişmeli bir karşılaşma sonunda yenilince ilk dört umudu tükenmiş oldu. Çünkü Gençlerbirliği’nin kalan maçları; Sivasspor, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor gibi başa güreşen takımlarla. Bu durumda başkentin kırmızı siyahlıları ikinci gruba ilk sekize kalabilirlerse başarı sayılır. görmek istediğini kaydediyor. Orçun “Kızım asla basketbolcu olmayacak” diyor. Kadınların basketbol oynamasına sıcak bakmayan Göllü, “Kadınlara voleybol çok yakışıyor” diyor. ‘Spora zarar veriyorlar’ Tecrübeli oyuncunun spor kamuoyunda bomba etkisi yaratan şike operasyonuyla ilgili düşüncelerini de merak ediyorum. Anlatıyor: “Şike olayını basından takip etmeye çalışıyorum. Bu tarz konular spora zarar veren, hoş olmayan durumlar. Ama yıllardır şike ya da teşvik primi haberlerini duyardık. Bu konular şimdi şimdi su yüzüne çıkıyor. Umarım bu süreç bir an önce sona erer ve temiz lig izleriz.” Başkanlık yarışı Boşalan Futbol Federasyonu başkanlığı yarışı gülünç bir şekilde başladı. Bu pazartesi günü yapılacak seçime 21 kişi başvurdu. Evet tam 21 kişi, bu olay bile futbola ne kadar önem verdiğimizi ortaya koymaktadır. Kendilerini dev aynasında görenlerin böylesine komik duruma düşmelerine söylenecek söz bulamıyoruz. Türk futbolunu içine düştüğü pislik çukurundan böyle mi kurtaracağız. Yazıklar olsun. C M Y B C M Y B