26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Sayfa 30 Ekim 2012 Salı a2 Kültür Sanat OKURKEN Türey KÖSE tureykose.blogspot.com tureykose@cumhuriyet.com.tr Emin Özdemir’den Kurmaca Kişiler Kenti “Sözcükten” insanlar arasında min Özdemir, değerli bir eğitimci ve okuryazar. İyi “okur”luğunu “yazar”lığa E ulaştırabilmiş bir usta. Kurmaca Kişiler Kenti kitabında, “sözcükten” kadınlar ve erkekler dolaşıyor sayfalar arasında. Emin Özdemir’in “kurmaca kişiler kenti” edebiyatsever bir okurun ütopyası gibi... Kurmaca Kişiler Kenti kitaplar arasında yaşayan bir okurun edebiyat sevgisinin, o dünyada yaratılan kahramanlara saygısının ve düş gücünün ürünü. Bu kentin sokaklarında etten kemikten değil, “sözcükten” insanlar dolaşıyor. Calvino, Görünmez Kentler’iyle yazara kılavuzluk ediyor. Sokaklarda karşınıza kimler çıkmıyor ki; Don Kişot, Oblomov, Raskolnikov, Madam Bovary, Anna Karenina, Kaptan Ahab, Zebercet, İnce Memed , Selim Işık... Adnan Binyazar, “Sunu” yazısında, “Kurmaca Kişiler Kenti, Özdemir’in bilinçli okuma kültürünün önemli bir ürünüdür. Özdemir bu kitabıyla, yazınsallığın eylemsel alanlarına yönelerek, yüzyılları geride bırakan nice romanın dünyasına sokuyor bizi. Düşleminde bir ütopia kenti yaratarak , orada yaşayan roman kahramanlarıyla tanıştırıyor; onların sevinçlerinin, tutkularının, mutluluklarının, düş kırıklıklarının dehlizlerinde dolaştırıyor” diyor. Emin Özdemir de, “Arayış” başlıklı önilk sözünde, “Yazmak kadar, yazılmış olanların içinde yaşamak da önemlidir. Bunu yapabilir, roman, öykü ve oyun kişilerinin dünyasında yaşayabilirsin. Bu da yazarlığın bir başka yönü, bir başka boyutudur” diye özetliyor seçtiği yolu. Emin Özdemir, sadece bir okur değil, aynı zamanda bir sanatsever olarak büyük sanatçıların insanlığa armağanı resim, heykel yapıtlarını da unutmuyor. Sadece edebiyat başyapıtlarının kahramanlarını değil, onları da selamlıyor kitabında. Bir sokakta Rodin’in Tanrı’nın Eli yontusu çıkıyor karşınıza, bir başka yerde Picasso’nun Yaralı Kuş ve Kedi tablosu ile Guernica’sı, bir başka sokakta da Goya ve Van Gogh’un yapıtları anılıyor. Yazar, kurmaca kişiler kentini sanat yapıtlarıyla güzelleştiriyor, zenginleştiriyor. Kurmaca Kişiler Kenti bana Alberto Manguel’i anımsattı. Yazarlığa “iyi okur”luktan ulaşan Manguel, kör olan Borges’e kitaplar okumasıyla da bilinen bir yazar. Borges, “Dünyadaki her şey bir alıntıya ya da bir kitaba geri götürüyor” der ya. Emin Özdemir, bu alıntıların, bu kitapların peşine takılmış yeni bir kitaba götürüyor okuru... Kurmaca Kişiler Kenti, Emin Özdemir, Bilgi Yayınevi, 270 sayfa. Ankara’ya dair her şey ‘Gıres’de Mavi Sahne’de sezon boyunca izleyici ile buluşacak olan ‘Gıres’ müzikalinin provalarına konuk olduk... SELDA GÜNEYSU YANSIMALAR Şefik KAHRAMANKAPTAN sefik@kahramankaptan.com İyi Salon, İyi Akustik, İyi Sonuç... BUDAPEŞTE adem geçen salı CSO’nun Macaristan turnesinden sizleri haberdar ederken futboldan bir örnek verdik, turneyi de gene benzeri bir örnekle anlatmaya başlayalım. Biraz yağış oldu mu, hep “zemin”in kötülüğünden yakınılıyor. Müzikte ise zemin, “sahne ve salon akustiği”... Şef Erol Erdinç yönetimindeki CSO, önce Osmanlı döneminde adı Yanıkkale olan 125 bin nüfuslu Györ kentinin sinemadan bozma 550 kişilik konser salonunda çaldı. Salon tahta kaplı ve görece iyi sayılabilecek bir akustiğe sahipti. Erkin Köçekçe, Çaykovski Çiçeklerin Dansı, Brahms Macar Dansı, Haçaturyan Kılıç Dansı ve Çaykovski 4. Senfoni’den oluşan izlenceyi CSO parlak ve hayli güçlü biçimde seslendirdi. Hatta senfoninin giriş ve final bölümleri için salon küçük kaldı denilebilir! Dinleyici Macar usulü, giderek sıklaştırdığı alkışlarla takdirini gösterdi. Györ Filarmoni Orkestrası’nın müdürü klarnetçi Geza Füke, Büyükelçimiz Kemal Gür’le birlikte izlediği konserden sonraki görüşmemizde, orkestrayı çok beğendiklerini içtenlikle söylüyordu. M Mavi Sahne, yeni sanat sezonuna dünyaca ünlü “Grease” adlı müzikalden esinlenilerek kaleme alınan “Gıres” adlı müzikal oyunla “merhaba” diyecek. Sedat Demirsoy’un yazdığı ve yönettiği, 2 Kasım’da dünya prömiyeri yapılacak müzikal oyun, “Aşk her engeli aşar” önermesine sahip. Oyunun en önemli özelliği ise baştan sona Ankara’ya ve Ankaralıların yaşamlarına ayna tutuyor olması. Oyun ayrıca müzikal olduğu kadar bir komedi de. Oyunda geçen diyalogların neredeyse tümü ve Ankara türküleri, içinde komik unsurlar barındırıyor. İzlerken, konu itibarıyla, Cem Karaca’nın ünlü “Tamirci Çırağı” adlı şarkısını da anımsatan oyunda, Ziver Armağan Açıl, Esin Kartaloğlu, Gürsan Piri Onurlu, Cengiz Çelik, Özge Yıldırım ve Yansı Deniz Özçelik rol alıyor. Cumhuriyet Ankara ekibi olarak provalarına konuk olduğumuz oyunun yazarı ve yönetmeni Sedat Demirsoy ile konuştuk: ¦ Mavi Sahne neden bu yıl bir müzikal oyunla perdelerini açacak? Mavi Sahne ekibi olarak uzun zamandır bir müzikal oyun sahnelemek istiyorduk. Hatta önceleri kabare yapalım dedik, olmadı. Bu sene inat ettik. Ekipteki arkadaşlar “Grease” müzikalinin bir parodisini sahneye taşıma fikrindelerdi. Ancak içinde Ankara motiflerini barındıran bir parodi... Bana da “Böyle bir parodi kaleme alabilir misin?” diye sordular. Yola böyle çıktık. Sonuçta ortaya bir “Grease prodisi” çıkmadı; “Grease”den esinlenilmiş bir müzikal komedi çıktı. Bu oyun Ankara’da geçiyor. Çünkü Mavi Sahne bir Ankara tiyatrosu. ¦ Tamamen Ankara’yı anlatan başka bir oyun var mı; yoksa bu oyun bu anlamda bir ilk mi? “Keşanlı Ali Destanı” da Ankara’da geçer. Şu anda aklıma başka gelmiyor. Ama bu tiyatro sezonunda “Gıres”ten başka Ankara oyunu yok sanıyorum… ¦ Oyunun müzikleri tamamiyle Ankara türkülerinden oluşuyor... Oyun “Misket” ile başlıyor, “Fidayda” ile bitiyor. Arada da Ankara’ya dair pek çok türkü var. Bu türkülerin hepsinin sözleri değiştirildi, oyuna uyarlandı. Ayrıca müzikler de yeniden düzenlendi. Oyunun dansları da halk dansları ve modern dansla yorumlandı. ¦ Siz daha önce Atatürk’ün “Nutku”nu ve Neyzen Tevfik’in yaşamını konu edinen “Hiç” adlı oyunu sahneye taşımıştınız... Bu oyun çok farklı; hem komedi hem müzikal... Mavi Sahne bu tür oyunlara da yabancı değildir aslında. Beş yıldır oynadığımız “Tuluatmasyon” adlı oyun da dans ve müziğin yoğun kullanıldığı doğaçlama bir komedidir. Geçen yıl sahnelenen “Oyunun Oyunu” ve “Mutfak Cadıları” da komediydi. ¦ Siz bu oyunu oyunculara göre yazdınız değil mi? Aslında bu tür uygulamalara film senaryolarında rastlanır. Hani şu eski Yeşilçam filmlerinde... Tiyatroda sık rastlanan bir durum değil. Ama zorunluluklar yaratıcılığı geliştiriyor. Bu nedenle kadromuzda bulunan oyunculara göre yazıldı oyun. Ve rejide büyük kolaylık sağladı. Yasası’na dokundurmalarda bulunuyorsunuz... Çünkü bu yüzyılda yaşıyorsunuz. Elbette ki bir şeyler sizi etkileyecek. Ancak oyunun konusundan yola çıkarsak, bu oyunun asıl aştığı engel “sınıf engeli.” Varsıl sınıftan biriyle, gelir düzeyi düşük sınıftan birinin aşkı... Final de mutlu son. Tragedyalarda asla böyle değildir. Mutlu sonla bitmez. Bugün izlenen dizilere, filmlere bakın; onlar da yıllarca kavuşamayan aşkları konu edinirler. Biz bu oyunda tüm bunlara inat aşıkları kavuşturduk. ‘Özel tiyatrolar pahalı tiyatrolar değildir’ ¦ Siz bu oyunun hedef kitleye ulaşabileceğini düşünüyor musunuz? Biz her koşulda izleyicilerimize ulaşmaya çalışıyoruz ancak sanıyorum izleyici bizlere ulaşmıyor. Ankara’daki tiyatro izlerkitlenin çoğunluğunu Devlet Tiyatroları (DT) izleyicisi oluşturuyor. Tabii haklı olarak... Özel tiyatroları da çok pahalı zannediyorlar ancak özel tiyatroların bilet fiyatları pahalı değildir. Bunu sadece Mavi Sahne için söylemiyorum, Ankara’daki tüm özel tiyatrolar için söylüyorum. Ankara’daki özel tiyatroların biletleri 25 TL ile 15 TL arasında değişiyor. ‘Bizim oyunumuz mutlu sonla bitiyor’ ¦ Oyunda günümüz siyasetine de göndermeler yapıyorsunuz... Mesela kentsel dönüşüm yapılan bölgelerdeki insanların aşklarını anlatıyorsunuz ve Kürtaj ‘İktidarların tiyatrosu yok’ ¦ Bir özel tiyatro olarak iktidarın tiyatrolara yaklaşımı ve DT’nin özelleştirilmesi konusunda ne düşünüyorsunuz? Sanat muhaliftir. İktidar olarak muhalif olanı sevmiyorsanız, en başta da sanatı sevmezsiniz. “Ucube” dersiniz; içine tükürürsünüz. Bu salt tiyatro için geçerli değildir. Ancak tiyatro özelinde konuşmak gerekirse, bir tiyatro oyunu ile çok şey yapabilirsiniz. Tiyatro bulunduğunuz konuma göre ya sizin elinizde ya da size doğrultulmuş çok güçlü bir silah olabilir. Özelleştirme konusunda, “Avrupa’da devletin tiyatrosu yok” deniliyor. Avrupa’da devletin tiyatroları var; hatta eyalet tiyatroları da var. Ama iktidar tiyatrosu yok. Turnenin ikinci konseri, yaklaşık 2 milyon nüfuslu başkent Budapeşte’nin kısaca MÜPA olarak adlandırılan Sanatlar Sarayı’ndaydı. Dünyanın en iyi akustik koşullara sahip on salonundan biri olan MÜPA’nın yıllık izlencesine CSO, Büyükelçi Gür’ün gayretleriyle “Üç Kent, Üç Orkestra” dizisinde St. Petersburg ve Paris’le birlikte girmiş, MÜPA yöneticileri de bu konserde solit olarak efsanevi piyanistleri 79 yaşındaki Tamaş Vasari’nin yer almasını istemişlerdi. MÜPA’nın akustik koşulları, prova öncesi müzisyenlerimiz çalgılarıyla ısınırlarken hemen dikkatlerini çekti. Vasari, Liszt’in 2. konçertosunu seslendirecekti. Kendisini yaklaşık 20 yıl önce Ankara’da dinlemiştim. Enerjisini yitirmemişti, hızlı tempolarla virtüoz kadansları yutar gibi çaldı. CSO’nun Köçekçe’si ve 4. Senfoni de bu olağanüstü iyi akustik koşullarda pırıl pırıl tınladı salonda. Sonuç, dinleyicinin şef Erdinç’i defalarca davet etmesi ve iki “bis” yaptırtmasıydı. MÜPA’nın genel yönetmeni Çsaba Kael, umduğunun ötesinde bir sonuçla karşılaşmış olmanın heyecanıyla “Harika bir orkestra” diyor, Kültür’den sorumlu Devlet Sekreteri Laszlo Simon da beğenisini alkışın yanında sesli olarak da ifade ediyordu. 1238’i biletli, ikiyüz kadar da davetliyle, son aylardaki dinleyici rekorunu kıran MÜPA konserinde dinleyici nezdinde sağlanan beğeni, Türkiye’nin tanıtımına önemli bir katkıydı. Macaristan notlarımıza perşembe günü devam edeceğiz. ÇYDD’den ‘Sonbahar Şenliği’ Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Ankara Şubesi Gençlik Birimi, ODTÜ Vişnelik Çim Amfi’de 19 Ekim Cuma günü muhteşem bir şenliğe imza attı. Öğle saatlerinde başlayan Sonbahar Şenliği’nde hem sonbaharın gelişi kutlandı, hem de şenlikte açılan standlar ve bilet satışları ile derneğe katkı sağlandı. Dj Halil Kaya ile birlikte Kor ve Klişe gruplarının da sahne aldığı şenlikte Yaşar unutulamayacak bir konser verdi. Gün boyu süren etkinlikler ve müzik eşliğinde eğlenen Ankaralılar, uzun süre akıllarda kalacak bir gün geçirdiler. ‘Şiir Söyleşileri’ 10. yılında Gazetemiz yazarı Mustafa Şerif Onaran’ın düzenlediği, kimi zaman bir şair, kimi zaman bir konu üzerine yapılan “Şiir Söyleşileri” etkinliği 10. yılına ulaştı. “Şiir Söyleşileri”nde şiirler Devlet Tiyatroları sanatçıları Rüştü Asyalı ve Berin Ötenel okunuyor. Eylül 2012Haziran 2013 dönemi etkinliklerinin ikincisi bugün saat 16.00’da, Milli Kütüphane’de yapılacak. Bugünkü etkinliğin konusu ise “en eski ve en eskimeyen aşk şiirleri…” Etkinlikte “siyasetin kirleten toplumunu şiir arındıracak.” : Cumhuriyet Vakfı adına Orhan ERİNÇ Genel Yayın Yönetmeni : İbrahim YILDIZ Ankara Temsilcisi : Utku ÇAKIRÖZER Sorumlu Müdür : Miyase İLKNUR 30 Ekim 2012 Salı Sahibi Editör Sayfa Editörü Reklam Müdürü Satış Koordinasyon : Barkın ŞIK : Okan AKYÜREK : Kerim TAŞKAN : Osman ÖZER Yazışma Adresi : Cumhuriyet Gazetesi Ankara Yayımlayan : Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Bürosu, Ahmet Rasim Sok. No:14 Basıldığı Yer : DPC Doğan Medya Tesisleri 06550 Çankaya Dağıtım : YAYSAT Telefon : 0312 442 30 50 Yerel ve süreli yayın Eposta : ankcum@cumhuriyet.com.tr C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear