Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
24 Haziran 2011 Cuma 364 21 lçe belediyelerinde çalışan kadınların sayısı 980 iken, erkeklerin sayısı 6011... ANKARA AKKARA Talât HALMAN ‘İSTİKRAR’IN İSTİKBALİ eçmenlerimizin çoğunluğu, genellikle şaşırtıyor – 12 Haziran’da da öyle oldu. Türkiyemizdeki kadar yaygın işsizlik, yoksulluk ve yolsuzluk olan başka bir ülkede, dokuz yıla yakın süredir iktidarda bulunan bir parti, peşpeşe üç seçimde oylarını arttırarak, mutlak hâkimiyet sağlayan bir zafere ulaşabilir miydi? Demokratik bir düzen içinde yer alan serbest seçimler, herhangi bir yerde buna benzer bir sonuç vermiş midir? Böyle bir örnek bulmak kolay değil. AKP’nin elde ettiği “mucize”, sanırım, sosyolojik ve psikolojik genlerimiz sandıklara egemen olduğu için gerçekleşebiliyor. Bugünkü Türk toplumunun çoğunluğu yüzyıllar süren “göçebe kabileler” yaşamından sonra, bin yıl yerleşik bir din kültürüne bağlı kaldı. Bu sentez, ruhumuza sinmiş olan bazı duygu ve davranışlar yarattı. Nedir bunlar? Tevekküldayanışmayeniliklere açıklığın yanı sıra temel değerlerde tutuculukdaha iyi bir geleceğe temkinli inançkurtarıcı önder özlemi... Bugünkü toplumumuzu bu “gen”ler, “genel gerçek” gibi özetleyemez, izah edemez ama, AKP’ye yüzde 50 oy sağlayan kesimin büyük ölçüde böyle bir psikososyolojik hüviyet taşıdığı söylenebilir. AKP’nin “zafer”inde bu geleneksel özellikleri kökleşmiş olan Orta Asya göçerlerinin, en eski yerleşik Anadolu nüfuslarının, Sünni kitlelerin devamı olan sayısal çoğunluk en önemli rolleri oynamıştır. Seçmenlerin yarısının AKP’yi beğenip desteklemesinde, elbette, toplumdaki vahim sorunları alın yazısı gibi sineye çekip “buna da şükür” diyenlerin, “şimdiki iktidarın kusurları olabilir ama öteki partiler beterin beteri” diye düşünenlerin, zorluklara göğüs germek için aileköymahalle dayanışmasına bel bağlayanların, “bugünün sıkıntıları yaman olsa bile yarın bir inançlı önder sayesinde daha rahat olacaktır” gibi bir iyimserlik duyanların önemli etkileri oldu. Çağdaş “muhafazakârlık”, derin ve güçlü bir ruh hâleti olması dolayısıyla, böyle bir siyasal hüviyettedir. Bu kesimin tercihlerine bugünün siyasetinde “istikrar” yaftası yapıştırılıyor. Türkiye için bu istikrar mı daha hayırlı olacak, yoksa yaratıcı bir hareket mi? Bunu yakında görmeye başlayacağız. AKP ikitidarının asıl sınavı şimdi başlıyor. Tarihten ve kültür genlerinden gelen istikrar, yeni dönem için hiç kuşku yok bir güvencedir. Ancak, seçim zaferi ve istikrar yeterli olmayabilir. Yeni anayasa, her derde deva olacak bir kurtarıcı gibi görülmemeli. Bir din rejimi kurulmamalı. Tesadüfî bir talih, Türkiyemizi isyanlarla sarsılan bir bölgede, yaman iktisadi sorunlarla cebelleşen komşular arasında, güçlü bir geleceğe aday gibi gösteriyor ama, bizi aşırı bir özgüvene ve rehavete götürmemeli bu. İşsizlik, yoksulluk ve yolsuzluktan oluşan şeytan üçgeninden kurtulmak zorundayız. Aksi takdirde, AKP’yi güçlendiren genler, 12 Haziran galiplerini er geç yenik duruma düşürebilir, memleketi bocalamalara sürükleyebilir. S Erkeklerkadınların4katı A SEVİL ARINAN NKARA Yaşamın her alanında var olma savaşı veren kadınların sayısı, yerel yönetimlerde de sınırlı. Başkentin ilçe belediyelerinde çalışan kadınların sayısı erkeklere oranlar hayli gerilerde. İlçe belediyelerde 980 kadın çalışırken, erkeklerin sayısı 6011’e ulaştı. Kadınların iş yaşamındaki yetersizliği dikkat çekiyor. Üretim ve çalışma yaşamında birçok sorunla karşılaşmalarına karşın varlık mücadelesi veren kadınlar, başkent belediyelerinde de fazla çalışma olanağı bulamıyor. Kamu kurum ve özel sektörlerin en fazla olduğu kentlerden başkentte kadınlar, özellikle hizmet alanlarında erkeklerin ağırlık olarak yaptığı işlerde boy gösteriyor. Belediyelerde ise çalışan kadınların birçoğu farklı birimlerde birçok iş yapıyor. İlçe belediyelerindeki rakamlara göre 261 kadın işçi ile 721 kadın memur Ankara’da belediyelerde görev yapıyor. Erkekler ise kadınların aksine her alanda olduğu gibi yine yüksek rakamlara ulaşıyor. Buna göre başkent belediyelerinde 3032 erkek işçi, 3066 erkek memur çalışıyor. Belediyelerde temizlik, bakım gibi farklı alanda çalışan kadınların rakamları şöyle: Altındağ Belediyesi: 197 erkek, 9 kadın işçi. 203 erkek, 47 kadın memur. Keçiören Belediyesi: 1006 erkek, 145 kadın işçi. 312 erkek, 90 kadın memur. Kızılcahamam Belediyesi: 75 erkek 6 kadın işçi. 16 erkek 2 kadın memur. Elmadağ Belediyesi: 65 erkek, 1 kadın işçi. 33 erkek, 7 kadın memur. Yenimahalle Belediyesi: 341 erkek, 21 kadın işçi, 403 erkek, 195 kadın memur. 25 erkek, 13 kadın mevsimlik işçi. Gölbaşı Belediyesi: 137 erkek, 7 kadın işçi. 116 erkek, 25 kadın memur. 7 erkek, 5 kadın sözleşmeli işçi. Çankaya Belediyesi: 900 erkek, 350 kadın memur. 1211 erkek, 72 kadın işçi. A 5kathızlıdileğitimi kurs seçeneklerinin olduğunu belirten Köymen, kursların her yaş grubuna açık olduğunu kaydetti. Köymen, konaklama konusunda da, “Eğer kurs üniversite içinde ise okulun yurtlarında, okul çevresindeki apartmanlarda ya da bir ailenin yanında konaklayabilirler. Özen ve dikkatle seçilen ailelerin yanında güven içinde kalabilirsiniz” bilgilerini paylaştı. NKARA (Cumhuriyet Bürosu) EFB Yurtdışı Eğitim Danışmanlığı Kurucu Genel Müdürü Şükrü Köymen, yurtdışındaki dil okulları ile ilgili olarak, “Gittiğiniz ülkenin dilini, konuşulduğu ülkede Türkiye’deki eğitimden 5 kat hızlı öğrenirsiniz” değerlendirmesini yaptı. Köymen, yaz tatilinde yurtdışında dil eğitimi almak isteyenler için önerilerde bulundu. “Yabancı bir dili öğrenmenin en uygun yolu dili konuşulduğu yerde öğrenmektir” diyen Köymen, kurslar sonucunda kazanılan sertifika ya da diplomanın yurtiçinde alınana göre daha fazla olanak sağladığını söyledi. EFB’nin 15 gün ile başlayıp öğrencinin istediği zaman sonlandırabileceği