Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
20 YANSIMALAR ŞeŞk KAHRAMANKAPTAN seŞk@kahramankaptan.com / www.kahramankaptan.com 27 Mayıs 2011 Cuma 360 Devlet Sanat Kurumları Tehlikede mi? aşlıktaki sorunun yanıtı, “Ne yazık ki evet”... Hükümet, TBMM’den “kanun hükmünde kararnameKHK” çıkarma yetkisi aldı. Seçim sonrası bakanlıkların yeniden düzenlenmesiyle ilgili taslak sızdırıldı. 2003 yılında iktidara geldiğinde “Kültür”ü, “ticarî” bir yaklaşımla “Turizm”e yamayan AKP, bu kez “Vakıflar”a yapıştırmaya hazırlanıyor. Bu yaklaşım, “çağdaş”ı geriye atıp “geleneksel”e ağırlık veren zihniyetin sonucu. Çünkü kültür denildiğinde sadece tarihten gelen değerleri, sanat denildiğinde de zanaati anlıyorlar. Koskoca profesörler, ekrana çıkıp hiç operaya gitmediğini ve sevmediğini (bilmediğini nasıl sevmiyorsa?) göğüslerini gere gere söyleyebiliyorlar. Devletin sanat kurumlarının, yani operabale, tiyatro ve orkestraların “özel yasaları” vardır. 1309 sayılı yasaya göre, Devlet Opera ve Balesi “tüzel kişiliği haiz” bir genel müdürlük, özerk bir kurumdur. Aynı durum Devlet Tiyatroları ve CSO için de söz konusudur. Sonradan kurulan devlet orkestralarının ayrı yasaları yoktur, CSO yasası onlar için de uygulanmaktadır. Son sekiz yılı gözden geçirdiğimizde, AKP’nin zaman zaman “sanat kurumlarını yerel yönetimlere devretme” gibi bir niyeti gündeme getirip zemin yokladığını, çıkarılan kimi genelgelerde bu yasaların dikkate alınmadığını, Türkiye’yi yeniden biçimlendirme gayreti içinde hazırladıkları bir yasa tasarısını ise büyük tepki nedeniyle dondurduklarını anımsayabiliriz. Seçimden sonra nasıl bir tabloyla karşılaşacağız? AKP, hükümeti kurup, elindeki altı ay süreli KHK çıkarma yetkisiyle Kültür Bakanlığı’nı bu kez de Vakıflar’a mı yamayacak? DT, DOBGM, CSO ve öteki devlet orkestralarını nasıl bir ortam bekliyor? Bu konulardaki olası girişimlere karşı, sanat kurumları ve mensuplarının “uyanık” olması gerekiyor. Bir sabah kalkıp Resmi Gazete’de yayımlanmış bir KHK sürpriziyle karşılaşmamak için, kulakların delik olması, hazırlık çalışmaları mümkün olduğunca izlenerek ve içinde yer almaya çalışılarak haberdar olunması, gerçeklerin anlatılması ve olası yoketme–devretme–budama girişimlerine karşı çıkılması lazım. Geçen hafta Opera Solistleri Derneği’nin (OPSOD) düzenlediği, sorunların ele alındığı çalıştay sırasında, pek çok sanatçının çalıştıkları kurumunun yasal statüsünden, sağlamlığından yeterince haberdar bile olmadığına tanıklık ettik. Devlet sanat kurumlarında teknisyeninden müdürüne kadar değişik statülerde tüm çalışanların, daha bilinçli ve uyanık bulunması gerek. Mevcut yasaların günün koşullarına göre iyileştirilmesine gereksinim var ama öncelik kurumların özerkliklerinin korunmasında olmalı. Hem mantık, hem gönlümüz, Kültür Bakanlığı’nın ve altındaki sanat kurumlarının korunmasından yanadır. ‘ArapBaharı’tartışıldı NKARA (Cumhuriyet Bürosu) Çankaya Belediyesi’nin gazetemiz ile ortaklaşa her ay düzenlediği “Çankaya Cumhuriyet Söyleşileri”nin bu ayki konukları akademisyenyazar Oktar Türel ile gazetemiz yazarı Nilgün Cerrahoğlu oldu. Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde geçen hafta düzenlenen etkinlikte “Dünyada Yeni Siyasal ve Ekonomik Oluşumlar” ile “Değişen Ortadoğu ve Arap Baharı” masaya yatırıldı. Panel öncesi Eda Aymergen (keman) ve Cem Önertürk (flüt), Georg Philipp Teleman ve Carl Stamitz’in eserlerini seslendirdiler. Gazetemiz Ankara Temsilcisi Utku Çakırözer’in yöneticiliğini yaptığı panelin açılışında konuşan Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık, “Dünya siyasetine damga vuran IMF Başkanı Dominique StraussKahn’nın başına gelen olay, dünyanın hangi düzlemde seyretti Çankaya Cumhuriyet Söyleşileri sürüyor B A ğini gösteriyor. Üzüntü verici olan şey, güvenilir bilgi ortamları giderek azalıyor. Cumhuriyet gazetesi ile birlikte 4.’sünü gerçekleştirdiğimiz söyleşi böylesi bir ihtiyaçtan kaynaklanan bir etkinlik” dedi. Yazarımız Cerrahoğlu, Ortadoğu’da yaşanan isyan hareketlerini ve toplumları isyan noktasına getiren süreçlere ilişkin izlenimlerini katılımcılarla paylaştı. Cerrahoğlu, bundan sonraki dönemde isyan dalgasının dünyayı hangi noktalara götürebileceğini, bu isyan dalgasının Türkiye’ye sıçrama olasılığını ve bundan sonra Türkiye’nin takınması gereken tavır konusundaki düşüncelerini de açıkladı. IMF Başkanı’nın adının karıştığı olayla birlikte ekonominin geldiği noktadan hareketle ekonomi ve siyaset ilişkisini anlatan Oktar Türel ise konuşmasında siyasetin ve insanların kişisel yaşamlarında var olan süreçlerin ekonomiye etkilerine değindi. MFÖ’nün ‘yağmurlu’ konseri ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Çankaya Belediyesi’nin, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı etkinlikleri kapsamında MazharFuatÖzkan (MFÖ) üçlüsü Anıtpark’ta konser verdiler. MFÖ, yağmurlu havanın da etkisiyle “Bu sabah yağmur var İstanbul’da” adlı şarkıyı Ankara’ya uyarlayarak söylediler. Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık, konser öncesi, yağmura karşın alanı terk etmeyen Ankaralılara seslendi. Tanık, şöyle konuştu: “MFÖ, çok kuşakla birlikte Türkiye’nin coğrafyasına seslendi. Müzikleriyle birkaç kuşak büyüdü. Bizler şenlendik, onlarla coştuk, hüzünlendik, içimiz yüreğimiz sevgi doldu. İnsanın gönlü şunu istiyor: ‘Türkiye ve tüm dünya herkesin yüreğinin sevgiyle dolduğu bir yer olsun. Herkesin gönlünün şen, geleceğiyle ilgili kuşku duymadan yaşadığı bir dünya olsun.’ Böyle bir dünyanın kurulmasında siyasetin çok önemli bir rolü ve sorumluluğu var. Siyasetin sorumluluğu doğrudan müdahale açısından çok önemli ama hepimiz biliyoruz ki, sanatında önemli bir katkısı var. Müzik, insanoğlunun geliştirdiği en etkili sanat dallarından birisi. Yaşama sevgisini aşılayan, mutlu kılan, hatta hastalıklarını iyileştiren bir sanat dalı... Müzikleriyle dünyamızı şenlendiren tüm sanatçılara ve MazharFuatÖzkan’a teşekkür ediyorum.” Halkın, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Yüce Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü salt 19 Mayıs’larda değil, her an, her gün özlemle ve sevgiyle andıklarını dile getiren Tanık, “Atatürk gençliği O’nu anlamaya çalışarak anıyor. O’nun ilkelerini daha güçlü, kardeşçe bir toplum yaratmak için anmak ve anlamak zorundayız. Güvenle sokakta hep beraber yaşandığı, sadece yağmurda ıslanılan bir dünya ve Türkiye için hepinize merhaba” dedi. Tanık’ın konuşmasının ardından sahneye çıkan MFÖ, “Bu sabah yağmur var İstanbul’da” şarkısını Ankara’ya ve Ankaralılara uyarladı. 39 yılın birikimi şarkılarını seslendiren grup, Tanık’ın kendilerine armağanı olan çiçeğin sunumunun ardından “Haydi Ankara” diyerek, “Sude”yle bis yaptılar.