Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
16 GÖRÜNÜM A. Celal BİNZET 25 Mart 2011 Cuma 351 Eski binalar yıkılacak, bölgede yeni düzenleme yapılacak Ankara Akşamında Cuma Ocaklı’yla Sordu bana: “Bu resimde ne var?” diye. Baktık uzun uzun. Belli belirsiz silueti içinde gerilmiş gövdesinden fırlayan elinin ince uzun parmaklarında toplanmıştı bakışlar. Fonun açık rengi önünde gizlenen yüzü seçilemiyordu. O gergin gövde, kendinden geçmişçesine kıvrılmıştı. Bir elinde tuttuğu tefe okşar gibi vuran öteki elin parmakları, coşkulu bir müziğin ritmini duyuruyor gibi geldi. Resimden resme geçerken duyulmayan ama duyumsanan ritmi tüm evreleriyle izlemek olanaklıydı. Bir hafta içinde iki ayrı galeride açılan sergisinde Cuma Ocaklı’nın resimlerine bakarken bu izlenimler gelip yerleşiyor size. Önce Bilkent Sanat Galerisi’nde, ardından TürkAmerikan Kültür Derneği’nin salonundaki sergi, belli bir izleğin peşine takılıp giden bir sanatçının ayak izlerini anımsatmıyor değil. Çoğunluğunu tekli figürler oluşturuyor düzenlemelerinin. Tuvaldeki rengin birbiri ardına eklenmiş, kimi yerde bindirilmiş izlenimleriyle eski zaman suretleri gibi bir etkisi var. Sanatçının kimliği gibi olmuş bu anlatım biçemi boya hamurunun karılmasıyla rahat okunan bir yazı kişiliği taşıyor. Devinen, dönüşen, çarpışan fırça vuruşlarının harmanladığı biçimler çağrışım üstüne çağrışıma davet çıkarmada. Ocaklı resminin özünü bu yalınlıkta aramak gerek diye düşünüyorum. Son dönem çalışmalarını oluşturan yapıtlarında, kendine öncü diye seçtiği eski bir ustanın yol arkadaşlığının izlerini görmemek olanaksız. Şimdi karşımızda duran şu resimlere bakarken döneminin aykırı sayılabilecek sanatçısı Mehmet Siyahkalem’i nasıl anımsamaz insan? O gizemli bakış açısıyla kotarılmış işlerdeki garip köylüler, tanımlanamaz varlıklar ve müziğin kösnül etkisiyle kendinden geçmiş kadınlar… Arada bunca zaman olmasına karşın, sanatın, sıçrayışlarla dolu yapısını görmek garip gelmiyor artık. Belleğin toplumsal yönü bu olmalı... Bu benzerliği vurgularken izleyiciye bir noktayı anımsatmakta yarar var. Sanatçının kendisinin de imlediği gibi, burada değinilen etkilenme, benzer bir algılamanın odağındaki dünyaya bakıştan başka bir şey değil. Zaten sergiye adını veren “Desen Tadında Asyalı Bir Tutum” deyimi her şeyi yeterince açıklıyor. Tekil bir dünyadan çoksesli yaşama bakışın yeniden yorumlanması olarak değerlendirilmeli bu tutum. Tıpkı, kayıp zamanlar sanatçısının koskoca evrendeki yalnızlığına benzetmek de olası onu. Kalabalıkların uzağında, elinde tuttuğu tefle devinen bedenin kıvrımları bir boya harmanı gibi gözlerimizin önünde. Galerinin duvarlarındaki asılı tuvalleri dolduran figürlerin bir sinema filminin kareleri gibi birbirini izleyen hareketlerinin yarattığı etki, dışarıda da kendini duyumsatmaya devam ediyor. Cinnah’tan aşağı yürürken bahara dönük ama kendini kıştan kurtaramamış bir akşamın henüz “limonata gibi” olmadığı konuşuluyordu. 19Mayısyenileniyor SEVİL ARINAN NKARA Başkent sporunun merkezi niteliğindeki 19 Mayıs tesisleri 77 yıl sonra yenileniyor. Alandaki eskiyen binalar yıkılacak yerine yenileri yapılacak. Gençlik ve Spor Genel Müdürü (GSGM) Yunus Akgül, tesislerdeki federasyonların küçük binalarının yıkılacağını, branşlara ayrılmış salonların birleştirilerek alan kazanılacağını söyledi. Akgül, “Futbol maçlarının oynandığı stat ise genişletilip 35 50 bin kişi kapasiteli saha yapılacak” dedi. FIFA, 2013 yılındaki 20 Yaş Altı Dünya Kupası’nın Türkiye’de yapılmasına karar verdi. Toplam 24 ülkenin katılımıyla yapılacak Dünya Kupası’nın GSGM ve Anakent Belediyesi’nce başkente alınması önerilirken, öncesinde zaten yenilenmesi planlanan 19 Mayıs Spor Tesisleri baştan düzenlenecek. Spor tesislerinin içerisinde bulunan başta güreş, atletizm, cimnastik branşlarındaki spor salonları ve yüzme havuzu yıkılacak. Spor kompleksinin içerisindeki tenis ve eskrim sahaları da yenilenecek. Tesisin yenilenmesiyle ilgili çalışmalara ise bu sezonun sona ermesiyle birlikte başlanması bekleniyor. Tesisin yenilenmesiyle ilgili Cumhuriyet Ankara’ya açık A lama yapan Yusun Akgül, şunları söyledi: “2013 yılındaki 20 Yaş Altı Dünya Kupası’nı Ankara’ya almaya çalışıyoruz. Bizim çalışmalarımız sürüyor ama sonucu belirleyecek olan Türkiye Futbol Federasyonu ile Anakent Belediyesi. Bunların yanında 19 Mayıs Spor Kompleksi’ni yenileme hazırlıklarımızı da tamamladık. Stadın yeniden yapılması ile ilgili olarak Başbakan Tayyip Erdoğan’dan da onay alındı. Hızlı bir şekilde çalışmalarımızı tamamlayacağız. Bunun yanında Türkiye Milli Komitesi’nden de konuyla ilgili onay almamız gerekiyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün başkanlığındaki Milli Komite’nin toplanması biraz zaman alıyor ama oradan çıkacak kararın hemen ardından ihaleye çıkılacak. Sonrasında da biz ça lışmalara başlayacağız. Kompleksin içerisindeki federasyonların küçük binaları yeniden yapılacak. Futbol maçlarının oynandığı saha genişletilecek ve tribün kapasitesi 3550 bin kişiye çıkartılacak. Bu tesisin yapımında bilindiği gibi para sıkıntımız yok. Maliye Bakanlığı’nca her isteğimiz yerine getiriliyor. Ayrıca elimizde Spor Toto Teşkilatı kaynağı da var.” Stadyumungeçmişi Mimar Paolo Vietti’nin projesi, mimari bir yarışmanın sonucunda, Türkiye’de tasarladığı bir dizi spor kompleksinin ilki olma özelliğini taşıyor. Yapımına 1936 yılında başlanan tesisler, kapsamı nedeniyle Türkiye’de ilk olma özelliğini taşıyor. Tesisler aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti için tarihsel açıdan sembolik önem de taşıyor. Yapı ayrıca sosyokültürel ve fonksiyonel açılardan da ayrı bir yere sahip. Tesislerde, kapalı ve açık tribün, soyunma odaları, Naili Moran Atletizm Stadyumu, futbol, rugby, basketbol gibi takım sporları için antreman sahaları, tenis kortları, cimnastik salonu, 33 ve 60 metre uzunluğunda iki havuz, sporcu ve kulüp binaları, ilk yardım ünitesi, ve seyirciler için düzenlenmiş açık alanlar bulunuyor.