Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet Ankara 270/4 Eylül 2009 ANKARA ANKARA Talât HALMAN nkara siyasileri, bir spekülasyon savaşına tutuşmuş durumda. İktidar Karagöz, muhalefet Hacivat... İki ahbap çavuş, hayal perdesinde al takke ver külâh... Kıyasıya sövüş ve dövüş... Küfürlerin bini bir paraya... Karagöz oyunlarındaki gibi, ortada fol yok yumurta yok da, niye cebelleşirler sanki. Bir hiç uğruna mı? Yoksa bir aldatmaca ya da aldanma mı var? İktidar, sadece bir nabız yoklaması mı yapıyor? “Meselâ dedük” kabilinden? Çünkü, “Açılım” açıklanmıyor, ismi var cismi yok. Ama, belki de, iktidar çok ayrıntılı bir çözüm planı geliştirdiği halde gizli tutu AKKARA Bağımsız KuzeyIrak KürtDevleti? A yor. Sondaj yapıyor, o kadar. Açılımın “kapalım”ını yaşıyoruz. “Açılım didişmeleri” üç haftadır sürüyor tüm hiddeti ve şiddetiyle. Aslı esası var mı, herhalde yakında belli olacak bu. Şimdilik, bir gölge oyunu seyrediyoruz. İngilizcede daha yüz yaşına gelmemiş bir boks terimi vardır: “Shadow boxing”, yani gölge dövüşü. Boksörün, antrenman yaparken, hayali bir rakiple kavga etmesi anlamına. Bu terim, politikada mecazi olarak kullanılır. “Kürt açılımı” bir “gölge dövüşü” mü acaba? “Kürt sorunu” yakın gelecekte yok olmayacak gibi. Yatışmaz. Birkaç milyon Kürt, çeşitli nedenler le ya Türkleşmiş ya da etnik kimliğinden vazgeçmeksizin Türk ulusal bütünlüğü ile özleşmiştir ama birkaç milyon Kürt –haklı ya da haksız olarak– tedirgindir, uyumsuzdur, için için veya açıktan açığa Türkiye’ye karşıdır. Sayılarını hiç kimse bilemiyor ama bir hayli Kürt kendi bağımsız ülkesinin kurulmasına can atmaktadır. Bunların bir kısmı PKK’lıdır, yahut PKK’yı desteklemektedir; pek çok Kürt de, uzaktan uzağa, PKK’nın başarılı olmasını özlemektedir. Kürtçülerin arasında, terörist eylemleri desteklemedikleri halde, “oh olsun” diye karşılayanların sayısı az olmasa gerek. Devletimiz ile halkımızın çoğunluğu, on yıllardır Kürt sorununun kendiliğinden sona ereceğini umuyor ve bekliyordu. Hiç de öyle olmadı. Biz sorunu çözmeye gayret etmediğimizden ve dış düşmanlarımız, kışkırtmayı ve haince desteklemeyi sürdürdüğü için büsbütün sarpa sardı, tırmandı. Kürt milliyetçiliği, bağımsız Kürdistan uğrundaki uğraşmalarından vazgeçeceğe benzemiyor. PKK’yı TSK zayıflattı ama, sindiremedi. Terörist olayları ve eylemleri durup dinlenmek bilmiyor. Bölücülüğü, ayrılmayı ve bağımsız bir devlet kurmayı amaçlayan Kürtler, demokratik memokratik açılımla tatmin ol mayacaktır. Onların gözleri ne özerk bölgededir, ne federasyondadır. Bağımsız devlet istiyor onlar – mümkünse ülkemizin güneydoğusundan toprak kopartarak. Ben uzun yıllardır, Türkiye’deki Kürt sorununa kısmi ya da tam çözümün Kuzey Irak’taki “Kürdistan”da bağımsız devletin kurulmasıyla sağlanabileceğine inanmışımdır. Bugün de aynı inancı taşıyorum. Hem de eskisinden daha sağlam bir iyimserlik. Çünkü Irak’ta bağımsız Kürdistan’a doğru önemli bir gelişme oldu. Kürtlerin orada özerk bölgesi var. Bu, bağımsızlığa doğru kesin bir adımdır. ABD askeri kuvvetleri Irak’tan çekildikten sonra, Kuzey Irak Kürt Cumhuriyeti’nin doğması gerçekleşecektir diye düşünmek yanlış olmaz. Böyle bir ihtimal gerçekleşirse T.C. için yararlı mı olur, zararlı mı? Bunu kestirmek zor. Ben bu konuyu 1991’de, Körfez Savaşı biterken Milliyet’teki haftalık köşemde birkaç kez ele almıştım. Özellikle 29 Nisan 1991’de çıkan “Özerk Kürt Bölgesi” ve 12 Ağustos 1991’de çıkan “Kürt Devleti?” başlıklı yazılarımda. Nihayet, 11 Şubat 1998’de yine “Kürt Devleti?” başlıklı bir yazı yazmıştım. Milliyet’teki köşemde. O yazıyı aşağıya alıyorum: Milliyet, 11Şubat1998 rak yakınındaki bazı ülkeler, bu arada Türkiye korkulu günler yaşıyor. Pek yakında cehennem günleri yaşamaya başlayacağız belki de. Saddam kendi halkının baş düşmanı... Clinton, Irak’ın sağladığı kışkırtmaları ve “saldırı bahaneleri”ni istismar ediyor. ABD’nin ara seçimleri yaklaştığı, kendi başı çapkınlık yüzünden derde girdiği, Batı’nın ve petrol kartellerinin isteğini yerine getirmekten başka çare görmediği için... Bu seferki Körfez harekâtı, Irak toprakları üzerinde bir Kürt devleti kurulmasına yol açacak mı? Sayın Bülent Ecevit’in bu konudaki tahlilleri ve açık Kürt Devleti? lamaları doğru... 7 yıl önceki harekâta dönelim: ABD’nin asıl planı, Irak’ın direncini kırarak, Saddam’a karşı bir halk ayaklanması ya da suikast sağlamaktı. Saddam’ın düşürülmesinde, olası bir Kuzey Irak Kürt isyanı da önemli bir rol oynayabilir diye düşünenler vardır Washington’da, Pentagon’da, ABD Dışişleri’nde. Saddam yok olurken bir küçük bağımsız Kürt devleti doğmuş olacaktı Kuzey Irak’ta. Öyle olmadı. Yanlış yaklaşımlarla Prezident Bush’un eteğine tutunan Özal “bir koyup üç almak” isterken Kuzey Irak Kürt devletinin kurulmasına karşı çıkmak zorunda kaldı. Türkiye’nin aldığı “üç”, böyle bir devleti önlemekti. Bunun sonucunda, Körfez Savaşı’ndan uğradığımız zararların tazmin edilmesi için pazarlık gücümüz kalmadı. Belki ABD zaten böyle bir Kürt ayaklanması ve bir bağımsız Kürdistan düşünmüyordu da Türkiye’ye gözdağı vermek ve “bire sıfır”la yetinmemizi sağlamak için bu oyunu oynadı. Ben, bunları “Milliyet”te Körfez Savaşı’ndan kısa bir süre sonra yazdım. Birkaç yıl sonra tekrar yazdım. Çeşitli Türk ve Amerikalı yetkililerle de konuşup tepkilerini aldım. Daha geçenlerde, 199091’deki olayları çok yakından izleyen bir üst düzey diplomat, gözümün içine baka baka “Asla olmadı böyle bir şey” dedi. Kim ne derse desin, ABD yedi yıl önceki planını harekete geçiriyor yine. Saddam’ı devirmek, baş amaç. Bunun için belki Kürtler arasında başlayacak bir ayaklanma. Ve sonra Kuzey Irak’ta bir bağımsız ya da uydu devlet. Ya gerçekten ABD böyle bir girişimde bulunacak. Ya da bizi ve başkalarını kandırmak için bu haberi sızdırıp birtakım resmi demeçlerle yalanlamaya kalkışıyor. Kuzey Irak’ta bir Kürdistan bizim için kısa ve uzun sürede yararlı mı olur, zararlı mı? Bir bağımsız Kuzey Irak Kürt Cumhuriyeti kurulursa, Türkiye şunları yaptığı takdirde, yararlar belki de zararlardan fazla olacaktır.: 1. KIKC’ye hemen diplomatik tanıma. 2. Kesin sınırlara dayanan bir saldırmazlık paktı. 3. KIKC’ye denize açılma olanağı vermek. 4. İktisadi yardımlar, yatırımlar. 5. Kürt kökenli Türk vatandaşlarının KIKC uyruğuna geçerek oraya yerleşmelerine izin vermek. 6. Türkiye’de mal mülk bırakarak gidenlere belli ölçülerde para ödemek. 7. Askeri işbirliği anlaşması. KIKC kurulursa TC’nin toprak bütünlüğüne yöneltilmiş bölücülük tehditleri ortadan kalkar, Türkiye’nin iyi niyeti dünyaya gösterilmiş olur, PKK’nın ve destekleyicilerinin talepleri sona erer, bölgemizde denge ve huzura yönelebiliriz. Ülkemizdeki birçok güç odakları, herhangi bir yerde herhangi bir Kürt devletinin kurulmasına karşıdır. Ama düşünmek gerek: Kuzey Irak’ta –bizden bir karış toprak alması söz konusu olmayan– bir bağımsız Kürt Cumhuriyeti doğması, Türkiye’nin iç ve dış huzuru, iktisadi ve askeri güvenliği, dünyadaki imajı vb. bakımından yararlar sağlayabilir. Öyle, değil mi? I Kuzey Irak Kürt Cumhuriyeti kurulursa ve yukarıdaki şartlar ve anlaşmalar sağlanırsa KIKC ve TC iyi komşular olarak yaşayabilirler.Temel ilkelerden biri, elbette TC topraklarından bir karışının bile KIKC’ye geçmemesidir. Yeni bir anlayışla ülkemizin Kürt sorununa çözüm bulunur diye ümitleniyorum. 19