26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Cumhuriyet Ankara 272/18 Eylül 2009 Ferhan Şaylıman’ın ikinci romanı‘Hiçlik’çıktı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)Büyükdeğişimlerin,ülkeyiderinden sarsan alt üst oluşların ortalığı kasıp kavurduğu dönemlerde,insanilişkilerinikarmaşadan uzak tutmak mümkün olabilir mi? Ferhan Şaylıman, Turkuvaz Kitapçılık’tan çıkan ikinci romanı “Hiçlik”te,toplumuhızlaayrıştıran, bazılarını“ötekileştiren”unsurların,sıradanilişkileribilemasumbir görünüm altında nasıl biçimlendirdiğini anlatıyor.“Hiçlik” ,günlük yaşamdanhayatınbütününedoğru birikerek akan kırgınlıkların, yanılsamaların, taşma noktasına ulaştıklarında kişileri nasıl dönüşüme uğrattıklarını da yine yalın bir dille ortaya koyuyor.“Hiçlik”in asıl öne çıkarılması gereken diğer yanıysa, bir hastanenin duvarları arasında sürdürülen yaşama tutunma mücadelesi. Ölümü, yok oluşusorgulayanbumücadele,kitap boyunca olay örgüsünü bütünleyen bir ağırlıkta kendini hissettiriyor. Şaylıman, 1992’de yayımlanan“Sığınak”adlı öykü kitabıyla, “Damar Dergisi Edebiyat Ödülü”nü aldı. İkinci öykü kitabı “N’olur Beni Eve Götür”ün ardından Şaylıman, ilk romanı“ZamanGeriyeDönmez”iyazdı.Dördüncü baskısına ulaşan“Zaman Geriye Dönmez”den sonra Şaylıman’ın “Kırılma Noktası” adlı güncesi de yayımlanmıştı. ÇağdaşTürk Dilidergisininyeni sayısıokurlabuluştu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Dil Derneği’nin aylık dil ve yazın dergisi, Çağdaş Türk Dili’nin yeni sayısı okurlarla buluştu. Derginin yeni sayısında, Dil Derneği Başkanı Sevgi Özel’in, “Derneğimiz Taşındı/Taşınma Öykümüz”, Ahmet Kocaman’ın “Dil, Dilbilim ve Ötesi”, Yusuf Çotuksöken’in “Teşekkür Etmek Üzerine”, Cengiz Bektaş’ın “Şiir Gibi”, Ali Dündar’ın, “Nermi Uygur”, Hürriyet Yaşar’ın “Annemden Duyduğum Özdeyişler”, Osman Namdar’ın “Celal İlhan’ın Grevi”, Nuri Poyrazoğlu’nun “Aslankara’nın Cicoz’u ile Şenkon’un ‘Sustum Duydun mu’su”, Ramazan Teknikel’in “Yazın Güncesi”, Remzi İnanç’ın “Türkçe Öğretmenim Sedat Günay” ve Oğuz Gümüş’ün “Yazınsal Yansımalar” adlı yazıları bulunuyor. Derginin Yayın Yönetmeni İbrahim Dizman, önsözde, “77. Dil Bayramı”na ilişkin özetle şu ifadelere yer veriyor: “Yeni yayın dönemine 77. Dil Bayramı’nın çoşkusu ile başlıyoruz. Türkçenin yabancı dillerin boyunduruğundan kurtulması savaşımı 77 yıl önce, Türk Dil Kurumu’nun kurulmasının ardından, 26 Eylül’de çalışmaya başlayan 1. Türk Dili Kurultayı ile ivme kazanmış, Türkçeyi yüzyılların ihmal edilmişliğinden kurtarıp, geleceğin bilim ve sanat dili yapma uğraşı yeni bir yola girmiştir. Başka bir deyişle Türk Dil Kurumu’nun kuruluşuyla ve kurultayla Türkçeye yeni yaşam alanları açılmıştır. Bu alanda gelişen, serpilen Türkçe, sağlıklı bir yapıya kavuşmuştur. Onun içindir ki bunca yıldır İngilizceye direnebilmektedir. Onun içindir ki son yıllarda yeniden hortlatılmaya çalışılan Osmanlıcaya kullanım alanları açmamaktadır. Bakmayın zaman zaman yeniden depreşen ‘Yaşayan Türkçecilik’ sevdasına; artık Dil Devrimi’ne saldırırken bile, devrimin dilimize kazandırdığı sözcüklerle konuşup yazıyorlar. Bu Türkçeye, Dil Devrimi’ne olan inancımızı artırıyor. Şimdilerde kimi köken sorunları gerekçe gösterilerek, ‘geç milliyetçilik’ peşine takılarak, Türkçe yeniden devrim öncesindeki ikincil konumuna döndürülmek isteniyor. Bunu isteyenler elbette biliyorlar ki Türkçeyi ışıklı yolundan saptırabilirlerse Türk Devrimi’ne de en büyük darbeyi vurmuş olacaklardır; Cumhuriyetin kazanımlarını temelinden sarsacaklardır. İşte bu nedenle, 77. Dil Bayramı’nın belgisi ‘Dil Yurttaşlığı Yurttaşlıktan Büyüktür’ olarak saptandı. (...)’ Çamlıca Mahallesi’ndeki baz istasyonlarına tepki NKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yenimahalle’ye bağlı Çamlıca Mahallesi sakinleri, mahallelerindeki baz istasyonlarına tepki gösteriyor. Mahalle sakinleri geçtiğimiz hafta iki saat süren eylem yaptı. 133. Cadde’de toplanan mahalle sakinleri, “Kanser Olmak İstemiyoruz”, “Bu Baz Kalkacak Başka Yolu Yok” şeklinde sloganlar attı. Bazı sakinler ise ellerindeki kanser ya da kalp hastası olduklarına ilişkin hastane raporlarını basın mensuplarına gösterdi. Çamlıca Mahallesi Muhtarı Cahit Çakır yaptığı açıklamada, mahallelerine 8 yıl önce kurulan 4 baz istasyonu nedeniyle halkın psikolojisinin bozulduğunu, kanser, kalp ve tansiyon hastası vakalarının arttığını kaydetti. Cumhuriyet Ankara’ya da konuşan Çakır, baz istasyonlardan biri A nin bina üzerinde, ikisinin cami minaresinde, diğerinin ise Polis Koleji’nin önündeki boş arazide kurulu olduğunu belirtti. Baz istasyonlarının yerleşim yerlerinden kaldırılması yönündeki mahkeme kararlarını anımsatan Çakır, şunları söyledi: “Baz istasyonunun insan sağlığına zararları kanıtlanmış. Bunun insan psikolojisine de etkisi var. Baz istasyonunun olduğu yerlere yakın oturan aileler, başı ağrıdığında bunu baz istasyonundan biliyorlar. Bunlara stres de neden oluyor. Bu hastalıkların önü arkası kesilmiyor. Bunun için basın kanalıyla yetkili yerlere ulaşmak istiyoruz. Mahalleli de baz istasyonun kaldırılmasını istiyor. Kanserden ameliyat olanlar var. Tedavi görenler var. Gerekirse bayram sonrasında bir daha eylem yapıp kaldırılmadığı tak tirde de baz istasyonuna izin veren konut sahiplerini mahkemeye vermeyi düşünüyoruz. Ama ben buna taraftar değilim. Mahallede ikilik çıkmasını istemiyorum. Konunun devlet tarafından çözülmesini istiyorum.” Mahalle sakinlerinden Tuncer Karaarslan da 37 yıldır Almanya’da yaşadığını, bu ülkede baz istasyonu kurmanın çok zor koşullara bağlı olduğunu belirterek, “Ülkemin güzelliklerini yaşamak için buraya geliyorum. Ancak her geldiğimde kalp ritm bozukluğu ve baş ağrısı ve mide bulantısı çekiyorum. Halkımız bilmiyor ama baz istasyonları uzun sürede pek çok hastalığa yol açıyor” dedi. Selma Piri ise 2 ay önce göğüs kanseri nedeniyle ameliyat olduğunu, hastalığının nedeninin baz istasyonları olduğunu savunarak, istasyonların kaldırılmasını istedi. 2
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear