Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet Ankara 266/7 Ağustos 2009 TohumveGıdaEmperyalizmi(3) ? Turhan ÇAKAR mperyalist tarım ve gıda tekelleri dünya tarımına ve gıdasına egemen olmak için hemen her yola başvurmaktadırlar. Bir taraftan, kendi hükümetleri ile IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü gibi emperyalist kurumları devreye sokarak, özellikle geri bıraktırılmış, gelişmekte olan ülkelerin tarımı ve gıdası üzerinde yıkıcı etkilere neden olan yapısal uyum programlarını uygulatmaktadırlar. Bir taraftan da “biyokorsanlık”la, yerli tohumların ticaretinin yasaklanmasını sağlamakla, yerli tohumlar yerine patent hakkını elde ettikleri terminatör (genetik yapısı değiştirilerek kısırlaştırılmıştır tohum) tohumların ekilmesini zorunlu hale getirmeye çalışmakla, doğal yaşamın ve yerel tarımsal kültürün yok edilmesine, dolayısıyla, yoksul halkların ve çiftçilerin büyük acılar yaşamasına neden olmaktadırlar. Aşağıda, Tüketici Hakları Derneği’nin de üyesi olduğu Consumer International’in “GM Foods” adlı yayınında tohumla ilgili bir bölüm aynen aşağıda okurlarımızın görüşlerine sunulmuştur: E Tüketici Hakları Derneği Genel Başkanı elzem olan bilgilerdir. Tarıma, farmasötiklere, DNA araştırmalarına ve diğer endüstriyel üretimlere büyük katkıları olmuştur. Çiftçilerin yaşam formları ve bitkilerin aktif içerikleriyle ilgili bilgileri, batılı şirketlerce patentleştirilen materyal ya da yeniliklerle hemen hemen aynı şeylerdir. Bu geleneksel bilgiler halen birikerek artmakta olduğundan ve modern bilimin yöntemlerini kullanmadığından, patentleşme için yeterli kalitede değildir. Dolayısıyla çiftçilere ve yaşadıkları toplumlara, multi milyon dolarlık ilaçlara ve tarım ürünlerine yaptıkları katkılardan dolayı tazminat ödenememektedir. Tam tersine kendi bilgilerinin ürünlerini kısıtlayıcı koşullarla satılan pahalı tohumlar olarak geri satın almak zorunda bırakılmaktadırlar. Eleştirmenler bu durumu, “BiyoKorsanlık” olarak değerlendirmektedirler. ÇOK SAYIDA ÖRNEK MEVCUT UNDP raporunda belirtilmiş çok sayıda biyokorsanlık örneği mevcuttur: ABD’deki Toledo Üniversitesi’ne, zebra midyelerini öldüren endod (tropik bir Afrika bitkisi) pantenti verilmiştir. Etiyopyalı bilim adamları, Etiyopya toplumunun gelenekleri dolayısıyla bu tekniği 19 yıldır bilmektedir. Toledo Üniversitesi’nin katkısı ise sadece bir günlük bir deney dört aylık yasal çalışmadan ibarettir. AgEvo kuruluşu, en çok satan herbisiti olan Basta’yı Kamerun’dan elde edilen toprak bakterilerinden elde etmiştir. Kamerun’a ticari bir karşılık ödenmemiştir. W.R. Grace, iyileştirici ve pestisit özellikleri Asya ve Afrika’da yaygın olarak kullanılan Hint ağacının patentini almıştır. TERMİNATÖR TEKNOLOJİ 3 Mart 1998’de ABD Patent ve Telif Hakları Ofisi, şirketler ve çiftçiler için geniş uygulama alanı sağlayacak yeni bir genetik mühendisliği tekniğini patentleştirmiştir. Delta&Pine Land Şirketi’ne ve ABD Tarım Bakanlığı’na verilen patentin amacı, çiftçilerin hem doğal hem de GD kaynaklardan elde ettikleri tohumları saklamalarını engellemektir. Bu, firmaların kendi sahiplik haklarını uygulamalarını sağlayacak ve üreticileri uzun dönemde tohum tüccarlarına bağımlı hale getirecektir. Tohumlar değiştirilerek istenilen amaca ulaşıldığında tohumlar sadece bir kez üreyebilecek, ikinci nesiller kısır olacak, dolayısıyla tekrar ekildiklerinde ürün vermeyeceklerdir. Bu yüzden üreticiler tohumları ertesi yıla saklayamayacak ve her sene yeni tohum almak zorunda kalacaklardır. Bu durum, dünyadaki üreticilerin yaklaşık dörtte üçünü (en yoksullar da dahil) etkilemektedir. Kanada kökenli bir sivil toplum örgütü olan RAFI tarafından yeni teknolojiye karşı uluslararası bir kampanya başlatılmıştır. RAFI buna, “Yok edici teknoloji” adını vermiştir. Yok ediciye karşı kopan yaygara Monsanto’yu “steril tohum teknolojisini ticarileştirmeyeceğini” kamuya taahhüt etmeye zorlanmıştır. Buna rağmen iki ay sonra Monsanto, patent sahibi olan en büyük ticari tohum şirketi olan Delta&Pine Land’i alma hazırlığında olduğunu açıklamıştır. Diğer şirketler de kendi teknolojilerini geliştirmişlerdir. 1998’de İngiliz şirketi olan Astra – Zeneca kimyasal olarak aktif ya da pasif hale getirebilen bir “katil” gen geliştirdiğini duyurmuştur. Bu türev farelerden elde edildiğinden “verminatör teknoloji” (vermin=haşerat) olarak adlandırılmıştır. AstraZeneca da teknolojinin kabul görmeyeceğinden endişe ettiğinden aynı Monsanto gibi, bunun ticarileştirilmeyeceğini duyurmuştur. Bir düzineden fazla firma ve kamu kuruluşu tohum sterilizasyonu sağlayan teknolojiler için patent almıştır. yerine yapacaktır. Delta&Pine Land Şirketi’nin başkanı olan Murray Robinson; “Yeni teknolojinin, patent yasaları zayıf olan ülkelerde ve pazarlarda küresel yatırımlar sağlayacağına inanıyoruz” demektedir. Firmalar gelişmekte olan ülkelerdeki üreticilere onları verimsiz tohumlardan kurtardıkları için iyilik yaptıklarını öne sürmektedirler. Delta&Pine Land Şirketi’nden Dr. Harry B. Collins’e göre, “Üreticilerin asırlık tohumları saklama uygulaması, üçüncü dünya çiftçileri için kolay yolu seçerek hep aynı verimsiz tohumlara saplanıp kalmalarına neden olan büyük bir dezavantaj yaratmaktadır.” Yeni teknolojiye yönelik eleştiriler çiftçilerin belirli tohum üreticilerine bağımlı kalacaklarını ve asırlar boyu yaptıkları ekin yöntemlerinden mahrum bırakılacaklarını belirtmektedir. BUZ DAĞININ GÖRÜNEN YÜZÜ Rice Tec isimli şirket ABD’den, Hindistan Basmati pirinci (Güney Asya’ya ait aromatik pirinç) ile Amerika’nın “yarı bodur” türünün karıştırılmasıyla üretilen pirincin patentini almıştır. Patent sayesinde firma, Batı yarıkürede yetişen basmati türü pirincin tam sahibi olmakta ve gelecekte de Asya’nın geleneksel yöntemleriyle de olsa bu türden üretilecek bütün yeni türlere ait hakları elinde bulundurmaktadır.Batılı şirketlerce gelişmekte olan ülkelerin yerel bilgilerinin kendilerine mal edilmesi şeklindeki benzer vakalar, buzdağının sadece görünen kısmıdır. Dünya’daki pazar ekonomisinin yüzde 40’ı doğrudan biyolojik ürünlere dayalıdır ve biyoçeşitliliğin yüzde 90’ı gelişmekte olan ülkelerden sağlanmaktadır, yani biyokorsanlık çok büyüktür. Alanında uzman yerel kişilere danışmanın 10.000’de bir olan başarı hızını, ikide bire düşüreceği ileri sürülmektedir. Sonuçta, gelişmekte olan ülkelerin, faydalı olabilecek bitki ve genleri ortaya çıkartmak için ziyaret eden şirketlerin sayısında bir patlama yaşanmaktadır. Bu biyokorsanlığın gelişmekte olan ülkelere olan maliyetinin belirlenmesi çok zordur. UNDP tarafından yürütülen çalışmaya göre, sadece tohum ve farmasötiklerle ilgili olarak yılda kaybedilen telif hakkı miktarı devasa boyuttadır. TERMİNATÖR II VE ÖTESİ Terminatör II ismi, bitkilerin üreme ve hastalıklara direnç ve tohum çeşitliliği özelliklerini yok eden kimyasallar kullanılmasından kaynaklanmaktadır. Yeni patentler, bitkilerin büyüme ve gelişmelerini, tekrarlayan belirli kimyasal uygulamalarla ilişkilendirmektedir. Dolayısıyla çiftçi şirketten yeni tohum almaya devam edecektir. Kimyasal tarım şirketleri devlerinden olan Novartis’ce sahip olunan bir patent, enfeksiyonlarla mücadele etme yeteneği kapatılmış bitkiler yaratmaktadır. RAFI’den Edward Hammont; “Bu özellikleri geri getirmenin tek yolu, zarar görmüş ürünlerin tamiridir ve bu da tescilli kimyasallar kullanmayı gerektirmektedir” demektedir. BİYOKORSANLIK Büyük şirketler pantentlere sahip olabilirler fakat biyoteknoloji alanındaki yeniliklerin çoğu çiftçilerin yıllar boyu edindikleri deneyimlere dayanmaktadır. Bu çiftçilerin çoğunluğu, dünyanın biyolojik çeşitliliğinin yüzde 90’ını sağlayan Asya, Afrika ve Latin Amerika’dan gelmekteydi. 1994’te Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) için yazılan bir rapora göre, yerli çiftçilerce elde edilen bu bilgiler organize ve dinamik bir araştırma sürecinde toparlanmış ve gezegenimizin varlığını sürdürebilmesi için PAZARIN GENİŞLETİLMESİ Günümüzde tohum firmaları bu tip ülkelerde yoğun pazarlar oluşurmaktan, patent haklarını koruyacak sözleşmeler ve denetim mekanizmaları oluşturamayacakları korkusundan dolayı çekilmektedirler. Ancak, gelecekte “Yok edici teknoloji” bunu onların T ük e t i c i H a k l a r ı D e r n e ğ i / TE L: 4 2 5 1 5 2 9 4 1 7 9 3 3 4 4 1 9 3 7 7 4 / t h d@ t u k e t i c i h a k l a r i . o r g. t r w w w . t uk e t i c i h a k l a r i . or g. t r 11