Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet Ankara 265/31 Temmuz 2009 anatseverler, müzisyen Nedim Yıldız’ı Üç Anadolu Müzik Grubu’ndan tanıyor. Yıllarca Üç Anadolu Müzik Grubu’nun diğer üyeleri, Erkoç Torun ve Ali Seçkiner Alıcı ile birlikte, Anadolu’nun çeşitli yerlerinde konserler verdi Nedim Yıldız. Yıldız’ın sanatseverlerin bilmediği bir yönü daha var: Ülkedeki pek çok tiyatro oyunu için de besteler yapıyor. Yıldız’ın bugün en beğenilen besteleri arasında sözleri yayımcı yazar Muzaffer İlhan Erdost’a ait, “Lalili” adlı eser yer alıyor. Ünlü şairlerimiz Attilâ İlhan, Metin Altıok, Ceyhun Atuf Kansu’nun da şiirlerini besteleyen Yıldız, bugün ülkedeki sanat eğitiminin “garabetlerin insafına” teslim edildiğini belirtiyor. Ona göre popülist anlayış müziği kemirmiş durumda ve müzik eğitiminde yapılan yanlışlar diz boyu. Müzisyen Nedim Yıldız ile bestelerini, ülkedeki sanat yaşamını konuştuk: Tiyatro eserleri genellikle oyuncularıyla gündeme gelir. Oysa bir oyunda müzik de oyuncular kadar önemlidir... I Tiyatro birçok ögenin birlikteliğinden oluşan bir bütün. Oyuncular da oyunun seyirciyle buluşmasının en önemli enstrümanı. Bu yüzden bazen oyuncuların, oynadıkları oyunla anılması doğal. Ancak tiyatroyu oluşturan ögeler ve bu ögeleri yaratanlar arasında bir sıralama yapmak da doğru değil. Sonuçta tiyatroyu oluşturan her ögenin başarısı, oyunun temel düşüncesine katkı sağladığı oranda değerlendirilmeli. Yani oyun kötü ama oyuncular iyi, dekor muhteşem ama müzik uymamış gibi değerlendirmeler, sahneye koyuşun beklenene ulaşamadığını gösterir. Tiyatro gerçeğine böyle yaklaşınca, oyun(lar) için müzik bestelemenin de belirli bağlayıcılıkları ve sınırlılılarının olması kaçınılmaz. Bir kere bir bestecinin oyunun düşüncesini, yönetmenin oyunu ele s ı y a l n a t s i l ü p o P ‘ ’ r o y i r i m e k i g i z mü ‘Eğitim sistemini S anlamak çok zor’ ? Selda GÜNEYSU BugünedeğinpekçoktiyatrooyunuiçindebesteyapanmüzisyenNedim Yıldız,ülkedekisanateğitiminin‘garabetlerininsafına’terkedildiğinibelirtiyor alış biçimini, diğer ögelerle uyumunu, üslubunu kavraması gerekiyor. Bugüne değin hangi oyunların müziklerini bestelediniz? I Tiyatro için beste yapma düşüncesi mesleğimin ilk yıllarına rastlar. Dönemin Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü Başkanı Prof. Dr. Sevda Şener, Prof. Muammer Sun, Prof. Dr. Nurhan Karadağ, Prof. Dr. Sevinç Sokullu, Prof. Dr. Metin And, Ergin Orbey ve çok değerli çalışma arkadaşlarımın sayesinde verimli bir süreç geçirdim. Okulda yaptığımız oyunların, “Eşek Arıları”, “Bir Billur Köşk Masalı”, “Medea”, “Emrem Yunus” dışında, Devlet Tiyatroları’nın bölge tiyatroları, Tiyatro Tempo, Ankara Sanat Tiyatrosu, Samsun Sanat Tiyatrosu, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu gibi birçok tiyatro için de oyun müzikleri besteledim. Siz oyun müzikleri dışında da besteler yapıyorsunuz. Bildiğim kadarıyla yayımcı yazar Muzaffer İlhan Erdost’un bir şiirini de bestelemiştiniz. Biraz bu bestelerinizden söz eder misiniz? I Tiyatro müziklerinin yanında başka amaçlarla eserler de üretmeye çalışıyorum. Öncelikle çocuk müziği konusunda birçok çalışma yapıyorum. TRT’nin gerçekleştirdiği çocuk şarkıları yarışmalarında derece almış ve yayınlanmış bestelerim var. Ayrıca, üyesi olduğum Üç Anadolu Müzik Grubu’yla gerçekleştirdiğimiz genel ve özel amaçlı konserler için yazdığım eserler de mevcut. Sözünü ettiğiniz Muzaffer İlhan Erdost’un şiiri “Lalili”, bunlardan birisi. Bunun yanı sıra Müslim Çelik, Attilâ İlhan, Metin Altıok, Şükrü Erbaş, Ceyhun Atuf Kansu gibi şairlerin şiirlerini de “Uğur Mumcu’yu Anma Etkinleri” için gerçekleştirdiğimiz dinletiler için besteleyip, seslendirmiştik. Yine “Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödül” törenlerinde seslendirmek üzere usta şairin şiirlerini de bestelemiştim. Ülkedeki müzik eğitimini nasıl değerlendiriyorsunuz? I Songünlerde, genelsınavdeğerlendirmeleri konusundaki tartışmalar da gösteriyor ki, bizim ülkemizin eğitim sistemini anlamak olanaksız. Müzik eğitimi de bunun başında geliyor. Çocuklar şarkı söylemekten zevk almıyor. Onlar için özenli bir müzik eğitimi içeriği ve dokusu gerçekleştirilemiyor. Piyasa uygulamalarının insafına ve garabetine terk edilmiş durumdalar.Popülistanlayışözellikle müziği ve müzik eğitimini kemirmiş, bitirmiş durumda. Aslında bu söylediklerimi herkes görüp söylüyor, düğüm, çözümönerilerindevebunların gerçekleştirilmesinde yatıyor. Mesleğe atıldığım yılların başında bir müzik kongresine katılmıştım.Tıpkıikicephelisavaş alanı gibiydi. O günden bu güne pek bir şeyin değiştiğini de göremedim. Çalışmak yerine dalaşmayı seçiyoruz ve çözüm bekleyen konular boyumuzuaşıyor.Kısacasımüzik,yanında “dinlemek”, “çalmak”, “yazmak” , “seslendirmek” eylemleriyle algılanır ve uygulanırsa anlam kazanır. Sadece ansiklopedik bilgiyle ve sadece blokşüt çaldırarak, yaratıcılığı geliştirecek uygulamalar gerçekleştirilmeden,müzikeğitimi hep başarısız kalmaya mahkumdur. Bugün ülkede yeteri kadar müzikal de sahnelenmiyor... I Genellikle belirli tarzda düzenlenmiş (pop) oyun müzikleriyle karşılaşıyoruz. Dönemde popüler olmuş müzik uygulamaları oyun müziklerini de etkiliyor. Oysa oyun müziğinde bir türe saplanıp kalmak hiç doğru değildir. Hatta oyun müziğinin bilindik bir türü olamaz. İkincisi, oyunlar için yazılanmüzikleriyönetmentercihleriveyönlendirmeleribelirliyor.Besteciye sadece yönetmenin ısrar ettiği türde müziği kotarmak ve beğendirmek düşüyor. Bu, oyun müziği için hiç de umut verici bir durum değildir. 16