26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Cumhuriyet Ankara 252/1 Mayıs 2009 NKARA (Cumhuriyet Bürosu) İtalya’nın en ünlü opera bestecisi olarak kabul edilen Giuseppe Verdi’nin, 1853 yılında bestelediği “IL Trovatore”, tutkulu bir aşk öyküsünü konu ediniyor. Eserde, Leonora’nın, kendisini büyük bir tutkuyla seven Kont’un, öz kardeşi olduğunu bilmediği düşmanı Monrico’ya olan aşkı ve bu aşkın çevresinde gelişen olaylar anlatılıyor. Gürçil Çeliktaş’ın sahneye koyduğu eser, 4 Mayıs’ta yeniden Ankara Opera Sahnesi’nde görülebilecek. Sahnelendiği ilk günden bu yana “konusu karışık ve anlaması güç bir opera” olarak tanımlanan “IL Travatore”nin dünya prömiyeri 19 Ocak 1853 yılında, Roma’da gerçekleştirildi. Bugün Verdi’nin bestelediği “en iyi operalardan biri” olarak da bilinen ve Ankara Devlet Opera ve Balesi (ADOB) tarafından başkentli sanatseverlerin beğenisine sunulan opera, 4 perdeden oluşuyor. Birinci perde, Aliaferia Sarayı’nın önünde yüzbaşı Ferrando’nun görülmesiyle başlıyor. Ferrando sarayın önünde bulunan nöbetçilere, zaman zaman bir “travatore”nin, nedime Leonora’ya serenat yapmak üzere sara ‘ILTrovatore’deaşk, ihtirasvetutkubirarada A ya geldiğini, onu yakalamaları için dikkatli olmaları gerektiğini söylüyor. Ardından da askerlerin ve arkadaşlarının isteği üzerine aryasında, yıllar önce Kont’un kardeşinin bir çingene kadın tarafından kaçırılmak istendiğini, kadının yakalandığını ve yakılmak suretiyle idam edildiğini ancak kadının kızının, annesinin intikamını almak için Kont’un küçük kardeşini kaçırdığını anlatıyor. İkinci perdede, çingene Azucena’nın, Monrico’nun çocukluğunu ve annesinin Kont Luna tarafından alevler içinde yakılışını anlattığı “kavatin”i duyuluyor. Azucena’nın “kavatin”inde, Monrico’nun aslında Kont’un vaktiyle kaçırılan erkek kardeşi olduğu ancak ne Monrico’nun ne de Kont’un bu durumdan haberdar olduğu anlaşılıyor. İkinci perdede ayrıca Kont’un nedime Leonora’ya olan aşkı, Monrico ve Leonora’nın birbirlerine duyduğu sevgi ve Monrico’nun Leonora’yı kaçırarak Castellor Sarayı’na götürüşü anlatılıyor. Üçüncü perdede sanatseverler, Monrico ve Leonora’nın sığındıkları Castellor Şatosu’nun, Kont tarafından kuşatılmasıyla birlikte gelişen olaylara tanık oluyor. Bu perdede, Monrico, Leonora’ya duyduğu aşk yüzünden Kont tarafından yakalanıp zindana atılıyor. Perdenin sonunda da Leonora’nın sevdiğini zindandan kurtarmak için Kont’a yalvarışı anlatılıyor. Dördüncü ve son perde ise Leonora’nın, Monrico’nun zindanı önünde ona duyduğu aşkı anlatan aryasıyla başlıyor. Üzücü bir sona sahip opera, son derece karışık eser metnine karşın dünyada en çok sahnelenen operalardan biri olması bakımından da önem taşıyor. KoroşeşiğiniAlessandroCedroneüstlenecek Gürçil Çeliktaş’ın sahneye koyduğu eserde, başlıca rolleri, Şenol Tanıllı, Aykut Çınar, Feryal Türkoğlu, Şebnem Oksal, Eralp Kıyıcı, Tuncer Tercan, Çetin Kıranbay, Sim Tokyürek, Şebnem Algın, Tuncay Kurtoğlu, Mithat Karakelle, Mehlika Karadeniz, Meryem Dolunay Dilek, Serhat Güngör, Efe Kıncal, Okan Başel ve Hasan Çelik üstleniyor. Sunay Muratov ve Artem Makarov’un orkestra şeşiğini, Alessandro Cedrone’nin koro şeşiğini üstlendiği eserin, dekor tasarımı Nihat Kahraman’a, kostüm tasarımı Nursun Ünlü’ye, ışık tasarımı ise Tahsin Çetin’e ait. Kondüvitliğini Umut Yaşar’ın yaptığı eserin metnini ise Salvatore Cammarano yazdı. Kurban’ıbukezüniversiteöğrencilerisahneliyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başkentteki çeşitli üniversitelerde okuyan öğrencilerin 2006 yılında kurduğu Çınar Tiyatrosu, “Komşu Köyün Delisi”, “Kadınlık Bizde Kalsın” gibi oyunların ardından bu kez Güngör Dilmen’in 1967 yılında yazdığı “Kurban” adlı oyunla başkentlilerin karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Oyun, Anadolu kadınının töreler karşısında nasıl ezildiğini konu ediniyor. Kadrosunu tamamen üniversiteli öğrencilerin oluşturduğu oyunun prömiyeri 9 Mayıs’ta, Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi 100. Yıl Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek. “Kurban” adlı oyun, Anadolu kadınının geleneksel aile düzeni içindeki yerini dramatik bir dille anlatması bakımından da önem taşıyor. Mustafa Şenocak, Galip Dağtekin, İklim Demirbaş, Nuray Yıldile getiren Şenocak, oyunu sahnelemek için Güngör Dilmen’den de gerekli izni aldıklarını kaydetti. Daha önce Üstün Dökmen’in yazdığı “Komşu Köyün Delisi”, Yılmaz Erdoğan’ın yazdığı “Kadınlık Bizde Kalsın” gibi oyunları başkentlilerin beğenisine sunduklarını, başkentlilerden büyük takdir topladıklarını anlatan Şenocak, “Amacımız gerek üniversite öğrencilerine gerekse başkentlilere tiyatroyu sevdirebilmek. Biz bu işi kesinlikle para için yapmıyoruz. Burslarımızı bile tiyatro için harcıyoruz. Alkışlarla yaşıyoruz” dedi. Kadrosu tamamen üniversiteli öğrencilerin oluşturduğu oyunun prömiyeri 9 Mayıs’ta, Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi 100. Yıl Kültür Merkezi’nde, saat 19.00’da gerçekleştirilecek. (Oyun hakkında detaylı bilgi için Tel: 0505 703 20 45) maz, Seval Şenocak, Gizem Taner, Merve Öztürk, Emrah Başer, Ozan Aktaş, Buse Önal, Burkay Şentürk, Yasin Yıldız, Ömer Yavuz, Gizay Dağtekin, Şule Şehirli ve Gülşen Topçu’nun rol aldığı oyunun yönetmenliğini Çınar Tiyatrosu’nun Kurucu Başkanı Mustafa Şenocak üstleniyor. Oyunun biletleri ise 5 TL’den satışa sunulacak. Oyunun yönetmeni Mustafa Şenocak, yaklaşık bir yıldır bu oyun için hazırlandıklarını ve bu nedenle çok heyecanlı olduklarını dile getirdi. “Çınar Tiyatrosu tamamen gönüllülük esasına göre kurulmuş bir tiyatrodur. Yerleşik bir sahnesi yok tiyatromuzun. Bu nedenle parklarda, bahçelerde kısacası çalışabileceğimiz her yerde bu oyunu çalıştık ve şimdi başkentlilerin beğenisine sunmaya hazırlanıyoruz. Haliyle başkentlilerden destek bekliyoruz” görüşünü 16
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear