26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Cumhuriyet Ankara 246/20 Mart 2009 İçimizi Sızlatanlar, Ruhumuzu Besleyenler Birarada... Gutman, Gökmen ve CSO... Yans malar Şefik KAHRAMANKAPTAN sefik@kahramankaptan.com sonuçlarıdır. TÜBİTAK’ta bugün ipleri elinde tutan ikiBazı olaylar karşısında söyleyecek söz bulamazsınız. linin oraya oturmasını sağlayan dönemin Başbakanlık MüsHele benim gibi kültürsanat alanında sayfası haftada bir teşarı, günümüzün dokunulmazlık zırhına bürünmüş yayımlanan, hazırlıkbaskı aşamasının biraz uzun olma milletvekili Prof. Ömer Dinçer, şimdi sütre gerisinden sı nedeniyle yazısını da erken vermek zorunda olan biri, kıs kıs gülüyordur herhalde! koyacak tepkisi, söyleyecek sözü varsa, bunun çoktan dile getirildiğini görünce, yinelemekte bir yarar görmez. Arsel’in gerçekleşen öyküsü Hele, kendi alanında yazılmak için bekleyen bir yığın geNeriman Yüce adında bir okuyucu internette Prof. Dr. lişme, konu, olgu varsa... İlhan Arsel’in 2002’deki bir yazısını anımsatıyor. Bakın Balbay’la ilgili söylenebilecek her şeyi meslektaşla Arsel’in 2002’deki saptamasına: rım söyledi ve yazdı. Kocaman bir iç burukluğu... Ardından “Sayıları ve etkenlikleri giderek artmakta olan bir grup TÜBİTAK’taki Darwin sansürü olayı geldi. Bu olay üze molla var ki çoğu ‘Profesör’ unvanlı. Atatürk’ün akılcı eğirine iç ve dış tepkiler günlerdir sürüyor. TÜBİTAK’ta üç tim yoluyla uygarlık rayına oturttuğu bu toplumu, ‘vahiy’ci yıl süreyle, Yayınlar ve Tanıtım Daire Başkanı ve Baş eğitim’ usulleriyle Ortaçağ karanlıklarına sürükleme amakan Danışmanı olarak görev yaptım. O dönemde, Baş cındalar.” kanlık görevinde bulunan Prof. Dr. Namık Kemal Ve bakın Prof. Arsel 2002’den bugünü, TÜBİPak’ın güven ve desteğiyle köklü atılımlar yaptık, çok sa TAK’ta, kimi üniversitelerde olup bitenleri nasıl öngöryıda yeni kitap yayımladık, sekiz yılda satılan miktarda müş: “Uygarlaşmak isteyen bir ülkenin, her şeyden kitabı, piyasanın dağıtım ağını kullanarak, gençlerin, oku önce kendi insanlarını, vahy’in ‘üstünlüğü’ inançlarıyla yucunun ayağına da giderek iki yılda tükettik. Bilim ve değil fakat akıl rehberliği ile düşünebilir kerteye getireTeknik dergisinin yayın yönetmenliğini yapan sevgili Ra bileceğini bilmem ne zaman öğrenebileceğiz? Korkarım şit Gürdilek’in, geceyarılarına kadar bizzat çalışarak ka ki öğreninceye kadar ‘reformcu aydın din adamı’ kılığıliteli, uluslararası standartlarda bir derginin yayımı için gös na bürünmüş mollalarımız, iktidar kırbacıyla başımıza çöterdiği çaba unutulmaz. Ayrıca bu derginin genel rekabet reklenmiş olacaklardır.” ortamı içinde hep piyasada pazarlanması, hem de yeterArsel’in korkusu ve öngörüsü gerçekleşmiş durumli reklam gelirine kavuşarak, maliyetinin bir bölümünü büt da. Esasını “temel bilimler”in oluşturması gereken bir kuçenin sırtından alması için çok çaba gösterdik. rumda “kapıkulu” hiyerarşisi giderek egemen hale geliŞimdiki yönetim işbaşına geldikten sonra, “hiçbir ba yor. Tanrı beterinden korusun! şarı ödülsüz kalmaz!” deyişine nazire, sözleşmesi yeniBu kafayla, Darwin’i, evrim teorisini anlatan, tartışan lenmeyen ilk yöneticidanışman ben oldum! Raşit derginin kitaplarla ilgili daha TÜBİTAK’ta nice gelişmeler olacaktır, yayın çizgisinden ödün vermemeye çalışarak uzun süre bekleyelim, görelim. dayandı, ama şimdiki yönetim kuruma iyice yerleşip güçlendikten sonra onu da baskı altına almaya çalıştı. Raşit de emekliliğini isteyip ayrıldı, şimdi NTV’nin yeni çıkardığı Bilim dergisinin yayın yönetmenliğini yapıyor. Bu süreç içinde, yayın yönetmeliği değiştirildi, ayrıca reklam alınmasına son verildi! Yani kurumun gelir elde etmesi engellenerek devlet zarara sokulmaya başlandı! Yayın kurullarının çalışmasının gerekli üyeler seçilmeyerek bizzat yönetim tarafından engellendiğini, sansür olayı patlak verince yayınların başında bulunan Çiğdem Atakuman’ın “geç” de olsa yaptığı açıklamadan öğrendik. Margulis, M. Maisky, TÜBİTAK’ta sansür olayıyla L. Maisky, B. Yusupof Bilkent’te açığa çıkan gelişmeleri, Türkiye genelinden soyutlamak olanaksız. Aynı gazetenin aynı nüs Yusupov’dan önemli katkı hasında değişik sayfalardaki kimi haberleri alt alta getirAnkara’dan iki önemli viyolonsel sanatçısı geçti. Misdiğinizde, yöneticilerin bakış açılarını gördüğünüzde ha Maisky ve Natali Gutman... İlki Bilkent’in, ikincitablo net biçimde gözlemlenebiliyor. TÜBİTAK, YÖK, si CSO’nun konuğuydu. Avrupa’da 50100 Avro ödenerek rektörleri bu dönemde yenilenen kimi üniversiteler, konserine bilet alınabilen böylesine yıldız virtüözleri, THY, DDY... Bu bir “zihniyet”in yansımasıdır. Ankara’da Bilkent’te 15 TL, CSO’da 5 TL ödeyerek izOlup bitenler bu “zihniyet”in eyleme geçirilmesinin leyebilmek çok önemli bir olanak. Nitekim, her iki kon serde de Ankara’daki çello öğrencilerinin çoğunu heyecanlı birer izleyicidinleyici olarak görmekten mutluluk duydum. M. Maisky, Bilkent’te Benjamin Yusupov’un kendisine 60 yaş armağanı olarak besteleyip ithaf ettiği konçertonun Türkiye prömiyerini yaptı. Tacikistan doğumlu Yusupov’un kendine özgü, tüm kültürleri kucaklayıcı, egzotik ögeler içeren müzik dilini bu konçertoda netlikle algıladık ve hayranlık duyduk. Solo çelloda büyük ustalık ve duyarlık isteyen pasajlar, eşlikte yer yer vurmalılardan elde edilen sıcak renklerle senfonizmin doruğuna çıkan yapıt, fazla akademik ve matematiksel olmadan da, herkes tarafından dinlenebilir çağdaş müzik yapılabileceğinin güzel bir örneği. Yusupov’un yönettiği BSO eşliğinde ikinci olarak da Maisky, 22 yaşındaki kızı piyanist Lily ve son dönemin üstün yeteneklerinden Alissa Margulis’le Beethoven’in üçlü konçertosunu seslendirdi. Bu yapıtın, kızı Lily’in sahne deneyimi kazanması için seçildiği anlaşılıyordu ama genç piyanist yeterli müzikaliteyi sağlayamadı ve çello ile kemanın düzgün yorumuna karşın, yapıttan beklediğimiz lezzeti alamadık. Burada önemle vurgulanması gereken bir gelişme şu: Maisky, Yusupov ve öteki iki solist, Bilkent’in bir kültür hizmeti olarak, aynı konseri Erzurum’da Bilkent Özel Lisesi öğrencileri, velileri ve Erzurumlu müzikseverlere tekrarladı. CSO’daki çifte ziyafet CSO’da Natali Gutman ise Rus ekolünün önemli bir icra örneğini Şostakoviç’in 1. konçertosunda verdi. Gutman’ın kaşesi Limak Holding’in katkısıyla ödendi. Kullandığı yüksek volümlü 1731 yapımı Guarneri del Gesu çalgının sağladığı ses rengine yüksek teknik ve duygusunu ekleyerek unutulmaz bir konsere imza attı. Hele alkışlara cevap olarak çaldığı iki ayrı Bach Suit’le deyim yerindeyse güzel bir yemeğin üzerine kaymaklı ekmek kadayıfı sundu! Gutman, 4 Nisan’da Uluslararası Ankara Müzik Festivali’nin açılış konserinde çalacak olan viyolonselin yeni Türk yıldızı Benyamin Sönmez’in de hocasıydı. Ama bu konserdeki ziyafet Gutman’la sınırlı değildi. CSO, yükseliş çizgisini sürdürmekte olduğunu Rengim Gökmen yönetiminde Stravinsky’nin İlkbahar Ayini bale suitini seslendirirken gösterdi. İnce ayrıntılarıyla yapıtı önceden çok iyi analiz ettiği anlaşılan Rengim Gökmen, cuma akşamı orkestranın tüm üflemeli ve vurmalı kadrosunun dikkatli, başkemancı sandalyesinde oturan Tangör Ertaş önderliğindeki yaylıların bütüncül icrasıyla adeta stüdyo kaydı gibi bir seslendirmeye imza attı. Herkese teşekkürler. 18
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear