26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Cumhuriyet Ankara 226/31 Ekim 2008 Bebeklerden bir sessiz film: u yazıda bir grup küçük çocuğun öncülük ettiği bir hikayeyi paylaşmak istiyoruz sizlerle. Bu hikaye İtalya’daki bir bebek merkezi ortamında geçmektedir. Hikayedeki çocuklar henüz konuşamamakta ve altlarındaki bezlerden ve yer çekiminin kuvvetinden çok emin adımlar bile atamamaktadırlar. Her şeye karşın bu bebeklerin elleri ve gözleri çok hızlıdır. Çok hızlı arkadaşlık kurarlar ve her biri muhteşem birer iletişimcidirler. Hepsi fikirlerle doludur ve ilişkilerinde yaratıcıdırlar. Balık hikayesi, içinde altın balığın resimleri olan ilgi çekici bir kitap ile başlar. Bu küçük balık da hareketlerinde sessiz ve hızlıdır. Bu resimler gerçek bir altın balığın okuldaki akvaryuma gelmesiyle yaşam bulur. Çocuklar balıkla arkadaş olurlar. Balığa yemek yedirir ve uyuturlar ve balığa “Merhaba” demeyi öğrenirler. Balık çocuklarla konuşur. Çocuklarla balık arasındaki dilsel kodlar bebeklerin öğretmenleri için gizemli bir sırdır ama çok etkili bir şekilde işe yaradıkları konusunda da hemfikirdirler. Resimli bir kitap ve akvaryumdaki balığın ardından yıllardır büyük bir deniz kabuğunun içinde uyuyan plastik bir balığın gelmesi oyuna sürpriz ve heyecan katar. Bu dakikadan sonra birbiri ardına pek çok olay gelişmeye başlar. Hem plastik balığın hem de akvaryumdaki altın balığın varlığı bebekler için zorluk yaratan bir durum oluşturur. Bu çelişkili durumdan kurtulmak isteyen bir çocuk plastik balığı aniden ve gizlice balkondan atar. Ancak bir başka çocuk da arkadaşlarının çektiği acıyı görerek balığı kurtarmak için harekete geçer. Plastik balığın kurtulmasıyla çok dramatik ve duygusal anlar yaşanır. Çocuklar balıkların yeniden bir araya gelişini mutlu sarılmalarla kutlarlar. Bu yaşananlar çocukların dünyasında arkadaşlık bağlarının ne kadar güçlü ve vazgeçilmez olduğunun bir kanıtıdır adeta. B Balık Hikayesi ni, ellerini ve gözlerini sürekli gözlemlemek durumunda kalmışlardır. Çünkü kelimeler, eylemler ve duygular bunlardan doğar ve bu gözlemlerden onların yaptıkları şeylerin anlamları bulunabilir. Balık hikayesi konuşma dili oluşmadan önce bize dilin ne kadar güçlü bir kaynak olduğunu gösterir. Buna ne kadar ikna olursak küçük çocukların dünyasına olan saygımız ve beklentilerimiz o kadar artar. Bu dünyanın gidişatını görünce de çocuklarla daha sürekli ve daha yüksek kaliteli diyalog kurma ve çocukların birbirilerini arayacakları, birbiriyle konuşacakları ve arkadaş edinecekleri geniş fırsatlar sunmanın ömemini anlarız. Bu hikaye aynı zamanda bize çocuklar için grup deneyiminin önemini ortaya koyar. Grup deneyimi çocukların olaylara hakimiyetini ve yaratıcılık kapasitelerini artırır. Çocuklar çevreleriyle etkileşerek yetişkinler, olaylar ve kendi yaşıtlarının dünyasındaki ilişkileri aktif olarak dönüştürerek öğrenirler. Çocuklar arasındaki etkileşimin kendisine has bir üretkenliği vardır ve hayatın ilk yıllarında özel bir önem verilmelidir. Bu çeşit etkileşim çocuklar için bir ihtiyaç ve istektir ve hayati önem taşır. Bunun için çocuklara ortamlar hazırlanmalıdır. Bizce bebekler konuşarak dünyaya gelir. Tabii ki bizim tanımlayabildiğimiz seslerden oluşan kelimeler doğum sırasında yoktur ve aylarca da gözlenmez. Ancak bu durum bebeklerin mesajları ve sohbetleri toplayarak, ileterek ve araştırarak arzulu bir şekilde iletişime geçmelerini ve arkadaşlıklar kurmalarını engelleyemez. İletişim becerileri birden bire ve kendiliğinden ortaya çıkıvermez; bu beceriler bebeklerin sessiz laboratuvarında uzun bir hazırlık döneminden sonra gelişmeye başlar. Sonuç olarak söylemek isteriz ki doğal olarak arkadaş edinme ve kendi yaşıtları arasında öğretmen gibi davranma sanatına sahip olan çocuklar bu beceriyi havadan öneriler alarak geliştirmezler. Çocuklar yetişkinleri model alır ve uygularlar. Öğretmen ve aileler arasındaki işbirlikçi çalışmalar da çocuklardaki bu gelişimi destekleyen en önemli unsurlardır. Bizce bebekler konuşarak dünyaya gelir Hikaye resimli bir kitapla başlar Çocukların hikayesinde sesler ve mimikler vardır İşte bu kısa hikaye sessiz bir film gibi yaşanır; tıpkı Charlie Chaplin ile Laurel ve Hardy filmlerindeki gibi. Çocukların bu hikayesinde de tek bir kelime işitilmez. Sadece sesler, mimikler ve bağırış çağırışlar vardır. Çocukların bulunduğu ortamda hava, birçok sinyal, el hareketleri, yüz ve vücut değişimleriyle doludur. Bu yüzden çocuklarla beraber olan öğretmenler onların yüzleri 11
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear