Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
20 TEMMUZ 2025
5
Duru bir gürültü
Thom Pain’e
sahnede, Cem
Murathan’a
ekranda, bir
dizi satıra da
şarkılarında hayat
AY’A SEYAHAT
veren Hakan Kurtaş
ile “ne yapacağı
Eskisi kadar
belli olmayan”
karakterlerin
görkemli değil
ve yaratımın
dünyasında
Mutfakta artık kaos yok, yalnızca trajedi var.
BAŞAK BIÇAK gezindik.
ep aynı yapma niyetiyle” basakbicak
yerde takılıp çıktığı yolda ne @gmail.com
kalsanız yazık ki daha
ve her gün çok yalpalıyor.
“Haynı olsa Üç sezon boyunca Carmen’le
ve yaptığınız hiçbir şeyin önemi birlikte büyüyen, dönüşen, kendi
olmasa ne yapardınız?” tekamüllerini sürdüren her bir
The Bear’ın, dördüncü sezonu karakter, bu sezonda ana karakterle
Bill Murray’in, “Groundhog Day” benzer bir evrim sürecine
(1993) isimli klasik filminde giriyorlar. Her birinin yolculuğu
ekranda söylediği bu sözlerle farklı ancak bizi -haliyle- en
Mekân:
açılıyor. Her sabah, aynı günü çok ilgilendiren, Carmen’inki
Delicatessen Etiler
yeniden yaşayan ve sonsuz bir oluyor. Bu noktada şunu sormakta
zaman döngüsünde sıkışıp kalan yarar var: Biz Carmen’i neden
bir karakterin hikâyesi, “The bu kadar çok sevdik? Ve neden
Bear”daki ana karakterimiz şimdiki yolculuğunu salt bir
Carmen’in (Jeremy Allen White) insani bıkkınlık olarak görüp onun
-dolayısıyla da bizim de- bir sezon yanında olamıyoruz? Nedenini
boyunca düşeceği bir zaman söyleyeyim: Çünkü bu kimlik
döngüsünü tanımlıyor. Çünkü krizinin merkezine yerleştirilen
“The Bear”, kaosla çevrili bir ve bu sezonun ilk rüyâ sekansı
restorana hapsetmekle uğraşmak ile finalde verilen “öz”, dördüncü
istemiyor artık seyircisini. Onun sezonunun sonunda artık inandırıcı
çok daha “derinlikli”, kabuk olmaya yetecek güçte değil. Bu
değiştirme sancılarıyla kıvranan öz, belki üçüncü sezonda işlevsel u Yoğun bir spor
protagonistinin acılı ruhuna ortak olabilirdi ancak bu sezon, bu çapta programınız var. Peki mental
anlamda farklı çalışmalar da yapıyor
etme amacı var. Evet, bu sezon bir dönüşümü tetikleyecek kırılma
musunuz?
Carmen’in Gregor Samsa misali noktası için yetersiz kalıyor.
Evet, spor beni zinde tutuyor.
metamorfozuna tanıklık ediyoruz Pek çok eleştirmenin tersine
Genelde kardiyovasküler ağırlıklı
ancak bu süreç en az onun yaşadığı ben yaratıcıların bu rota
çalışıyorum ama son zamanlarda
kadar çileli oluyor bizler için de. değişikliğini bilinçli bir şekilde,
nefes egzersizlerine de başladım. O,
ana karakterinin her koşulda
BİR MATEM ÖYKÜSÜ
zihinsel olarak beni çok rahatlatıyor.
işleyecek cazibesiyle ilişkili olarak
The Bear, ilk sezondan itibaren
Oyunculukta da nefesin ne kadar
yürüttüklerini düşünüyorum.
kıvılcımı ateşleyen fikri ve
belirleyici olduğunu sahnede
Sorun şu ki ne Carmen o kadar
çekirdeğine yerleştirdiği yas
anlıyorsunuz. Şimdi biraz da
“görkemli” ne de bu kendisini
temasıyla göz alıcı bir dünya
o nefesi gündelik hayata
aşırı ciddiye alan anlatı stilinin
kurmayı başaran bir diziydi. Bir
taşıyorum.
bunca kasveti kaldıracak gücü
ailenin trajedisi, bir restoranın
var. Tekrarlıyorum, Carmen’in
mutfağında sümen altı edilmeye
nun ekrandaki varlığı, içinde arıyordum. Önemli olan hangi disiplinin
dönüşümünün dördüncü sezonun
çalışılan ancak üstü örtüldükçe
DENIZ ÜLKÜTEKIN
yer aldığı projenin de gücünün o anki ruh halini daha iyi aktarabileceğini
ana fikri olarak hatalı olduğunu
daha çok kanayan, çığlık
altını çizen bir unsur. Son bilmek.
düşünmüyorum ancak dizinin
çığlığa bağıran, nefes kesici
olarak “Kimler Geldi
seyircisine bundan çok daha
KARAKTERİN SPOTIFY LİSTESİ
bir kaosla unutulmaya
O Kimler Geçti”nin ikinci
fazlasını borçlu olduğuna
çalışılan bir matem öyküsü
sezonunda Cem Murathan olarak
inanıyorum. Aile trajedileri,
u Farklı disiplinler üretim süreçlerinizi
biçimi kazandı. Başrolündeki
izleyiciyi derinden etkileyen
yas süreçleri, travmalar, kimlik
de etkiliyor mu? Tiyatroda oynadığınız
Carmen, hırsı, yeteneği ve
karakteriyle bizlere göründü.
bunalımları, affetmek/affedilmek, Thom Pain karakterinden örnek vermem
mükemmeliyetçi tavrıyla
Ancak Hakan Kurtaş’ı görüp
devam etmek/edememek, gerekirse, karakteri oluştururken sadece
hem ailesini onurlandırmak
duyabileceğiniz tek yer senaryoya mı odaklanıyorsunuz yoksa
bunların her biri sinema tarihinde
hem de travmalarla dolu
başka metinler, müzikler de bu sürece
öykülemeyi tek başlarına ayakta ekran değil. Kısa süre önce
geçmişini iyileştirmek istedi.
eşlik ediyor mu?
tutabilecek kadar kadim arketipler. “Sen Hep Varsın” isimli
Ancak ne acımasız restoran
Kesinlikle etkiliyor. Mesela
“The Bear”, ilk sezonda attığı bu teklisiyle müzik kariyerinde
sistemi izin verdi onun ruhunun
Thom Pain’in bir Spotify listesi
bereketli tohumları kurutmaktan güçlü bir adım attı. Hypers
durgunlaşmasına ne de o dünyanın
var. Onu sadece repliklerle değil,
başka bir şey yapamadı. Şimdi Music etiketiyle dinleyicilerle
kaotik yapısı... Mücadele
o karakterin dinleyebileceği
elinde, o çok güvendiği ana buluşan şarkı Kurtaş’ın yaklaşık
ettikçe yoruldu, çırpındıkça
müziklerle de inşa ettim. Hatta
karakterinin ve dizinin isminin beş yıldır sürdürdüğü kişisel
battı ve sonunda dördüncü
bazen bir kelimeye takılıyorum,
popülaritesi dışında bir şey yok.
müzik üretiminde “Bir Bir” ve
sezonda “dönüştüğü” hale
onun peşinden gidip başka bir metne
“Armağan” üretimleriyle oluşturduğu
büründü. Artık karşımızda,
ulaşıyorum. Yani karakteri beslemek için
ses bütünlüğünün yansıması. Tiyatro
mutfağın karmaşasından
sadece senaryoyu değil, çevresindeki her şeyi
sahnesinde de iki yıldır tek kişilik oyunu
ve geriliminden beslenen,
okurum. Bu sırf ürettiklerim değil, bir şarkı bir kitaptan
“Ben Çoktan Gidersiniz Sanmıştım” ile oldukça zorlu
onunla can suyu bulan
paragraf da olabilir.
bir karakter olan Thom Pain’e yaşam veren Kurtaş ile
bir karakter yok. Bilakis,
sanatın her alanındaki üretim ve varoluş biçimleri üzerine
u Thom Pain’e yaşam vermenin kariyerinizde önemli bir
giriş sekansındaki referans
keyifli bir sohbet yaptık.
eşik olduğunu düşünüyorum. Siz onda neyi değiştirdiniz, o
gibi kapana kısılmış ve
sizde neyi?
u Müzik, bildiğim kadarıyla sizin için yan bir uğraştan çok
buradan çıkmanın bir yolunu
Çok şey… İki sezondur oynuyorum ve sahnede
daha fazlası. Uzun süredir şarkılar yayımlıyorsunuz.
bulamayan bir birey var.
tek başımayım. İlk başta korkutucuydu ama zamanla
Daha küçük yaşlardan itibaren müzik benim için bir
Bu ana kadar benim için
sahnedeki boşluklarla, sessizliklerle ilişkim değişti.
ifade alanıydı. Duygularımı, sıkışıklığımı, neşemi orada
her şey çok “insani”, çok
Artık en arka sıradaki izleyicinin duygusunu bile
daha rahat anlatabildiğimi fark ettim. Sonra iş biraz
kabul edilebilir bir dönüşüm
hissedebiliyorum.
ciddiye bindi. Ama hâlâ kendime “saçmalama hakkımı
hali. Ancak bu değişimin
kullanıyorum” diyerek yaklaşıyorum.
u Peki isterseniz Thom Pain’den Cem Murathan’a geçelim.
evreleri, olması gerektiği
Ona yaşam vermek nasıldı?
gibi ikna edici biçimde
u Saçmalamak derken işi de küçümsemeyelim. Oldukça
Çok keyif aldım. Ben ne yapacağı belli olmayan
ilerlemediği için “The Bear”,
profesyonel bir üretim süreci var ortada. Biraz bundan da söz
karakterleri seviyorum. Cem Murathan da öyleydi.
talihsiz üçüncü sezonundan
edebilir misiniz?
İçinde çelişkiler olan, sabitlenemeyen, öngörülemeyen
sonra “daha iyi bir şey
Tabii, saçmalamak demem, gevşek üretmek anlamında
karakterler bana daha zengin geliyor. İzleyici ne zaman
değil. O özgürlük hissinden bahsediyorum. Can Kazaz’la
ne yapacağını kestiremiyor ve ben o belirsizlik alanını
yollarımız kesiştiğinde işler başka bir yere evrildi. Onun
seviyorum.
müzikal dünyası çok hoşuma gidiyor. Birlikte çalışınca,
hangi fikri şarkıya koyabileceğimize daha iyi karar
u “Kimler Geldi Kimler Geçti” sizi farklı bir takipçi
verebildiğimiz bir sürece girdik. Bir yandan da üretim kitlesiyle tanıştırdı mı?
süreci daha tutarlı bir forma kavuştu. Evet, kesinlikle. Dizi çok geniş bir kitleye ulaştı. Daha
önce beni tiyatrodan tanıyanlar dışında bambaşka bir
u Müzik, oyunculuk öncesi erken çocukluk hayaliniz
izleyiciyle buluştum.
miydi? Çokdisiplinli bir sanat üreticisi olarak hangi yöne
odaklanacağınıza karar verme süreci nasıl işliyor? Çünkü bu
u Yapımın setinde sanki oldukça pozitif bir hava varmış gibi
durumun içinde kaybolmak da çok mümkün.
geliyor. En azından ekrandan yansıyan his o.
Evet, müzik hep vardı. Ama sonra hayat “Karar ver”
Evet, sette çok güzel bir enerji vardı. Oyuncu kadrosu
dedi. O karar tiyatrodan yana oldu ama ben bu üretim
ve ekip gerçekten uyumluydu. Bu da bence izleyiciye
biçimlerini birbirinden çok ayrı görmüyorum. Şiir
geçti. Oyuncuların birçoğu zaten birlikte oynamaktan
yazıyordum ama onları şiir olarak paylaşamayacağımı ve vakit geçirmekten keyif aldığım insanlardı. Bir kısmı
fark ettim çünkü ortam fazla serseriydi. O şiirler şarkıya da orada tanıdığım kişilerdi ve birlikte uyumlu bir ekip
dönüştü. Aslında hangi yolla ifade edebileceğimi olduk.
NEFES
ÇALIŞIYOR
PUANIM: 6/10
Fotoğraf: Vedat Arık