Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
18 ŞUBAT 2024
5
Erdem Şenocak’a Burak’ın ‘öteki’ Burak’tan neyinin eksik olduğunu sorduk
‘Hem hiçbir şey
hem de her şey’
özel ilgim sayesinde
Son dönemde nitelikli
olabilir. Kendini
yapımlarda hep karşımıza
aynı anda arşın
tepesinde ve yerin
çıkan oyunculuğuyla dikkat
dibinde gören bu
çeken bir isim: Erdem Şenocak.
karakter türü hem
bir okuyucu hem de
on günlerde en çok dikkat bir oyuncu olarak
deniz
çeken oyunlardan birisi ilgimi çekiyor.
ülkütekin
“Öteki”. “Kurak Günler Büyüklenmeden
ile geçen yıl beyazperdeye aşağılanmaya
Sdamga vuran yönetmen saniyenin onda birinde geçen Burak
Emin Alper’in ilk tiyatro yönetmenliği Çıplak, şifrelerini çözdüğünüzde ve
deneyiminde Burak Çıplak adlı yalanlarına kanmadığınızda oyuncu için
çok oyuncaklı bir role dönüşüyor. Bir
karakterin iki farklı izdüşümünden
şansım da bu karakteri Cem’le (Yiğit
birisi Erdem Şenocak. Son yıllarda
‘emin
Üzümoğlu) birlikte canlandırmam.
sanatsal yaklaşımı ve oyunculuk
Provalarda karaktere dair
başarısıyla dikkat çeken pek çok yapımda
Alper
bulduğumuz şeyleri birbirimize
yer alan başarılı oyuncu ile 29 Şubat’ta
pasladık, birbirimizi izleyip
Maximum UNIQ’te sahnelenecek oYuncu od Aklı’
çokça yönlendirdik ama ek
“Öteki”yi ve Şenocak’ın kendine özgü
u emin Alper’le “kurak Günler”de
olarak bence seyirci ikimizi
oyunculuk yöntemlerini konuştuk.
birlikte çalıştınız? kendisiyle ilk tiyatro
de aynı rolde izleyerek
u Dostoyevski’nin novellası üzerine inşa
yönetmenliğinde sahnede çalışmak nasıl bir
karakterin birimizin
edilse de Burak Çıplak birçok açıdan da
deneyimdi?
belki de erişemeyeceği
açan şey, eksikliklerimizi ve başkalarını
kendine özgü bir karakter. Seyirciyi zaman
emin Alper’in oyuncu odaklı bir yönetmen
bir yönünü diğerimiz
taklit ettiğimizi gizlemeye çalışmak ve
zaman güldürüyor, gerçekler karşısındaki
olduğunu düşünüyorum. “kurak Günler”de de
sayesinde görebiliyor.
acizliğiyle olaylara bakışındaki nahiflik sahte bir orijinallik havasına bürünmek.
süreç benim için böyle işlemişti. dolayısıyla
çatışıyor, tüm bunları yaparken toplumsal
Bu bağlamda da Burak Çıplak’ın
onunla rahat ve yaratıcı bir ilişkimiz
içsel buhran
yozlaşmaya da yansıtıcı oluyor. Tüm bu
“öteki”nden birçok eksiği var, ondan
olacağından emindim, öyle de oldu.
özgünlük, sizin karaktere kattıklarınız u Burak Çıplak’ın bir
öğrenecek birçok şeyi var. Keşke bunları
Sinema yönetmenliğinden gelen birçok
olmadan gerçekleşmezdi diye düşünüyorum. toplumun yarattığı krizlerin
kendine itiraf etse ve hastalanmasa…
departmanı aynı anda yönetme
sonucunda yaşadıkları var bir
Emin’in (Alper) uyarlamasının
becerisi de “Öteki” gibi birçok
u Her rolünüzde sanki bulunduğunuz
de içsel buhranlarının getirdiği
Dostoyevski’nin novellasının ruhunu iyi
öğeyi birleştiren büyük bir
mekânda çok uzun süredir varmışsınız,
kırılmalar... Burada metin bize hem
yansıttığını düşünüyorum. Oyunu ilk
prodüksiyon için faydalı
hikâyeyi gerçekten yaşamış ve sahnede,
karakterin içsel yolculuğuna hem
okuduğumda Burak Çıplak bize her ne
oldu.
kamera karşısında yeniden canlandırıyormuş
de toplum içinde resmettiği çürümeye
kadar günümüz Türkiyesi’nden
hissi verdiğinizi düşünüyorum. Özellikle
odaklanmamız için alan açıyor. Sizce Burak
seslense de Dostoyevski’nin
“Kurak Günler ve “Kuru Otlar Üstüne”de
Çıplak’ın sorunlarının nedenlerini içeride mi
sesi hiç kaybolmamıştı derinden u Burak’ın öteki Burak’tan neyi eksik?
aramak lazım yoksa dışarıda mı? karakterinizi bu gözle izlemiştim. Sanki
bir Dostoyevski, hatta bir Hem hiçbir şeyi hem de her şeyi...
Sorunun kaynağının içeride olduğunu siz orada repliğinizi bekliyormuşsunuz da
Gogol tınısı duyuluyordu. Bu, Hepimiz kendimizi başkalarıyla
kamera set ekibi sonradan gelmiş gibi... Bu
düşünegeldim hep. Kendine sürekli
karşılaştırıyor, kendimizde bazı
Dostoyevski’nin çağları aşan
uyumlanmayı nasıl yakalıyorsunuz?
başkalarının gözünden bakmak,
dehasının yanı sıra onu iyi bir eksikler buluyor ve karşıdakinin,
Teşekkür ederim, çok mutlu oldum bu
başkalarıyla kıyaslamak, insanı hasete,
şekilde anlayıp uyarlayan Emin’in “öteki”nin bizden daha “tam” olduğunu
yorumunuzdan dolayı. Az önce oyuncuyu
hınca sürükleyen bir tür hastalık ve insan
kaleminin sayesinde tabii ki. düşünüyoruz. Bir sonraki adım da
bir uyarlamacıya benzetmiştim. Bu
bunu kendi kendine yapıyor çoğu zaman.
Öyle ki oyunda novelladan “öteki”ni rakip, hatta düşman olarak
uyarlamayı yapabilmek için oyuncunun
Ancak günümüz dünyası da insanı hem
uyarlandığına emin olduğum görmek. Aslında bu akıl yürütmeyi
başkalarından yalıtması ve bireysel bir tür mühendislik yapması gerekiyor
bir tiradın Emin tarafından devam ettirsek “öteki”nin de kendisini
bir yaşama itmesiyle, insanları sürekli diyerek ikinci bir benzetme yapmış
sıfırdan yazılmış olduğunu bizle karşılaştırdığını, kendinde eksikler
olayım. Başta bir mühendis gibi
kendini başkalarıyla karşılaştırmak
novellayı tekrar okuduğumda bulduğu sonucuna varacağız ama
zorunda bırakmasıyla, “herkes her şeyi soğukkanlı yaklaşıyorum. Karakterin
fark ettim. Oyuncuların katkısına
bunu yapmıyoruz. Herkesin bize karşı
yeterince isterse yapabilir” türünden koşullarını analiz ettikten sonra sahnenin
gelince her oyuncu oyun
olduğu sanrısına kapılıyoruz. Aslında ne
yalandan özgürlük vaatleriyle yetersiz
ve karakterin eylemlerini bulmaya ve bu
metnini sahneye uyarlayan
herkes bize karşı, ne biz “öteki”lerden
hissettirip bu hastalığı körüklüyor. eylemleri harekete, sese nasıl dökeceğime
bir tür uyarlamacı bence. Biz
daha eksiğiz. Eksiklik sandığımız
Eklemek lazım: Nereye baksan haksızlık, kafa yoruyorum. Bu arayış, hem masa
de Emin’in Dostoyevski’yi
şey çoğunlukla özgünlüğümüz. Başa
adaletsizlik gördüğün bir ortamda
özümseyip yeniden yazdığı başında hem de sahnede ya da kamera
dönecek olursam bu anlamda Burak
insanlara “Bu kendi kendine yarattığın bir
önünde sürüyor. İkisinin farkı, masa
gibi Emin’in metnini kavrayıp Çıplak’ın “öteki”nden hiçbir eksiği yok.
sorun, kendi içinde çöz demek” de abes. başında bilinç ve akıl daha ön plandayken
yeniden yazmalıydık. Eğer
Tabii, başkalarına benzemeye çalışmak,
Ancak öyle bir durumda dahi insanın akıl
bahsettiğiniz gibi bir katkım oynarken bilinç dışının ve sezginin sazı
tek başına kötü bir şey değil. İnsan
sağlığını koruyabilmesi için haksızlığa
olduysa Dostoyevski’nin birçok eline alması. Karakterle “uyumlanmaya”
başkalarının iyi yönlerine öykünebilir,
uğrayan başka insanlarla dayanışması
öyküsünde, romanında benzerlerini
öykünmeli. Taklit ederek öğrenen başladığımı hissettiğimde ise kendimi
aklıma gelen tek çözüm.
gördüğümüz “yeraltı” karakterine olan
varlıklarız sonuçta. Burada hastalığa yol daha da serbest bırakıyorum.
Yıkıcı, sarsıcı ve izleyicisiyle mesafesini koruyan bir Balkan anlatısı
Bir ailenin güvenli gölgesi
“Bunları hiçbiri olmasaydı sana diler gibi bizimle birlikte biraz
anlatabilirdim. Bak, bu senin geriden bakmak istiyor olanlara...
binan. Yirmiye kadar say, koşarak Ancak bu bilinçli çerçeveleme,
Akbank
geleceğim...” yönetmenin kendi yaşadıklarını
tasvir etmesini sağlarken
UBI Türkiye’de
Sanat’ta
seyircisini de mesafelendiriyor
gösterime giren
öyküye, karakterlere... Hikâye
Hırvat yönetmen
varoluş
aktıkça aile bireyleri çaresizce
Juraj Lerotic’in
Damir’i korumaya, alelacele onu
Motobiyografik filmi
iyileştirebilecekleri bir yerlere
yansımaları
bu sözlerle açılıyor. Hemen ardından
götürmeye uğraşırken Damir’i bu
filmin başrolüne de yaşam verdiği
çık Diyalog İstanbul
duruma getiren kalp kırıklıkları
karakteri Bruno giriyor kadraja
ve Akbank Sanat
yerlere saçılmaya başlıyor. Hırvat
koşarak... Uzaktan, telaşla Zagreb’in
Aişbirliği ile bu yıl
bürokrasisinin beceriksiz ve ilgisiz
bir mahallesindeki eve
5. kez düzenlenen “Çağdaş
tutumları karşısında ne yapacağını
girmeye çalıştığını
Sanat ve Küratörlük” seminer
AY’A SeYAHAt kalp sızısına dönüşen duru stiline ve kamerasına kadar
bilemeyen anne ve ağabeyin
görüyoruz. Paniğinin
programının ikinci dönem
yolculuğu üzerinden ulaşıyor, dingin ve sakin sahnelerin
yaşadıklarıyla öykü hiciv kaftanını
nedenini anladığımızda
mezunlarının sergisi Akbank
bu soruyu soruyor ve dilini oluşturuyor.
giyiyor. Aile için Damir’i korumak
ise her şey yerli yerine
Sanat’ta sanatseverlerle
ekliyor: “Aileniz sizi ne
güçleştikçe geçmişin ve geleceğin
uzaktan izlemek
oturuyor. İntihara
buluşuyor. “Niyetler 2” isimli
kadar severse sevsin,
yıkıntıları birbirine karışıyor, film
meyilli kardeşi Damir’in Gerçekten de girizgâhtan
sergide katılımcı küratör
sizin ‘güvenli yeriniz’
bittiğine aklımızda ve kalbimizde
itibaren bulunduğumuz her
adaylarının insanın kendi kendisine zarar verdiğini
kendiniz, kendinizi
yalnızca ailenin kederi kalıyor.
varoluşu ve yaşamı üzerine telefondan öğrenen sokakta, her odada bizi ağaçların
sevmenizden ibaret
“Güvenli Bir Yer”, malzemesini
düşünmeye ve sorgulamaya Bruno var gücüyle onu arkasına, kapı aralığının ardına,
aslında...” Bu çok yalın
kalp kırıklıklarından oluşturan bir
BAşAk BıÇAk
yönlendiren niyetleriyle kurtarmaya çalışırken camların gerisine kamerayla
ve alabildiğine masum anlatıyla, acılı bir annenin ağıtıyla,
oluşturdukları projeleri yer
bir yandan da ilk uzun birlikte yerleştiren yönetmen bir
söylem “Güvenli Bir kardeşini korumaya çalışan bir
basakbicak
alıyor. Bu yapıtlar aynı mekân
metraj filminin acıyla yandan olayları ve bu acılı ailenin
Yer”in kalbinden, başka ağabeyin çaresizliğiyle yüklenmiş
@gmail.com
için tasarlanmış olmalarına
dolu köşelerini açık öyküsünü uzaktan izlememizi
bir deyişle yönetmenin bir film. Eğer Lerotic, trajediden
karşın yaşama farklı açılardan
etmeye başlıyor. kendi kalbinden ve sağlarken bir yandan da içten içe kaçınan üslubunun dozunu bu
bakan projeleri bir araya
Ailenizin sizi koruması, kardeşine duyduğu sevgiden yaşadığı olayı uzaktan izlemiş
denli “kaçırmasaydı” bu yalın
getirmeyi hedefliyor. Sergi 9
sizi kendinizden korumaya yeter ileri geliyor. Üstelik anlatının olmayı ümit ettiğini hissettiriyor.
drama, daha yoğun bir anlatıyla
Mart’a kadar ziyarete açık.
mi? “Güvenli Bir Yer”, Damir’in çekirdeğinden taşarak yönetmenin Sanki hiç yaşamamış olmayı
taçlanabilirdi.
Fotoğraf: Aslı Çelikel
Puanım: 6.5/10
Fotoğraf: Vedat Arık