25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

8 MAYIS 2022 4 MUBI'de gösterime giren Volkan Üce'nin Her Şey Dahil isimli belgeseli turizm sektörünün çarkları içinde sıkışan iki gencin öyküsüne odaklanıyor. Otel Hayaletleri: Her Şey Dahil mut, şüphe ve ni- yoldan geçtiği için çoktan öğ- ROSEBUD hilizm... Bir ca- renmiş. “Bir fotoğraf çek ve mın buğusuna aynana as” diyor işe alırken, yazdığı kelimeler- “Yaz sonunda değişimini ken- Ule içinde bulundu- din göreceksin”... ğu koşulları sorgulayan “şüp- SINIF AYRIMI heci” Hakan ile doğası gere- Her Şey Dahil, Michel ği düzene kolaylıkla enteg- Houellebecq’in “Platform” re olabilen “umutlu” İsma- isimli kitabı üzerinde temel- il... Bir otelde, iki yaz boyun- BAŞAK BIÇAK lendirdiği öyküsüyle iki yaz ca mevsimlik işçi olarak çalı- boyunca ana karakterlerini ta- şırken dönüşen, egemen yapı- basakbicak kip ediyor. Otelin günlük akı- nın kölesi olmaktan kaçınır- @gmail.com şında konumlandırdığı kame- ken çarklar arasına sıkışan iki rasıyla İsmail ve Hakan’ı iz- genç... Volkan Üce, İstanbul lerken mikrodan makroya ha- Film Festivali’nden mansiyon reket ediyor ve bir bakıma sisteme, sınıf ödüllü belgeseli Her Şey Dahil’le, otel- ayrımına, Doğu-Batı farklılıklarına, ge- lerin dişlilerini çeviren hayaletleri görü- lir dağılımındaki adaletsizliğe, göçe ve nür kılıyor. hatta yabancılaşmaya dair yığınla kavra- BOLCA HAYAL KIRIKLIĞI mı sorguluyor. Felsefe okumaya devam Türkiye turizminin can damarı her şey etmek isteyen Hakan, idolü kabul etti- dahil sistemi, bu düzenin tüketicileri tu- ği Dostoyevski ve Puşkin üzerine turist- ristler için olduğu kadar, mekanizma- lerle konuşmaya çabalarken ve kur kri- yı diri tutan parçaları oluşturan çalışan- zi yüzünden buharlaşan yurtdışı hayal- lar için de “her şeyi” ba- leriyle her gün biraz daha rındırıyor. Bir umut “kaybolurken” eko- PUANIM: 7/10 gelinen bir tatil nomik koşulların beldesi, utan- gençlerde ya- gaç tavır- rattığı yıkı- lar, hay- mın simgesi ranlık do- oluyor. İs- lu bakış- mail, hay- lar, belki ran göz- dil öğre- lerle bak- nirim di- tığı turist- ye girişi- Yaşam engel tanımaz ler kendi- len müca- sine iyi dav- dele, para bi- randığı için lümün soğuk yüzü tüm coğrafyaya dal- “Bir gün televizyonda Türkiye Sakatlar Derneği ile il- riktirme düşün- zamanla onları ga dalga yayılıyor. Dünyanın gözü kula- gili bir açıklamaya denk geldim. O an işittiklerim karşı- cesiyle işe dört el- daha üstün, geldiği ğı Ukrayna’da. İpini koparan kanser başı- sında farklı bir bakış açısına sahip oldum. Nasıl ki gör- le sarılma, bir ihtimal yerdeki insanları ise ba- boş dolaşıyor Karadeniz kıyılarında. Çay meyen gözlerim için gözlük kullanıyorsam, yürüyeme- gerçekleşebilecek Av- sit bulmaya başladığın- Ö“yasaklı” içecekler sırasında başı çekiyor yen bacaklarım için de bu sandalyeyi kullanmam nor- rupa hayalleri, netice- da masumiyetini kaybe- Anadolu’da, halk tedirgin… Yetkililer sırayla kamera mal, dedim. Ailemin desteği ile artık özgürlüğümü ilan de büyük oranda ha- diyor ve parçası oldu- karşısında boy gösteriyor. Özal, “Azıcık radyasyonlu etmiştim ve benim gibi olanların da ellerinden tutmam yal kırıklığı, bolca ğu organizmayı kanık- çay, sağlığa faydalıdır” diyor, dönemin Sanayi Baka- gerektiğini düşündüm. Bacaklarına örtü örtüp sakla- tecrübe ve geri dönül- sama başlıyor. Bu nok- nı Cavit Aral ise radyasyondan etkilenme- yanlar da vardı, eline poşet geçirip gizle- mez bir değişim... Vol- tada belgeselin drama ar- diğini ispat etmek için bardak bardak çay yen de… Ben onları bir araya getirip en- SİMAY GÖZENER kan Üce, açılışında sergi- zusunun, iki karakterin dönü- içiyor. 1986 baharı bir fidanı büyütür gibi gellerinden kurtarmak istiyordum. Kadı- lediği otelin şık restoranlarında şümlerine yol açan kırılmaları se- büyütüyor “çay”a karşı duyulan kaygıla- köy’deki sinemaların engellilere yüzde el- Hissetmediği ya da havuz kenarında geçen hikâyeleri yircisiyle paylaşmakta isteksiz ve genel- rı. Her geçen gün sayıları biraz daha artan li indirimli olmasını sağladım. Tiyatrolar- değil, arka tarafına çeviriyor kamerasını de finalde verilen diyaloglarla pastasını bacaklarına “çaya veda edenler” güruhuna Erdiş aile- dan biletler aldım. Geziler organize ettim. ve bizi, her şey dahil sisteminin görün- süslemeye çalıştığını not düşmek gerek. si de katılıyor. Kafelerde kıyıda köşede kalan masalar- inat engelsiz mez kahramanlarıyla tanıştırıyor. Otelin Belki hikâyenin bütününde akışla uyum- da oturan arkadaşlarım Kadıköy Sakatlar Haziranı saran ıhlamur kokuları Kadı- personel şefinin sıra halindeki çalışan- yaşamayı lu dokunuşlar yapılabilir ve anlatı güç- Derneği’nde verdiğim çabalar neticesinde, köy Sahrayıcedit’in sokaklarına yayılır- lara neler yapması, nasıl davranması ge- lendirilebilirdi. Fakat dinamik kurgu ve tüm engellerinden arınarak göğüslerini ge- başaranlardan ken Erdiş ailesi de bahçelerindeki ıhlamur rektiği konusunda verdiği direktifleri iz- yakın plan kadrajlar, seyircinin karakter- re gere insan içine çıkmaya başladı.” ağacına sarılıyor. Sabah, öğle, akşam ıh- lediğimiz girizgâhın peşi sıra ana karak- Gülçin Erdiş. lerle bağ kurmasına olanak tanıdığı için lamur çayı kaynıyor mutfaklarında ta ki terlerimiz İsmail ve Hakan çıkıyor sah- görmezden gelmemize sebep oluyor. ZİHİNLERDEKİ ENGELLER Bazen tenis ağaç, evin küçük kızı Gülçin Erdiş’i kol- neye... Engellilerin hayatın içine karışması için larından bırakıp ölümle karşı karşıya ge- NAİF KAHRAMANLAR kortunda, Hakan, 25 yaşında, 12 çocuklu bir ai- çabalayan Gülçin bir yandan da zihinler- tirene dek. “Benim çocukluğumu bilir o lenin ferdi... Maddi imkânsızlıklar sebe- Hakan ve İsmail, hâkim sistem ve deki engellerle uğraşmak zorunda kalıyor. bazen su ağaç” diyor bir araya geldiğimiz park- biyle okulu bırakmış ve sosyal kaygısını onun “mikro kozmosunun” uzantıla- Engelli rampasının önüne yapılan su ark- ta Gülçin, “Çernobil’in patladığı zaman- altında, bazen yenebilmek, dil öğrenebilmek için otel- rı olarak salt Türkiye gençlerinin içinde ları için, rahatlıkla binemediği toplu taşı- lardı. Eve çay almıyor, yerine bahçedeki de cankurtaran olarak işe başlıyor. İs- bulunduğu koşullara görünürlük kazan- malar için, tekerlekli sandalyesiyle yar- de bir tiyatro ağaçtan topladığımız ıhlamuru demliyor- mail, daha küçük, 18 yaşında ve ailesi- dırmıyor; aynı zamanda küreselleşme gi- dımsız ilerleyemediği yamalı kaldırımlar duk. Senelerdir tepesine çıktığım ağaç o sahnesinde ne destek olabilmek için kuaförlüğü bı- bi temalarla analojik bir köprü oluşturu- için bıkmadan, usanmadan mücadele edi- gün ‘Gülçin, artık sen çok büyüdün’ ya da rakıp otel mutfağında sıfırdan öğreni- yor. Her Şey Dahil, kuşkusuz naif kahra- yor. Tıpkı 19 yıl boyunca binlerce çocuğa ama her daim ‘Ihlamur ağacı çok gevrektir, artık bunu yor her şeyi... Onları işe alan ve fina- manlarını onlara en yakışan dille, yalın engellerin önce zihinlerden kalkması ge- öğrenmelisin’ dedi. Çok güçlü bildiğimiz mücadelenin le doğru “sistem diye bir şey yok” di- bir üslupla sembolikleştiren bir belgesel. rektiğini anlattığı gibi. ağacın dalı kırıldı ve ben aşağı düştüm.” yen IK müdürü, modern zamanların ye- Göz kamaştırıcı denemez ama tıpkı kah- tam içinde “Denize atılan taş olmak istedim, yıllar- Voleybol takımı seçmelerinin sonucunu ni kölelerini makinenin dişlilerinden bi- ramanları gibi sıradanlığın çekiciliğini ca çalıştığım yuvadaki çocuklar da dalga bekleyen Gülçin yerde yatarken belinin üç olan Erdiş’le ri yapmayı, muhtemelen kendisi de aynı kullanmakta marifetli... dalga yayılan halkalar… Engellilere yak- yerinden kırıldığını bilmiyordu ama haya- bir araya laşımın küçük yaşta aşılanması gerektiği- tının ayrılmaz parçası olan sandalyesiyle ni, toplumun bu şekilde bilinçlenebilece- tanışması uzun sürmedi. 16 yaşında, ken- geldik ğini düşündüğümden uzun seneler Kadı- dinden büyük hayalleri olan her gencin ve engel köy Belediyesi’nin çocuk yuvalarında ça- yaşayacağı “Neden ben” isyanını kısa sü- lıştım. Onlara omurgamda kopan sinirle- rede üzerinden atan Gülçin kendine engel tanımayan ri de anlattım sandalyemin benim özgürlü- tanımaz bir yol çizdi. yaşamı ğüm olduğunu da…” Aldığı kararları bir bir hayata geçiren 6 NİSAN KARARLARI üzerine keyifli Gülçin 16’sında hissettiği heyecanını kay- “O dönem kimse engellilik nedir, bilmi- bir sohbet betmediği gibi aksine her geçen gün daha yordu. Çünkü engelliler hep evlerde sak- da büyütmüş. Yamaç paraşütü de yapmış lanıyordu. Dışarı çıkarılmayan engelliler- gerçekleştirdik. dalış da… Türkiye’nin ilk bedensel en- den utanılırdı ya da Yeşilçam’da olduğu gelli kayakçısı olarak Uludağ’da da kay- gibi araba çarpması sonucu kör olan göz- simay.gozener@ mış, “Dalmak Özgürlüktür” adlı belgesel- lere, kötürüm olan bacaklara bir aşk der- cumhuriyet.com.tr le ödül de almış. Milli tenisçi olduğu sıra- man oluverirdi. Tedaviye başladığımda da yakasına yapışan kanser hastalığına da sudan çıkmış balık gibiydim ama sonra meydan okumuş ve onun da üstesinden gelmiş. gerçeklerle yüzleştim. 94 senesiydi, Çiller’in 5 Nisan “Sardunyalar Tiyatro Grubu’yla sahneye çıkıp oyun- kararlarını açıkladığı günün ertesi günü ben de kendim larda da oynadım kurucularından olduğum Farklı Be- için yeni bir yol haritası çizdim.” denlerle Dans Grubu’nun aynı zamanda 22 yıldır dans- Lise bitirilecek, üniversite kazanılacak, işe girilecek çısıyım. Ben vücudumu artısıyla, eksisiyle kabul etme- ve ayrı eve çıkılacak... 6 Nisan kararlarını tek tek haya- yi seçtim. Bana yaratık gibi bakan gözlere inat kendimi ta geçiren Gülçin duvarlar arasına hapsolmuş engellile- çok sevdiğim gibi hissetmeyen bacaklarımı da sevdim. ri yaşama dahil etmek amacıyla Türkiye Sakatlar Der- Çünkü ben hayatı ve yaşamayı çok sevdim.” neği Kadıköy Şubesi’ni kurdu. Kemal Urgenç OTOBÜSTEKİLER
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear