23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

6 KASIM 2022 4 Rönesans ustaları moda tasarımlarında Her ölüm Bu bir acıdır ancak Pr. Dof r. sanat suçu Atatürk’ün ölümü, tarihimiz açısından Üst Ü n kayıpların en acısıdır. Ancak onun ölümü, Deö n gerçek anlamda bir yok oluş değildir. Dünyaca ünlü modacı Jean Paul Gaultier, yeni seçkisindeki giysilere Botticelli, Michelangelo gibi Rönesans ustalarının ört gün sonra 10 Ka- nın gerçek ölümü hiç kimse tarafın- sım. Yukarıdaki baş- dan anılmadığında gerçekleşir” di- yapıtlarının görsellerini kimseden izin almadan basınca lığı nasıl tamamlamak ye bir görüş vardır. İkinci Dünya Sa- sanat dünyasında tam anlamıyla kıyamet koptu. istersiniz? “Her ölüm vaşı sonrasında ortaya çıkan liderler- D acıdır ancak bazıları den hangisi milletinin zihninde ve di- daha acıdır” şeklinde mi, yoksa “Her linde onun kadar yaşıyor şimdi? Gali- ngilizcede, Türkçe anlamı lerini kullanmasının ardından dün- ölüm acıdır ancak bazı ölümler gerçek ba o liderlerin hemen hepsi sonsuzlu- “moda suçu” anlamına ge- yanın en etkileyici Rönesans kolek- bir ölüm değildir” şeklinde mi? ğa erişti fakat bir tek o, milletine ver- s len “fashion crime” diye bir siyonuna sahip olan müzenin hukuk Bence her ikisi de geçerli. Bütün diği sonsuz güzelliklerden ötürü hâlâ, terim var. Genelde göze tu- departmanı, firmaya ticari anlaşma ölümler acıdır, kaybedilen bütün ya- beğeniyle, sevgiyle, teşekkürle anılı- İhaf gelen moda akımları ya yapması veya tasarımlarını piyasa- kınlar için yas tutulasıdır, bütün de- yor bugün. Çünkü o, milletine bağım- da birbiriyle uyumsuz giyim par- dan çekmesi konusunda resmi bir z g ğerli insanların, iz bırakanların, insan- sız olmayı, onurlu yaşamayı, kendini çalarının bir arada kullandığı za- talep gönderdi. Müze tarafından lara hizmet etmişlerin ölümleri acı- değerli hissetmeyi, Cumhuriyetle ya- man dillendirilir. Bu masum ve yayımlanan son açıklamaya dır ancak tarihimiz açısından Mustafa şamayı, pozitif bilimle yaşamayı, ka- abartılı tanımın geçenlerde göre, uyarılarının tasarım- s erra Kemal Atatürk’ün ölümü kayıplarımı- dın-erkek eşitliği dahil eşitlik içinde, gerçek anlamında kullanıl- cı tarafından göz ardı edil- zın en acısıdır ve aynı zamanda bazı tebaa olmadan yaşamayı hediye et- dığına tanık olduk. mesi sonucu müze konu- r oD oP lu ölümler, bu arada onun ölümü de ger- ti. O, sadece küçük Ülkü’nün elinden Lüks giysi tasarımla- yu mahkemeye taşımaya serra.rodoplu g aultier çek anlamda bir yok oluş değildir. tutup yürümedi, yaşamakta olan ve rıyla bilinen ünlü mo- karar verdi. @gmail.com yaşayacak tüm küçük kızların elin- dacı Jean Paul Gaulti- Emsali Olmayan WarhOl da yapmıştı ama... den, Türk kadının elinden tuttu. Ka- er, “müze” anlamına ge- Bir Kayıp Olasılıkla daha önceden internette, küçük ma- dınlarımız ve onların çocukları bu eli len “Le Musée” isim- ğazalarda ya da sokaklarda Botticelli resim- Olaya amatör tarihçi gözüyle bak- bırakmayacaklardır. li kapsül seçkide sanatı ve Rönesans’ı onur- tığımda, bir anlamda öznel (sübjek- lerinin basılı olduğu ticari ürünler görmü- Her 10 Kasım’da aklıma gelen bir landırmak için büyük ustaların yapıtla- tif) bir değerlendirme yaptığımda, ta- olay var. Atatürk, ölümünden ön- şüzdür. Hatta sanat tarihine baktığımız- rına tasarımlarında yer verdi. Bluzla- rihimizde çağdaşlarını ve daha son- da, sanatçılar arasında sanat eserleri- ceki son Cumhuriyet Bayramı’nda rın, pantolonların, eteklerin ve elbisele- ra yaşayacakları derinden etkile- Dolmabahçe’de hasta yatağındaydı, ni “kendine mal etme” yaygın bir du- rin üzerinde Botticelli’nin “Venüs’ün miş pek çok ölüm vardır. Kanımca rumdur. Kendine mal etme eylemi, törenlere katılamamıştı. Törene ka- doğuşu”, Michelangelo’nun “Âdem’in Oğuz Kağan’ın ölümü acıydı, İlteriş tılan Kuleli Askeri Lisesi öğrenci- önceden var olan özgün bir sanat ya- Yaratılış”ı ve Rubens’in “Üç Güzel- Kağan’ın, Ka- pıtını kullanarak sanatçıların yeni ya- leri gemiy- ler” gibi simgesel yapıtların yer al- pağan/Kapgan le okulları- pıtlar yaratmasıdır. Bir görüntünün dığı koleksiyonun tanıtım sürecinde Kağan’ın, Bu- veya nesnenin kasıtlı olarak yeni bir na dönüyor- ise Gaultier, moda fotoğrafçısı Eli- min, İstemi, lardı, sarayın bağlama “kopyalanması” sonucu ya- zaveta Porodina, yaratıcı yönetmen Bilge kağanla- pıtlar genellikle yeniden yorumlana- önünde gemi- Georgia Pendlebury ve set tasarım- rın, Attila’nın yi durdurdu- rak sanat alanında farklı tartışmaların cısı César Sebastien gibi alanında (Atlı Han’ın), ve görme biçimlerinin doğmasını sağ- lar, “Atamı- önemli olan isimlerle çalıştı. milyonluk zı görmek is- lar. Örneğin, Dali, Duchamp, Warhol Tüm ayrıntılarıyla özenle ilgi- Haçlı ordula- tiyoruz!” di- bu yöntemle yeni eserler ve fikirler lenilen seçkideki giysilerin satış de- rına az sayı- ye bağırma- üretmişlerdir. ğeri Jean Paul Gaultier’in Instag- daki askerle- ya başladılar. Ancak burada bir kurum tarafın- ram hesabındaki paylaşımlara gö- riyle karşı çı- Pencereye çı- re 150 ile 590 Avro arasındaydı. Ancak dan yaratıcılığa engel olunan bir du- kan, bir di- kan bir hekim Sandro Botticelli’nin “Venüs’ün Doğu- rum var gibi gözükse de aynı zaman- rek gibi Ana- eliyle, bağır- şu” tablosuna ev sahipliği yapan Uffizi da 537 yıllık sanat eserinin görüntü- dolu çadırı- mayın, yolu- Galerisi, yapıtın imajının müzenin izni sünün daha önceden eşi benzeri zor nı ayakta tutan nuza devam alınmaksızın kullanılmasından dolayı rastlanacak kalitede tekrardan basıl- Selçuklu hü- edin işareti moda evine dava açma kararı aldı. İtal- ması ve görüntünün yalnızca bir gi- kümdarlarının, yaptı. Gençler yan kültürel miras yasalarına göre, ka- yim mağazasında ürün satmak için Selahaddin susmadılar, muya ait sanat yapıtlarının ticari amaç- kullanıldığını görüyoruz. Konu hak- Eyyubi’nin, Atatürk onları lı kullanımı için izin alınması ve bir üc- kında ortaya çıkan tartışmalar ise mo- Sultan işitti, ne oldu- ret ödenmesi gerekiyor. Ancak ünlü moda da ve sanat dünyasını ilerleyen günlerde Alparslan’ın, Mevlana’nın, Fatih’in, ğunu sordu. Söylediler. “Beni pence- evinin hiçbir şey yapmadan tablonun görsel- epey karıştıracak gibi. Mimar Sinan’ın, Süyümbike’nin, da- reye götürün” dedi. Artık yürüyemi- ha nicelerinin ve Atatürk’ün ölümleri yordu, kucaklayıp pencere önündeki acıydı. Ancak sanırım içlerinde en acı- koltuğa oturttular, eliyle genç asker- İklim krizi eylemleri tartışma yarattı sı Atatürk’ün ölümüydü. Onun ölümü lerini selamladı. Onu görünce gençler üzerinden henüz kısa süre geçti, bu adeta çıldırdılar, o an bazı öğrenci- yüzden üzerimizdeki etkisi nedeniy- lerin postallarını çıkarıp üniformala- le yeterince nesnel (objektif) değer- rıyla suya atladıkları, ona doğru yüz- Amaç, aracı lendirme yapamıyor olabiliriz. Onun dükleri görüldü. O, yaşarken de öl- ölümüne ilişkin yargımızın ne ölçüde dükten sonra da bir çekim merkeziy- doğru olduğunu torunlarımız söyleye- di. (Bu olayı yaşayanlardan hayatta cekler ve torunlarına ileteceklerdir. olanlar varsa onları bulmak, yoksa bi- haklı kılar mı? Atatürk’ün kaybının emsali olma- le o günü onlardan dinlemiş çocukla- Berrin yan bir kayıp olduğu görüşü sadece rına, torunlarına ulaşmak çok ilginç k ara Deniz bizlere ait değil, bu konuda bir anek- olsa gerek.) dot da var. 10 Kasım 1938’de öğle sa- EnvEr p aşa’ya atlerine doğru Atatürk’ün öldüğünü İklim eylemcilerinin ElEştiri vE a tatürK ülkedeki herkes duymuştu. O sırada müzelerde yaptığı eylemler öğrenci olan annemden ve daha pek Enver Paşa’nın ölümünü izleyen ay- çok kişiden dinlediğime göre İstanbul lardan birinde Çankaya’daki akşam sanat dünyasının tepkisini Üniversitesi’nde misafir öğretim üye- sofrasında bir kişi onun ülkeye ver- çekerken, eylemsellik kavramı si olan bir Alman profesör koşup ağ- diği zararları saymaya başladı. Enver lamakta olan dekana gider ve “Ata- Paşa’nın hatası gerçekten çoktu. Şim- üzerinde oluşan felsefi türk ölmüş, derse gireyim mi, girme- diki değerlendirmemize göre Enver tartışmaları da açığa çıkardı. yeyim mi” diye sorar. Dekan ona, “Bu Paşa yaptığı onca hatanın yanı sıra bir konuda bir kural yok, nasıl isterseniz de Mustafa Kemal Paşa’ya büyük ih- eçtiğimiz günlerde Lond- öyle yapın, sizin ülkenizde böyle bi- timalle bezdiri (mobbing) uygulamış- ra’daki Ulusal Galeri’yi risi öldüğünde ne yapılıyorsa öyle ya- tı ancak buna rağmen Mustafa Kemal ziyaret eden “Just Stop pın” diye cevap verir. Alman Hoca ise Paşa, Enver Paşa aleyhine konuşulma- Oil” aktivist grubuna bağ- “Benim ülkemde bugüne kadar böyle sını istemedi ve “Enver bir güneş gibi Glı iki genç, Vincent Van birisi hiç ölmedi” der. tuluğ etmiş (doğmuş), bir güneş gibi Gogh’un ayçiçeği tablolarından birinin Dedem babam doğmadan önce şe- de gurup etmiştir (batmıştır). İkisinin üzerine domates çorbası döktü ve elle- hit olmuş. Babam, Atatürk’ün na- arasını tarihe bırakalım” dedi. Çün- rini duvara yapıştırdı. Eylemciler, “Da- tiriyor? Kızgınlık, üzüntü, destekleme, ğında insanlara değerli, yeniden yapıla- aşının Dolmabahçe’den alınıp Ya- kü Enver Paşa, Balkanlar’da “Hürri- ha değerli olan nedir, sanat mı yoksa karşı çıkma? mayacak ve biricik olanın zarar görme- vuz Zırhlısı’na bindirildiği film te- yet Kahramanı” olarak ortaya çıkmış, yaşam mı”, “Bir tablonun korunmasıy- sinin nasıl bir his olduğunu duyumsat- levizyonda ne zaman gösterilse ağ- Türkmenistan’ın hürriyeti için sava- EylEmci mi vandal mı? la mı yoksa gezegenimizin ve insanla- salar da bağlamın kuruluşunda araçsal- lardı. Babam, bir de Ayşecik filmle- şırken de Bolşevikler tarafından şehit Eylemler kamuoyunda tartışılma- rın korunmasıyla mı daha çok ilgileni- laştırdıkları nesneler, kamuoyunda ey- rinde Ayşecik, haksız yere hapse dü- edilmişti. O günün dünyasında çok se- ya devam ediyor. Bir kesim eylemle- yorsunuz” sorularını sordular. lemcilere karşı ciddi bir tepki oluştur- şen babasının yanağını tel örgüler ar- vilirdi; pek çok çocuğa, bu arada En- ri vandalizm diğer kesim ise etkili bir Daha sonra Alman iklim eylem gru- du. “Aktivistin İkilemi: Aşırı Protes- kasından öpünce ağlardı ve her de- ver Sedat’a onun adı verilmişti. protesto biçimi olarak görüyor. Eylem- bu olan Letzte Generation ile bağ- to Eylemleri Sosyal Hareketlere Halk fasında çocuksu bir safiyetle, “Ya- Atatürk’ün Enver Paşa’ya iliş- ciler, tabloların zarar görmediğini açık- lantılı iki aktivist, Potsdam’daki Bar- Desteğini Azaltıyor” başlıklı makale- hu böyle şeyleri niçin gösteriyor- kin yukarıdaki sözü onun yüce gö- ladılar ancak yine de eylemlerin biçimi berini Müzesi’nde sergilenen Clau- de, bir Van Gogh tablosuna çorba fır- lar?” diye kızardı. Galiba Atatürk, bü- nüllüğünün bir ifadesiydi. Enver Pa- kamuoyunca radikal bulunuyor ve van- de Monet’nin “Saman Yığını” tablosu- latmak gibi aşırı eylemlerin aslında ha- tün milletin olduğu gibi babasız bü- şa bir güneş gibi doğmuş, bir gü- dalizmden farklı görülmüyor. Öte yan- na patates püresi fırlattı, Lahey’de baş- rekete olan desteği (ve hareketle özdeş- yümüş babamın da atasıydı. Anzak- neş gibi batmıştı, ikisinin arası tari- dan eylemlerin hedefinin yanlış oldu- ka bir Just Stop Oil eylemcisi kendi ka- leşmeyi) azalttığını ortaya koyuyor. lı anneler, Gelibolu’da ölen oğulları- he bırakılmalıydı. Bence benzer şe- ğunu düşünenler de var. Bu gibi eylem- fasını Vermeer’in “İnci Küpeli Kız”ına Eylemcilerin müzeleri ve kâr amacı nın anısını kucaklayan Atatürk’e yaz- kilde Mustafa Kemal Atatürk de lerin adreslerinin sanayi tesisleri, da- yapıştırırken, diğer eylemci ise arka- gütmeyen kuruluşları hedef alması, dün- dıkları cevabi mektupta, “Artık siz bi- bir güneş gibi ancak defalarca doğ- ha fazla kâr amacıyla dünyayı kasıp ka- daşının üzerine domates çorbası döktü. ya kültür mirasına karşı yapılan bu saldı- zim de atamızsınız” demişlerdi. Gali- muştur, Anafartalar’da doğmuştur, vuran büyük şirketler olması gerektiği- Ardından sosyal medya hesaplarından rılar haksız ve yersiz bulunuyor. Eylem- ba Atatürk’ün ölümü, dünyadaki bü- Samsun’da doğmuştur, Sakarya’da, ni düşünüyor. Şiddetli protestolar, sar- “Bu Monet’yi (tabloyu) sahne, kamu- lerin bir sonraki çizgisi, duracakları nok- tün güzel yürekli insanların bir kay- Dumlupınar’da doğmuştur ve ülkesi- sıcı eylemler ve milyar dolarlık eserle- oyunu da seyirci yapıyoruz. Fosil iler- tanın belirsizliği tedirginlik yaratmak- bıydı ve galiba babamın hiç tanımadı- ne Cumhuriyeti, özgürlüğü, eşitliği, ri barındıran tabloların birlikte anıldığı leyişin hepimizi öldürdüğünün toplu- la birlikte eylemcilerin temsil ettikleri- ğı Anzaklı kız kardeşleri vardı. çağdaşlığı getirdikten sonra bir güneş cümleyi okurken dahi yükselen tansi- ma yeniden hatırlatılması için bir tablo- ni düşündükleri çizgiden toplumu uzak- gibi batmıştır. Enver Paşa olayından yonu fark etmemek zor. ya patates püresi atılması gerekiyorsa o laştırıyor. Bu noktada şu soruyu sormak Kayıp sayılmayan farklı olarak bugün bizler Atatürk’ün İklim eylemcileri yaptıkları eylem- zaman size bir tablo üzerine patates pü- gerekiyor: Amaç, aracı haklı kılar mı? Bir Kayıp doğuşuyla batışı arasında yaptıklarını lerle küresel iklim krizine dikkat çek- resi veriyoruz” açıklaması yaptılar. Atatürk artık fiziksel olarak yaşa- sadece tarihçilere bırakmayacağız, ta- meye çalışıyorlar ancak görünen o ki Yani sanat “aracı olma” işlevini baş- Kaynak: mıyor ancak ülkemiz insanı üzerin- rihçi olmayan bizler de telaffuz ede- dikkat çekilen şey, amaçlananın aksine ka bir boyutta sürdürüyordu. https://www.theatlantic.com/science/archi- deki etkisi hâlâ sürüyor. “Bir insa- ceğiz ve yazacağız. iklim krizi değil eylemin biçimi oldu. Peki her geçen gün bir yenisi ile kar- ve/2022/10/vermeer-glue-soup-climate-pro- Günlerdir yürütülen eylemlerin karşılı- test-outrage/671904/ şılaştığımız bu eylemler size ne hisset- Çii a tla km
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear