Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
4 9 MAYIS 2021 DEVAMLILIK HATASI EMRAH KOLUKISA Danimarkalı aktör Mads Mikkelsen Uluslararası Film dalında Oscar alan “Another Round” ile yılın övgü alan isimlerinden biriydi. 55 yaşındaki aktör 25 yıllık sinema kariyerinin en parlak dönemini yaşıyor şu sıralar. Biz de onun kariyerinin önemli dönüm noktalarını sıraladık ve oyunculuğunun ipuçlarını deşifre etmeye çalıştık. Mads Mikkelsen’in yıldızı parladıkça parlıyor BOND ŞÖHRETI Bu yıl onun yılı VE HANNIBAL M ads Mikkelsen’in ününün Danimarka’yı aşıp da uluslararası bir yıldız olması yolunda önemli duraklardan biri hiç şüphesiz 2006’da gösterime çıkan “Casino Royale” adlı filmde canlandırdığı rol oldu. James Bond’un yeni bir evreye girdiği bu filmde (Daniel Craig’in ilk Bond filmiydi) Le Mads Mikkelsen Chiffre adlı bir kötü adamı canlandırdı. Ardından Yabancı Dilde En iyi Film Oscar’ına aday olan “After the Wedding” ile övgüler aldı... Sırasıyla “Coco Chanel & Igor Stravinski”, “A Royal Affair” ve kendisine Cannes’da En İyi Erkek Oyuncu ödüAnother Round lünü getiren “The Hunt” (Thomas Vinterberg ile ilk filmi) adlı filmlerde başHannibal rol üstlendi. 90’lardan bu yana sinemanın en ikonik karakterlerinden birine dönüşen (Anthony Hopkins’in bunda rolü tartışılmaz elbette) Hannibal Lecter’i canlandıracağı “Hannibal” adlı dizi geldi ve üç sezon boyunca küçük ekranın en karizmatik aktörlerinden biri olarak anılacağı dönem başladı. Çok erken kaybettiğimiz Chadwick Boseman ve 83 yaşında Oscar alan Anthony Hopkins bu yıl adı en çok anılan ve en çok övgü alan oyuncular oldu belki ama bana sorarsanız sen her filmde farklı bir karaktere bürünerek bir yıl içinde üç farklı performansla izleyiciyle buluştu. Fena değil, ne dersiniz? KEATON HAYRANI BIR DANSÇI çı yönünü sergilediği ilk film oldu ve filmdeki o kısacık performansı çok konuşuldu. Her zaman Buster Keaton hayranı olduğunu söyleyen Mikkelsen’in şu sözleri oyunculuğuna daHopkins’ten epey farklı bir Hannibal portresi çizen ve minimalist bir yol tercih eden Mikkelsen şunları söylüyor role dair: “Etrafındakilerin onunla dost olmasını isteyen bir Hannibal’dı benimki. Hapse girdikten sonra asıl benliMads Mikkelsen herkesin bir adım önünMads Mikkelsen’e ilk önemli rolünü (ve ir kimi ipuçları taşıyor: ğini gösterebilir ama yakalandeydi. Onu hem Uluslararası En İyi Film aslında sinemadaki ilk rolünü) veren ki“Keaton’ın oyunculuğunmak istemeyen bir katil farkOscar’ını alan “Another Round” (dilimişi Danimarkalı sinemacı Nicolas Winding daki zarafet, güzellik lı davranır. O yüzden öyle ze “Körkütük” olarak çevrilmiş) filminde Refn oldu. Onu “Pusher” (daha sonra da ve drama kalbinizi buroynadım.” izledik hem de 2020’nin sonlarında önce “Pusher 2”) adlı filmde az konuşan çok da kacak denli güçlüdür. Sırada Johnny Danimarka ve Avrupa’da gösterime çıkan, yak atan kabadayı bir tip olarak karşımıKimse beni ona benzetDepp’ten alınıp kendisibu aydan itibaren de ABD ve başka ülke za çıkaran NWR daha sonraları da “Valmedi ama ben hep onun ne verilen Gellert Grinlerde internet üzerinden erişime açılacak halla Rising”de tüm filmi onun üzerine in yaptığı gibi akıl almaz delwald rolünü canlandırolan “Riders of Justice” adlı filmde. Onun şa edecek, hiç konuşmadan oynadığı bu hareketleri yapmaya çadığı, henüz adı konmamış bir de başrolünü oynamasa da önemli bir filmde Mikkelsen neredeyse insanüstü bir lışarak büyüdüm. Jimnasüçüncü “Fantastik Canarolü üstlendiği “Chaos Walking” adlı bir filmi var ki mart ayından bu yana birçok fiziksel performans sergileyecekti. Galiba onun bu az konuşan ve fiziksel ifadetik geçmişim olduğu için bazı fiziksel zorlukları aşabildim. The Hunt varlar” filmi var. Ama siz bu arada eğer bulabiülkede vizyona çıktı ve/veya internet üze ye daha çok ağırlık veren performansları İnsanların bende ilginç buldukları da lirseniz karısının intikamını almak için rinden erişime açıldı. Tom Holland ve Da Mikkelsen’in alametifarikası gibi oldu bi sanırım her zaman hareketin içindeki drakolları sıvayan bir askeri canlandırdığı isy Ridley gibi genç kuşak yıldızların baş raz. Bunda onun önce jimnastik, ardından mayı bulup ortaya çıkarmaya çalışmam. ve Mikkelsen’in favori yönetmenlerinden rollerini üstlendiği son film belki beklenti geç bir yaşta da olsa başladığı dans kariye Aksi takdirde neden yapayım ki zaten? Anders Thomas Jensen ile çektiği beşinleri karşılamadı ama iki filmi ri etkili olmuş olsa gerek. İronik bir şekil Dansta da hep estetikten çok dramanın peci film olan “Riders of Justice” adlı filmi övgüler alan Mikkelde “Another Round” Mikkelsen’in dansşinde oldum.” de sakın kaçırmayın derim. Kendi hikâyesini yazdı Aydın Üstüntaş Oyun Yazma yarışmasında birincilik ödülü Göç kazanan Makbule Meyzinoğlu’nun göç ve öteki olmakla örülü bir yaşam öyküsü var. Kendisine ödül kazandıran karakteri Makbulka da aynı yollardan geçmiş. yolundan sahneye M akbule Meyzinoğlu, yaşam hikâyesinde pek bilinmeyen bir göç yolculuğu barındırıyor. Bulgaristan’daki Türklerin isminin değiştirildiği, Türkçe konuşmanın yasak olduğu yıllarda, Türkiye’den gizlice gelen VHS kasetlerdeki filmlerin kısık sesle izlendiği akşamlardan kalan bir tutku onun için oyunculuk. Şimdi biriktirdiği hikâyeleri anlatan bir yazar... u Bulgaristan’dan göç eden bir ailenin kızısınız. Nasıldı göç şartları? Göçün bu travmatik pandemi süreci ile çok ortak tarafları var. Sosyal çevremizden uzaklaşmak, alışkanlıklarımızı terk etmek, yabancılaşmak, korku, kaygı, bilinmezlik... Bireysel alanınızı yitirdiğiniz, kendinizi ağzınızdaki maske ile susturulmuş DEN IZ hissettiğiniz, yalnızlaştırılmış, umudunuzu zaman zaman yitirdiğiniz ama yaşama ÜLKÜTEKIN sevincini terk etmeyi kabul etmek istemediğiniz bir yolculuktur göç. Ben, büyüklerimin özlem duyup hasret çektiği bu topraklara on dört yaşında, Türkçe bilmeyen bir Türk olarak göç ettim. Kendimi ifade etmekte zorlandığım ilk birkaç yıl en zor zamanlarımdı. BIR SABAH BULGAR OLUYORSUNUZ u O dönemde Türkiye’den VHS kasetler getirtip evlerde kısık sesle Türk filmleri izliyormuşsunuz. Bu soru benim için “bamteli” dedikleri bir yerde duruyor. Bir sabah artık Türk olamayacağınızı öğrendiğinizi, atalarınızın mezar taşları sökülüp yerine, dedenizin Bulgar ismi ile yeni bir mezar taşı dikmek zorunda olduğunuzu hayal edin. Özüne tutunmak ve bunu asla kaybetmek istemeyen bir noktaya geliyorsunuz ve daha önce hiç ihtiyaç duymadığınız, size sizi unutturamayacak olan en güzel şeye, sinemaya tutunuyorsunuz. VHS kaseti video oynatıcıya sürülür, play düğmesine basılır ve gizlice evinizin salonunu sinema salonuna dönüştürdüğünüz kalabalık aile eşrafıyla çıt çıkarmadan, büyük bir bölümünü lisandan dolayı anlamadığım birçok filmi izlerken aslında ben sadece aile büyüklerimi, ebeveynlerimi izleme fırsatı buluyordum. u Kariyerinizde ilerlerken sıkıntılar yaşadınız mı? Bulgaristan’da okulumuzun çocuk tiyatrosunda oynuyordum. Kılıktan kılığa girmek, birini taklit ederek insanları güldürmek ve onları buna inandırmak çok eğlenceli geliyordu bana. Fakat göç ile birlikte zevk aldığım birçok şey gibi tiyatro da Makbule Meyzinoğlu arkadaşlarım, patenlerim, bisikletim, okulum, öğretmenlerim, ritmik jimnastikçi olduğumdan antrenörüm, takım arkadaşlarım, odam, evim ile birlikte rafa kaldırıldı. Ardından 18 yıllık bankacılık... Ve ayrılıp Akademi 35 Buçuk’un kapısından içeriye girince sonrası çorap söküğü gibi geldi. Sıkıntı yaşadığımı söyleyemem, hayat hızlı adapte olmayı öğretiyor insana. MAKBULKA KÖKLERINI ARIYOR u Makbulka isimli oyun metniniz kısa süre önce ödül kazandı. Oyundan bahseder misiniz? “Makbulka” benim ilk yazma serüvenim, ilk bebeğim. Kendi hayat hikâyemden yola çıkarak ortaya çıktı “Makbulka” özetle, bir kadının kendi köklerini arama yolculuğu. Yaşadığı ülkede “öteki” olan, büyüdüğü ailede “başkasının” olan, göç ederek geldiği ülkede de “öteki” olan bir kadının “öteki” olma hikâyesi. Tam “öteki” olmayı başarmışken yol onu daha da öteye gitmek zorunda bırakır. Ülkesini, çocukluğunu, her şeyini bırakıp “vatan” denilen bir ülkeye göç etmek zorunda kalan Makbulka’nın yeni bir “öteki” olma mücadelesi başlar. Bu mücadeleden de galip çıkan Makbulka artık en zor viraja gelmiştir. Gerçek köklerini bulmak ve “Ben kimim?” sorusuna yanıt aramak. Anne sevgisinden mahrum kalarak büyüyen Makbulka bu yolculuğa çıkabilecek mi, yoksa “öteki” olmayı başarmış bir kadın olarak mı hayatını sürdürecek? Korkularıyla yüzleşebilmeyi başarırsa Makbulka bu yolculuk için hazır. En yakın zaman hayalim “Makbulka” yı sahneye taşımak. Tabii ki bu, pandemi sürecinin gidişatına ve tiyatroların tekrar seyirciyle buluşmasına bağlı... Tiyatronun adrenalinini, kalp çarpıntısını ve gerçekliğini çok seviyorum. Sahneden seyircinin nefesini, enerjisini hissetmek insanı canlı hissettiren müthiş bir duygu... Soru sormak bizi özne yapar Gerçeği kim kaybetti? erçeği anlama çabası, insanın gideGrek artan suz sonuçları daha çok şanssızlığa veya dış şartların olumsuzluğuna, başkalarının davranışlarına bağlı olarak ortaya çıkan olumsuz sonuçları ise onların kişisel kusurlarına yükleme eğiliminde olabiliyor. ve karmaşıklaşan İnsanlar bu yollara başvurdukları ölçüde bir kavrama gücü “kendilerine kör” duruma düşerler. Bu körne ve bilince salük, kimi zaman ciddi ruhsal bozukluklara hip olmasına yol da zemin oluşturabilir. NAZIM SERIN açtı. Bu evrim sonucunda “Ben nasıl ve neden var olSANAL İYİLİKTEN KAÇ! Örneğin yakınını kaybeden birinin bu gerUzman psikolog dum”, “Ben neyim/ çeği inkâr etmesi yahut cinsel saldırıya uğkimim”, “Ötekirayan birinin bunu bastırması giderek majör ler kim”, “Var oluşu depresyon, travma sonrası stres bozukluğu mun anlamı nedir”, “Neden ya da patolojik yas gibi son korkuyorum”, “Neden mutsuzum”, “Nasıl mutlu oluİnsanın kendi gerçeğini derece yıkıcı psikolojik sorunlara yol açabilir. O halde rum” gibi bireylerin zihnini merak etmeye başlaması, ruhsal güçlülük ve özneleşişgal eden onlarca soru ortaya çıktı. Bireyin insansal ihtiyaçlarını giderebilmesinin önündeki engeller ve tıkanmalar, onun kendi gerçeğinden (özünden) onun kendisini tanıma, farkındalık geliştirme, “kendisiyle buluşma”, kısaca “özneleşme” yolculuğunu da me yolculuğunda mesafe katedebilmek istiyorsak kendi gerçeğimizi keşfetmeye, dışımızdaki gerçeklerin hayatımız ve ruh sağlığımız üzerindeki etkisini kavrayarak faruzaklaşmasına yol açarak kendiyle buluşma imkânını ortadan kaldırabiliyor. Bu da onu ruhsal açıdan her zaman “hasta” olduğu anlamına gelmehızlandırdı. Özneleşme, yol alındıkça artan bir niteliktir, “ben” olmaktır. Nesne olmanın tersidir, kındalığımızı en üst seviyeye çıkarmaya istekli olmalı, çarpıtmaların bizi içine çektiği “sanal iyilik” konforuna yaslanmaktan uzak durmayı se de kendine yabancı, “uykuda yaşayan” bir birey haline dönüştürebiliyor. “Özüne ait” ruhsal ihtiyaçlarını doyuma ulaştıramayan birey, çoğu zaman “savunma ondan uzaklaşmaktır. Çünkü nesnelerin kendi bilinciyle kendini kavraması söz konusu değildir. tercih etmeliyiz. Farkındalığın yüksek olduğu ve ruhsal açıdan daha “işlevsel” bir yaşam için dış gerçekleri anlamak gerekir. Bu noktada bireyin mekanizmaları”, hatalı “neen çok yaşadığı “çözüme densel yüklemeler/atıflar” (attribution) veya engel” yaklaşım ve bakış açıları şunlar: bilişsel çarpıtmalar yoluyla gerçeği eğip bü u Gerçeği görememe, kerek kendi ruhsal dengesini korumaya ve ki u Görse bile gerçekle yüzleşememe, şilik bütünlüğünü sağlamaya çalışır. u Yüzleşse bile onu kabul edememe, MEMNUN ETME YARIŞI... u Kabul etse bile onu tam olarak kavrayamama, Söz gelimi cinsel arzularını baskılamak u Kavrasa bile onunla nasıl yaşanacazorunda kalan birinin cinsel çağrışım yapa ğını öğrenememe, bilecek en küçük bir uyarana dahi aşırı has u Öğrenmesine karşılık onu değiştirme sas bir ahlaki tutum sergilemesi, sevilme ve ihtiyacı hissettiğinde doğru zamanda ve onaylanma ihtiyacı karşılanmamış birinin yöntemle hareket edememe... sürekli başkalarını memnun etmeye çalışu Dış gerçek ile iç gerçek karşısında ması gibi davranışlar savunma mekanizma kendi durumunun (olanak, yeti, elverişlisı kullanımına verilebilecek örneklerdir. lik vs. anlamında) farkında olamama... Atıf kavramı, aynı zamanda insanların Özneleşme yolculuğumuzda dış gerçekbaşlarına gelen olaylarla ilgili kendilerilerin ne olduğunu ve ruhsallığımızla ilişkinin veya başkalarının davranışlarına anlam sini kavrayabilmemiz için kullanacağımız yüklerken çoğunlukla kendilerini kayıracak en önemli araç, bilimsel bilgi, felsefe ve saşekilde çarpıtmalar yapabildiklerini de gös nattan beslenen, dogmalara karşı mümkün teriyor. Örneğin pek çok insan kendi dav olduğu kadar “uyanık” tutulan sorgulayıranışlarına bağlı olarak ortaya çıkan olum cı akıldır.