Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
8 28 HAZİRAN 2020 Çevrimiçi EKMORLUAKHISA u Müze ve galeriler açılıyor T emmuzda yeni bir dönem başlıyor desek yanlış olmaz. Birçok müze ve galeri önlem alarak sınırlı sayıda ziyaretçi kabul edecek. Müze Evliyagil, Odunpazarı Modern Müze, Arter, sadece birkaçı... u Tutkunları ekran başına N etflix’in sevilen dizisi “Dark”ın yeni sezonu 27 Haziran’da başladı. Muhtemelen dizi final yapacak, şimdiye dek karanlıkta kalmış meseleler açığa çıkacak. Önceki sezonları kaçıranlar dikkat, spoiler yemeyin! u 70’lerden kalan şarkılar M üzikte 60 yıla yaklaşan kariyeriyle sayısız başarıya imza atmış Neil Young içinde hiç gün ışığına çıkmamış parçaların da yer aldığı, aslen 1974 yılında kaydedilmiş yeni albümünü dinleyiciyle buluşturdu. “Homegrown”da 12 şarkı var. u Yeni nesil ‘Perry Mason’ Erle Stanley Gardner’ın polisiye literatüre kazandırdığı en ünlü kurmaca karakterlerden biri olan avukat Perry Mason, şimdi bir dedektif. Yeni dizi versiyonu, Beinconnect’te izlenebilir. u Bir kadın seyyahın notları Şebnem Akarsu, kurumsal iş yaşamından ayrıldıktan sonra, “Hayat bir yolculuktur” mottosuyla tasarladığı seyahatleri “İçimdeki Yolcu” adlı kitabında topladı. Akarsu kitabında; gezdiği, gördüğü yerlerin hissettirdiklerini paylaşıyor. u Ev sineması: ‘7500’ Adını uluslararası havacılıkta ‘terör saldırısı’ anlamına gelen sayısal koddan alan “7500” Berlin’den Paris’e giden uçağın kokpitinde geçiyor. JosephGordon Levitt başrolde. Amazon Prime’de izlenebilir, filmde Türk kökenli oyuncular da var. Kamp ve karavancı ruhu için enerji şart, tembellik yasak Zor, mesafeli, özgür K aravan hayatı minimal bir hayatın provası gibi. Az eşya, az enerji, az tüketim ve tasarruflu kullanım. “Tatilde her şey ayağıma gelsin isterim” diyorsanız ki diyebilirsiniz size uygun olmayabilir. “Bulaşığı, çamaşırı elimde yıkayamam; ütüsüz giyemem, 34 parça kıyafetle yetinemem, saç düzleştiricimden vazgeçemem, uzun uzun duş alırım, yatağım çok rahat olsun, her tuvaleti kullanamam, yemek kokusuna dayanamam, böcekten korkarım diyorsanız, sürekli rahat ve tembel olma isteğiniz varsa karavancılık size göre değildir. Kendinizi ve ailenizi iyi tanıyıp nasıl bir tatil istediğinizi iyi bilmeniz gerekiyor. Siz istekli olsanız da eşiniz veya çocuğunuz olmayabilir ve onların sıkılması zamanla sizin de sıkılmanıza sebep olur. Beklentileriniz yüksek değilse, gerçekten istekliyseniz, her şey dahil tatillerde sıkılan, sürekli aynı yerde duramayan, hareketli, gün içinde daha fazla şey deneyimlemeyi seven, doğa tutkunu, özgürlükçü bir kişiliğiniz varsa karavancılık sizin için gerçek bir tutku olabilir. KARAVANDA SIKICI IŞLER Günlük rutin işleri vardır karavanın. Temiz su deposunu doldurmak mesela. Kamp alanındaysanız daha kolay ama değilseniz temiz bir kaynak bulmalısınız ve belirli aralıklarla yapmalısınız. Atık su deponuzu da bazen günde birkaç sefer boşaltabiliyorsunuz. Karavancılığın verdiği özgürlük hissi yanında “Bunlar da iş mi” diyenleriniz olabilir. Ama bu iş tam da en sevdiğiniz aktiviteye ya da komşularınızla koyulduğunuz koyu bir sohbetin ortasına denk gelebilir! “Sorun değil”se devam edelim ama gerçek bir kampçı değilseniz bu durumdan kısa zamanda sıkılabilirsiniz. YEME IÇME MESELESI Genelde hazır yemeğiniz olmuyor, bunu sağlayan kamp alanlarında değilseniz. Kendiniz pişiriyorsunuz. Pratik tarifler seçiyorsunuz. Bazılarımız için yemek pişirmemek bile başlı başına bir tatil sayılabilir. Çok bulaşığınız olmuyor ama günde 23 kere bulaşık çıkabiliyor. Duştan fazla su harcamadan çıkmanız gerekiyor, bu o kadar da zor değil! Daha küçük, biraz rahatsız bir yatakta yatıyorsunuz ama isterseniz her gün farklı bir manzaraya uyanabiliyorsunuz. Tuvaletinizi belirli aralıklarla kanalizasyona boşaltmanız gerekiyor. Kamp alanlarında sıkıntı olmasa da seyahat halinde sorun olabiliyor. Bazen bir benzinliğin tuvaletini kullanmanız gerekiyor ve zararsız kimyasallar kullanılsa da işletme sahipleri çekinceli davranabiliyorlar. Evdeki iş bölümünüz nasıl olursa olsun karavanda çiftlerin ikisine de düşen sorumluluklar var. Karavanda elbette ayrı oda yok ve herkes bir arada. Bence karavan almadan önce en az üç dört gün karavan kiralayıp denemelisiniz. SALIHA YAYLA ÖZTUNÇ Karavan hayatıyla ilgili bir yazı yazmam istendiğinde aslında çok şaşırdım. Hiç karavan hayali kurmamış, hatta eşini vazgeçirmek için çok uğraşmış, karavancılıkta çok yeni biri olarak bu yazıyı yazacak doğru kişi ben olabilir miydim? DENEMEDEN BILINMEZ Eşimin hayalini desteklemeye karar verdiğimde araştırmaya başladım... Karavancıların hemen hepsi bu hayatın güzelliği ile bitiriyordu. Nedense ikna olamıyordum... Şimdi kendimi akışa bıraktım. Zorlandığım anlar oldu ama bu deneyimi yıllardır törpülemek istediğim yönlerimi değiştirmek için bir fırsata dönüştürmeye karar verdim. Doğa ile baş başa ve özgürüz. Hafta sonu kaçamakları için uzun hazırlıklar yapmamız gerekmiyor. Yeni yerler, yeni dostluklar, yeni tecrübeler için hazırız. Tavsiyem, olumlu olumsuz bütün deneyimleri dinleyin. İyi bir araştırmanın ardından hâlâ kararsızsanız, denemeden bilemezsiniz. YOLDA TERSLİK OLABİLİR T atile üç dört valizle gidiyorsanız, karavanda yeterli depolama alanını bulamayabilirsiniz ama sonuçta 56 parça kıyafet gerçekten tüm yazı geçirmenize yetebiliyor. Bu sadece tercih meselesi ve bu yazıyı yazmamdaki amaç da tercihlerinize dikkat çekmek. Kıyafet demişken çamaşırlarınızı da muhtemelen elinizde yıkamanız gerekecek. Bazı kamp alanları bu ve benzer hizmetleri belirli ücret karşılığında veriyorlar... “İsteğim her yerde konaklayabilirim” diye düşünseniz de yolculuklar her zaman planladığınız gibi gitmeyebilir. Bazı yerlerde konaklamanıza izin verilmeyebilir, jandarmadan veya polisten uyarı alabilirsiniz. Takip ettiğiniz her rotada güvenli yerler bulamayabilirsiniz ki özellikle çocuğu olan karavancılar bu kaygıyı çok yaşıyor. Bu nedenle kamp alanlarına uğrama ihtimaliniz çok yüksek. Türkiye’de kamp alanları yeterli sayıda değil ve çoğu da yeterli donanıma sahip değil. Ücretler de bazen beklediğinizin üzerinde olabilir. Pek çok turist karavanını Yunanistan’da bırakıp ülkemize geliyor. Karavancılık desteklenmeli, bölge ekonomisine, her şey dahil otellerde kalan turistlerden daha çok katkı sağlıyor. Seyahat halindeyken maksimum 80 km hızın üzerine isteseniz de çıkamazsınız, gezi planı yaparken yolda geçireceğiniz zamanı hesaba katmalısınız. Yol virajlıysa varış süreniz uzayabilir. Kullanmadığınızda park edeceğiniz park yerini, karavanı almadan önce ayarlamalısınız. Bazı sitelerin açık otoparkına karavan park etmek yasak olabiliyor. Almadan önce, moto mu çekme mi, ehliyeti, sigortası, vergisi, güvenlik sistemi, sinekliği, ısıtıcısı gibi konularda uzun bir araştırma süreci sizi bekliyor. SalihaŞevket Öztunç ailesi ilk karavan kampını Foça’da yaptı. Karavan fikri çocukların çok hoşuna gitse de otel tatilindeki animasyonlara, havuzda eğlenmeye alışkınlarsa sıkılabiliyorlar. Ama çocukları en çok mutlu eden şey arkadaş. Kamp ortamında kısa sürede arkadaş edinip zamanla kendileri oyunlar kurabiliyorlar. Seyahate çıkarken oyuncaklarını, kitap ve boya kalemlerini almayı unutmayın! Romantik komedinin hazin sonu 1 Mehmed Kemal’in Sait Faik’ten söz açtığı bölüm çok güldürdü, düşündürdü beni. Sait Faik yaşam dolu adam, sokakları, gezmeyi, serüvenleri seviyor. Ruhu dalgalı. Leyla Erbil’le zamanında az çok söz açmıştık. Sırları vermedi elbette ama sevdiği belliydi. Kemal şöyle yazmış: “Tanıdığımda Sait’in başı dertteydi. Yazdığı hikâyede askerin ayağını tökezletmişti, sıkıyönetimden çağırmışlardı. Yaşamadan, yazmadan başka bir şey düşünmediği için pek de korkardı bu gibi işlerden. “Ulan, asker insan değil mi ne çıkar ayağı tökezlerse?” diye soruyordu. Bilmiyordu ki, zamanın yöneticilerine göre, asker, nasıl yemez, içmez üşümezse, tökezlemezdi de.” Bazı yazarlar kendi küçük yaşamlarını serer önümüze, bu hayli değerlidir de unuttuğumuz ne varsa; sözgelişi kıyı meyhanelerini, balıkçı teknelerini, kuytuda sevişen çiftleri onlarla tanırız. Böylesi kimselerin siyasal kavgalardan kaçması doğaldır. Mahpuslukta solarlar. Sait Faik parasızlık sıkıntısı çekmiş, yazarlığını kabul ettirene dek burnundan gelmiştir. Mehmed Kemal der ki: “Adına ödüller verileceğini, müzeler açılacağını bilse Bu kadar masrafa girmeyin, parasını bana verin... derdi. İnsan yaşamalıydı.” 2 “Yeniçağın ruhu” diye tartışma yapılıyor, çeşitli kavramlar geliştiriliyor. Doğrusu, pek takılmıyorum bu koşturmaya. Elbette dünya değişecek, bilişim olanakları gelişecek, tahayyül edemeyeceğimiz kadar çok bilgi edinecek in İdil Biret sanlık. Ancak bunlara, kişi olarak benim yetişmem neden gerekli olsun ki? Benim çağım her neyse, orada edindiğim değerlerin, estetik ölçülerin kaybolduğunu, yittiğini, önemsizleştiğini kim savlayabilir? İlerleme böyle açıklanabilir mi? Bazı mesleklerin, sanatların geleceğe kalmayacağı söyleniyor, olur mu olur, bundan dolayı kendimi eksik, yaşam dışı mı saymalıyım? 3 Moda olana, gençliğe hitap edene çok önem verilmesinin, bu kesimin yeni tüketici olmasından öte bir anlamı olduğunu sanmıyorum. Görüyoruz, gençlik her zaman daha iyiyi aramıyor. Ucuz kitapların peşine düşüp, bir de bunu överek yayıyorlar. Müzikte durum daha berbat! Gürültü dinliyorlar. Hızlı konuşan çocuklar, tek nota bilmeden, seslerini makineden geçirip, bilişim olanaklarıyla zengin leştirerek sunuyorlar. Sonuç? Hüsran... 4 İçinde düşünce olmayan herhangi bir eserin değerli olması söz konusu değildir. Yetenek, geçici süre durumu idare etmeyi sağlar. Tanrı vergisi kulağıyla eline aldığı her çalgıdan ses vermeyi başaran biri, gün gelir duvara toslar. Eğer doğru işçilik yoksa, düşünce gelişmemişse ünlü olmak mümkündür ama sanatsal ürün yaratmak değildir. Geç de olsa İdil Biret belgeselini izledim. Doğanın kendisine sunduğu olağanüstü meziyetleri, benzersiz çalışma gücüyle taçlandırmış. Keşke her çocuğa izletmek mümkün olsa! Her tımbırtı müzik değildir! 5 Son günlerde “romantik komedi” denen türe kendini kaptıranlara sık rastlıyorum. Geçen birine takıldım, bu kadar berbat senaryo, oyunculuk görmemiştim doğrusu. Sinemaya yakın değilim; hatta sanat sayanlardan da değilim, benim tarifim “bazı filmlerin sanata yakın, estetik yapıtlar” olduğu yönünde. Uzman değilim, benimki öznel kanı. Neyse, sonradan öğrendim ki bu filmler Amerikan yapımlarından uyarlamaymış. Güzel sanılan bir kızla oğlan buluyorlar önce oyuncu diye; çocukların ne dediği anlaşılmıyor, yeteneksizliğin adı doğal oyunculuk olmuş. Gelin kaynana kapışmaları, uyduruk mafya koşturmaları, fona konan romantik ve elbette kötü müzikle öpüşmeler falan. 6 Bir de bunun komedi halleri var. Bir oğlan var mesela; olur olmadık yerde gülüyor, bir diğeri şarkıcı da olmuş, ucuz İspanyol ezgileri üzeri ne mıymıntı biçimde sesleniyor falan. Oysa Yılmaz Erdoğan bu işlere iddialı girmiş, düzeni sorgulayarak yol almıştı. Saraya yanaştığından beri, Recep Tayyip Erdoğan’ın top arkadaşlığından bu yana sanatına da ihanet ediyor. Hazin elbette “Yılmaz Güney olmak için yola çıktı, Saray’a kapıkulu oldu!” “İvedik”leri hiç saymıyorum. İzlemeye utanır insan ama anladığım kadarıyla görmeyen de kalmamış. 7 Orhan Veli Boğaz vapurunda Yahya Kemal’e rastlıyor. Kemal burnundan kıl aldırmaz halde, Garip şiirini önemsemiyor. Konu konuyu açıyor, Kemal “Yeni şiir var mı?” diye soruyor. Veli’nin aklında olmaz mı, başlıyor Efsane adlı rubaisini okumaya. “Bir zamanlar bu gamhanede bir dem vardı... Gece bülbül ağaran fecre kadar ağlardı... O çağıltıyla beraber dövünürken def ü cenk... Bir güneş dalgalar üstünde doğa rengârenk... Bu çağıltıyla bütün kahkahalar nağmeleşir... Dilde Yahya Kemal’in şarkısı şehnameleşir...” Yahya Kemal şaşırıyor, pek beğeniyor, güzel cümle kurmak istiyor: “Orhan Bey, biraz daha gayret etseniz, bu sahada bizi geçeceksiniz” diyor. Veli; “Üstadım, biz bunları ciddiye almıyoruz ki, karalama olsun, alay olsun diye yazıyoruz.” Yahya Kemal’in suratını görmek isterdim doğrusu. Ne şiirini severim ne de Nâzım’a yaptığını unuturum. Mehmed Kemal bize tam Öğle Rakısı öyküleri anlatıyor. ENVER AYSEVER KURŞUNKALEM İçinde düşünce olmayan herhangi bir eserin değerli olması söz konusu değildir. Yetenek geçici süre durumu idare etmeyi sağlar. Tanrı vergisi kulağıyla eline aldığı her çalgıdan ses vermeyi başaran biri, gün gelir duvara toslar.