Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
4 29 MART 2020 İhtiyaç listemiz nasıl azaldı değil mi? Sadeleşme İngiltere sosyal deneyi bir kenara bıraktı. “Sosyal Darvinizm” elbette kalıcı bir çözüm olamadı. Zorunlu market alışverişi ile eczaneler dışında hiçbir yer açık değil, sadece egzer STATİK ENERJİ ÖZGE MUMCU AYBARS İnsan neleri normalleştiriyor? Sokakta çalışmak durumunda olanlar ise en önemli risk grubunda. Bir yandan tedarik zincirinin kırılmaması için eve su taşıyanlar, mar siz için dışarı çıkma izni getirildi. Sal ket alışverişimizi, kargomuzu ka gının Çin’den daha şiddetli yaşandığı Kuzey İtalya’da acil olmayan ihtiyaçlar dışında tüm üretimler durduruldu. ABD tarihinde ilk defa askeri önlemler alınmaya başladı. Salgının topluma yayılması pımıza getirenler. Üç ayrı tedirginlikleri var: İlki iş yoğunluğunun artmasıyla gelen yorgunlukla baş etme, ikincisi işlerini kaybetme riski ve son olarak sağlıklarını kaybetme ile virüsü taşıyor ol nı önlemek için birçok ülkede sokağa çıkma yasağı gel ma ihtimali. Ekonomimin durma ihtimali ise güvence di. İtalyan belediye başkanları, insanları evde tutmak için sosyal medya mesajları hazırlıyor, biri vatandaşların tüketim alışkanlıklarına kızıyor, diğeri “Kendinizi dünyayı kurtaran bir Will Smith mi sizlik duygusunu da büyütüyor. Tam da bu noktada, yani ülkelerin içe kapanması ile kendi ekonomilerini güvence altına alma bağlamında olasılıklar konuşulmaya başlanıyor. Tüm önlemler şimdi sanıyorsunuz” diyor; kültürel lik geçici gibi görünse de sal olarak hangi noktadan top gının kontrol altında tutulma lumu yakalayabilirse artık. Türkiye’de ise önce 65 yaş üstünün evde oturması salık verildi. Ancak her an hepimiz tecrite girebiliriz, elbette Saray yönetimi ile ekonomi yönetimi (TOBB) halkın tümü masıyla kalıcı hale gelebilir. Bu olasılık ise neokapitalist dönemin sonunun başlangıcı olarak ele alınabilir. Gelecek hafta bu konular üzerinde gezinen bir yazı yazacağım. Salı günü itibariyle 1,8 nü riske atmayı bırakırsa. IHTIYAÇLAR AZALDI Birçoğumuz bu tecrit halini görece “alışmaya çalışarak” yaşıyoruz. Evdeki hayatı keşfediyoruz. Balkonsever bir birey olarak çiçeklerime bakıyorum, haberleri düzenli paylaşıyorum, bu belirsizlik sürecine bir anlam katmaya çalışıyorum. Evde 4 yaşını yeni geçmiş olan Uğur Deniz Bey’e durumu mümkün olduğunca onu ürkütmeden anlatmaya çalışıyorum. Bir milyar insan evdeyiz. Alışveriş merkezleri buharlaşmaya başladı, ihtiyaçlarımız yeniden belirleniyor. Topuklu ayakkabı alma bir ihtiyacı yok, yeni bir çanta alma bir ihtiyacı kalmadı, yeni bir takım alma ihtiyacı yok. Evleri eşyalarla kalabalıklaştırma dönemi geçmeye başladı. Bir insan kaç bardağa, kaç tabağa ihtiyaç duyabilir ya da bir aile? Yemek davetleri yok.... KIYMETINI BILELIM Kalabalıklar arasında ken likte çiçek suluyoruz, balıklara yemlerini veriyoruz; ev dimizi biricik göstereceğine inandığımız ve inandırıldığı içinde oyunlar bulmaya çalışıyoruz. Bu yazıyı yazarken karşıma oturdu, bilgisayarın caps tuşuna basarak bir süre sabote edip güldü, baktı vazgeçmiyorum yazmaktan, babasının yanına gitti ama Ku mız şeyler kaybolmaya başladı. Bilgisayar kameralarıyla insanlarla sosyalleştiğimiz, eğitimleri yine bilgisayar kameraları ve uygun programlarla almaya başladığımız yeni bir döneme girdik. rabiye adındaki koalasını ba Tüm olumsuzlukları bir ya na emanet bıraktı. na koyup, içlerimizi çoğaltan Bir anda tüm hayat koşturmalarımız bitti. Evdeki eksikliklerin ne olduğunu net olarak biliyoruz artık, sağlıklı öğünler pişiriyoruz, bolca müzik dinliyor ve beraber zaman geçirmenin tadına bakı sadeleşmenin kıymetini bilelim. Bu dönemde, artık zarf değil mazruf önemli. Not: Gündelik işimin önemli bir kısmında haberleri takip ediyordum. Bu süreçte haberleri takip etmek zor ol yoruz. Aile büyüklerimizin birçoğu 65 yaş üstü, her gün maya başladığından beri, düzenli şekilde haberleri derle ihtiyaçlarını soruyor, eğer gerekirse onların ihtiyacına göre günlük bir planlama yapıyoruz. Bir arkadaşım evde yürüyüş videoları paylaşıyor, egzersizi ihmal etmemek için günü yeniden planlıyoruz. Ve yip blog’a ekliyorum. Bu dönem için hazırladığım bu bültenlere “Korona Günlükleri” adını koydum. Hem yaşadığımız günü özetlemek hem de kapsamlı bir arşiv olması adına yaptığım çalışmayı www. tüm bu rutine uyum sağlama statikenerji.com adresinden mız son on gün içinde oldu. takip edebilirsiniz. Dalgalı teknede günü bitirmeye çalışıyoruz Karantinada yeniden tanışmak Didem Doğan Koronavirüs salgını günlük alışkanlıklarımızın ezberini bozuyor. Yaşamımızda olmasına alıştığımız o kadar çok şey yok ki. Bu süreç yeni bir dil öğrenmek gibi adeta, konuştukça öğreniyoruz. Duygularımız çok ve karışık. K linik psikolog, çift ve aile terapisti Didem Doğan, “Konuşamama, tartışamama veya genel olarak ‘verimli iletişim kuramama’ da eklenirse, bu kırılmalar zamanla birikmeye ve bir süre sonra öfkeye, isyana, üzüntüye ve agresyona dönüşebilir. Eğer partnerler/eşler arasındaki ilişkinin halihazırda sorunları varsa, bu dönem onlar için daha da zorlayıcı geçebilecek. Ama ilişkide zorlukları karşıla maya dair ılıman bir iklim varsa ya da geçmişte benzer bir deneyim, çiftler ideal bir biçimde birbirine destek olarak da bu zor günleri geçirebilir. Verimli bir ilişki böyle zamanlarda hayat kurtarır, iyileştirir” diyor. 1 ‘Salgın ve karantina’ aileleri nasıl DAYANIŞMA ODAKLI OLUN u Bazı çiftler için bunun bir fırsat olabileceğini de düşünmek mümkün. Salgın endişesi ve getirdiği kısıtları bir sorun olarak ilişkilerin ortasına koymak yerine, ilişkide verimli bir dayanışma ile bu sorunu karşılarına almalarını birlikte başetmeye çalışmalarını iliş 2 İlişkilerde nelere dikkat etmek etkiler? kiyi onaran bir durum olarak izlemek de mümkün olabilir. gerekiyor? Ü lkemizdeki koronavirüs sürecinin başındayız ancak görünen o ki aileler sanki birbirleriyle yeniden tanışıyor. Kim bilir en son kaç zaman önce bu kadar zamanı birlikte evde geçirmişlerdi. Tatiller dışında evde bir arada hiç zaman geçirmeyen aileler bile olabilir. Uzun süre birlikte zaman geçirmek çocuğunuzdaki değişimleri görmeniz için imkân verecek, eşinizin ilgi alanlarıyla ilgili konuşmasını dinlemek için de... Bir arada u Evdeki diğer bireylerin de salgından ötürü zor zamanlar geçirdiğini, korktuğunu, herhangi bir şeye konsantre olmakta zorlandığını, baş etmeye çalıştığını akılda tutmak ilişkileri daha anlayışlı ve şefkatli hale getirebilecektir. u İlişkilerinde sorun olanlar daha zor günler yaşayabilir. Bu sebeple birbirlerine karşı, ilişkilerindeki sorunları bir parça başka bir yere bırakıp, daha anlayışlı olmaya çalışmalarını önerebiliriz. Veya ivedi olarak “online görüşmeler” yoluyla bir yardım almaya başlayabilirler. B irlikte yaşamayı seçtiğimiz kişilerle, birlikte zaman geçiremeyecek bir düzende yaşamlar kurmuş olan biz kentlilerin, bilvesile birlikte yaşamaya dönmek zorunda kalmasıyla sorunların belirmeye başlaması bir başka açıdan da anlamlı olabilir. Aslında alanlar açarak, ilişkiyi havalandırarak daha uzun süre birlikte yaşamaya çalışıyoruz. Ama hiç ayrılmadan yaşamaya geçtiğimizde zorlanıyoruz. İnsanların birbirinin alışkanlıklarına, rutinlerine, takıntılarına, zorluklarına alışması ve yaşamanın zor ve tatlı kısımlarını hep birlikte u Özellikle bu dönemde ilişkileri hakkın bunlara rağmen bir arada durmayı istemesi deneyimlemek mümkün olacak. Bu ilk zaman da konuşmaya, tartışmaya ara vermeliler. kolay bir karar değil. larda çok çatışmalı olabileceği gibi tam tersine büyük bir özlemle çok yumuşak ve son derece uyumlu bir şekilde de geçebilir. Ailenin yapısına, bağlarına, ilişki biçimlerine ve ihtiyacına göre zorluklar görülebilir. En önemli değişken virüs salgınının getirdi u Ev işleri (yemek, temizlik, alışveriş..), varsa çocuklarla ilgili işler, dışarı işleri için evde kalan bireyler arasında bir işbölümü bu dönemde ilişkileri ve bağı da güçlendireceği için önemli olacaktır. Uzun süreli ve bir arada yaşanan bir ilişki tercih ettiğimizde bir ölçüde, olgun bir anlam yükleyerek birbirimize “katlanmayı” da hesaba katmamız gerektiğini söylemek lazım. İlişkiyi birbirine yapışmış iki insan modelinden daha farklı bir yerde tut ği korku ve kaygı hali ile dış dünya ile bütün u Dayanışma odaklı, şefkat ve anlayış içe maya gayret etmek gerekiyor. Yani part ilişkiler ailedeki her bir birey için bitiyor. Eğ ren bir ilişki ve iletişim her birimizin ihtiya nerlerin bu 7/24 dönemde de normal ya lence, dertleşme, sohbet etme gibi benzeri bir cı olan şey. Karşıdakini suçlamadan, aşağı şamlarında çeşitli vesilelerle yaptıkları gi çok ihtiyaç evdeki partnerin eşliğinde veya on lamadan, eleştirmeden kendi durumumuzu bi, alan vermelerine ihtiyaç var. Bu şim dan karşılanmaya çalışılıyor. Yaşamda bunca açıkça ifade etmek sorumluluğunu almak di nasıl organize edilebilir? Yaratıcılık bu kısıt varken ve dışarda böylesine endişelendi iletişim kanallarımızı açar. rada devreye giriyor. Belki zaman zaman ren bir tehdit varken partnerler birbirleriyle ay u İlişkilerimizde bedeni kullanmak, özel ayrı odalar, ayrı köşeler, ayrı uğraşlar, ay nı anda aynı modda nasıl olabilsin? Doğal ola likle sarılmak birçok sebeple ilişkilere ol rı yürüyüşler, ayrı ilgi alanlarıyla olabilir. rak ruh halleri birbirine her zaman uymuyor ve dukça iyi gelen bir davranış olarak kayde Aynı şeyi çocuklarımız için de düşünme kırılmalar başlıyor. Kimisi evi temizleyerek bir dilmeli. Hepimizin sevilmeye, sarılmaya, liyiz. Bir arada olmanın koro halinde dav ölçüde kendini iyi hissetmeye çalışırken diğe anlaşılmaya, bir ölçüde idare edilmeye ih ranmak gibi bir zorunluluğu olmamalı. Bu ri ısrarla birlikte bir salgın konulu film izlemek tiyacımız var. Zor günleri dayanışmayla basınç gerginliği artırabilir. Özellikle ço isteyebilir. Bu sırada irili ufaklı kırılmalar, bir atlatan çiftlerin ilişkilerinin daha işlevsel cuklarda duygusal olarak büyümeyi olum birini anlamakta ıskalamalar olabilecektir. ve tatmin edici olduğunu biliyoruz. suz etkileyebilir. Tıpta bir önlem olarak fark edilmesi geç oldu Bİ DÜNYA İNSAN El yıkamanın 130 yıllık tarihi var K oronavirüse karşı ilk önlem olarak önerilen el yıkama aslında uzun zamandan, sadece dışkı yoluyla bulaşan hastalıklar için değil solunum yoluyla da bulaşan hastalıklar için de önerilen en temel korunma yöntemi. Sağlık Bakanlığı’nın Türkiye El Yıkama Araştırması başlıklı raporu el yıkamanın geliştirilmesi ile solunum yolu enfeksiyonları sıklığının, yüzde 6 yüzde 44 arası bir oranda azaldığını gösteriyor. (Bu araştırmanın sonuçları için dileyen https://sbu.saglik.gov. tr/Ekutuphane/kitaplar/elyikatr.pdf’e bakabilir) Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre el yıkama başta olmak üzere hijyene gösterilen dikkat sayesinde alt solunum yolu hastalıklarının oranı yüzde 45’e kadar inebiliyor. Bu kadar önemli olduğu için, farkındalık yaratmak amacıyla 2008’de Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu’nun önerisiyle her yıl 15 Ekim Dünya El Yıkama günü olarak kabul edilmiştir. ÖNEMI GEÇ, ÇOK GEÇ FARK EDILDI Yahudi ve İslam dininin yanı sıra birçok kültürde, hem de binlerce yıldır vardır bu el yıkama alışkanlığı ama tıpta bir önlem olarak fark edilmesi çok geç olmuştur. Topu topu 130 yıldır tıbbın bir parçası du rumunda. (https://www.thegu ardian.com/world/2020/mar/18/ keepitcleanthesurprising130 yearhistoryofhandwashing, di leyen burada ayrıntısını okuya bilir). Öncesi yok tıpta. Kadav rayı parçalarlar, hasta bedenle re dokunurlar ama ellerini bildi ğimiz anlamda iyice yıkamaz lardı. Mikroplar henüz tam ola rak keşfedilmiş değildi ne de ol sa. O yıllar hastalıkların çürüyen ölü bedenlerden, kanalizasyon lardan kaynaklandığı sanılırdı. Doğruluk payı vardı ama tek ne den bunlar değildi. Ignaz El yıkamanın önemini, gü Semmelweis cünü Macar asıllı doktor Ig naz Semmelweis’e borçluyuz. 1800’lerin ortalarında görev yaptığı hastanede ye ni doğum yapan anne ölümlerinin nedenini merak etmeseydi, belki uzun zaman el yıkamayı akıl ede meyecekti tıpçılar. Semmelweis, doktorların kadav ra parçaladıktan sona doğuma girdiklerinde, ellerin deki kadavra parçacıklarının doğum sırasında an ne bedenine girdiğini keşfetti. Emrindeki doktorlara ellerini de kullandıkları aletleri de klor çözeltisinde yıkama zorunluluğu getirdi. Bu basit önlemin sonucu şaşırtıcıydı, yüzde 18 olan yeni anne ölüm oranı, el yıkama sayesinde yüzde 1’e kadar düştü. BAŞARI ÖDÜLLENDIRILMEZ Hâlâ anlaşılamayan nedenlerle Semmelweis’e itirazlar da oldu tabii. İşini kaybetti, örneğin, kimileri bir akıl sağlığı sorunu olduğunu bile ileri sürdü. Hayatını yitirdiğinde 47 yaşındaydı. Sonraki 40 yıl boyunca mikropların gelişimi daha anlaşılır hale geldiğinde bakış artık hijyen lehine değişmişti. Cerrahlar artık el yıkamayı ciddiye aldılar. Antiseptik cerrahinin öncüsü de İngiliz doktor Joseph Lister’dir. Osmanlı tıbbında, özellikle hemşirelik kurallarının yerleşmesinde büyük katkısı olan Florence Nightingale’i MUSTAFA K. de unutmayalım bu ara ERDEMOL da. Çok kötü hastane or tamında çalışmasına rağ men Kırım Savaşı sırasında askeri hastanelerde, el yıkama dahil, hijyeni yaygınlaştıran odur. İyi de günümüzde, tıp alanı dışında el yıkama ya gereken önem veriliyor mu? Pek değil. 2009 yılında yapılan bir araştırmaya göre ABD’de ka dınların yüzde 69’u idrar sonrası ellerini yıkarken bu sayı erkeklerde yüzde 43. Dışkılama sonrası el yıkama oranı kadınlarda yüzde 84 iken erkekler de yüzde 78’di. Fena sayılmaz belki ama yemek öncesi ise durum parlak görülmüyor. Yemekten önce erkeklerin yüzde 10’u, kadınların ise yüzde 7’si ellerini yıkıyor. Korona sayesinde önemi yeniden anımsatıl dı ama aslında maliyeti olmayan, kimseye ağır yük oluşturmayan çok basit bir işlem el yıka mak. Hatırlamak için 15 Ekim Dünya El Yıkama Günü’nü ya da koronavirüs salgınını beklemenin anlamı yok(tu) elbette. Beden temizliğine bir yerden başlanacaksa el den başlansın işte. Her şey bizim “elimizde”.