Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
4 Bir gün beni de çekti Mahmut Turgut ve fotoğraf “Şaka yapmak, basit tanımıyla seyirciyi kendi neşene dahil etmeye çalışmaktır. Düğünlerde oynamaya kaldırmak gibi. Çizgimiz sohbet ettiğimizde nasılsa öyle, şaka muhatabını rahatsız ediyor, eğlenmiyorsa konu kapanır. Şaka uzatılmaz.” 22 KASIM 2020 Fotoğraf: Cumhuriyet Pazar Mahmut Turgut ALTAN ÖYMEN K itap denilince gözümün önüne ilk gelen insanlardan biridir değerli dostum Mahmut Turgut... Bilmiyorum fotoğraf koleksiyonunda, şimdiye kadarki kitap fuarlarının kaçından anılar var? Ama benim son sıralarda katıldığım fuarlardan hiçbiri Mahmut Turgut’suz değildi. Turgut, ülkemizin önemli bir fotoğraf sanatçısı... Aslında fotoğraftan önce işe şiirle, yazıyla başlamış, “At Dağları Sırtından” başlıklı yeni baskıları yayımlanan bir şiir kitabı da var. Okudum oradaki şiirleri... “Menekşe” adlı şiirinin şu üç mısrası hâlâ aklımda: Bükük boynunu menekşe Doğrultursun bir gün Anadolu’yla birlikte HHH Her alandaki sanat insanlarımızın, yazarların, çizerlerin, aynı zamanda gazetecilerin, siyasetçilerin portrelerini çekiyor Mahmut Turgut. Onları sergiliyor... İzinlerini alarak yıllık takvimlerinde yayımlıyor. Bir gün benim de bir fotoğrafımı çekti. Bir kitap fuarında değil... Açık havadaki bir tören sırasında... Bir kış günü. Hava soğuk. Paltolu ve şapkalı halimle... Karta basılı bir büyükçe boydaki örneğini bana da hediye etti. İnsan kendi fotoğrafına bakar, beğenebilir, ama başkade bir portrem vardı. Fakat açık renkte, deseninde küçük kareler olan bir yazlık elbise giymişken çekilmiş bir fotoğraftı. Yeni bir kitabın baskısı ise kış zamanına rastlıyordu. Editörler benden o yazlık fotoğrafın yerine, mevsime ters düşmeyen bir fotoğraf istediler... En azından ceketimin kumaşı düz ve biraz koyuca renkte olmalıydı. Evde fotoğraflarımın bulunduğu zarfa baktım. İçinde Mahmut Turgut’un çektiği dahil, değişik kıyafette ve pozda çekilmiş 1015 adet fotoğraf vardı. Yayınevindeki arkadaşlara aynı zarfın içinde gönderdim. Kitabın arkasına koyacakları fotoğrafı onların seçmesini rica ettim. Bir süre sonra telefon geldi: Mahmut Turgut’un kar altında çektiği paltolu, atkılı, şapkalı fotoğrafımı seçmişlerdi. Hem de oybirliğiyle... Kitaplardaki o arka kapak fotoğrafları, genellikle, masa baAltan Öymen Gülriz Sururi larına “Bak ne güzel fotoğraf” diye göstermez. Ben de beğendim ama yazı masamın üzerinde öteki fotoğraflarımın içinde bulunduğu bir zarf var, onun içine koydum. Mahmut Turgut’a telefonla teşekkür ettim. Sonra unuttum o fotoğrafı. Aradan zaman geçti. Doğan Kitap’ta “Anılı Kitaplar” adı altında geçmişle ilgili kitap dizim yayımlanıyordu. Yayınevleri, yayımladıkları kitapların arka kapağına yazarın bir portresini koyuyorlar ya, dizinin ilk kitaplarında benim şında veya kapalı bir yerde kitap okuma veya yazma pozunda çekilmiş oluyorlardı. Onu hatırlatıp “Geleneğe aykırı olmaz mı” diye sordum. (Galiba biraz da “Acaba yaşımı çok yüksek mi gösteriyor?” kaygısıyla...) “Olmaz. Zaten bundan iyisi olmaz” dediler. Böylece yayınevi, bir yazarını “geleneksel yazar fotoğraf”ı yerine “sokakta çekilmiş fotoğraf”ıyla tanıtarak bir devrimsel adım atmış oldu. Ben de kısa zamanda fark ettim, o fotoğrafın küçük kareli ceketimle çekilmiş olan eski yazlık fotoğrafımdan daha “gerçekçi” olduğunu. Ayrıca o fotoğrafımın kitap kapağına girmesinden sonra eşim, onun bir kopyasını büyütüp evin münasip bir köşesine de astı. Ve ben o köşeden geçerken sık sık selam gönderiyorum Mahmut Turgut arkadaşıma. Ona şimdiye kadarki çok kapsamlı çalışmaları için tebriklerimi sunuyorum. Tüm yakınlarıyla birlikte sağlık ve mutluluk diliyorum. Komedyen Hasan Can Kaya: Umutsuzluğa inat ayı gibi gülüyoruz! TUĞBA ÖZER Komedyen Hasan Can Kaya, “Çünkü hepimiz insanız. Ölümlü dünya. Hepimizin zaafları, problemleri, fantezisi var. Kafamızda bize empoze edilen bir sürü şeyin aslında büyütülecek bir yanı yok. Tüm bunların farkında olan, mizah duygusu gelişmiş, kendiyle barışık bir arkadaş grubuyuz” diyor. P andemi sürerken Hasan Can Kaya’nın Konuşanlar isimli programını YouTube’da izlemeyenimiz neredeyse yoktur. Zaten çok değil, 6 ay kadar önce bu sayede tanıdık genç komedyeni. Son günlerde arkadaş sohbetlerinin bir parçası. Öyle ki yakın zamanda gittiğim Berlin’de bile “Videolarını izliyor musun” sorusuyla karşılaştım. Kendi tabiriyle o, aslen Malatyalı olup İstanbul Güngören’de doğup büyüyen, hayatını yıllarca mizahtan, fikir işçiliğinden kazanan, yıllar sonra kamera önüne geçen senarist ve komedyen. Programı “trendlerde” yani en çok izlenenler arasında birinci sırada. Harbiye Açık Hava Sahnesi’ndeki standup gösterisiyle 2 bin 400 kişinin karşısına çıktı. Peki, ne oldu da “birden” bu kadar sevillıştım, ama genelde meslek aşkımı sınadığım bir süreç oldu senaristlik... u Nasıl başladı bu “Konuşanlar”? 2014 yılında senarist arkadaşların da ısrarıyla sürekli ertelediğim standup’a başladım. İlk yıllarda Leman Kültür Beşiktaş’ta çok az kişiye oynuyordum. Birkaç sene içinde kulaktan kulağa yayılarak dolmaya başladı salon. Hatta bazı gösterilerimde kuyruk oluyordu. 10 defa, 15 defa gelen, artık arkadaşlarıma dönüşen birçok seyircim oldu. Ünsüz olmama rağmen zor da olsa standup’tan geçinmeye başladım ve piyasada çalışmayı tamamen bıraktım. Artık sadece komedyen olarak kendime proje yazacak ve hayata geçirmeye çalışacaktım. “Konuşanlar Talk Show” da o sürecin bir ürünüydü. di, hemen” herkesin güldüğü adam olmau Format tamamen sana mı ait? yı başardı? “Her kesimden vatandaş Tamamen bana ait. İlk kez 2016 ŞuAslında bu sanıldığı gibi Güngören’den geliyor gösteriye. Başörtülü bat ayında yazdım. Ama görüştüHarbiye’ye uzanan bir peri masalı deda var, mini etekli de, iş insanı da ğüm yapımcıları ikna edememişğil. Ardında uzun zaman gerektiren var, işsiz de, her düzeyden öğrenci var. tim. Rafa kaldırmıştım. Yıllar emeklerin, mücadelenin olduğu İlkokul mezunu da var, Yale Üniversitesi sonra başka bir iş için bir arabir hikâye. En iyisi sözü kendisine verelim… mezunu da! Mekâna girerken birbirinden bu kadar farklı görünen bir sürü insan, ya geldik arkadaşlarla. O işle ilgili problemler çıktı. YönetKUSUR DEĞİL TUTKU gösteri başladığında aynılaşıyor! Yıllarımızı, eksiklerimizi birileri yakalayacak diye telaşla men Sultan San ısrar etti senin daha önce yazdığın talk u Komedyenliğe başlama geçirmişiz, oyunda hep bir ağızdan eksiklerimize show’u yapalım diye. İkna hikâyeni anlatır mısın? gülüyoruz! Ne yapalım, utanalım mı! En çok oldum. Çekmeye başladık. yşAdflbEbgmmeıeeeiuirfcmrbaalÇDçer,lieysuisanggaoakviıüngdzeiphcyeirrdöbniunaeemşmureueoksrads“nmldaelkkeodçüaAenyiaeso.nemcğrlelnrjcaarüeytei.aubğrıkkaGtkım“karıpymobNaügş”daaifllinüznküe”aaırdglam,drızdeçzdhnöaeaınoüdai.krlşytçicmraeeAuırdeeyukrncdtavıümakeik’ivnlrdğn.pğtueaeaueüeHmirdsammmdmutütaaaleni,z.tennntfuesraıidödkkbezıurıği!rsıaurmükryokadligayulamoaörayyrekzzşsoıuşaeaterianad.tgo,faÖoeblhısşnllinauemmltatrlcsyisdrekuaeğoaıımethinrrççsns!aiaauembdangyDkziedaye,iltgıbuöınnaşraçüinğıarmeatglukümrsşülüaıteaışdaşiyodsüldaatsoüisaüyezınfryrnoblaedioakrbürlğebrdueei,keturiaünzaraiöz.nngdbybg!zGriain”ueennrutyıünil,eepnimldea.gküidyiHyaersnyaeıtmeüaeicnbnfzrpeallmek,ieanğhnkenaiceseygvıtrltldiaeaitkerseayzmegeşnnnisoöneıvkzin”.iiş,OegecytiynktibaiiuesoğinzlasnılaibdtsindvbantieıdıuePerninrrıulpğkeıtdşhdiımaeurokımaeinnKdn,narç“dıltekpum?omaaosanerknlmıkaoklsr,btuaaigıaaehinmsrşdrrlnenhaaytapsaraomnanütikrğawnyplosevnaaetasigstçaırmoapiegrmitnalnmiknaeauçmnirdsyrinıçeednşb.eaaeelytkaaHpeıkbeiş.şişıretiılSbhrnırkiearrmayınca sektöre girmek de barınmak da çok zor olnırım o da doğru bir tanım olur. du. Birkaç yıl setlerde çalıştım. Hem evi geçindiriyoru Sence insanlar bu formatı neden sevdi? Ekşi dum hem de kendi projelerimin yazımı için sabahlıyor Sözlük’te biri senin için “İçimizden birisi” demiş dum. Sonra yavaş yavaş yazar olarak işler almaya başla örneğin… yınca seti bıraktım. Tabii ki öyleyim. Ama programın tutmasındaki tek seu Bu süreçte neler yaşadın peki? Altı sene boyunca piyasada çeşitli işlerde senaristlik bep bu değil. Çok gerçek bir program. Her şey doğaçlama. Bir de komik program gerçekten. yaptım. Bu arada kendi projelerimi yazdım ama satau İzlemeye gelenlerin cinsel yaşamlarından hatta madım. Övülerek reddediliyordum genelde. Çok iyi eşlerini aldattıklarından bile rahatlıkla bahsettiğini ve çok kötü, her türlü örneğe denk geldim. görüyoruz. Bu samimiyeti neye bağlıyorsun? Parayı hesabınıza yatırıyorum deyip ortadan kayboBu samimi ortamı, seyircinin bizim samimiyetimizi, lan, benim yazdığım işi benden alıp kendi işi gibi suderdimizin iyi niyetle gülüp eğlenmek olduğunu görmenan… Bin tane hikâye. Arada piyasadan sipariş edilen sine bağlıyorum… Amacımızın kimsenin zaafı üzerinden düzgün ve zevk aldığım işlerde de çaprim kasmak olmadığını görüyorlar. GÜLE OYNAYA ÇIKTIK SALONDAN u Pandemi sürecinde kültür sanat emekçileri ciddi zorluklar çekiyor. Sende durumlar nedir? Bu ülkede kültür sanat hep pandemi dönemindeydi. Ben 30 yaşına geldim geçiyorum. Bütün iktidarlarda üvey çocuktu kültür sanat. Ancak sağlık, beslenme gibi temel ihtiyaçlar giderildikten sonra ilgi gösterilebilecek bir konu. Pandemide de bu temel ihtiyaçlar arttığı ve aksadığı için sanat konusu daha da taça atılıyor. u Bundan sonrası için farklı planların var mı? Tabii ki var. Ocaktan itibaren program formatına yenilikler koyacağım. Bir de farklı projeler var yapmak istediğim, onları hayata geçireceğiz ekip olarak. u Güldürmek için her şeyi mubah sayanlardan mısın? “Her şey”den neyi kastettiğinize bağlı. Çünkü her şeye gülmüyoruz ki zaten! Eğer içten kahkaha attıran bir şakaysa yapılan, zekâ ürünü bir şakadan bahsediyoruz demektir. Ki bunun da sansürü olmamalıdır. u Bozulan, sinirlenip tepki gösteren seyirciler oldu mu? Vallahi ünsüz olduğum dönemde dahil şükürler olsun hep güle oynaya çıktık salondan. “Küfür ederek güldürmeye çalışmak... İçinde zekâ yoksa güldürmez. Bu, hayatı boyunca şaka yapmayanların yanılgısıdır genelde. Şaka yapmak kolay değildir.”