Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
25 EKİM 2020 5 Ufukta başka hangi projeler var diye sorunca “Bu aralar böyle sorulara kolay cevap veremiyorum. Yerküre sabit değil” diyor. Fotoğraf: Muhsin Akgün u Kibir, bencillik, saygısızlık büyük suç Ercüment Ç.’ye göre. Peki size göre insanın insana yaptığı, kanunda suç olarak tanımlanmayan en büyük suç nedir? Tek kelime; nezaketsizlik... HİLAL KÖSE Nejat İşler’le çok sevilen antikahramanı ve bazı dertleri konuştuğumuz pazar sohbeti Ne içiyoruz Ercüment? BlueTVözel yapımı olan SaygıBir Ercüment N ejat İşler’in hasretle beklenen karakteri Ercüment Çözer’le büyük kavuşma çok yakında. SaygıBir Ercüment Çözer Dizisi, BlueTV’de 27 Ekim’de başlıyor. Ercüment Çözer’i bilenler biliyor. Lakin Ankara’da Behzat Ç.’ye hayatı zindan ederken ne ara bu kadar sevildi ben bilemiyorum. İşler, “Sanırım insanların düşünüp yapamadıklarını hayata geçirdiği için sevildi” diyor. İşler’le geçen yıl, ikinci kitabı “Ben Hep Senin Yanındayım” yayımlandığında söyleşmiştik. Arkadaşımız Emrah Kolukısa’ya “Dünyayı parmaklarında oynatan bir nesil geldi çok şükür. Onlara inanıyorum. Onlara destek vereceğim elimden geldiğince...” demişti. Şimdi bu sözleri anımsatıp, “Dünya her geçen gün daha karanlık bir yer olurken, gençlere ne söylemek istersiniz” diye sordum ben de... Bir şarkı sözüyle yanıt verdi: “Galiba Özlem Tekin şarkısının sözleriydi. Yalan yanlış söyleyeyim; “Her şeyi kendine sor, kendinden öğren. Hata senin en büyük hazinen...” İşler’le saygısızlığa dayanamayan Bay Çözer’den yola çıkıp keyifli bir sohbete imza attık. u Diziniz hayırlı uğurlu olsun öncelikle. Nasıl bir Ercüment Çözer bekliyor bizi? Ankara, Ercüment’in iş takibi yaptığı, bu yüzden başını türlü belalara soktuğu ve bunları çözmeye çalıştığı bir yerdi. İstanbul, Ercüment’in oyun alanı. Yani karakteri daha çok eğlenirken göreceksiniz... BILDIĞIMIZ KÖTÜ ADAMDI u Behzat Ç.’de bu rolü oynamaya başlamanız nasıl olmuştu? Karakterin vazgeçilmez bir antikahramana dönüşeceğini düşünmüş müydünüz? Dizilerde ana karakter oynamak çok zor. Bunu bırakmaya karar verdim 10 sene evvel. Kararımı arkadaşlarımla paylaştım. Serdar Akar, “Bizim işe gel, canın istediği kadar takılırsın” dedi. Sonra Ercan Mehmet Erdem’le tanıştık. Böyle bir karakter önerdi. Hoşuma gitti, aralıklarla Ankara gezileri yaptım. Benim için bu kadardı aslında. İş yayınlandıktan sonra, bir anda ilgi odağı oldu karakter. Antikahraman tanımına katılmıyorum. Ercüment bildiğimiz kötü adamdı orada. Sanırım insanların düşünüp yapamadıklarını hayata geçirdiği için sevildi. Çok sevildiği muhakkak, zira 100 küsur bölümde 8 ya da 10 bölüm göründü... u Saygı meselesi üzerine düşününce toplum olarak bu konuda zorluklar yaşadığımızı görüyoruz. Sanki Batılı toplumlar bu işi iyi biliyor. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? Bu ülkenin insanlarının çoğu yazılı ya da zaman içinde oluşmuş kuralları pek sallamıyor. Ne yalan söyleyeyim, bazen hoşuma gidiyor bu. Eşkıyalara türküler yakan, desÇözer mez kimse. Batı’nın Roma hukuku, Magna Carta’sı çok bağlayıcı olmuş onların sosyal hayatında. Onlar bu toplumsal sözleşmeleri yaparken, biz vurup, kırıp göç ediyorduk. Galiba kolonyel yer değiştirmeler hariç, yurt değiştiren son halkız. SayDizisi’nin senaristi Ercan Mehmet gı kavramını pek sevmem, ama geldiğimiz, yaşadığımız, bu güzel memlekette birbirimize daha anlayışlı olmamız gerekiyor diye düşünüyorum... u Sizin, aynı fikirde olmasak da şöyle insanlara saygı duyarım, şu davranışa ise katlanamam dediğiniz neler var? Herhangi bir şeye inanan insan değerlidir benim için, inancını satana katlanamam... YOZLAŞMA YENİ DÜNYA DİLİ Erdem, yönetmeni ise Ali Taner Baltacı. Nejat İşler’e, Miray Daner, Boran Kuzum, Erkan u Bencillik insan doğasında var. Fragmanda görebildiğimiz kadarıyla Erçüment Ç. de bu konuda dertli. Sizin bencillikle ilgili sınavlarınız nasıldı? Boran Kuzum Can gibi ünlü isimler Ego, kontrol edilmesi gereken bir hayvan. Şu ‘yüreğinin götürdüğü yere git’, ‘evren sensin’ dangalaklıkları çok komik geliyor bana. Biz ‘yıldız tozu’yuz, birbirimize bağlıyız. Kimse Miray Daner kimseden değerli değil... eşlik ediyor. İşler dizide toplumdaki u Dizide, toplumdaki yozlaşmadan yola çıkarak kendi adaletini sağlamaya çalışan bir karakter var. Siz ülkemize baktığınızda yozlaşmayı en çok nerelerde görüyorsunuz? “Yozlaşma” yeni dünya dili. “Uyanık” lafının hakaret sayıldığı bir çocukluk yaşadım. Evrensel bir enayilik aldı yürüyor. 80’lerin başında “uyanıklık” resmileşti. “Benim memurum işini bilir” diyen devlet büyüğümüzün lakabı “tonton”du. Gerisini düşün... TAM ORTASINDAYIZ FELAKETIN u Adalete erişememe ve sorununun çözümü noktasında neler söylemek istersiniz? Nerede bu adalet? Elinde terazi tutan adalet tanrıçası Themis’in gözleri bağlıdır. Kimseye kıyak geçmesin diye... u Ercüment Ç.’nin size benzeyen bir huyu suyu var mı? İkimiz de ağzımıza geleni söylüyoruz... u Ercüment Ç. bir saygısızlık için kapınıza dayansaydı ne yapardınız? Prensip olarak saygısızlık yapmam. Gelmişse kapıya, “Ne içiyoruz?” diye sorardım... u Koronavirüs salgını sürüyor. Dünyayı nasıl dönüştürecek bu salgın sizce? Tam ortasındayız felaketin. Bir şeyi öngörmek zor. Böyle zor durumlarda mağara insanını düşürüm. ‘Kimse yardıma gelmeyecek, tek başına çıkacaksın bu durumdan’ nasıl? EgemenAşk için önce yozlaşmanın çözümünü kendi adaletini karakter lazım u Bir sorum da, aşk olabilir mi? Ne düşündüğünüzü merak ediyorum. Bu konuda size atfedilen çok fazla aforizma çıktı karşıma, en yeni bilgiyi biz verelim okurlara isterim... Aşk senin sahip olduğun bir kimya. Bir şeyle karşılaşınca aktive oluyor. Bunu cinsellikle sınırlandırmak yanlış olur. Bir sürü şeye âşık olabilirsin. Okula giderken taşıdığın çantaya, senden yüzyıl önce yaşamış bir müzisyene, yazara, ressama, evinin bahçesine, çarşamba günlerine... Aşk bu. Tarifi, reçetesi olmaz. Sosyal medyada benim adıma sallayan kardeşlerle ilgili ilk düşüncem, hiç aşk yaşamamış olmaları. Yazık. Âşık olmak için önce karakterinin olması gerekir. Birinin arkasına saklanan ne âşık olur, ne de savaşçı. Bir erkeğin olması gereken en başat şeyler bunlar... Kendimden sağlayarak arayan bir antikahramana hayat veriyor. vazgeçemem lerin en sevdiği şey değil mi? u Hakkınızda bilinen en büyük yanlış ne? Duyunca u Televizyonda, gönüllerde taht kuran romantik adamdan Ercüment’e uzanan bir kariyeriniz var. Sinemayı ayrı tutuyorum. Sizce iyi olmak mı kötü olmak mı zor ya da sizi mesleki anlamda hangisi tatmin ediyor? Karakterleri sınıflandırmıyorum ama bu aralar neşeli bir sizi çok şaşırtan... Sen biliyorsun. O işte... u En değer verdiğiniz kişi de istese vazgeçemediğiniz bir alışkanlığınız var mı? “Bana yaptığın saygısızlığı hatırlayabildin mi?” “Benim yasalarım devletin yasalarından daha güçlü” (Ercüment Çözer) tanlar söyleyen bir milletiz. Köroğlu’nun Bolu Beyi’ne saygısızlık yaptığını düşünşeyler yapmak istiyorum. Dünya delirdi, herkes her şeyi ciddiye alıyor. İnsanları güldürmek istiyorum. Neşe iyidir... Kendim. u Bugüne kadar sette başınıza gelen en büyük felaket ya da şans? Sette olmak benim için büyük bir şans zaten ve set BIR YERE GITMEYI DÜŞÜNMÜYORUM YAŞAMAK BİR ORMAN GİBİ arkadaşlarım başıma kötü bir şey gelmesin diye beni u Türkiye’de doğmasaydınız nerede doğmak isterdiniz? u Ataol (Behramoğlu) abimizin şiiri korurlar. Hepsine çok müteşekkirim... İnsan doğduğu yerli değil, doyduğu yerlidir. Ben buralıyım. Bir yere gitmeyi düşünmüyorum. u Ülkede en çok canınızı yakan olay neydi son zamanlarda ve mutlu eden? Spor, sanat ve bilimin milletlerin kaderini oluşvar, bilirsiniz. Ona gönderme yaparsak yaşadıklarınızdan öğrendiğiniz ne var? Hiç korkmadım yaşamaktan. Sıkıldığım oldu... u Ve şiir deyince aklınıza gelen ilk dize? u Sinemada oyunculuk açısından sizi en iyi yere taşıyan yönetmen kimdi? Hepsi... 30 yıl oldu, her şeye rağmen hâlâ çalışıyorum, hepsine borçluyum... turduğunu düşündüm hep. Olumlu ya da olumsuz Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür, ve bir hislerim bunlara bağlıdır... orman gibi kardeşçesine...