28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

6 18 EKİM 2020 Eski çağlardan kalma gözyaşı şişeleri. MÖ 14. yüzyıldan kalma tabletlerde var Çok eski bir hikâyedir gözyaşı H emen hemen tüm kanallarda yer aldı ama bir türlü adını not edemedim şu Japonlara ağlamayı öğreten adamın. Tam yehaliyle. Ben, doğrusu, arkeolojinin, antropolojinin belirlemelerinin doğruluğuna inanırım. Tanrı, halife, kral fark etmez, herkes ağlıyor işte. Lutz tanrıça di buçuk yıldır insanlara ağlama Anat örneğini vermiş ama başkadersi veriyormuş. Söylediğine gö ları da var. Bunlardan biri Fransızre bugüne kadar 50 bin kişiye göz ların XI. Louis adlı kralıdır. Yeni yaşı döktürmüş. Duyan, gören bir doğan oğlunun ölüm haberini aldolu espri türetebilir haliyle. Çün dığında o sırada gezmekte oldukü adamın yaptığı “iş” buna pek ğu Loches ormanının bir bölümüuygun. Hele bizim, “biz doğarken nü yaktırmış, deliler gibi de gözyaölmüşüz”cülere bakarsak bu işi şı dökmüştür. Öyle derler. kimseden öğrenmeden ağlama konusunda üzerimize yok. “17 yıldır GÖZYAŞILI YEMEK bizi de anamızı da ağlatan var, sen Gözyaşısız insan olur mu? Sadene diyorsun” diye Twitter mesajı ce ağlamakla kalmayız ki. Bizansatıp Japon uzmana yanıt verene bi lılar Lacrima Fails adı verilen küle rastladım. çük şişelerde toplarlardı gözyaşŞaka iyidir, yapılsın. Çünkü gül larını, kutsal saydıkları için. Mutdürmek daha zordur, o nedenle fakta bile var ayrıca; Zavuş adlı bir Japon’a verilen tepkilere gülmenin Ermeni yemeği vardır, içine gözde ruha iyi gelen yanları var. Ama yaşı koyarlar. Bir kitabımda yazmesele ciddi. Bu zat da bana sorar dım uzun uzun, hatırlatayım yine: sanız gerçekten hayır“Narla, mercimekle lı bir iş yapıyor. Özelyapılan bir yemektir likle ağlamanın nebu. Narları tane tane Bİ DÜNYA İNSAN redeyse lanetlendiği, ayırıyor, bir bez torhadi en hafif deyimle banın içine koyup susöyleyeyim, ayıplanyunu çıkarıyor, ardındığı bir toplumda, vadan bir tülbente kotandaşlarının ağlayayup ağzını bağlıyorrak hem rahatlamalasunuz. Bundan sonrarını hem de iddiasısı biraz zor gibi; nar na göre “yenilenmeMUSTAFA K. suyunu bir testinin lerini” sağlıyor. AğlaERDEMOL içine koyduktan sonmanın rahatlatıcı bir ra bir tepe bulmanız tarafı olduğunu deneyimlemeyenimiz yoktur malum, o nedenle Gözyaşının en eski yazılı gerekiyor çünkü. Bulduktan sonra testinin içerisine mercimekleri bu konuda son derekayıtları, atıyorsunuz. Testinin ce haklı. Naçizane gözyaşının kültür tarihini inMÖ 14. yüzyıldan ağzını bezle bağlayıp üzerini çalı çırpıyla kapatıp, iki ay tepede celediğim bir dosyam da olduğu için bu haber beni özellikle ilgikalma Kenan kil bırakıyorsunuz. Her on beş günde bir gelip etrafında ‘zavuş Merlendirdi. Dosyam için tabletlerinde yem, zavuş Meryem’ çalışırken, başka kaynakların yanı sıra, tabii ki temel kaynağım bulunur. Çünkü şu diye üç kere bağırmanız gerekiyor”. Bu tarifi bize ulaştıran MuTom Lutz’un Crying gözyaşı sa Dağdeviren’e sayadlı kitabıdır. Öyle kapsamlı incelenmiş ki gözyaşını elimden insanlık tarihini hayli gılarımı sunuyor, yine de bu yemeği tüm mutfak sevgime rağbırakamadım kitabı. Oradan kimi notlarım var. Bir bölümümeşgul etmiş bir konudur. men asla yapamayacağımı belirtiyorum. Ama bakın gözyaşı nü paylaşmamak olinsanoğlunun/kızının maz şimdi. mutfağında bile var. Arkeologlar tarafından Her dinde olduğu gibi İslamSuriye’nin kuzeybatısındaki köy da da önemlidir gözyaşı. “Gözyaden adını alan Ras Şamra Metin şı Medeniyeti” de denir İslam için. leri, MÖ 13. yüzyılın başlarında O Arınçlar’ın, Şevki Yılmazlar’ın, meydana gelen bir depremle tah Davutoğlular’ın, Tayyipler’in ağrip olan Ugarit antik kentinde bu lamaları da bu “medeniyet”in içinlunmuş bir dizi kil tablet ile tablet de değerlendirilir ama onlarınki parçalarıdır. “politik gözyaşı” kategorisine girer. Var böyle bir kategori ama yeTANRIÇALAR DA AĞLAR rimiz sınırlı, ne örnekler var oyDeniyor ki 1931’de Ras sa. İslamiyette önemli olduğu içinShamra’da bir Ugarit mezarı orta dir ki Bukain adlı bir ağlayıcıya çıkana kadar kimse bu tabletlar topluluğu vardır İslamda. Öylerin tam olarak nerede olduğun küsü uzundur. Bitsin kitabım orda dan emin değildi. Kazılarda bulu okursunuz umarım. İmam Gazanan tabletler birkaç eski Ortadoğu li, önemli bir İslam bilgini. Elli yıl kültürünün taptığı yeryüzü tanrı şüpheci bir yaşamdan sonra İslamsı Ba’al’ın ölümü hakkında bir an da karar kılmıştır, malum. Kuran latı/ şiir içeriyor. Parçalardan biri, okurken gözyaşı dökülmesi gerekBa’al’ın kız kardeşi bakire tanrıça tiğini öğütler örneğin. Anat’ın, ağabeyinin ölüm haberiYani Japon önemli bir iş yapıni duyduğu anın hikâyesini anlatır. yor. Müşterilerini ağlatmak için ne Haberi duyunca çok ağlamış tanrı tür bir tekniği var bilemem. Ama ça. Tarihte gözyaşından söz eden alsın yanına birkaç müşterisini, ilk metinin bu olduğunu söylerler. gelsin misafirimiz olsun, insan naTabii dinler tarihinde bu böyle de sıl ağlar ya da ağlatır gösteririz. ğil. Her şeyin ilki Adem’le başlaYabana atılmayacak deneyimletıldığı için ilk gözyaşı döken de o rimiz var çünkü. Fotoğrafla gülüyor, hayatı keşfediyor, acıları unutuyorlar Çocukların gözü: Sirkhane Darkroom MEHMET KIZMAZ Suriyeli çocukların kendilerini ifade edebilmelerine aracılık etmek amacıyla üç yıl önce çalışmalarına başladı analog fotoğraf atölyesi Sirkhane Darkroom. Çocuklar burada fotoğrafçılık dersleri alıyor, filmin yıkanmasından ve fotoğrafın basımına kadar fotoğrafçılığın temellerini, fotoğrafçılık sanatına dair pek çok şeyi öğreniyorlar. Fotoğraflar çekip, sergiler açıyorlar. YAŞAMIN HER ANINI ÇEKIYORLAR Fotoğrafçı Emel Ernalbant ile asistanı Serbest Salih, Sirkhane Darkroom’u, 2017’de Mardin’in İstasyon Mahallesi’nde kurdu. Başta, Alman yardım kuruluşu Welthungerhilfe ile 8 ay boyunca ortak yürütülen atölye daha sonra Her Yerde Sanat Derneği Sirkhane’ye devredildi. Mobil projeyle, geçen yıl, Nusaybin, Derik, Midyat’taki birçok bölgede 717 yaş arasındaki yüzlerce çocuğa ulaşıldı. Atölye şimdi bir aylık programlarla online eğitime devam ediyor. Her şeyden öte çocukların güzel bir amaç için bir araya gelmelerine, sosyalleşmelerine büyük katkı sağlıyor. En önemli hedef ise mülteci çocuklara, yaşadıkları çevrenin parçası olduklarını hissettirmek. KENDISI DE MÜLTECI Salih, Ernalbant Londra’ya taşındığından beri atölyeyi tek başına yürütüyor. O da eğitim verdiği çocuklar gibi bir mülteci. Halep Üniversitesi’nde fotoğrafçılık bölümünü dereceyle bitirmiş. 2014’ün sonlarına doğru savaştan kaçarak Türkiye’ye gelmiş. Projeye başladığı ilk günkü gibi heyecanlı. “Sirkhane Darkroom’un, ismini çocuklar buldu, biz de sevdik. Arada gönüllü arkadaşlar da destek veriyor. Bir mülteci olarak, yoksun bölgelerdeki savunmasız çocuklara fotoğrafçılığı öğretmek bana çok iyi geliyor. Fotoğraf sanatı, çocukların sağlıklı kişiler olarak büyümelerini destekliyor. Kendilerine güveniyorlar, hayatı keşfediyorlar. Fotoğraf, toplumun üretken birer üyesi olabilmeleri için kendilerini ifade etmeleri için en iyi araçlardan biri. Travma sonrası stres yaşayan çocuklar, geçmişlerinin ve şimdiki zamanlarının karanlığından, güzelliği ve neşeyi nasıl yaratacaklarını öğreniyorlar” diyor. Eğitimler sonrası hep birlikte çekime gidiyorlar. Daha sonra çocuklar bir konu belirleyip onu çekmeye başlıyorlar. Çocuklara verilen makinedeki filmde 36 kare oluyor. Salih’e göre çocuklar 36 kareyi dikkatlice bitiriyorlar, iyice düşünüp taşınıp, hissederek deklanşöre basıyorlar. Kadrajlarına aldıkları anlarda, evlerden, sokaklardan, günlük yaşamdan kareler, eğlenceli, doğa ve hayvan sevgilerini dışavuran fotoğraflar oluyor. Kimi zaman da dile getiremedikleri şeyleri fotoğrafa yansıtıyorlar. Sirkhane Darkroom, bir fotoğraf atölyesinden öte çoğu çocuk için hayatlarının en zorlu anlarında umut demek. Salih, çocukların kimi zaman karanlık odadan çıkmak istemediklerini dile getiriyor: “Bir keresinde çocuklardan biri, çektiği fotoğrafı karanlık odada işledikten sonra gördüğü karenin sihir olduğunu düşünerek, ‘Bismillah’ diyerek tepki verdi. Çoğu atölyeden sonra da fotoğrafa ilgi duyuyor. Aileler de çocukların çektikleri fotoğrafları görünce onlara güvenmeye başlıyorlar. Kimileri onları ‘ailenin fotoğrafçısı’ olarak ilan ediyorlar. Şimdi bir aylık programımız var. Her hafta birer saatlik 2 atölye yapıyoruz. İnterneti olmayan her çocuğa her hafta 1 GB sağlıyoruz. 2 haftalık eğitimin ardından adreslerine gidip kamera dağıtıyoruz. İki hafta boyunca da fotoğraf çekiyorlar. Bir ay sonra devam etmek isteyen çocuklara da ayrı bir program oluşturuyorum. Şimdiki grubumuzda Kızıltepe, Mardin, Nusaybin ve Midyat’tan 45 çocuk var.” Serbest Salih KARAVAN IÇIN DESTEK ISTIYOR Şimdi daha fazla çocuğa ulaşmak isteyen Salih, “https://www.raklet.com/ sirkhane/Donations/Details/129d326384e740e9a1238a05273dd99b” adresi üzerinden bir bağış kampanyası başlattı. Amacı karavan alarak karanlık oda yapmak. Böylece köylere daha rahat gidip atölyeler düzenleyebilecek. “İlk başta güzel fotoğraflar çekecekleri düşünülmüyor ama çocukların fotoğrafları ilgi çekiyor. Ortalama 30 kameramız var. İsteyen ikinci el veya kullanılmayan fotoğraf ekipmanını ve malzemelerini de bağışlayabilir” diyor. Projeyi, çocukların çektikleri fotoğraflardan baskı satın alarak da destekleyebilirsiniz.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear