24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

8 Seyahat reçetesi 19 OCAK 2020 ü Hangi mevsimde gidilir? Mayıs, haziran ve eylül, geleneksel şenliklere katılma, akarsularda kanoları izleme, kiliseleri keşfetme açısından fırsattır. Temmuzda kelebekler, sezon başında ayılar, sezon sonunda kuş göçleri. Ağustos ikinci yarısı ile eylül ilk yarısı yürümek için en popüler aylardır. Yağmurun en az yağdığı dönemdir. Moğolistan’dan Tokyo’ya, fiyortlardan Phuket’e, Kaçkar zirvesinden Hatay’a dek pek çok ülke ve şehir önerisi var K ardiyoloji, iç hastalıkları, onkoloji, psikiyatri, genel cerrahi, radyoloji dahil alanında uzman 45 doktor, gezi deneyimlerini “Doktorumdan Seyahat Reçeteleri” adlı kitapta topla dı. Kitapta nereye, ne zaman gidilir, ne yenir ve mutlaka yapılacaklar listesi, uyarılar yer alıyor. Liv Hospital’da görevli hekimlerin seyahat deneyimlerinin yer aldığı kitabın editörlüğünü Si SİBEL BAHÇETEPE bel Cingi yaptı. Liv Hospital Grup Koordinatö rü Meri İstiroti, “Hiç şüphesiz ki bu hayatta en büyük zenginlik sağlık. Her seferinde yeni ma ceralara yelken açmak kimin ruhunu ve bedeni ni beslemez ki” diyor. u Psikiyatrist Prof. Dr. Seher Akbaş Bir doğa harikası fiyortlar ü Nerelere gidilir? Danimarkalıların atası Vikinglerin şehri Kopenhag gezisinde, ülkenin yönetim merkezi Christianborg Kalesi, Amelienborg Sarayı, Langelinie Limanı ve barlarıyla ünlü Pitoresk Nyhavn Limanı geziliyor. Vigeland Parkı, ömür boyu bu parkta yaşayan Norveçli ünlü heykeltıraş Gustov Vigeland’ın da heykellerinin sergilendiği park. Parkta Vigeland’ın 214 granit ve bronz insan heykeli var. Dünyanın üçüncü, Norveç’in ikinci büyük fiyordu olan Bergen, yedi dağın şehri olarak biliniyor. ü Ne yenir? Mutfak deniz ürünlerinden oluşuyor. Yöreye özgü balıkları denemelisiniz. Çeşit çeşik balık ve adını bilmediğimiz kabukluların satıldığı renkli pazarlara mutlaka uğrayın. Aldıklarınızı pişirtebileceğiniz yerler de var . ü Hangi mevsimde gidilir? Kış soğuk ve günler kısa olduğu için en iyi gezi zamanı sıcaklığın ortalama 20 derece olduğu yaz ayı. Ruhumuzu yenilikler ve güzelliklerle beslemek bedenimiz için de sağlıklı olmak anlamına geliyor. u Üroloji uzmanı Prof. Dr. Muammer Keskin Mavi göklerin ülkesi Moğolistan Uçsuz bucaksız steplerin arasında usul usul akan pamuk yumağı bulutları, devasa yüzölçümüne rağmen mütevazı nüfusu, milyonlarca hayvanın çimenlerde özgürce otladığı, halkının yarısından fazlasının halen ger’lerde (çadır) yaşadığı, şimdiye kadar gittiğiniz hiçbir ülkeyi anımsatmayan, at sırtında doğan bir ulusun ülkesi. ü Nerelere gidilir? Ulan Batur’da sanat ve kültür hayatın önemli bir parçası. Bütün yollar Sukhbatur Meydanı’na çıkıyor. “Tam huzurun büyük yeri” anlamına gelen Gandantegchinlen Manastırı, şehrin en çok ziyaretçi alan noktalarından biri. Heybetli Cengiz Han heykeli Tsonjin Boldog’da görülmeye değer. 40 metrelik dev heykelin asansörle yukarı bölümüne çıkılabiliyor. Ünlü Orhun Yazıtlarını görmek için rotanızı mutlaka Khushuu Tsaidam’a çevirin. İlk Budist tapınağı Erdene Zuu Manastırı’nı da ziyaret edin. ü Ne yenir? Moğol mantısı, kurutulmuş et suyu çorbası, Moğol usulü sütlü çay, ulusal içkileri kımız. ü Hangi mevsimde gidilir? Moğolistan’da doğa çok geç uyanıyor. Yılın dokuz ayı kış. Gecegündüz ısı farkı devasa boyutlarda. Temmuz, ülkenin en sıcak ayı. Haziran ve ağustos arası en ideal dönem. Doğu Karadeniz’de iseniz yağmurun her an yağabileceğini, her an sis basabileceğini aklınızdan çıkarmayın. u Genel cerrahi uzmanı Prof. Dr. Levhi Akın Doğanın en muhteşem hali Doğu Karadeniz ve Kuzey Anadolu dağları en eşsiz güzellikleri barındıran bir atmosfere sahip. Son yıllarda oldukça popüler. ü Nerelere gidilir? Bölgenin en zor zirvesi Verçenik’tir. Yükseklik 3.711 metre. Başlangıç için en iyi yer Yedigöller. Çadır kurulabilecek geniş çim alanları da mevcut. Ertesi gün rota Malgölü. Aynı gün Malgölü’ne tırmanmak mümkün olmayabilir. Yol üstünde gece konaklayabileceğiniz güzel çim alanlar var. Malgölüne çadırlarınızı kurduktan sonra göl ve çevresindeki dağ man zarasının muhteşem güzelliğinin tadını çıkarın. Doğu Karadeniz’in en popüler zirvesi Kaçkar zirvesi (3.937 metre) Hem kuzey hem güneyden zirve yapılabiliyor. ü Ne yenir? Gezinizi yürüyerek veya çadırda konaklayarak yapıyorsanız yapıyorsanız, yapılan alışverişte neler aldıysanız onlar yenir. Taşıma ve bozulma riski olmayan yiyecekleri tercih edin. Mıhlama, karalahana dolması, karalahana çorbası, mısır ekmeği, bölgesel peynirler, Laz böreği, kestane ve ıhlamur balı, hamsi mücveri, turşu kavurma da yiyebilirsiniz. u Genel cerrahi uzmanı Prof. Dr. Tekin Akpolat Karlovy Vary ve Ceski Krumlov Çek Cumhuriyeti’ne bağlı iki küçük şehir olan Karlovy Vary ve Ceski Krumlov, ortaçağın havasını hissetmek istiyorsanız doğru tercih. İkisi de sakin ve tam kafa dinleme yeri. Karlovy Vary kaplıcaları ile ünlü. Adı da “Kralın Banyosu” anlamına geliyor. Atatürk böbrek rahatsızlığı için bir süre orada kalmış. Ceski Krumlov, minyatür Prag, UNESCO Dünya Mirasları listesinde. ü Nerelere gidilir? Karlovy Vary’de Diana gözlem kulesine çıkabilirsiniz. Şehrin ortasından bir nehir akıyor. Kanyon ile nehir gezisi mümkün. ü Ne yenir? Karlovy Vary’nin Rizek denilen tavuk şinitzeli oldukça güzel. Ekmek ve patates cipsi ile servis ediliyor. ‘Oplatky’denilen ince kağıt helvası ünlü. Değişik aromoları var ve ısıtılarak satılıyor. Ceski Krumlov’da soğan ve patates çorbasını denemenizi tavsiye ederim. ü Hangi mevsim de gidilir? Her mevsim gidilebilir ama kışın açık ortamlarda dolaşmanın keyfi olmayabilir. u Ortopedi ve travmatoloji uzmanı Prof. Dr. Çağatay Öztürk Masallar şehri B inbir Gece Masalları’nın diyarı, zenginliğiyle tarihte herkesin hayallerini süsleyen, kültürlerin harmanlandığı bir şehir Bağdat. Nerelere gidilir? Savaşlara karşın pek çok tarihi eser ayakta kalmak için direniyor. Şark pazarı, dar sokakları ve kaldırım kahveleri şehrin eski yüzünü yansıtıyor. AlŞahid anıtı mutlaka görülmeli. Irakİran Savaşı’nda ölen şehitler adına yaptırılan en değerli simgelerden... Ne yenir? Bağdat mutfağında başrol kuzu eti ve baharatların. Pirinç ve bulgur ile yapılan pilavları da denemeye değer. Bağdat’a gitmişken kuzu eti, patlıcan ve baharatlarla yapılan “Tepsi Baytinijan”ı mutlaka denemelisiniz. Hangi mevsimde gidilir? Bağdat’ta çöl iklimi görülür. Yazın sıcaklık hayal edemeyeceğiniz kadar yüksektir. Kışın ılık bir hava hâkimdir. Sonbahar ve kış aylarında gitmenizi tavsiye ediyorum. Leylâ Erbil ve bu cehennemin mimarları 1 L eylâ Erbil’i hem okur olarak hem dost olarak geç tanıdım. İlk karşılaşmamız Füsun Akatlı sayesinde olmuştu. O güzel gözleriyle derinlemesine beni süzmüş, bir iki soru ile yoklamıştı. Kolay açılan biri olmadığını düşündümdü. Bir zaman sonra televizyon programlarımı takip ettiğini öğrendim. Dergilerdeki yazılarımı okuyordu. Kitaplarımdan bazılarını da okumuştu, bir öğle yemeğine davet etti. Tabii bende büyük heyecan... Cüce’nin, Mektup Aşkları’nın, Kalan’ın büyük yazarı ile uzunca bir yemek olacaktı. Kapıda karşıladı, biraz sohbetin ardından masaya geçtik. Dünya güzeli insan eşi Mehmet Bey piyano çalmaya başladı. Harika valsleri birbiri ardına sıraladı. Güldü. “Artık gözler görmüyor, notalarla işim yok, eller yolu buluyor” dedi. Edebiyattan, siyasetten konuşmaya başladık. Keskin bakışları üzerimdeydi Leylâ Hanım’ın. Ne yalan söyleyeyim, bir tür sınavda sayıyordum kendimi, hata yapmaktan ürküyordum. 2 “Yazgıcılar” romanım yayımlanmıştı. Yine bir öğle yemeği daveti aldım. Masasında duruyordu kitap, belli ki okumuştu. İlkin “Aykırı Sorular”ı ne denli sevdiğinden söz açtı. Akşamları izlermiş meğer. Ben konu romana gelsin istiyordum. Güzel sözler ettikten sonra: “Sizin kitaplarınız ne çok satıyor Enver” dedi. Şaşırdım. O güne dek en çok basılan kitabım altı bin adetti. Söyledim bunu. Erbil: “Benim hiçbir kitabım dört bini bulmadı” dedi. Güldü. Bir an kent duvarlarında boy boy fotoğrafı olan isimler geldi aklıma. Listelerde üst sırada görünmek için entrikalara başvuranlar. Leylâ Erbil Yetmez gibi, bir de artık eleştirmen kurumu çoktan çökmüş olduğu için, doğru dürüst ölçü tde konulamıyordu. Yolunda yürümekten hiç vazgeçmeyen bir yazarın, dilini kurma sürecini düşündüm. Leylâ Hanım sadece ve sadece kendi olarak kaldı. Ardından övgüler düzenlerin pek çoğunu sevdiğini de sanmıyorum. Cenazelerdeki ikiyüzlülük çıldırtıcı! 3 Demir Özlü çok önemli bir yazar. O da gösterişten uzak olmayı yeğleyenlerden, Leylâ Hanım’ın arkadaşı. Hangisiydi anımsamıyorum, bir öğle yemeğinde o da katılacaktı aramıza. Heyecan duydum. Lakin benim onayımı istermiş, rahatsızlık vermekten hoşlanmazmış. “Onur duyarım” dedim. Leylâ Hanım: “Bana söyle meyeceksin, Demir senden telefon bekliyor” dedi. Hemen aradım. Yemek sonrası Teşvikiye Camii’nde bir cenaze vardı, hep birlikte katıldık. Kimdi anımsamıyorum. Sahte kalabalık boy gösterirken biz kenarda durduyduk. Demir Özlü’nün koluna girdi Leylâ Erbil ve bir şeyler içmek için, iki dost söyleşerek uzaklaştılar. Aklıma kazınmış o fotoğraf. 4 A KP’den çok rahatsızdı Leylâ Hanım. Toplumsal hareketleri yakından izliyordu. Havacılık çalışanlarının direnişine desteğe, çok hasta olmasına karşın gitti. 1 Mayıs’ta Taksim’in yolunu tuttu. Yazar, yaratısında ne denli kapalı, hatta anlaşılmamayı göze alsa da, toplumsal meselelerde o derece özenliydi. Ondan öğrendiğim en önemli mesele budur. İşçi sınıfından umudu var mıydı, değişime, devrime inancı ne orandaydı bilemiyorum. Ama görevlerini, sorumluluklarını eksiksiz yerine getirdi. “Aydın kimdir?” tartışması sürerken çok netti. 5 Erkek egemen edebiyat dünyasına savaş açmış gibiydi. Yarışmalara, oralardaki üç ahbap çavuş ilişkilerine yüz vermedi. Romanlarının girişine “Bu roman hiçbir yarışmaya katılmamıştır” ibaresi koyması bundandır. Sırdaş olduğu kesin Leylâ Hanım’ın. Kimlerin kara kutusu oldu kim bilir? Kendi dertlerini, sorunlarını açtığını sanmıyorum. Kolay güvenen biri değildi. Karşısında kimi zaman kendimi sorguda gibi hissettiğim oldu. Ama bu kötücül değil, daha çok yanlış yapmaktan kaçınma kaygısıydı. Titizliğini seziyordum. Belki dostluğunu kazanacak kadar yakın olmadık Leylâ Hanım’la, ama birlikte, uzunca söyleşecek olanak bul dum, talihli sayıyorum kendimi. 6 A hmet Oktay’ın evindeydik. Leylâ Hanım’la uzunca telefonda konuştu. Nasıl sıcak, güven dolu, düşünsel derinliği olan bir dostluk olduğuna kulak misafiri oldum. Ya o gün, ya bir gün önce Adalet Ağaoğlu Hürriyet’in manşetinden AKP’ye destek veriyor, vesayete(!) savaş açıyordu. Kararmıştı Ahmet Oktay’ın yüzü. “Ah Adalet niye?” dediğini gün gibi anımsıyorum. Abdullah Gül’ün masasına oturmalar, o günün Taraf gazetesinin peşine takılmak falan. Ahmet Oktay: “Bu neyin çabası, olacağını olmuşsun, bu saatten sonra hangi şöhret için” demişti. O gün düşündüydüm; ya Leylâ Erbil gibi yaşayacaksın ya da... 7 Geçen gün sosyal medyada ağızları şapırdatarak yemek yiyenlerin dolduğu bir sofrada İlber Ortaylı ve Celal Şengör’ü gördüm. İki meşhur kişi. Biri Kenan Evren “dışkı yedirdiyse haklıdır” diyen, generallerle telefonda konuştuğunda ayağa kalkmasıyla övünen Şengör. Diğeri AKP’li yıllarda güzel bir magazin figürü olan, Saray’la arasını hep iyi tutmuş, kitaplarında son okuma yapmaya bile vakti olmayan tarihçi Ortaylı. Komünizmle dalga geçiliyordu sofrada ve pek çok başka şeyle... İşte ülkemin aydını, sevileni onlardı. Bir de ağızlarına Behice Boran’ı almışlardı... Düşündüm; “bu cehennemi kim yarattı?” diye, herhalde sadece AKP olamaz değil mi? Sonra, son soluğuna dek aydın olma bilinci taşıyan, bir an olsun geri adım atmayan Leylâ Erbil’i yazmaya karar verdim. ENVER AYSEVER KURŞUNKALEM Leylâ Erbil sadece ve sadece kendi olarak kaldı. Ardından övgüler düzenlerin pek çoğunu sevdiğini de sanmıyorum.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear