24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

30 HAZİRAN 2019 Dünyada eşi yok Sultan Mahmut’un görkemli tüfeği ABD’de! özgen acar Dünyada bir benzeri olmayan, 1. Sultan Mahmut’un görkemli tören tüfeği ABD’nin Baltimore kentindeki Walters Sanat Müzesi’nde sergileniyor. Bu eşsiz tüfek hakkında basınımızda herhangi bir haber görmemiştim. Bir emekli büyükelçi arkadaşımdan gelen ekteki internet adresini tıklayınca, tüfeğin görkemi büyüledi! Çelik ve ahşap gövdeli tüfek; altın, yaldızlı gümüş, gümüş, yeşim, elmas, zümrüt, inci ve yakutlarla süslenmiş... (1) Tüfeğin dipçik ve namlusundaki gizli bölmelere çeşitli nesnelerin yerleştirilmiş olması insanı şaşırtıyor. Çeşitli mücevherlerle kaplı dipçik, arkadan açıldığında kapak içinde, elmaslarla yapılmış 1. Sultan Mahmut’un tuğrası yanında Hicri takvimle 1145 (17321733) görülüyor. (2) Dipçik açıldığında üst bölümde, mücevherli bir yazı takımında kamış kalem ve bir çakı ortaya çıkıyor. Ayrıca lamba isinden siyah mürekkep, olası kirlenmeye karşı pamuk, yün, ipek bez ve alt bölümde ise eşsiz bir tören hançeri bulunuyor. (3) (3) Kalem takımı (4) Namlu açılıyor (6) 1. Sultan Mahmut Namlunun arkasında, tüfeğin temizleyicisi, bir anahtar, barut kaşığı ile ayrıca “maşallah” yazısı var. (4) Tüfeğin, sarayın başkuyumcusu Ermeni Ohannes Ağa ustanın yönetiminde; silahçı, kuyumcu, anahtarcı, saatçi ve bıçakçı ile ortaklaşa yapıldığı anlaşılıyor… walters koleksiyonu 19. yy’da, içki, banka, demiryolu alanlarında büyük servet yapan William T. Walters; Avrupa ve Asya sanatına meraklıydı ve bu alanda bir koleksiyon yapmış (1) Mahmut’un tüfeği (2) Tuğra ve tüfeğin tarihi tı. Mirası devir alan oğlu Henry Walters, (5) el yazmaları, silah, zırh ve İslami, Rus ve eski Yakındoğu sanatı yapıtları ile koleksiyonu genişletti. 1934’te Baltimore’da “Walters Sanat Galerisi” adlı müzeyi açtı. ABD’nin doğu kıyısı Baltimore kentindeki bu müzenin görkemli tüfeği, batı kıyısında San Francisko’daki “Asian Art (Asya sanatı) Müzesi’nde” de 2016’da sergilendi… Bu denli görkemli olmayan Osmanlı döneminden süslemeli bazı tüfekler, 1928’de Topkapı Müzesi’nden Ankara’ya devredilmiştir. Bunlar arasında, biri fildişi kakmalı, dipçik aksamı gümüş kabaralı, elvan taşlı, altın nakışlı, gümüş bilezikli ve ötekisi kundağı mozaik işlemeli, yeşil boyalı, emik kaplı, namlusu demir üzerine altın kakmalı olan tüfekler de sergileniyor. Herhalde Kültür ve Turizm Bakanlığı, ABD’deki bu tüfekten bilgi sahibidir ve Topkapı Müzesi’ne kazandırılmasına çalışıyordur! DİRİ DİRİ GÖMÜLDÜ Sultan Mahmut (1696 – 1754) (6) Babası Sultan 2. Mustafa, annesi Saliha Valide Sultan’dır. Büyükannesi Gülnuş Sultan, torununu sevgiyle büyüttü. Küçük yaşlardan itibaren çeşitli hocalardan dersler aldı. Tarih, edebiyat ve şiirle meşgul oldu. Arapça şiirlerinde “Sebkati (İlerle)” takma adını kullandı… Özellikle müzik ile uğraştı. 1730’da 34 yaşında padişah oldu. Devrindeki en değerli kimseleri seçip işbaşına getirdi. Karak ter sahibi, azimli, müşfik, merhametli, dikkatli ve sabırlı bir insandı. Kendi zevkinden çok, ulusunun gönencini düşünerek hareket etti. Padişahlığının ilk günlerinde, kendisini tahta çıkaran isyancıların isteklerini yerine getirmek zorunda kaldı. İsyancıların önderi Patrona Halil, Sultan I. Mahmut’a bağlılığını bildirmişti. Ancak, devlet işlerine müdahale etmeyi sürdürüyordu. Hatta kendisini yeniçeri ağası yapmasını ve Rusya'ya savaş açmasını istedi. Tahta çıkışının 6. haftasında Patrona Halil ve yandaşlarını öldürttü. Yandaşların isyanını da bir yıl sonra bastırdı. Devletteki duraklamayı bir süre durdurdu. Yaşamının son 2 yılını hasta geçirdi. Bir cuma namazı sonrasında, at sırtında hastalanarak komaya girdi. Öldüğü sanılarak diri diri gömüldü. Gece türbesinde kuran okuyan türbedar, mezardan boğuk sesler duyunca koşarak saraya haber verdi. Yerine geçen kardeşi 3. Osman, bu habere aldırmadığı gibi, türbedarı bir daha gören olmadı! (5) Oğul Walters 5 Öykü Baştaş, podyumda devrim yaptı Dikkat çekici ve farklı Alışıldık güzellik standartlaırında olmadığı için adeta yerden yere vurulan model Öykü Baştaş, mesleğinde dünyaca ünlü bir isim olma yolunda ilerliyor. Ona dünyaca ünlü markaların neden kendisini tercih ettiğini sorduk. 906090 yanılgısı Her şey birkaç yıl Deniz Ülkütekin önce ABD’deki bir ajansın sosyal medyada açtığı yarışmaya gönderdiği birkaç fotoğraf ile başladı. O fotoğraflar beğenildi, Öykü Baştaş ABD’ye davet edildi. Defile ve çekimlerde yer almaya başlayınca da büyük bir linç kampanyası ile karşılaştı. Kim oluyordu da ‘ideal’ vücut ölçülerine sahip değilken modellik yapabiliyordu. O günler geride kaldı. Baştaş, şimdi Gucci’nin de aralarında olduğu dünyaca ünlü markaların kıyafetlerini giydi ve alanında öncü bir isim haline geldi. Son olarak Nike’ın güçlü kadınlardan ilham aldığı koleksiyonda yer aldı. Baştaş, o günlerden bugüne neler yaşadığını Cumhuriyet Pazar’a anlattı. u Vogue Türkiye için yaptığınız Nike koleksiyonu çekiminden bahseder misiniz? Kimlerle çalıştınız, koleksiyon nasıl belirlendi? Nike’ın Dilara Fındıkoğlu ile yaptığı bir işbirliği koleksiyonuydu. Dilara 4 farklı kadından ilham alarak 4 farklı forma tasarladı ve biz de çekimde bu formaları giyindik. Çekimde benimle birlikte, Hazar Ergüçlü, Dilara Fındıkoğlu ve Berdan Bozkurt vardı. Hepsi kendi alanında çok başarılı ve güçlü kadınlar, formaların hikâyeleriyle uygun kişilikleri olan insanları seçtiklerini düşünüyorum. Çekim çok eğlenceliydi, bence sonuçlar da çok güzel görünüyor. u İsminiz ilk duyulmaya başladığı günlerde, alışılageldik güzellik ölçülerine sahip olmadığınız gerekçesi ile çok eleştirildiniz. Eleştiriler her zaman var. Eleştirilmekten korkmuyorum. Ama bence önemli olan insanların eleştirirken kullandıkları kelimeler. Eleştirilere açık bir insanım, tabii kırıcı ve incitici olmadıkları sürece. u İncitici sözlerle baş etmeyi nasıl öğrendiniz? İlk başta, kırıcı eleştiriler beni biraz üzüyordu. Birçok insandan da çok güzel ve olumlu tepkiler alıyorum. Açıkçası olumlu tepkiler olumsuz tepkilere göre çok daha fazla ve bunlar da beni mutlu ediyor tabii ki. Tek önemli şeyin kendiniz hakkında ne düşündüğünüz olduğuna inanıyorum. Kendinizle barışık olduğunuz sürece, başka insanların olumsuz eleştirileri sizi etkilemiyor. u Modelliğe başlama hikâyeniz bir masal gibi. Uluslararası bir yarışmaya gönderdiğiniz fotoğrafla hayatınız değişiyor. Sizce o gün size geri dönüş yapan modellik ajansı sizde farklı ve sıradışı ne görmüştü? Modellik ajansları daha çok benzersiz, ilgi çekici ve farklı yüzler arıyorlar. Benim de bu fiziksel özelliklere sahip olduğumu düşündükleri için bana geri dönüş yapmışlardı. Bunun dışında, insanları etkileyebiliyor olmak önemli bir özellik. Yani aslında sadece fiziksel özelliklerinden dolayı değil, kişiliğin ve duruşun sayesinde de dikkat çekici olmalısın. u Bu mesleği içekapanıklığınızı yenmek ve kendinizi ifade etmenin bir yolu olarak mı görüyorsunuz? Evet, biraz öyle de denebilir. Aslında biraz kendimi, kendime ispat etme şekli olarak görüyordum galiba ilk başladığımda. Öyle de yaptım denebilir, eskisine göre çok daha özgüvenli ve kendiyle barışık bir insanım. u Gucci ile çalışan ilk Türk manken oldunuz... Gucci de modellerini seçerken dikkat çekici ve farklı insanları seçiyor genelde. Beklentileri de kendim olmamdı. Defilede yürürken veya çekimlerdeyken, herkesin kendi tarzında yürümesini veya olduğu gibi davranmasını destekliyorlar. Bence bu yüzden güzel bir uyum yakaladık. u Dünya çapındaki pek çok markanın çalıştığı modellerin vücut ölçüleri eskisine göre çok farklı. Sizce bunun sebepleri nedir? Sadece markalar değil, tüm dünya insan haklarının, LGBTQ ve kadın haklarının daha doğru anlaşılmasıyla ileri ve eşit bir estetik ortak akıla doğru gidiyor. Moda dünyası da tabii ki bu homojen dağılımdan etkileniyor ve 2000 öncesi dünyaya dayattığı “bu güzeldir” diye in sanları beğenmeye zorladığı inandırdığı tanımları değiştirmek zorunda kalıyor. Fakat hâlâ pek çok markanın söylemleri çok yanlış, örneğin geçtiğimiz aylarda Victoria’s Secret, bizim modellerimiz her zaman mükemmel vücut ölçülerine sadık kalacaktır diye bir açıklama yaptı ve moda dünyasından büyük tepkiler aldı. Mükemmel vücut ölçülerini halen 906090 sanmak bana göre doğru bir ifade değil. Moda Türkiye’de tutucu u Türkiye’deki markalar yurtdışında ünlü olduktan sonra bile size ilgi göstermemiş. Sizce bunun sebebi neydi? Türkiye’deki klasik güzellik algısının kırıldığını düşünüyor musunuz? Türkiye malesef moda konusunda dünyaya oranla daha geriden geliyor. Ve maalesef mo dada da yenilikçi olmaktan korkuluyor ve daha tutucu davranılıyor. Yine de ben Türkiye’deki güzellik algısının yavaş yavaş kırıldığını düşünüyorum. Umarım gittikçe bu konuda daha iyi bir hale gelebiliriz. İnsanların kendilerini belli kalıplara uymadığı için çirkin bulmalarının çok yanlış olduğunu düşünüyorum. Kaynak: Based İstanbul, Fotoğrafçı: Burcu Karademir
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear