Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
22 ARALIK 2019 5 Düvenci’nin serebral palsi tedavisi gören kızı Melisa ve fark yaratan tüm çocuklar için yazdığı ikinci çocuk kitabı “Balköpüğü ile Tatlı Bir Macera”, Doğan Egmont’tan çıktı. Kitapta, köpeğiyle ve yürüteciyle Ay’a ayak basan ilk çocuk Balköpüğü’nün hikâyesi var. Serebral palsili çocuklar, hayata karışmak için diğer çocukların desteğine ihtiyaç duyuyor. Düvenci de kitaplarında, minik hikâyelerle serebral palsili çocuklara nasıl davranılması gerektiğini anlatıyor. Maceranın üçüncüsü de yolda. Düvenci, “Hep söylüyorum, psikolojik destek çok önemli. Çünkü hayatınızın gerçeğini kabul ettiğiniz yerde başlıyor mutluluk. Eksiklik olmadığına, suçlu olmadığınıza inandığınızda, cezalandırılmadığınıza ikna olduğunuzda tekâmül gerçekleşiyor” diyor. Ceyda Düvenci’den Balköpüğü bir yaşam serüveni... İyilik iyiliği getiriyor Ceyda Düvenci, minik kahramanı Balköpüğü ile serebral palsili çocuklar için farkındalık yaratmayı, yol göstermeyi hedefliyor. Aslında, adım attığı her işte önceliği başkalarına da dokunabilmek. “Varlığımla önce evlatlarıma ve kocama fayda sağlamak, onlarla aşk dolu bir hayat yaşamak, sonrasında da hayatta elimin değdiği, sohbetimin ulaştığı herkese iyi gelmeyi hedefliyorum” diyor. Düvenci ile yeni kitabı vesilesiyle konuştuk. u Serebral palsi hastası bir kahraman olan Balköpüğü, çocuklara ve büyüklere neler diyor? Balköpüğü serisinin çıkış noktası farklılıkları olan çocukların da kahraman olabileceğini anlatmaktı. Kızımın tüm engellerine rağmen ne kadar hayata bağlı, ne kadar mutlu ve ne kadar mücadeleci bir kız olduğunu gördükçe ona olan hayranlığım arttıkça “Neden olmasın?” dedim. Farklılıkları olan çocukların hayatlarına ne gibi pozitif etkilerimiz olabilir, daha da önemlisi hayatlarındaki etkimizin gücünü fark etmemizi sağlaması adına bu kitap serisi. Melisa’nın hayatında da kitap çok şey değiştirdi ve bana heyecanla “İkinci kitabı beraber yazalım anne” dedi, o günü hiç unutmuyorum. Ve ikinci kitabı gerçekten beraber yazdık. İkinci kitaba serebral palsili çocukların aslında diğer çocuklardan farklı olmadığını anlatan özelliklerini de koydum. Annelere ve babalara bir mektup yazdım çocuklarını nasıl yönlendirebilirler diye, çünkü günümüzde maalesef kaynaştırma eğitimi çok sık rastladığımız bir şey değil. uKaynaştırma eğitiminde en büyük sorun ne sizce? Özel ihtiyaç sahibi çocuklara nasıl davranması gerektiğini bilen öğretmen eksikliği. Velilerin farklı gelişim gösteren çocukları sınıfta istememeleri. Çocuklar aslında birbirlerini olduğu gibi kabul edebiliyor, ama anne ve babaların bu tutumunun çocuklar üzerinde olumsuz etki yarattığını düşünüyorum. Balköpüğü serisi, ailelere ve çocuklara şunu anlatıyor aslında. Serebral palsi’li bir çocuğun diğer çocuklardan farklı olmadığını, küçük yardımlar ve koşulsuz sevgi ile hayata karışabileceğini... u Balköpüğü’nün maceraları nasıl sürecek? Üçüncü kitap da yayın aşamasında. Her kitabı farklı bir çizer çiziyor. Hayalim farklı çizerlerin gözünden Melisa’yı görebilmekti. Böylece farklılıkların altını daha kolay çizerim diye düşündüm. ÇOCUKLAR UMUTSUZLUĞA KAPILMIYOR u Kızınız Melisa, 8 yaşında. “Lunaparkım” diye sesleni yorsunuz ona. Nasıl bir cesur yürek Melisa? Melisa’ya bebekliğinden beri, “Kutupyıldızımsın” ya da “Lunaparkımsın” derim. Onu her gün heyecanla izliyorum ama bu sa dece Melisa için geçerli değil ben ce farklı gelişim gösteren her çocuk kendi hayatında çok büyük kahra manlıklar yapıyor. Yani onlar üstüne düşen mücade leyi fazlasıyla veriyor, umutsuzlu ğa kapılmıyor ve hayatlarını koşul suz seviyorlar gerçekten. Onların attığı adımların yarısını biz onlara doğru atsak her şey gerçekten fark lı olacak. Evde Melisa çok mutlu bir çocuk. Bü çocuklarıyla... yüdükçe fark ediyor aslında mese leyi. Bazen sinirleniyor, bazen üzü lüyor, bazen cesareti, kuvveti, azmi için kendini çok iyi hissediyor. Her çocuk, yapamadıkları karşısında nasıl hayal kırıklık ları yaşıyorsa, sinirleniyorsa, çok ağlıyorsa, Melisa da ay nı duygu değişimlerini yaşıyor. Başarısızlıklarına sinirlenen ama sonra ondan motive olan... Bir terapist söylemişti: “Yapamadıklarına ve olmayanla ra odaklanırsan mutsuz olursun, çocuğuna da mutsuz büyü türsün. Eğer sahip olduklarına bakarsan ve odaklanırsan, bu nunla mutlu olursan çocuğun da bir o kadar mutlu olur.” Bu gerçekten bizim mottomuz oldu ve çok yardımcı oldu. u Melisa’nın tedavisi şu anda ne aşamada? Farklı gelişim gösteren çocuklar ve aileleri için en önemli şey sabır ve maddi imkân. Çünkü vücut gelişimini tamamlayana kadar fizyoterapiler aralıksız devam etmeli. Fizyoterapi sayısını bütçeye göre ayarlamak gerekiyor. O yeterli gelir mi gelmez mi çok tartışılır. Bu çok zor bir süreç. O ailelere önce sağlık, sonra iş rastlığı diliyorum. Umutsuzluğa kapıldığınız anlar çok oluyor, yetersiz hissettiğiniz anlar çok oluyor. Tabii ki hep istiyorsunuz ki imkânlar sonsuz olsun ve duyduğunuz her yere çocuğunuzu kapıp gidebilin. Gidemediğiniz zaman kendinizi kötü hissediyorsunuz. Motivasyon anlamında çok inişli çıkışlı bir süreç. Anne babalarda iletişim kopuklukları, çok kavga sebebi olabiliyor. Hep beraber bu yolculuğa çıkmak büyük bir şans oluyor birçok çocuk için ve aile için. Ama başaran, başaramayan herkese çok saygı ve sevgi duyuyorum, çok zorlu bir süreç. Çocuk yetiştirmek başlı başına zor. Galiba ömür boyu biz özel ihtiyaç sahibi çocuklarımızın yanında olmak durumundayız. O yüzden, bu süreçteki stresten sağlığımızın çok etkilenmiyor olması gerekiyor. u Ailecek iletişiminiz nasıl? Anne baba olduğunuzu, özel bir çocuğunuzun olduğunu unutmazsanız, birbirinize desteği kesmezseniz çocuğunuza en büyük hediyeyi vermiş oluyorsunuz. Melisa hep sevgiyle sarmalan dı, hep özenle sevildi, bu onun en büyük şansı. Darısı bütün çocukların başına, çünkü sevginin de fizyoterapi kadar şifalı bir şey olduğunu yaşayarak görüyorum. u Melisa ve kardeşi Ali’nin ilişkileri nasıl? Onları kendi hallerine bıraktık birbirleriyle bağlantılarını kurmaları için. Ali, çok hassas. Hep Melisa’yı kırmamak üzerine kurulu ilişkileri. Melisa da hep Ali’yle ilgilenmek istiyor, onu uyutmak istiyor, onu beslemek istiyor, her şeyi Melisa yapmak istiyor. Çok sevgi dolular birbirlerine. Şükür ki kıskançlıkları da olmadı. u Bu mücadelede ortaya koyduğunuz irade ve kaydettiğiniz ilerleme örnek olacak nitelikte. Başa çıkmayı nasıl başardınız? Tükenmemenin yolları... Öncelikle teşekkür ediyorum beni böyle gördüğünüz için. Bu yolculukta tanıştığım farklı gelişim gösteren tüm çocukların aileleri gerçekten muhteşemler ve görebilen için hepsi kendi alanlarında harika örnekler. Nasıl başardım? Çok mutlu geçmedi. Tabii ki yoruldum, üzüldüm, çaresiz hissettim, karamsarlığa kapıldım, tevekkül noktasına zor geldim. Psikoloji kitaplarını çok okumak, psikoloğa gitmek beni çok aydınlattı ve çok iyi hissettirdi. Sosyal medya aracılığıyla tanıştığım insanların sevgisi, ilgisi, şefkati de çok önemliydi benim için. Beyinle ilgili çok fazla kitap okuyorum. Bu da ufkumu çok açıyor. Kitabını okuyup beğendiğim yazarlara ulaşıyorum. Aydın fikirli, araştıran başka aileler de çok yakın arkadaşlarım oldular. Melisa için durmadan araştırma yaptığım için de birçok yere ulaşma şansım oldu ve imkânlarımız da izin verdiği için dünyanın birçok yerine gidebildik, çeşitli uzmanlarla görüşerek farklı bakış açılarından birbirinden kıymetli bilgi ve yorumları öğrenme fırsatımız oldu. u Kısa süre önce imajınızı değiştirdiniz. Tamamen sağlık için kilo verdim. Sonra dedim ki acaba sarışın nasıl biri olurum. Hani 40 yaşından sonra insan deniyor ya bir şeyler. Beğenmedim, çok soğuk geldi, bildiğim saç rengime döndüm. Çok yoğun bir hayat, iki çocuk, koşuşturma var. Biraz kendimi şımartmak istedim. Kendini uzun zamandır ihmal eden bir kadının kendi için yaptığı şeyler... MUTLU ÇİFT OLMANIN SİHRİ u Siz ve Bülent Şakrak... Hayatın güzelliklerini birbirine aşılayan, zehrini yok eden nasıl bir sinerji? Ev hayatımız çok huzurlu, herkesin yaşamasını dilediğim bir aşk bizimkisi. Sihrini tam olarak bilmiyorum ama bir psikoloğun yazdığı bir yazıyı okumuştum ve orada Bülent’le bizi görmüştüm: İyi geçinmeye niyetli, olumlu çiftler vardır diyordu. Onlar her zaman ilişkilerini pozitife götürmeye gönüllüdür. Bülent de bana “Benim seninle iyi geçinmeye gönlüm var” demişti. Evliliğimizin çıkış noktası buydu. Bir tatsızlıkta birimizden biri hemen adım atabiliyor, itiraf ediyorum çoğunlukla Bülent oluyor, ama ben de öğreniyorum onunla beraber. O adım attığında ben de kabul edip adım atıyorum hemen. Uzatmıyoruz yani hiçbir zaman. Tabii ki tartışıyoruz, anlaşamadığımız şeyler oluyor ama uzlaşma noktasında çok iyi niyetli ve gönüllüyüz ve en büyük sihrimiz bu. Bir de hayatımda ilk kez yaşadığım şey, kocamla birbirinizi değiştirmeye çalışmıyoruz. Farklı özelliklerimiz, hobilerimiz keyif veriyor, ilginç geliyor. Birlikte yaşlanıyoruz, deneyimliyoruz. Çocuğumuza 10 ay başbaşa, birlikte baktık, bambaşka bir deneyimdi. Bir olmak meselesi çok güzelmiş, onu yaşıyoruz. Biz iyi olunca da yuvamız iyi, işimiz gücümüz iyi, sağlığımız iyi oluyor, iyilik iyiliği getiriyor yani. u Dizi çekmeyi düşünüyor musunuz? İki yıldır çekmedim. Eğer dizide oynayacaksam insanlara iyi gelmesi, bir şeyler anlatması, içinde insana dair sıcak bir şeyler olması gerekiyor. Hayata dokunan bir proje olmalı. “Eğitim sevdam başka. İflah olmaz bir öğrenci ruhum var. Yaratıcı drama ve çocuk gelişimi eğitimim devam ediyor.” Fotoğraf: Vedat ARIK GAMZE AKDEMİR Düvenci:”Bu yolculukta galiba anne ve babaların en büyük ihtiyacı şefkat ve anlaşılmak. Bunu da eşim ve dostlarımdan sonra, beni seven, beni takip edenlerden alıyor olmak her zaman çok keyif veriyor.” “İyi geçinmeye niyetli, olumlu çiftler vardır hayatta diyordu o psikolog. Onlar her zaman ilişkilerini pozitife götürmeye gönüllüdür.” SEREBRAL PALSI TEDAVISİ “Bu konuda fikir vermeyi çok sevmiyorum. Serebral palsi de (beyin felci) seyri kişiye özel gelişen bir rahatsızlık. İyi bir nörolog, iyi bir fizyoterapist olmalı, güvendiğiniz fizyoterapi teknikleri olmalı. Çünkü fizyoterapi teknikleri gerçekten çok fazla ve bir teknik bir yere iyi geliyor, öbür teknik başka bir yere iyi geliyor. Ben bütünsel yaklaşıyorum ve birçok tekniği kullanmaya çalışıyorum. Çocuğunuzu çok yormuyor olmanız mühim.” OYUN TERAPİSİ “Çocukluğunu yaşamayı ihmal etmemeli, çok oyun oynamalı, güzel müzikler dinlemeli, güzel kitaplar okumalısınız, çok güzel konuşmalısınız ve ben bir şeyi daha çok önemsiyorum: psikolog ya da pedagog. Bebekliklerinden itibaren destek olacak pedagoglara ihtiyacı var. Beş senedir aynı pedagogla çalışıyoruz. Oyun terapisi yapıyor Melisa’ya ve bu süreçten gerçekten çok faydalanıyoruz.” ÇOCUK YETIŞTIRIRKEN... “Çocuklarımızı yetiştirirken başrolümüz hep sevgi. Herkese eşit davranan bireyler olmasını diliyorum. Vefalı olmalarını, empati güçlerinin çok yüksek olması gerektiğini söylüyorum. Doğa dostu olmalarını çok önemsiyorum. Gönüllerince yaşamaları gerektiğine inanıyorum. “Elâlem ne der?” zihniyetinden uzak büyütmeye gayret ediyorum. İnsanlar için değil kendileri için yaşamaları gerektiğine inanıyorum.”