24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

2 Diyet yaparken sosyal yaşama dahil olmak çok zor değil Dışarıda ne yesek? Diyet yaparken işiniz ya da sosyal hayatınız gereği öğünlerinizin bir kısmını dışarıda yemeniz gerekiyorsa ya u Dışarıda yemek yerken tabağınızın tamamını bitirmeye çalışmayın. Restoran yemekleri genelde porsiyon olarak büyüktür bu durumda garsondan yemeğin yarısını getirmesini kalan yarısını ise paket yapmasını rica edin. pacağınız sağlıklı seçimler çok önemli. Programınızı bozmadan başarılı olabilirsiniz. İşte dışarıda yemek seçimi yaparken uygulayabileceğiniz bazı püf noktalar... u Dışarıda yiyecekseniz öğünleri önceden planlayın. En azından ana öğünlerden ikisini sağlıklı ve diyetinize uygun bir şekilde tüketmeye çalışın. Gittiğiniz restoran, kafe veya benzeri yerler arasından size menüsü ile daha çok seçme şansı sunan yerleri tercih edin. u Restoranda yemek seçimi yaparken kalorisi ve yağı daha az, kolesterol ve sodyum içeriği daha düşük yemekleri seçmeye özen gösterin. Menü hakkında soru sormaktan çekinmeyin ve garsondan diğer alternatifleri kalori dengesi sağlamaya çalışabilirsiniz. u Ana ye u Eğer habersiz bir yemek daveti ile karşı karşıyaysanız ve seçme şansınız yoksa tabağınızda bulunan yemekleri doymak için değil tadımlık olarak tüketmeye çalışın. meğinizin ya nındaki püre, kızarmışfırınlanmış patates, pi lav gibi garnitürleri, sebze so te veya yeşillik gibi daha sağlık lı alternatifler ile değiştirmeleri ni rica edin. u Ana yemek seçimi yapar ken pişirme tekniklerine dikkat edin. Izgara, fırınlama, buğula ma ya da haşlama teknikleri ile pişirilen yemekleri tercih edin ve üzerine ekstra tereyağı veya sos ekletmeyin.  u Seçtiğiniz yemeğin sossuz mutlaka öğrenin. olmasına dikkat edin. Sağlıklı sos yok, içki sınırlı seçim yaptığınızı düşünerek sipariş verdiğiniz bir sebze kızar u Menüdeki “kızarmış, çıtır, tılarak ya da bol yağ eklenerek tereyağı sosunda, krema sosunda, beşamel soslu, kremalı, yufkalanmış, hamurlu” gibi terimlerin olduğu yemekleri tercih etmeyin. u Yemek öncesinde masaya gelen ekmek sepeti ve zeytinyağı o öğünde ekstra kalori almanıza sebep olacaktır. Garsondan ekmeğin sofradan kaldırılmasını ya da hiç getirilmemesini rica edebilirsiniz. u Ana yemek öncesinde tüketilen aperatiflerden uzak durmaya çalışın. Kalamar, kızarmış patates köfteleri, kızarmış peynir veya soğan halkaları kızartma işlemi uygulandığı için yüksek yağ ve kalorileri içeriğine sahiptirler. Bu yüzden restoran hazırlanmış olabilir. Ya da tercih ettiğiniz salatanın sos içeriği çok yağlı ve kremalı olabilir. Bu yüzden sosların içeriğini mutlaka inceleyin. u Yemeğin yanında verdiğiniz içeceklerin kalorisini asla hafife almayın. Alkol, meyve suyu ve asitli içecekler neredeyse ana yemeğin yarısı kadar kalori içermektedir. Akşam yemeğinde eşlik etmeniz gereken özel bir yemek varsa; rakı, votka gibi yüksek alkollü içecekler yerine erkekler 2 kadeh, kadınlar 1 kadeh şarap tercih edebilir. u Dışarıda yediğiniz her ye da sağlıklı yemek için ana ye meğin sonrasında tatlı tüket meğe odaklanmak en doğrusu memeye özen gösterin. Canı olacaktır. Eğer başlangıçlara ha nız çok isterse de porsiyonu yır diyemediyseniz, ana yeme küçük bir sütlü veya meyveli ği bir arkadaşınızla paylaşarak tatlıları tercih edin. j1 İstanbul’un en iyi İtalyanlarından MERVE SAATÇİ Türk Kalp Vakfı Beslenme Uzmanı Koşuyolu’nun Sicilyalısı FÜSUN SAKA K oşuyolu’nda 2001 yılında açıldığında tanımıştım Rosario’yu. Sicilyalı şef Rosario Costa ve eşi, Rosario Koşuyolu’nun iki katlı mütevazı ev lerinden birinin restorana dönüştü rülmüş ortamında hizmet vermeye başlamışlardı. Trattoria da Rosario, Sicilya’nın ara sokaklarında dola şırken sıcacık atmosferi ile sizi içe ri çeken meyhanelokantalara ben ziyordu. Hani o, ailelerin hep bir likte çalıştıkları, sarımsak kokusuna şarabın buruk tadının karıştığı sıcak öğleden sonraları gidilen ve akşa mı karşıladığımız zamanları hatırla tan… Rosario o zamanlardan itiba ren müdavimi olduğum bir yer. Ki mi zaman ara versem de her önün den geçişte mutlaka anılarım canla nır. Masalardan duvardaki tablola ra, fırındaki pizza kokusundan mü ziğin tonuna kadar her şey o kadar cana yakın ki diğer masalardaki insanları hiç tanımasanız bile rahatlıkla iletişim kurabilirsiniz. ları; karışık antipasti, dana carpaccio, risottolar, sicilya sarma, güveçte karides, dilbalığı çok seviliyor. Şef steak var, 360 gram 18 yılda hiç değişmedi Koşuyolu’nda meydandan yukarı çıkarken solda bulunan mekân yemeklerini ve atmosferini hiç değiştirmedi. İstanbul’un en iyi İtalyan’larından biri kuşkusuz. Artık lık. Dört peynirli ve Sicilya pizza çok tercih ediliyor. Yemeklerin ardından Recep Usta’nın elleriyle yaptığı limonçello ikram ediliyor. Rosario haftanın 7 günü açık. Rosario Costa yok başında. 2010 bir Tarif yılında emekli olmuş. Ekibi onun kurduğu düzeni asla bozmamış. Mutfakta, Rosario ve eşi Gönül Hanımın öğrettikleri aynen uygulanıyor. Makarnalar şahane. Ben özellikle, tagliatelle porciniyi çok seviyorum. Sicilya sarması, hemen hemen tüm pizzalar, başlangıçlar ki sunumlarıyla bile harika… Mekânın yöneticisi Fazlı Bey, “Kuruluşunda da Rosario Bey bu mekânı kendisi yaptı. Her şeyi ken di eliyle mekâna yerleştirmişti, aynen sürdürüyoruz. Yatırımcısı Mehmet Ali Aydınlar ama mekânın adı hep Rosario ile anıldı. Tam bir İtalyandı ve öyle olmasını istemişti Mehmet Ali bey” diyor. Cumacumartesi günleri canlı müzik yapılan mekânın kapasitesi 100 kişi. Restoranın öne çıkan u Recep Bey’in limonçellosu 20 limonun kabuğu ince soyuluyor. Daha sonra 5 litre etil alkol kovada 1 hafta bekletiliyor sonra da ayrı bir kapta şekerli su hazırlanıyor. 2 kiloya 1 kilo şeker 23 saat kaynatılıyor, içine 12 karanfil konuyor. Daha sonra o alkol süzülüp, alkolü açmak için içine su ilave ediliyor. Alkol seviyesi yüzde 40’a kadar indiriliyor ve bir gün sonra servis ediliyor. 13 EKİM 2019 Cevizin türlü halleri Vecdi Seviğ N asıl bir lezzettir, taratora da yakışır, baklavaya da. Evliya Çelebi, “cevizi hardal ve tuz ile karıştırıp kâselere korlar” diye anlatmaya başlar, sonra da dövülmüş biber ile ceviz yağını kâseye ekletip mısır unundan yapılmış pişilerin bu karışımla lezzetlendirilip yenildiğini anlatır. Salah Birsel, Ahmet Mithat Efendi’nin Beykoz’daki günlerini “tatlılardan kabak tatlısına çağrı çıkarır” diye anlatırken “onun pekmezle pişirilmesi, üstüne de löp löp ceviz dökülmesi gerekir” eklemesini yapmayı unutmaz. Fahriye Hanım’ın tarihi yüz yıla dayanan yemek kitabında tarator tarifi, “ceviz, bunun kabuğunu soyup, sonra kendi sütü ile dövmeli” diye başlar. Buna benzer bir hazırlığı “Çerkez fasulyesi” pişirirken de yapar ve acı biber katılmış harcı haşlanmış taze fasulyenin üzerine döker. Aynı tarihi geçmişe sahip bir başka kitap Mahmud Nedim bin Tosun’un Aşçıbaşı’nda da Çerkez tavuğuna konulacak “içi dolgun” cevizlerin “taş havanda yağı çıkıncaya kadar ezilip dövüldükten sonra acı edecek kadar Arnavutbiberiyle karıştırılıp” önceden “usulüne uygun hazırlanmış” haşlanmış tavuğa eklenmesi önerilir. Ceviz ve acı biberin birleşmesi, fasulye ve tavuğa ayrı bir lezzet katar. içliköfte yaparken Vağinag Pürad, haşlanmış börülceyi ince kıyım ceviz ve tereyağı ile kavurarak pişirdiği ve “cevizli börülce makarnası” adını verdiği yemeğin tarifini ilk kez 1926’da basılan Mükemmel Yemek Kitabı’nın yeni baskısında da bulmak mümkün. Kibbi ya da yaygın adıyla içli köfte yapabilmek için cevizi havanda dövmeniz ve el becerinizin olması gerekir. Gaziantep’in unutulmaya yüz tutmuş ceviz tavasının lezzetine ulaşmak için henüz sertleşmemiş cevizin iç kabuklarını da ayıklayıp soğan, yağsız kıyma ve tereyağı ile kavurmanız yeterlidir. “Cevizli köşk köftesini” yapmak biraz daha zahmetli olup tarifi Selim İleri’nin Rüyamdaki Sofralar kitabındadır. Malzemesi, tabii ki ceviz, kıyma, soğan, ekmek içi, antepfıstığı, tuz, karabiber ve bir miktar undan ibarettir. Kıbrıs’ta Türk kahvesinin yanında sunulan kimilerinin reçel diye adlandırdığı ceviz macunu antik dönemden beri bilinen bir lezzettir. Gümüşhane ve Bayburt yöresinde üretilen köme bu güzel meyvenin tatlıya dönüşmüş türleri arasındadır. Burdur’un ceviz ezmesini de unutmamak gerekir. ceviz ağacı azaldı Kahramanmaraş’ın Çağlayancerit, Bitlis’in Adilcevaz, Giresun’un Şebinkarahisar, Van’ın Ahlat, Bahçesaray, Gevaş, Malatya’nın Hekimhan, Artvin’in Borçka ilçeleriyle, geçen hafta sonu ürün adına festival düzenlenen Kırşehir’in Kaman ilçesi ve daha birçok bölgede yetiştirilen cevizler ülke çapında ün kazanmıştır. Cahit Külebi’nin “Benim doğduğum köylerde/ Ceviz ağaçları yoktu” diye yakındığı Tokat’ın Niksar ilçesi şimdi yetiştirdiği cevizle övünmektedir. Dünya mobilya üreticilerinin 1960’lı yıllarda Türkiye’den başladıkları ceviz tomruğu ithalatıyla ülkemizin ceviz ağacı varlığı hızla azalmıştı. 1989 alınan bir kararla ağaç kesimi izne bağlandı. Ardından da yeni fidanlar ekilmeye başlandı. Yine de Türkiye 2018 yılında kabuklu ve iç ceviz ithalatına 160 milyon dolar ödemek zorunda kaldı. ağaçsızlığın sonu Nâzım Hikmet’in “Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda/ Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında” dizelerindeki gibi, Türkiye’nin ceviz ağaçları kesilip Batı’nın lüks salonlarını süslemek üzere mobilyaya dönüştürülürken, böylesine yüklü bir fatura ödeneceğinin ne devlet, ne de ağaçlarını satanlar farkına varmışlardı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear