Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
8 6 NİSAN 2014 / SAYI 1463 A TRİBÜNLER KENDİ MODASINI YARATTI Aggressivo bir tribün markası. İsminden de anlaşılacağı gibi tavrı sert ve asi. Bu futbol aşkından ziyade bir gönül birliği, bir sevda. Aggressivo’nun kurucusu Uğur Okay’a göre “Aggressivo” tribünün kıyafetlere yansıması, tribüncülerin kendini bulduğu marka. Bir tür direnç gösterme şekli. O yüzden ürünlerinde temalar var. Ali Sami Yen’in yıkılışı, tribünlerdeki polis şiddeti, maç ve deplasman yasakları bunlardan bazıları. ggressivo’nun kurucusu Uğur Okay tribün ortamına çocuk yaşlarda girmiş, tribündekilerin isteklerini ve ihtiyaçlarını gözlemlemiş, bu taleplerin nasıl evrildiğine şahit olmuş. Tüm bunlara kendi istekleri ve hayallerini katarak endüstriyel futbol modasının dışına çıkıp insanların kendi modasını yaratmasının peşine düşmüş. Okay, “bizler yaptığımız ürünlerde insanların sadece müsabakalarda giyeceği kıyafetleri dizayn etmiyoruz. Bizim yarattığımız tarz insanların gündelik hayatında kendisini rahat hissetmesini ve kendini ifade etmesini sağlıyor” diyor. “Aggressivo” kimdir ve nasıl hayat buldu? Tribünün kıyafetlere yansımasıdır! “Tribüncülerin kendini bulduğu markadır” dersek abartmış olmayız. Ha tribün nedir ALİ DENİZ derseniz işte onun USLU cevabı çok uzun. Bu aslında bir proje değildi, hayaldi ve hayalimi gerçekleştirdim. Bulunduğum tribün ortamına daha çocuk yaşlarda girdiğim için birçok isteğin ve ihtiyacın neler olduğuna ve bu isteklerdeki değişime şahit oldum. Benim yaptığım aslında kendim gibi olanlara ve benim gibi düşünenlere hem yardımcı olmak hem de hizmet götürmek. Bu marka isminden de anlaşılacağı gibi sert, asi ve marjinal (bugünlerde çok kullanılıyor) insanların kendi modasını yansıtıyor ve o yüzden de insanlar ürünleri üzerine giydiklerinde kendi tasarımlarına sahip oluyorlar. Bizler ise farklı yaşlara, farklı görüşlere ama aynı sevdaya gönül vermiş bireyleriz. Bu sevdaya çocuk yaşta kendimizi kaptırdık ve hep peşinden koştuk. Sokaktaki insanlardan farklı bir hikâyeye sahip değiliz. Sadece şunu söyleyebiliriz; bizim birlikteliğimiz, iş ortaklığından ziyade gönül birliği. Hepimiz farklı bir yerinden tutuyoruz bu işin ki hem kaliteli olsun hem de insanlara kendimizi rahat ifade edelim. Derdimiz öncelikli olarak şu anda tribünler ve tribün grupları üzerindeki baskıya dikkat çekmek. Ülkede her alanda özgürlükler kısıtlanırken tribünlerin bundan etkilenmemesi mucize olurdu. Doğal olarak bu mucize gerçekleşmedi. Deplasman yasağı, ebilet uygulaması, 6222 No’lu yasa vb. baskılar karşısında nasıl ayakta dururuz onun derdindeyiz. Futbol bir tutku ve maça giderken insanlar bu tutkusuna özel bir tarz belirliyor, bu anlamda endüstriyel futbolun kalıplarını kırıp çok özel ürünler yaratıyorsunuz. Seçimlerinizi nasıl belirliyorsunuz? Biz olaya sadece futbol seyircisi olarak bakmıyoruz. Bizim ürünlerimizden Sweat tshirt’ü giyip eğlenmeye giden insan da var, tshirt’ü giyip işine giden insan da var. Asıl amacımız da bu. Bizimle ve ürünlerimiz ile ilgilenenlerin birçoğu zaten tuttuğu takımın tüm branşlarında boy göstermeye çalışan insanlar. Doğal olarak futbol daha göz önünde. Bizler yaptığımız ürünlerde insanların sadece müsabakalarda giyeceği kıyafetleri dizayn etmiyoruz. Bizim yarattığımız tarz insanların gündelik hayatında kendisini rahat hissetmesini ve kendini ifade etmesini sağlıyor. Ürün dizayn etmek hem çok zor hem de çok kolay. Zor çünkü “insanların taleplerini gerçekten karşılıyor muyuz? insanların duygusallığından faydalanıyor muyuz? ceplerinden çıkan paranın hakkını veriyor muyuz?” gibi soruları sürekli soruyoruz ve ince eleyip sık dokuyoruz. Galatasaray ağır basıyor ama her takım için ürün var. Galatasaray’ın ağır basmasının sebebi “Ali Sami Yen” ve yeni çıkan “Hagi” tshirt’ü. Diğer takım taraftarları için sürprizlerimiz hazır! Sosyal medyadan da büyük destek alıyoruz. Bu destek ile her güne bir önceki günden daha azimli ve daha kararlı uyanıyoruz. Mesela kadınlar için yaptığımız “ultras girl” temalı tshirt’ler sadece Türkiye değil yurtdışından bile beğeni topladı. Yurtdışına da açıldık bu sayede. Ürünler sınırlı sayıda, böyle olunca da bulamayanlar için paha biçilmez oluyorlar. Evet bu bizim aslında ilk günden beri stratejimiz. Biz tekstil atölyesi işletmiyoruz yaptığımız iş zaten şimdilik toplumun tamamına hitap etmiyor. Ürünlerimizin özel olması ve özel hissedilmesi bizim için hem çok önemli, hem de çok mutluluk verici. Büyük kulüplerin lisanslı ürünleri var, onların bu duruma karşı tavırları nasıl? Dediğiniz gibi onlar büyük kulüpler ve kendilerine ait lisanslı ürünleri pazarlıyorlar. Bizim işimiz taraftarın kendisine ait, kendini yansıtan ürünler çıkarmak. Herhangi bir kulüp için yapılan ürünler taraftarın kulübüne olan aidiyeti ile ilgili, bizim ürünlerimiz taraftarın kendi kişiliğini resmediyor. Ürünlerde de temalar var. Mesela Ali Sami Yen’in yıkılışı, tribünlerdeki polis şiddeti, maç ve deplasman yasakları. Eleştirileriniz de sert. Mesajları nasıl belirliyorsunuz? Mesaj konusunda çok sıkıntı yaşamıyoruz! Her gün yeni kısıtlama, yeni baskılar olduğu için o mesajları verirken çok seri olabiliyoruz. Aslında verdiğimiz mesajlar ya da tepkiler evrensel. Dünyanın tüm ülkelerinde tribün grupları aynı sıkıntıları yaşadıkları için tepkiler de aynı. Sadece direnç ve bu direnci gösterme şekilleri farklı. l www.aggressivo.org Artık şiiri seviyorum... “Neden Yedi Güzel Adam dendiğini şimdi anlıyorum” diyor Şahika Koldemir, edebiyat dünyamızda iz bırakan yedi şair için. Yedi Güzel Adam isimli dizi, edebiyat dünyasının yakın dönemine iz bırakmış yedi şaire mercek tutarken Koldemir de onların çevresindeki güzel kadınlardan birine hayat veriyor. DENİZ ÜLKÜTEKİN benim kafamda tabii. Yaşamış insanlar ve gerçekten yaşanmış hikâyelermiş senaryodakiler. Açıkçası ben çok şiir kitabı okumadım hayatımda. Bir bilgim yoktu “Yedi Güzel Adam” ve şiirleriyle ilgili. Fakat araştırdıkça neden “Yedi Güzel Adam” denildiğini anlıyorum. Eminim daha da öğrenecek çok şey var onlarla ilgili. Oynadığınız Naciye karakterini kadınsı olmak açısından değerlendirseniz, kişiliğinizle ne gibi fark ve benzerlikleri var? Naciye, Adil Erdem Bayazıt’ın ilk karısı. Okumuş, lise mezunu, o zamanlar için önemli bir şeymiş, yıl 1970 ler. Benim kişiliğimle benzer bir şey bulmak çok zor çünkü, o dönemin aile ve kültürel yapısı çok farklı. Hele ki küçük bir şehirde. Tek benzerliği kadın olarak aşkının peşinden gitmesi. Merhum Naciye Hanımın Maraş’ta yaşayan akrabalarıyla buluştum, onlardan dinlediğim kadarıyla çok iyi bir kadınmış. Çok genç yaşta ölmüş. Daha fazla bir şey söylemeyeyim de sürprizi kaçmasın. Dizinin konusundan bahsedersek, dönemine damga vuran yedi şair anlatılıyor. Bu açıdan bakınca sizi heyecanlandıran yönleri nelerdir? Beni en çok heyecanlandıran şey, “Yedi Güzel Adam”ın ve diğer yaşamış karakterlerin, çocuklarının, akrabalarının, arkadaş ve hayranlarının bu diziyi izleyecek olması. Hepimiz yakın tarihte yaşamış insanları canlandırıyoruz ve bu çok heyecan verici. Müzik eğitimi almış biri olarak, müzikle ilgili bir çalışmanız var mı veya müzik sektörüne yönelmeyi düşünür müsünüz? Müziğin hayatın her anında gerekli olduğunu düşünüyorum ben. Her an bir ritim bence. Oyunculuğuma müziğin ve ritmin katkısı çoktur. Müzik sektörüne yönelmeyi şu an için düşünmüyorum fakat zaman değiştiriyor düşünceleri. Hiç belli olmaz. l denizulk@gmail.com C ahit Zarifoğlu’nun aynı adlı şiirinde ilham alan bir proje “Yedi Güzel Adam.” Şiir tarihimizde iz bırakan yedi güzel adamın hikâyesini anlatan bu dizi TRT’de ekrana geliyor. Dizinin oyuncuları arasında yer alan oyuncu Şahika Koldemir de şiir ve edebiyat dünyasının derinliklerine bu sayede dalmış. Adil Erdem Beyazıt’ın ilk eşi Naciye Hanım rolünde izleyeceğimiz Koldemir, bu ilginç projede yer alma öyküsünü bizimle paylaştı. Yedi Güzel Adam dizisine dahil olma süreciniz nasıl oldu. Aslında biraz enteresandı. Önce bana senaryo geldi ve çok sevdim hikâyeyi. Sonra görüşmeye gittim yapımcılarımla. Bana senaryoyu okuyup okumadığımı sorduklarında, ”okudum, çok sevdim ama karakter analizi yoktu, o yüzden kim kimdir net olarak anlayamadım” dedim. Anlattıklarında her şey oturdu C M Y B