Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
13 NİSAN 2014 / SAYI 1464 “Kendime İyi Bak” filminin yönetmenleri Serhan Arslan ve Ruhi Yapıcı yerli yapımlardaki sığlıktan dertliler, ucuz hikâyeler ve konu eksikliği de cabası. Arslan ve Yapıcı donuk ve yaşamayan senaryo sıkıntısını çözmek için de kaleme birlikte sarılmış çünkü “biz nasıl konuşuyorsak, hayat nasılsa onu filme çekmek istedik” diyorlar. ALİ DENİZ USLU 5 Filmden. B Filmin senaryosu yaşıyor aşrollerini Aslı Tandoğan, Çağdaş Onur Öztürk ve Begüm Birgören’in paylaştığı: “Kendime İyi Bak” filmi sinema dünyasına iddialı iki yeni yönetmen kazandıracak gibi. Uzun yıllardır tiyatro sahneleri başta olmak üzere, televizyonda çocuk programları, diziler ve sinema filmiyle hafızalarımızda yer etmiş olan Serhan Arslan ile yine oyunculuktan gelen ve aynı zamanda bilinen pek çok tv dizisi ve sinema filmi için efektler, jenerikler ve fragmanlar hazırlayan Ruhi Yapıcı, ilk yönetmenlik deneyimleri olan “Kendime İyi Bak” ile Türk sinemaseverlerin karşısında. Yapıcı ve Arslan Türk sinemasındaki kalıpları kırmak için yola çıkmışlar. Hep eleştirip çemkirdikleri yapımlara karşı harekete geçip kendi hikâyelerini ve dertlerini anlatmanın peşine düşmüşler. “Kendime İyi Bak”a kadar geçen sürenin özeti ise şöyle. 2009 yılında “Elveda Rumeli” dizisinde rol alan ve Makedonya’da tanışan ikili, dizi setinde başlayan dostluklarını İstanbul’a döndükten sonra da devam ettirmişler. “Elveda Rumeli” dizisi çekimlerinde kurdukları kendi filmlerini çekme hayali İstanbul’da olgunlaşmış. Arslan ve Yapıcı filmlerine çok güveniyor. Çünkü hikâyelerinin sahiciliğine inanıyorlar. Ruhi Yapıcı durumu “Edebi ve egzajere edilmiş senaryolara inat bu film, tamamen sahici bir dile, tamamen doğal bir anlatıma sahip. Bunun için çok çalıştık. Kameranın önünden arkasına geçmek istememizin en önemli motivasyonu Türkiye’de çok az yapılabilen, çok az örneği olan bir sinema dili yaratma idealimizdi. Bu idealimiz de sadece ve sadece sahicilik…” diye özetliyor. Peki, kimdir Ruhi Yapıcı ve Serhan Arslan. Biraz daha bu ikiliyi tanıyalım. Yapıcı Aralık 1982’de Ankara’da doğumlu. İstanbul Üniversitesi Radyo Televizyon Bölümü’nü kazanarak 2001 yılında İstanbul’a yerleşti ama oyuncu olarak kariyerine henüz altı yaşında başladı. İlk başrolü olan TRT yapımı “Tatlı Ali”de oynadıktan sonra 12 yaşına kadar 10’a yakın yapımda başrol oynadı. Bu yapımlar dışında: “Elif’in Rüyaları”, “Tarlam Düştü Yerlere”, “Çevrede Bir Gezi”, “Emret Komutanım”, “Doktorlar” ve “Elveda Rumeli”de yer aldı. TRT’nin birçok çizgi filminde de dublaj yaptı. Sonra bilgisayar efektleriyle tanıştı. “Salkım Hanım’ın Taneleri” yapımında Dijital Efektler Asistanı olarak görev aldı. 2000 yılında, “Tılsım” adında bir kısa film çekti ve bu yapım Türkiye’de bilgisayar efekti kullanılan “ilk amatör yapım” oldu. Sinan Çetin’e ait Autopsy firmasında çalışmaya başladı ve iki yıl boyunca toplamda 100’e yakın reklam filmi ve klibin bilgisayar efektlerini üstlendi. Son dönemde; “Köprü”, “Elveda Rumeli”, “Ezel”, “Samanyolu”, “Küçük Hanımefendi”, “Kanıt”, “Karadayı”, “Kuzey Güney”, “Kara Para Aşk” gibi yapımların efekt süpervizörlüğü de Ruhi Yapıcı’ya ait. Serhan Arslan ise 1982 yılında İstanbul doğumlu. Sekiz yaşında dahil olduğu Soldan sağa: Ruhi Yapıcı ve Serhan Arslan. Fotoğraflar: VEDAT ARIK İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda 23 yaşına kadar 30’a yakın oyunda rol aldı. 15 yıllık Şehir Tiyatrosu deneyiminde; Kamuran Usluer, Suna Pekuysal, Cüneyt Türel, Zihni Göktay gibi ustaların çırağı oldu. Selim Naşit “Yılın Genç Tiyatrocusu” ödülünü aldı. Reklam filmi seslendirme kariyeri çocukluk yıllarında başladı. Vefa Lisesi’nin ardından, İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü’nü bitirdi. 2000 yılında Kanal D ve TRT’de çeşitli çocuk ve gençlik programları yaptı. Aynı yıl çeşitli televizyon dizilerinde rol almaya başladı: “Hayat Bilgisi”, “Dünya Varmış”, “Cennet Mahallesi”, “Elveda Rumeli”, “Yahşi Cazibe” bunlardan bazıları.. Rol aldığı bazı sinema filmleri ise; “Osmanlı Cumhuriyeti”, “Unutulmayanlar” ve “Ay Büyürken Uyuyamam…” Çalıştığı birçok projede “çizginin diğer tarafını” merak ettiğinden, kamera arkasında kendiliğinden görev aldı, asistanlık yaptı. Yönetmenlikle ilgili merakı onu Londra’da, East 15 ve Central Saint Martin okullarına yönlendirdi. Bu okullarda yönetmenlik eğitimi aldı. 2008 yılında San Francisco’ya taşındı. Bir yıl boyunca “San Francisco Acting Center” isimli okulda iki oscar sahibi aktör Sean Penn ile çalışma şansı yakaladı. Dönelim filme; “Kendime İyi Bak”: Aşkı bir tesadüfle yakalayan Yeşim (Begüm Birgören), tam her şeyi kaybettiğini düşünürken sürpriz bir aşka düşen Emre (Çağdaş Onur Öztürk), sahip olduğu aşktan gitme cesareti gösteren Begüm’ün (Aslı Tandoğan) hem romantik hem de hüzünlü hikâyelerini anlatıyor. Film, bir adamın hayatındaki en büyük kırılmada yaşadıkları üzerine dönüyor, daha önce sormadığı bir sürü soruyu soruyor, sorguluyor. Zaten soru işaretleri filmin son anına kadar sürüyor, izleyici sürekli diken üstünde. “Kendime İyi Bak” o yüzden çok anlatılır değil, izlenmeli, süprizleri de seyirciye bırakmalı. Ruhi Yapıcı ise yerli yapımlardaki sığlıktan dertli. Anlatıyor; “Bu konuda biraz çirkin konuşuyorum ama ucuz hikâyeler ve konu kopyalamalardan sıkılmıştık. Aşk filmlerinde de konu eksikliğini hissediyorduk. İşte çıkışımız burada oldu. Neyi neden istediğimizi iyi biliyorduk. Arada tembelliklerimiz de olsa iki yıl içinde bugüne geldik. Senaryoyu da çaresizlikten biz yazdık, çünkü etrafımızda ‘yaşayamayan’ senaryolar yazılıyordu. Biz nasıl konuşuyorsak öyle çekmek istedik filmi. Şimdi ise baktığımızda ise yola çıktığımızdaki hayalimizin neredeyse tamamına ulaşmış gibiyiz.” l BEGÜM BİRGÖREN: Sürprizlerle dolu bir film “Kendime İyİ Bak” filminin sizdeki yeri nedir? Romantik komedi dünya genelinde iyi örnekleri az bulunan bir tür ve aslında ben de yakın döneme kadar daha mesafeli yaklaşırdım. Tür itibariyle önyargılıydım ama senaryoya bir göz atayım diye elime aldığımda bir baktım okuyorum ciddi ciddi. Senaryo dili çok sıcak, hikâyenin örülüşü romantik komedinin unsurlarını kullanıyor ama hiç klişeye düşmüyor. İnsanı şaşırtan ve yüzünde gülümseme yaratan sürprizli anlar, sahneler var. Rolünüz için nasıl hazırlandınız, nasıl bir karakter ve nasıl bir ruh hali gerektiriyor? Senaryoyu okuduktan sonra nerdeyse hemen her gün birlikte okuma provaları yaptık ve sahneler, karakterlerin içinde bulunduğu koşullar üzerine uzun saatler konuştuk. Filmde varolmayan, izleyicinin görmeyeceği ama karakterin tutarlı, yaşayan biri gibi olması için bilmeye ihtiyacımız olan detaylandırmalar, özgeçmiş çalışmaları yaptık. Beyazperdede ilerisi için ne gibi hayalleriniz var? Kendi hikâyemi yazıp yönetmenliğini yapmaya cüret etmek neden olmasın mesela? Sektöre dair coşkulu bir umut taşımıyorum. Dediğiniz gibi hayallerim var. Yoğun bir temponuz var, dengeyi nasıl kuruyorsunuz? Her şeyden önce programlı olmak zorundayım yoksa her şey birbirine giriyor. Güne erken başlayıp yattığım ana kadar koşturma içinde olduğum dönemler bir noktada bitiyor ve nefes alınacak vakitler çıkıyor mutlaka. Biriktirip harcıyorum gibi, bünye de bir şekilde alışıyor. Sinema, tiyatro ve diziler. Hepsinin mayası aynı ama bu ciddi bir şeytan üçgeni gibi. Hayatının merkezinde tiyatro olan oyuncuların da altını çizdiği bir ayrımdır bu. Dediğiniz gibi ortak paydası olan ama farklı birimler gibi. Ortalamanın üstünde iyi bir oyuncu dahi bu üç mecranın herbirinde aynı başarıyı yakalayamıyor kaldı ki dünya genelinde de durum farklı değil. Seyirciyle nerden bağ kurduğuna göre değişiyor. Sinemada bayıldığımız bir aktör tiyatro için faciaya bile dönüşebiliyor. Dizi temposu çok kısa zamanda kurgulayıp, yeri geldiğinde sahneyi kurtarmaya çalışmayı içinde barındırabiliyor ama sinema başlı başına olağanüstü. Ben hayatı film seyretmek üzerine kurulu biri olarak o sihiri hiçbir şeye değişmem. l C M Y B