25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

13 NİSAN 2014 / SAYI 1464 3 “Savaş” iç döker, izlerken bile... S ermet Yeşil’i çoğunluk Reha Erdem’in “Kosmos” filmiyle tanıdı. Ağaçların üzerinde kuş gibi şakıyan bir şifacı meczuptu. Sonra Onur Ünlü’nün dizisi Şubat’ta, iyi ve kötüyü içinde tutan “Deli” olarak çıktı. Eskişehir’de yaşayıp da tiyatroyla haşır neşir olanlar onu çok daha önceden keşfetmişti kuşkusuz, “Geyikler ve Lanetler”, “Melekler Şehri”, “Amerikan Hala”... Artık İstanbul’da Yeşil, “Savaş” oyunuyla karşımızda. Karısını ve iki kızını geride bırakıp savaşa gitmiş bir adamın üç yıl sonra ailesine döndüğünde yaşadıklarını anlatıyor oyun. Her Cumartesi Kadir Has Üniversitesi’ndeki SahneHas’talar. 29 Nisan’da da Bursa Nilüfer Belediyesi Festivali’nde. Yeşil’in koşturmacası bu kadar değil, kendi kurdukları Tiyatropol’un ilk oyunu “Teklif” de sürüyor. Kiraladıkları bir evde, seyircilerin oda oda oyuncuların peşinden dolanarak izledikleri oyun, aile içi şiddeti anlatıyor. Bu deneyime tanık olmak isteyenler 7, 14, 23 ve 28 Mayıs’ı not etsinler. Ayrıca, Eskişehir Şehir Tiyatroları’ndaki oyunu “Özgürlüğün Bedeli” de İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında 1213 Mayıs’ta oynayacak. Biz sayarken yorulduk, ancak o oynamaktan hiç şikâyet etmiyor. Yakında, Dilek Çolak’ın ölüm oruçlarını anlatan filmi “Hemşire” için de kamera karşısına geçecek. Önce Savaş’la başlayalım. Pürtelaş Tiyatro’nun bu oyununa dahil olma hikâyeniz nasıl gelişti? Gezi Direnişi zamanında parklarda “Gezerken” diye bir oyun oynamıştık. Tilbe Saran’la o oyun vasıtasıyla tanıştık. Bir ESRA oyundan bahsetmişti, ama AÇIKGÖZ muallaktı. Biriki ay sonra metni gönderdi. Okuyunca çok heyecanlandım. Ama Erkan Avcı’nın oynadığı babanın kardeşi rolünü düşünmüştüm ilk. Baba biraz büyük bir roldü benim için. Tilbe, seni baba için düşündük, deyince panikledim. Yönetmenimiz Serdar Biliş’e başka isimler önerdim hatta. Yapabilir miyim, yapamaz mıyım, diye düşünürken ihale bana kaldı. İyi ki de kalmış, herkesin rolü üstüne tam oturmuş gerçekten, böylesi ağır bir metin, ancak böyle oyunculuklarla götürülebilirmiş... İlk provada, Tilbe Saran’ın Ecem Uzun’un, Damla Sönmez’in yaklaşımı o kadar naifti ki, bu ekiple yapabilirim dedim. Erkan da gelince, taşlar yerine oturdu. Ama hâlâ prova yapıyoruz. Benim de profesyonlliğim buraya kadarmış, oyundan bir saat önce gidip sahneye çıkma lüksüm yok. En çok ne zorladı sizi? Büyük bir dram var. Dolayısıyla şimdi seyirci şunu hissediyordur deyip, o duyguya oynamaya başlıyorduk. En çok bununla savaştık. İsviçreli bir yazar Lars Norén. Tek bir cümleyle büyük bir acı anlatıyor. Ben yaşasam delirirdim, diye düşünüyordum. Ama bu sen değilsin, sen bilmiyorsun aslında onun ne olduğunu; metin sana bunu hissettiriyor sık sık. Biz de karakterle aramıza mesafe koymaya çalıştık. Bunla uğraşmak zordu, çünkü alışkanlıklarımız var. Bu tür oyunlar, bu mesleği nasıl yapacağına dair sorulara tekrar bakmanı, oyuncu olarak yüzleşmeni sağlıyor... Tam da bu anlatım tarzı, aile üzerinden savaşın tahribatını gösteriyor olmanız, izleyene acımadan çok, insan olmanın ağırlığını hissettiriyor. Aile üyeleri arasındaki “acımasızlık”, “mağdurun zorbalığı” şiddetin Sermet Yeşil, her rolden bir şey öğrenen oyunculardan. O yüzden de her sezon en az bir oyunda yer almaya özen gösteriyor. Ancak bu yıl, tam üç oyunu var Yeşil’in. Pürtelaş Tiyatro’nun Savaş oyunu, Tiyatropol’un Teklif’i ve Eskişehir Şehir Tiyatroları’ndaki Özgürlüğün Bedeli için çıkıyor sahneye. Bütün karakterleri içinde taşımaktan yorulsa da, hiç şikâyeti yok, çünkü hepsinden bir şey öğreniyor. Bundan izleyiciye kalansa keyifli bir oyunculuk. Savaş Fotoğraf: VEDAT ARIK Tiyatro iyi bir ateşleyici Tiyatro, televizyon, sinema; oyunculuğu üç yönden de tattınız… Ama pek çok insanın aklına “Kosmos”taki Battal karakteriyle kazındınız. Bir oyuncu için sınırları zorlayıcı bir roldü. “Kosmos” sizin için nasıl bir yerde duruyor? Hayatımın döndüğü yer orası. Reha abiyle daha önce, ben öğrenciyken “Kaç Para Kaç”ta çalıştık. “Dört Mevsim”de çalışacaktık, tiyatro programım el vermedi, büyük kayıp oldu benim için. Bir oyuncu, sanatçı olarak önemli bir yerde duruyor benim için Reha Erdem. “Kosmos” için “Gel, bir bakalım” dedi. O gün bir metin verdi, okudum ve yapımcı Ömer Akay “Battal’ı bulduk, filmi çekebiliriz” dedi. Her şey bir anda gelişti. İlk gün bir ağaca tırmandım, kuş gibi bağırdım saatlerce. Ne olduğunu anlamadım. Reha abiye bıraktım kendimi, o teslimiyetten sonra bir özgüven geldi, o rolü yapabileceğime dair. “Kosmos”aki Battal, Şubat’taki “Deli”, “Savaş”ta canlandırdığınız baba; hepsi uçlarda karakterler. Bu karakterlerle daha mı rahat bağ kuruyorsunuz? Sevdiğine bir iyilik yapmak istesen, çok da yaratıcı seçeneklerin olmaz. Ancak kötülük yapmanın milyon yolu var. Bazı roller de yaratıcı. Kapıları açık. Bu karakterler, seni daha çok özgür bırakıyor. Hepsi insan ancak, tuhaf kırık tarafları var, hayat kırmış onları çünkü. 15 yıldır bu mesleği profesyonel olarak yapıyorsunuz. Ne kadar yol katettiniz sizce? Her sezon bir oyunum olacak, diye bir hedefim vardı. Seyirciyle canlı canlı buluşmak istiyordum. O iyi bir haz yaratıyor. İyi bir ateşleyici çünkü. Hiç sezonumu boş geçirmedim, iyi de, kötü de olsa mutlaka tiyatro yaptım. Artık bir meslek olarak görebiliyorum bunu. Ama yine de sezon içinde 34 oyun çalıştın mı, bir de kendin; beş oluyorsun. Bu sana fazla geliyor. Bir yıpranma yaratıyor. Başka hedefler var mı? Keşke şunu yapmasaydım, dediğim işler yapmak istemiyorum, ama büyük olasılıkla yapacağım. Önceden İstanbul’da tiyatro yapmak hedefimdi, şimdi yapıyorum. Burada bir piyasa var, metropol olduğu için nabız burada atıyor, ben de artık “Sizinle oynamak istiyorum” diyebiliyorum. Hedefimin bir kısmını gerçekleştirdim. Daha ne kapı açılır, bilemiyorum. Bu coğrafyada ne olur, ne biter, belli değil ki her gün bir şey çıkıyor. Büyük konuşmayacağım. l bulaşıcılığını anlatırken, bu şiddette birey olarak kendi payını da görüyorsun… Ne güzel özetledin, hedef buydu, olduysa ne mutlu. Susan Sontag’ın “Başkalarının Acılarına Bakmak” kitabında neden savaş fotoğrafı çektiğimize, belgelediğimize dair güzel bir anlatımı var. Diyor ki; Altı şeritli bir otobanda giderken bulunduğun şeritte kaza olduğunu fark ediyorsun; şoförün yarısı dışarıda, ötekinin kafası kopmuş, bir vahşet. Orada neden duruyoruz? Bu acıya bakmak için. Sonra da iyi ki benim başıma gelmedi, diyoruz. Hâlâ böyle bir anlayış var ne yazık ki... Bosna’da yaşananlara dünya gözlerini kapattı, biz de. Gerekçeler çeşitlense de savaşın temelinde hep sermayenin el değiştirmesi yatar. Sistem böyle yürütülür. Oyun, yaşananları çekirdekten anlatıyor. Bunu, bir ailenin dramı olarak görmeye çalışın diyor, bir ülkenin dramı olarak değil. Çünkü ülke olarak baktığımızda hepimiz milliyetçi bir kimlik takınıyoruz, “Ama onlar da Ermeni” diyoruz, “Ama onlar da Kürt”, “Ama onlar da Türk”... Ama özünde insanı yaralayan bir şey savaş. İnsan, insana bunu niye yapar? Aslında bize, bu topraklara uzak değil savaş. Doğu’da çatışmalar durdu, ancak insanlarda yaratılan travmayı asıl bundan sonra göreceğiz... Burnumuzun dibinde yıllardır süren, savaş demenin bile suç olduğu bir çatışma var. Benim de ailemden şehit olanlar oldu, Kürt arkadaşlarımın ailesinden de şehit olanlar oldu. Saçma sapan gerilim içindeyiz ve dönen de hiçbir zaman iyi dönmüyor. Çünkü savaş iç döker. Fiziksel ve psikolojik olarak zarar verir. Savaşın iyi tarafı yok. Teklif Şimdi Suriye’de bir saçmalık var. Anlayamadığım şeyler oluyor. Savaş, bu sezonki tek oyununuz değil. Aile içi şiddeti anlattığınız “Teklif” de var. “Teklif”, Tiyatropol adındaki tiyatromuzun ilk oyunu. Bir ev kiraladık oyun için. Seyirci kol mesafesinde dururken, yokmuş gibi davranıp oda oda gezerek bir hikâye anlatmaya çalışmak, evin doğal ışığında, dışarıdan gelen sesler içinde bunu yapmak ilginç. Polis geçebiliyor, korno çalabiliyor, yanda yangın çıkabilir. Ayrıca Eskişehir Şehir Tiyatroları’nda oynadığım “Özgürlüğün Bedeli”ni İstanbul Tiyatro Festivali’nde sahneleyeceğiz. l MEDIKOZMETİK CİLDİNİZİ TANIMAK İSTER MİSİNİZ? 14 15 16 16 17 17 17 18 19 19 19 21 22 25 26 26 28 29 29 30 * Sadece yetkili eczanelerde sat?lmaktad?r. N İ SAN N İ SAN N İ SAN N İ SAN N İ SAN N İ SAN N İ SAN N İ SAN N İ SAN N İ SAN N İ SAN N İ SAN N İ SAN N İ SAN N İ SAN N İ SAN N İ SAN N İ SAN N İ SAN N İ SAN 2014 2014 2014 2014 2014 2014 2014 2014 2014 2014 2014 2014 2014 2014 2014 2014 2014 2014 2014 2014 PAZARTES İ SALI ÇAR Ş AMBA ÇAR Ş AMBA PER Ş EMBE PER Ş EMBE PER Ş EMBE CUMA CUMARTES İ CUMARTES İ CUMARTES İ PAZARTES İ SALI CUMA CUMARTES İ CUMARTES İ PAZARTES İ SALI SALI ÇAR Ş AMBA G E N Ç L İ K I Ş I LT I S I KOCAEL İ / İ ZM İ T UYGUN ECZANES İ N İŞ ANTA Ş I Z İ HN İ ECZANES İ N İŞ ANTA Ş I N İŞ ANTA Ş I ECZANES İ GÖZTEPE KAMELYA ECZANES İ KARTAL EK İ M ECZANES İ SAHRAYICED İ T GULE Ş CE ECZANES İ ANKARA ARMADA METROPOL ECZANES İ KIZILTOPRAK SOYDAN ECZANES İ MALTEPE ARMA Ğ AN ECZANES İ LEVENT METROCITY ECZANES İ ANKARA AN İ TTA ECZANES İ MALTEPE MALTEPE Şİ FA ECZANES İ ANKARA METROPOL ECZANES İ CAPA I Ş IKLAR ECZANES İ Z İ NC İ RL İ KUYU ZORLU ECZANES İ ANKARA F İ KRET ECZANES İ İ ST İ NYEPARK AVM İ ST İ NYEPARK ECZANES İ BULGURLU NUR Şİ FA ECZANES İ ANKARA YEN İ ECZANE ATAKOY ATRIUM ECZANES İ (0212) 347 32 00 /tehakozmetik #tehakozmetik Filorga’n?n gelişmiş Cilt Analiz Cihaz? ve profesyonel uzman kadrosu ile yap?lacak cilt analiz ve bak?m günleri için randevu almay? unutmay?n?z! 0262 0212 0212 0216 0216 0216 0312 0216 0216 0212 0312 0216 0312 0212 0212 0312 0212 0216 0312 0212 323 231 232 467 305 357 219 550 442 344 217 457 215 586 353 426 345 329 260 661 78 26 16 72 69 42 15 04 37 03 66 07 31 86 63 65 54 90 31 40 40 61 00 23 84 41 90 77 38 06 00 07 23 14 33 56 54 96 20 26 TEHA KOZMET K A. . www.teha.com /tehakozmetik C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear