25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

8 2 MART 2014 / SAYI 1458 Keşke sevişmenin okulu olsa Yazar ve ilişki koçu Seda Diker, son kitabı Haz’da, kadının bilinçaltında ve cinsel dürtülerinde bir yolculuğa çıkıyor. Daha mutlu bir ilişki ve cinsel yaşam için “kesin çözüm” etiketli öneriler sunmuyor. Onun yerine okuyanları, kendilerini tanımaya ve cesur olmaya çağırıyor. Cinselliği yaşıyor, anlatmıyoruz Cinselliği ve aşkı üç farklı boyutta yaşayan üç farklı kadın karakteriniz var. Şehvet Prensesi Arzu, Bekâret Abidesi Nihan ve Evlilik Girdabındaki İpek. Gerçek hayatta da toplumdaki kadın karakterleri bu üç örnekle ele alabilir miyiz? Yoksa daha belirsiz sınırlar mı söz konusu? Haz kitabımda bahsettiğim üç karakter de gerçek öyküdür. Değiştirilmeden yazıldı. Ve bana göre toplumun büyük bir kesimini temsil ediyorlar. Hatta pek çok kadın kendinden bir parça muhakkak buluyor. Abartılı zannetmeyin, çünkü artık toplumumuzda cinsellik böyle yaşanmaya başlandı. Herkes deneyimlerini yaşıyor ama açıkça konuşup paylaşamıyor, ama haklısınız, keskin çizgiler yok. Nihan’da gördüğümüz bekâret takıntısı, kadının temel içgüdülerine ne kadar uyumlu bir refleks? Nihan karakterinde, bekâretim bozulmasın, kızlık zarım dursun ama oraya kadar cinselliği yaşayayım kararı vardı, ama bunu yaparken çok korktuğu için, korkularını kendine çekti. Gerçekte kadın içgüdüsüne aykırı olan şey, içindeki cinsel kimliği baskılamak ve suçluluk hissetmektir. Bu kimliğin varlığı önemlidir. Çok kıymetlidir. Ama bu, kızlarımızın olmadık yaşlarda olmadık zor cinsel deneyimler yaşaması demek değildir. İşte bu yüzden sevişmenin okulu olsaydı keşke. Bu tip korkular, bir kadının yanlış bir erkeğe bekâretini kaybetmesi durumunda, onunla bir ömür geçirmek, evlenmek ve kendini cezalandırmak zorunda olduğunu zannetmesine sebep olur. l S Cinsellik Piramidi aslında etrafımızdaki eda Diker Haz isimli son kitabıyla, manyetik alanların birbiriyle etkileşimini kadınların ve hayatlarına giren temsil ediyor. Kime âşık olacağımdan tutun erkeklerin üzerinden bir bilinçaltı da, bu aşkın ne kadar süreceğine, nerelerde sorgulaması yapıyor. Diker’in gerçek hayattan yıpranıp testten geçeceğine, bize hangi öykünmüş karakterleri, kadının cinsellik eksiklerimizi göstereceğine kadar belirliyor. üzerindeki farklı halleri üzerine örnekler Derin duygusal belleklerimizde kayıtlı beş kök oluşturuyor. Diker’le hem karakterlerini hem korkumuz ve pek çok da türev duygumuz de kadınların günümüzdeki cinsellik algısını var. Bunlar değersizlik, kaybetme korkusu, konuştuk. suçluluk, pişmanlık gibi olumsuz duygular. Kitabınız, sevişmenin okulu olsa dünya Her bir duygunun da alt yazısı var. “Benim nasıl bir yer olurdu sorusuyla başlıyor. beğendiğim kişi bana âşık olmaz ki” ya da Nasıl olurdu? “ben bu kadar iyisine layık değilim” gibi. Bir ilişki koçu ve bilinçaltı hakkında 2 Zihnimde ne bilirsem bileyim, yıllık eğitim almış biri olarak, bu duygu ve inançlar, pil gibi bütün gün insanların duygusal manyetik bir alan yaratırlar. boşluklarının, tatminsizliklerinin Ve diğer insanların manyetik onları ilişkilerinde ne kadar büyük alanlarıyla zihin fark etmeden hatalar yapmaya sürüklediğini anlaşırlar. Bilinçaltı kalbi, kalp analiz ediyorum. Sadece aşk düşünceleri, düşünceler davranış ilişkisi değil, her türlü insan ilişkisi, ve seçtiğimiz kelimeleri etkiler. savaş stratejisi, pazarlık masaları, Piramidin ne kadar dibinseysek, alınan kararlar her şey duygusal o kadar korku ve olumsuz boşlukların kullanımıyla oluşuyor. DENİZ inançlarımız hâkimdir. O kadar Savaşlar bile bundan çıkıyor ÜLKÜTEKİN hata yaparız. O kadar kısa süreli aslında. Biz sade vatandaşlar da, ilişkiler yaşarız. kendi bireysel boşluklarımız ve İki kadın bir adam hikâyesi, aynı tatminsizliklerimiz yüzünden boş ilişkilere zamanda kadınlar arası bir güç mücadelesi bağımlı olabiliyoruz, olmayacak kişilerle de barındırıyor mu? Karakterleri analiz yatağa giriyoruz, ama boşluk temizlendiğinde ederseniz ne söylersiniz? hata yapmıyoruz. Bu gerçek beni Hem de nasıl... Kadınlar kendi aralarında düşündürdü. tek bir erkek için mücadele ediyorlar. Duygusal tatminsizliğin en büyük üç alanı Eğer erkek güçlüyse, göz kırpmadan kız var, cinsellik, yemek ve şiddet. Bu yüzden arkadaşından çalabiliyor. En azından, bu sevişmenin okulu olsaydı, savaşmaktan ihtimal yüzünden, kadınlar asla “sadece bile geçebilirdik. Şiddet eğilimimiz azalırdı. eğleneceğiz, aramıza bir kadın davet edelim” Birbirimize daha toleranslı olurduk. fikrini sevmezler. Erkekten emin olmak Baskılanarak büyümesek, korkmadan isterler, ama kadından emin olamazlar. gençlerimize gerçek ve doğal olanı öğretsek, Burada Arzu, kendi en yakın arkadaşını belki cinsel sapkınlıklar bile önemli ölçüde oraya davet etmek değil, parayla çalışan azalabilirdi. profesyonel bir seks işçisini tutmayı tercih Cinsellik Piramidi hayatımızı, cinsel ediyor. Profesyonel olan kadın ise aslında yaşantılarımızı ve ilişkilerimizi nasıl o adamla yakınlaşmayı düşünmüyor. O şekilelndiriyor? zaten zengin adamlarla iş yapıyor ve evli. Ama Şahin, yani güçlü erkek karakterimiz, kendisine yüz vermeyen ve kafasındaki başka bir kadını fethetme düşüncesini gerçekleştiremediği için, onunla irtibat kurmaya çalışıyor. Çünkü profesyonel olan ikinci kadın, aslında yatak odasında yaşanan olaylar boyunca, Arzu’nun ön planda olmasını sağlıyor ve onu gecenin yıldızı yapıyor. Dolayısıyla, aslında anlıyoruz ki, erkeğin amacı da kendi kadınını mutlu etmek değil, sadece güç gösterisi ve kişisel tatmin. Kadının yedi alt kimliğinden bahseder misiniz? Bu kimlikler kadını nasıl şekillendiriyor? Dişiliği gelişmiş, ilişkisini doğru yönetebilen gerçek bir kadının yedi alt kimliği vardır. Bunlar bakire, orospu, cadı, özgür kadın, lolita, anne ve bilge kadındır. Dikkat ederseniz, bazı kimlikler kendi içinde zıt kutupları temsil ederler. Mesela orospu ile bakire... Biz Türk kadınları, eğer cinsel baskılara boyun eğmişsek, karakter yapımıza göre bir yön belirliyoruz. Eğer otoriteye baş kaldırmak istiyorsak, sadece cinsel kimliğimizi sınırsızca kullanmayı, eğer baskıya boyun eğiyorsak ve korkuyorsak, sadece bakire kalmayı seçiyoruz. Anne ve Lolita da birbirine zıttır. Lolita, genç kızlık dönemimizdeki istediğimizi anne ve babamızdan alabilmeyi, erkeğimiz üzerinde kullanabilme sanatıdır. Bunu şımarıkça değil, her iki tarafı da mutlu ederek almak sanatını icra etmektir. Erkeği verdiği için onurlandırarak, masumca, abartmadan ve karşılığında cinsel bir bedel ödemeden. Anne ise vermeye, fedakârlığa, koşulsuzca sevmeye programlıdır. Bilge kadın, ilişkiye dışardan bakıp müdahale etmez. Sadece sevmediği durumlarda, alması gereken hayat dersinde olduğunu bulmaya odaklanır. Ama cadı, ilişkiye hemen müdahale eder. Anında karar verir. Manyetik alandan bir ilişkiyi yönetir. Bu kimliklerin orta noktayı bulması. Hep birlikte aynı kadında barınmaları lazım ve hepsinin yöneticisi özgür kadındır. Kadının ilişki içinde kaybolmasını engeller. Kendi hayatını merkeze almasını sağlar. Bu aslında tuhaf görünse bile, hepsi birlikte organizma olarak düşünülmelidir. Yani tek bir bedende gözü, kulağı, dili teni anlatmışım gibi hayal edin. l Gelecekte yaşayan bir kadın Lidewij Edelkoort, Hollandalı bir trend analisti, ama ona “trend kahini” diyorlar. CocaCola, Nissan bugüne kadar çalıştığı markaların sadece ikisi. Alldesign Tasarım Konferansları için İstanbul’daydı. Ünlü kâhin “Gelecek İçin B Planı” konuşmasıyla bu kez, 20142015’in trend çizgilerini belirledi. aklaşık 45 yıldır bu yapmalısın, bunu yapmamalısın, sektörün içinde Lidewij şunları için hazırsın, bunlar için Edelkoort. Hollanda zaman var” demek. School of Fine Arts’ta moda Yetenek, bilgi, şans, tasarımı okudu, ardından “De tecrübe... Hangisi trend Bijenkorf” adında bir mağazaya danışmanı olmak için en üst girerek çalışma hayatına adım sırada? attı. 1975’te kendine yeni bir yol Moda dünyayla ve yeni çizip, mesleğini Paris’te, kendi fikirlerle ilgili olma, bağlantı SERAP adına bağımsız yapmaya başladı. kurma yoludur. Modayla DAMGACI CocaCola, Nissan, Camper, bağlantılı olduğumdan beri, bu Siemens, Douwe Egberts, fikirleri diğerlerinden daha önce L’Oréal, Gucci gibi dünyanın önde gelen bulabiliyorum. Öncelikle, bu yoldan gitmek markaları, onun müşterileri. Gelecek yılların isteyenlerin karşılaşacağı engellere karşı trendlerini anlatan pek çok kitabı var. kulakları tıkaması gerekiyor. İkinci olaraksa 1980’de Trend Union adında bir trend ağı korkusuz olmaları... Söyleyeceğiniz, çok kurdu, 2003 TIME dergisinde “Dünyanın farklı, alışık olunmayan bir şey de olsa, “hata moda alanında en etkili 25 kişisi”nden biri yapacağım” diye düşünmemelisiniz. Kuralları olarak seçildi. Mesleğini bir yaşam biçimi olan, gelişime kapalı kişilerin de yapacağı bir olarak benimsemiş bir isim Edelkoort. O artık iş değil bu, esnek bir bakış açısı lazım. Kişisel bir marka. Ünlü markaya, yıllar süren pek çok özelliğinizi geride bırakmalısınız. başarısının püf noktalarını sorduk. Sunduğunuz şeyin evrensel olduğunu Erken yaşlarda kafanıza koymuşşunuz unutmamalısınız. bu alanı. Neydi sizi trend danışmanlığını seçtiren? Ben seçmedim aslında, o beni seçti. Başlamak için gerekli özellikler vardı bende. Üniversitede moda tasarım okudum. Trend danışmanlığı yapan bir kadınla da tanıştım o sıralar, çok etkilendim. Bu alandan gitmek için bir adım atmak gerekiyordu, tereddütsüz Paris’e taşındım. Şu an insanların kırmızı bir kazağa ihtiyacı varsa, o kazak iki yıl sonra moda olabilir. Bu iş için iyi gözlemler yapıp, bir sonraki adımı düşünmek, karşılaşacağınız yeni şeyler için tetikte olmak gerekiyor. Yaptığınız işin tanımını bir de size sorsak... Uzmanlık alanım toplumların erken tarihlerini araştırmak. Politik, ekonomik kültürel, felsefik açıdan onları incelemek, içinde bulundukları toplumsal durumların sosyolojik analizini yapmak. Böylelikle bir sonraki adımı tahmin edip, onlara bunu Edelkoort’un çalışmalarından. önceden söylemek. En basit şekilde, “bunu Y Dünyanın çeşitli ülkelerini gezip, çeşitli incelemeler yapıyorsunuz. Sürekli seyahat halindesiniz. Gözlemlerinize dayanarak, modada öncü olarak tanımlayabileceğiniz ülkeler ya da şehirler hangileri? Buna net bir cevap vermek çok zor, pek çok ülke var. Latin ülkelerinden Brezilya var. Avustralya oldukça ilginç, Güney Afrika, Hindistan, İstanbul ve Tokyo'nun da oldukça yaratıcı ve kendine has bir yapısı var. Gün geçtikçe birçok yeni ülke ekleniyor bu isimlere. Her ülke kendi kültüründen özgün bir şeyler katıyor modaya. 20142015’in trend çizgilerini nasıl görüyorsunuz, nasıl bir yıl bekliyor bizi? Bu bahar Afrika tarzına ilgi artacak. Modada spor materyalleri ve sportmen havanın etkisini göreceğiz. Seyahatlerde de bu rahatlıktan yana olacağız. Daha yaratıcı ve daha renkli kıyafetlerin ön plana çıktığı ve kadınsı çizgilerin de kendini hissettirdiği bir yıl olacak. Bu her tarzı içinde barındıran karışık modelin daha iyi olacağını düşünüyorum. Trend stüdyolarında ünlü markalarla danışmanlık yapıyor, belli aralıklarla trend kitapları ve trend dergileri yayımlıyor, üniversitede bilirkişi pozisyonunda, moda ve tasarım öğrencilerine danışmanlık yapıyorsunuz. Nereden geliyor bu enerji? Bilmiyorum, bitmeyen bir enerjim var. Sevdiğim işi yapıyorum, bence asıl sebebi bu. İş arkadaşlarımla ve bu meslekteki diğer isimlerle de bu işi yapıyor olmaktan son derece memnunum. Bu menuniyetim de işime yansıyor. İdare kısmı sıkıcı, onun dışında bir hobimi yapıyor gibiyim. Yapmak istediğim birçok proje daha var ama zamanım yok. Özel hayatında nasıl bir Lidewij var, neler yapar, nerelere gidersiniz? Yemek yapmayı, yüzmeyi, yürüyüş yapmayı, kitap okumayı çok severim ve tembel olmayı... Aslında tembel olmak için epey çalışıyorum ama olmuyor. Kendime zaman ayırmakta zorlanıyorum. Yazın bile günün bir yarısında çalışıyor oluyorum. İşle özel hayat arasında yarı yarıya bir dağılım var, en verimlisi de bu bence. Ülkelerin gündemiyle de oldukça ilgilisiniz. Ofisinizde sürekli CNN açık. Yaptığınız işin, ülkelerin ekonomik ve sosyal durumlarıyla olan bağlantısından dolayı mı bu yakın takip? Hayat koşullarımla ilgili bir durum bu. Sürekli seyahat ediyorsanız süper markete gitmek bile önemli oluyor. İnsanların nasıl yaşadıklarını, neler yiyip neler içtiğini gözlemlemeyi, bilgi düzeylerini incelemeyi, toplumları kendilerine has özelliklerini araştırmayı seviyorum. Modern mimariyle, arkeoloji ve antropolojiyle de çok ilgiliyim. Zamanım olsa sürekli müzeleri gezerim. Bende gerekli bilgiyi, hazır sunulan bu kaynaklardan edinmeye çalışıyorum. Hep büyük markalara danışmanlık yapmışşınız. Hepsi de farklı alanlarda. Çalışma yönteminizi nasıl belirliyorsunuz, yol haritanız nedir? Önemli olan müşterilerin ihtiyaçlarına cevap vermek. Bir şarap markası ya da bir çiçek endüstrüsü gibi çok farklı alanlarda işler yapabiliyorsunuz. Alanlar farklı olsa da, beklentiler ortak. Ben, mesleğimi ilginç kılan bu farklılıkları seviyorum. l C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear