Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
6 18 AĞUSTOS 2013 / SAYI 1430 Dünya obezite sıralamasında Meksika birinci olurken Türkiye 10’uncu sırada yer alıyor. OBEZİTEDE DÜNYA ONUNCUSUYUZ GÜLFEM GÜZEL Obezite belki de 21. yüzyılın en ciddi sağlık sorunu olma yolunda ilerliyor. Hem dünya hem de Türkiye çapındaki rakamlar da bunu belgeliyor. Türkiye hızla obezite sıralamasında üst sıralara tırmanırken, dünya genelinde de obezite ciddi şekilde artış gösteriyor. Sağlık Bakanlığı kısa süre sonra obeziteye karşı farkındalık yaratmak için bir çalışma içine girecek. Peki yeterli mi? B M Gıda ve Tarım Organizasyonu 2013 yılı rakamlarına göre, ilk kez ABD’yi geçen Meksika, dünyanın en obez ülkesi oldu. Meksika’da nüfusun yüzde 32.8’i obez! Meksika’yı sırasıyla ABD, Suriye,Venezüella takip ederken, Türkiye obezite liginde 10’uncu. Ülkede obezite sıklığı erkeklerde yüzde 20,5 kadınlarda yüzde 41,0 seviyesinde. Dünya çapındaysa ise fazla kilolu olanların oranı yüzde 34.6, fazla kilolu ve şişman olanlar yüzde 64,9, çok şişmanlarsa 2,9 olarak belirlenmiş. Yeniden Türkiye’ye dönelim, bölgesel olarak da ilginç veriler karşımıza çıkıyor. Yüzde 33.1 oranla Doğu Karadeniz en obez bölgemiz olurken, Orta Anadolu yüzde 20,5 ile obezitenin en düşük olduğu bölge. Sağlık Bakanlığı da bu rakamları dikkate almış olacak ki, obezite hakkında ciddi çalışmalar yapıyor. Bakanlık tarafından hayata geçirilmeye hazırlanan ‘’Türkiye Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Programı’’nda kadınların yüzde 20’sinin yaklaşık 6 saat televizyon izlemesi verisi baz alınarak televizyon kanallarına egzersiz programları yayımlanması, kadınların altın günleri için menü hazırlanması ve alışveriş merkezleri gibi toplu kullanım mekânlarında egzersiz yapılabilecek alanlar oluşturulması gibi hedefler yer alıyor. Bakanlığın, bu önlemleri almasına neden olan gerekçeler arasında hazır gıda tüketimindeki çarpıcı rakamlar da önemli rol oynuyor. Türkiye’de hazır gıda ticari tüketim kanallarında yaklaşık 32 milyar TL’lik bir harcama olduğu görülüyor. Yıllık verilere bakınca hazır gıda tüketimi arttıkça obezitede de paralel bir artış görmek mümkün. 1997 yılında 25 yaş üstü bireylerde obezite sıklığında erkekler yüzde 18, kadınlar yüzde 33 oranında. 2010’da erkeklerde yüzde 27, kadınlarda yüzde 42’ye yükselmiş; 2013’te erkeklerde yüzde 20,5 kadınlarda yüzde 41’le bir düşüş görülüyor. Ancak obezite gün geçtikçe artan bir sorun. Bu sorundan yola çıkarak uzmanlar obezitenin 2015’te erkeklerde yüzde 31, 2020’de yüzde 35, 2025’de yüzde 38’e kadınlarda ise yıllara göre sırasıyla yüzde 46, yüzde 49 ve yüzde 50’sinde bu rahatsızlığın görüleceğini öngörüyor. Dünya’da çocuklar ve gençlerde de ciddi artışlar gösteren obezite yapılan araştırmalara göre, ABD’de son 25 yılda 3,3, ABD yıllık obezite tedavisi harcama gideri 127 milyon $, İngiltere’de son 10 yılda 2,8 , Mısır’da son 18 yılda 3,9, Japonya’da son 25 yılda 2,5 , Avustralya’da ise son 10 yılda 4,6 misli artış görüldü. Dünya Sağlık Örgütü tarafından 2015 yılında dünyada 700 Milyon obez, 2,3 milyar fazla kilolu insan olacağını bildiriyor. Toplumsal bir sorun olan obezite, insan sağlığını ciddi şekilde tehdit ediyor. ARTIK ÇOCUKLARIN DA YÜKSEK TANSİYONU VAR Beslenme ve Diyet Uzmanı Nil Şahin Gürhan anlatıyor... Obezite ne gibi hastalıklara neden oluyor? Annenin hamile olduğu dönemden itibaren, bebeklik, çocukluk, yetişkinlik, yaşlılık her dönemde obezite sağlık problemleri getiriyor. Çocuklukta büyüme çizgisini bozuyor, çocuklarda artık yüksek tansiyon, şeker hastalığı görülüyor. Obezite vücudumuzu erken yıpratıyor, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, cilt problemleri, saç problemleri ortaya çıkıyor. İnsan soyunu sağlık açısından ciddi şekilde tehdit ediyor. Obeziteye gereğinden fazla yemek yemek kadar kötü beslenme de sebep oluyor mu? Obezitenin en önemli sebebi beslenmeye gereken özeni vermemek. Tüketirken çabuk hazırlanmasından dolayı fast food’a yöneliyoruz. Harcadığınız enerjiden fazlasını çok daha hızlı alıp, o gün aldığınız enerjiyi bir günde harcamanız mümkün olmuyor. Sonrasında fazla kalori alma artarak şişmanlığa yol açıyor. Siz ne kadar kiloluysanız, yağ dokunuz fazlaysa bedeniniz daha yavaş çalıştığı için kilo almanız o kadar kolay vermeniz o kadar zor oluyor. Bu durum obezitenin korunması ve kronikleşmesi için zemin hazırlıyor. Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Programı obeziteye karşı çeşitli önlemler almayı hedefliyor. Sizce bu önlemler ne kadar etkili olur? Önemli olan insanların istemesi. Sağlık Bakanlığı’nın insanların egzersiz yapabilmesi açısından parklarda yapmış olduğu aletler, yürüyüş alanları var ama burada bireysel özen de gerekli. Sağlık Bakanlığı’nın beslenme eğitimlerinin desteği olacağını düşünüyorum. Obezite yoğun enerji alımından kaynaklanıyor. İnsanların kişi olarakta obeziteye savaş açıp, ayağa kalkmaları gerekiyor. Çünkü kilolu insanlar gerçekten hareket etmiyor. Alışveriş merkezlerinde kimsenin egzersiz yapacağını zannetmiyorum çünkü insanların oraya gitme amaçları çok farklı. Obezite ile mücadele dünya genelinde ne durumda? Bu konuda Türkiye ile dünyayı karşılaştırır mısınız? Türkiye’de en son ekmekle ilgili düzenlemeler yapıldı. Beyaz ekmektense tam tahıllı ekmeğe ağırlık veriliyor. Çevrede spor için imkânlar oluyor, son yapılan araştırmalarda doğaya dönüp rafine edilmiş yiyecekleri hayatımızda azaltarak eskiye dönmeyi çalışıyoruz. Eskiden hayatımız daha hareketliydi artık harcadığımız enerji çok azaldı bunları çoğaltmak amaçlanıyor. Doğal yiyeceklere yönelmeye çalışılıyor. Alınan enerjiyi ve harcanan enerjiyi kontrol altına almak hedefleniyor. Türkiye’de de dünyada da obeziteyle mücadele adına yapılan çalışmalar bu durumda. Ülkeler bazında çalışmalar yapılmalı diye düşünüyorum. l Herakles’ten Ereğli’ye K A. CELAL BİNZET entin orta yerinde, öldürdükten sonra sırtına vurarak taşıdığı üç başlı köpekle (Kerberos) betimlenmiş Herakles heykelini görünce irkilmemek elde değil. Doğrusu, böyle bir görüntüyle ülkemde karşılaşmak akla gelmez pek. Anımsayalım, söylence kahramanına yüklenen on birinci iş, “Ölüler Diyarı”na giderek oradaki üç başlı köpeği getirmekti. Herakles, Ölüler Diyarı’na inmek için Tenaros yoluna yönelir. Pontos Herakleia halkına göre metis edebiyat'ta yeni Gerbrand Bakker Dolambaç Adının Emilie olduğunu söyleyen Hollandalı bir kadın Galler'in kuzeyinde eski bir çiftlik evine taşınır. Kocasını ve eski hayatını terk edip gelmiştir buraya – ama neden? Neden ancak bir süreliğine kiraladığı bir çiftliğin bahçesini güzelleştirmeye adar kendini? Neden bucak bucak kaçar herkesten? Ve neden kaçmadığı tek kişinin bir geceliğine çiftlikte konaklayan ve ardından kalmaya devam eden bir genç adamın varlığı ona hem mutluluk hem acı, hem huzur hem de endişe verir? Kimin nesidir, nasıl bir kadındır bu "Emilie"? Çeviri: Türkay Yalnız Roman, 200 sayfa Her şeyi bir çırpıda anlatan bir roman değil Dolambaç; kafamızdaki soru işaretleri yavaş yavaş, "Emilie"nin eski hayatına dair hatıraları ve hâlâ Hollanda'da olan kocasının onu arama süreci sayesinde siliniyor, taşlar yerine oturuyor. Henry Bauchau Çevre Yolu Yaşam savaşı veren gelinini her gün hastanede ziyarete giden anlatıcı, banliyö ile merkez arasındaki mesafeyi katederken geçmiş ile bugün arasında da yol almaktadır. Naziler tarafından öldürülen bir direnişçinin sevgi dolu anısı ile celladının koyu gölgesi, yılları aşıp steril hastane odasını doldururken bugün Avrupa'nın merkezindeki hayata da sorgulayıcı bir ışık düşürüyorlar. Bildiğimiz Paris'ten farklı bir Paris bu: ölümün yoksayıldığı bir kültür. Metanetli bir yazardan ölüme ve yaşama, ümide ve direnişe, güce ve tutkuya dair yalın ve dokunaklı bir roman. Nefes almanın ihtişamına, inadına bir övgü. Çeviri: Sosi Dolanoğlu Roman, 216 sayfa metis İpek Sokak 5, 34433 Beyoğlu, İstanbul T 212 2454509 F 212 2454519 E bilgi@metiskitap.com W metiskitap.com kahraman, hem inişte hem de çıkışta kentin yakınındaki bu Çınarlar kenti Ereğli yolu, Ölüler Diyarı Ağzı’nı kullanmıştı. Çınarlar kenti Ereğli’nin orta yerindeki dev ağaçları izlemek Pontos Herakleia, günümüzün Karadeniz Ereğli’si. Zaten bile başlıbaşına bir güzellik. Birkaç tanesinin Sultan Fatih’in sözcüğün ilk hali yumuşatılarak dönüştürülmüş bugünkü buyruğuyla dikildiği söylencesi bile var. Bu kent doğumlu şekline. Cehennem Ağzı mağaralarını da görünce, tamam ressam Osman Zeki Oral’ın tablolarında yer alan çınarları dedim, burası Herakles’in görevini yapmak için inip çıktığı görmek, bir sanatçıya esin kaynağı olmuş yerlerin izini yerler. sürmek ayrı bir coşku kaynağı. Söylenceleri kendi Daracık sokaklarında dünyasına bırakıp dolaşırken, bir yerde Yunan mitolojisinin en çarpıcı olaylarına ev sahipliği günümüze gelelim. sanatçının yaşadığı ve yapmıştır Ereğli. Homeros’un İlyada’sında Troya savaşlarına Belediyenin düzenlediği şimdi müzeye çevrilmiş katılan gönüllü Anadolu askerlerinin yurdu olarak geçer. resim çalıştayı nedeniyle eviyle yüzleşmek tam bir Herakles’in (Herkül) cehennemin kapısını bekleyen üç başlı bir grup ressamla sürpriz oldu. Yalnız köpek Kerberos’u cehennemin ağzında yakaladığı yer olan yolumuzu buraya bununla kalınsa iyi. Az Ereğli’yi sanatçı gözüyle seyreyledik. düşürdük. Girişteki ötede yüzyıllar öncesinin tersane ve koca çınarlar kale surlarından günümükarşılıyor bizleri. Coğrafi konum nedeniyle kuzeyi ze kalanlar. Orta Cami adı verilerek restore edilen Aya kapalı bir koy çevreliyor kentin önünü. Bir ölçüde Sofya Kilisesi. Hızla gezilen sokaklarında olsun azgın Karadeniz dalgalarını kesmede bu adımlarınız tarihin değişik zaman aralıklarına koy. 9 Şubat 1921 tarihinde Kurtuluş Savaşıgötürüyor sizi. Zamanın gelgitlerinde nın ilk ve tek deniz savaşını yapan Alemdar dolaşırken balıkçı barınaklarında gemisi şimdi burada duruyor. Savaşımına buluyoruz kendimizi. Kendi halinde küçük bir mola vermiş gibi. Orada bulunmuş ekmek kavgasına durmuş balıkçılasavaşçılar arasında bir fotoğraftaki rın kıyıya çekilmiş teknelerinde kadın çalışmalarını, midye ayıklamalarını dikkat çekici. Altındaki yazıyıokuizlerken binlerce yılın insan yapısıyoruz. nın hiç değişmediğini anlıyoruz. Kimi kez 45 metreyi bulan dalgaların Balık olur da içki içilmez dövdüğü kıyısında otururken mi! Köseağzı’nın “vali”sini dinliyorum bir Hadiye Ercivelek (19001962) yandan. Gemici şapkasıyla asıl adını Gemi Süvarisi Kd. Yzb. Mustafa Nail kimsenin bilmediği, ama herkesin “vali” diye Ercivelek’in eşi olarak evinde oturma yerine çağırdığı görmüş geçirmiş balıkçının deniz için savaşa katılmayı yeğleyerek gemide yer almış. yazdığı şiirleri dinlerken ayranlar yudumlanıyor Deniz kıyısı olur da, yaşamı etkilemez mi dostlarla. Galiba tarihin iplerini kaçırdık gibi. hiç? Koskoca tersane, ekonomik Sanırsınız Herakles Kerberos’u açıdan buranın cam damarı. getirip önünüze atacak. Ancak şimdilerde moda olduğu Görebilseydik ona son bir üzere “özelleştirilmiş.” Yani, görev vererek şimdiki domuzdan sayılmamak adına kötülerle de savaşmasını devletin malını birilerine isterdik. Neyse ki her şey bir yedirmişler. Kapısında koca düş. Kim hangi çağda yaşıyor, harflerle alan kişinin adı yazılı artık. burası neresi aslında? Ereğli’nin yazgısı o günden sonra Alın siz yanıtlamayı bekleyen bir dizi değişmiş. Eskiden orada çalışıp evine soru… l ekmek götüren insan sayısı altı binlerden beş yüzlere düşmüş. Dolayısıyla küçük ve orta ölçekli esnafın ekmek İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç kapısı da kapanmış oluyor. Kuzeyden denizi kuşaGenel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: tan mendirek var demiştik. İçeride olan daha Miyase İlknur Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu küçüğü geçmişten geleni. Dışarıdaki ise yeni Müdür: Aykut Küçükkaya Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı tarihlerde yapılmış. Eski mendireğin üzerinde iki Basın ve Yayıncılık AŞ İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar ay öncesine değin balık lokantaları yer alıyormuş. Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli / İstanbul (0212) 343 72 74 (20 Balık lokantası olur da içki içilmez mi! Hükümetin hat) Reklam Genel Müdürü: Özlem Ayden Genel Müdür uzantısı valilik kararıyla hemen yıkılmış bunların Yardımcısı: Nazende Körükçü Reklam Koordinatörü: Hakan tümü. Onlar da şimdi Yalı Caddesi’ne taşınıp Çankaya Reklam Müdürü: Beste Paydaş Ertan Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı (0212) 251 98 74/75 karşılıklı sıralanmışlar. Biraz sakıncalı(!) gibi ama (0212) 343 72 74 (554555) Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri kadınlar, erkekler geç saatlere değin buralarda Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt / İstanbul oturup güzel zamanlar geçiriyor. Şimdilerde Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir geceleri ortaya çıkan sivil plakalı araçlarla bu Yerel süreli yayın / cumdergi@cumhuriyet.com.tr yerlerin erkenden kapatılmasını öneren kimliği belirsiz kişiler dolanıyor ortalıklarda. C M Y B