Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
8 23 HAZİRAN 2013 / SAYI 1422 Bir “Sevdadır” türküler SİBEL BAHÇETEPE Çocukları medya büyütmesin! Çocukları artık annebabalar değil medya yetiştiriyor! Biraz abartılı da olsa bu cümlede maalesef gerçek payı çok! Anneler, rahat etmek için çocukları televizyon karşısına oturtuyor, zararsız olduğunu düşündükleri bir çocuk kanalını açıyor ve çocuğu bazen saatlerce o kanalda hangi programlar varsa onlara teslim ediyorlar! Bu aralar 1415 Kasım 2013 tarihinde İstanbul’da düzenlenecek “Çocuk ve Medya Kongresi”nin hazırlıklarını sürdüren Çocuk Vakfı Başkanı Mustafa Ruhi Şirin, “Medya, çocuklarımızı bizim adımıza yetiştirmek için hazır bekliyor. Fakat biz daha fazla beklemiyoruz. Artık harekete FİGEN geçtik. Çünkü ATALAY medyanın çocuklarımız üstündeki büyük etkisini görüyoruz. Biliyoruz ki, büyük ve güçlü medya teknolojisi karşısında çocuklarımız küçük ve savunmasız. Biz çocuklarımızı korumak istiyoruz. Ama çözümün sadece yasaklar koymaktan geçmediğini de iyi biliyoruz” diyor. l figenatalay@yahoo.com T ürk halk müziği sanatçısı Oğuz Aksaç’ın “Sevdadır” adlı albümü çıktı. Metropol müzikten çıkan Aksaç’ın albümünde Feyzullah Çınar’dan, Kul Ahmet’e, Ozan Mahlasız’dan Zaralı Halil’e dek çok sayıda ozanın eseri yer alıyor. Albümlerinde blues, caz ve funk renkleri kullanan sanatçı, son albümünde 11 türkü ile müzikseverlerin karşısına çıkıyor. Erzincanlı 4 çocuklu bir ailenin ikinci çocuğu olan ve Ankara’da büyüyen Oğuz Aksaç, yaşıtları konuşmaya yeni başlarken “türkü söylemeye” başlamış. Boyacılık, simitçilik, mobilyacılık yaparak ailesinin geçimine katkıda bulunan Aksaç, “Ben de çocuk işçilerdendim. Sonra büyük işçi olup, çok çalışıp müzikle uğraşmaya karar verdim” diye kendisini anlatıyor. 20 yılı aşkın süredir profesyonel müzikle uğraşan Aksaç, toplumumuzun en büyük sorununun kültür sorunu olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Kültürü dağılan toplumlar çabuk dağılıyor. Kültürü dejenere olan toplumlar çok hızlı parçalanıyor.” Grup Çığ’dan tanıdığımız, ardından ilk solo albümü “Oğuzname” ile 2005 yılında müzikseverlerin karşısına çıkan Oğuz Aksaç ile Kültür ve tarihin son albümünden, sanat yaşamına, çocukluğundan bir ülkenin en hobilerine dek çok sayıda değerli varlıkları konu hakkında konuştuk. olduğunu söyleyen Oğuz Aksaç kimdir? Oğuz Aksaç’a göre Ankara’da dünyaya geldim. Aslen Erzincanlıyım. kültürü dağılan O bölgede yaşayan birçok toplumlar çabuk Albümde çok önemli çocuk gibi değişik işkollarını dağılıyor. “Dünya ozanların eserleri var. deneyip, çocuk işçilerden her gün daha Neden bu ozanların olup, sonra büyük işçi olup, eserlerine yer vermek sonra çok çalışıp müzikle farklı seslerin istediniz? uğraşmaya karar verdim. Çok yükseldiği bir yer Bir eser bende iz çalıştım. 1992’de profesyonel haline dönüşüyor, bırakırsa onu söylerim. müziğe Ankara’da başladım. çoksesli bir Söylerken aynı türküyü bin Birkaç grupla çalıştım. Daha kez söylerim, fakat aynı iz sonra da 2005 yılında da solo dünyada, çoksesli olmaz, bin kere başka bir olarak devam etmeye karar müzik gerekiyordu” türkü okuyor gibi olur. Aynı verdim. Altyapımda ağaç işleri, diyen Aksaç, bu şekilde söylemem aynı biraz dansçılık, biraz da tiyatro noktada kendisinin eseri. Her okuduğumda o var. eseri yeniden keşfederim. Son albümünüzün adı de halk kültürünü Alkış almak için türkü neden Sevdadır? dejenere etmeden, söylemem. Söylediğim Sevda duyduğum şey armoni olarak türkü o kadar güzel olmalı müzik olduğu için albümün Batı’nın kendisinde ki onu güzel yapmak için adını Sevdadır koydum. Ben uğraşırım o bana alkış müzisyenim, sanatçıyım, bıraktığı içi müziğe getirir. Hak ettiğimde hiçbir zaman kendime türkücü taşıdığına inanıyor. alkışlamazlarsa da demedim. Ozanlık geleneğinde “alkışlayın” derim ve yaşadığınız toprağın sorunlarına bağıra bağıra da isterim. duyarlılık gösterirsiniz, âşıklık geleneğinde ise Türk halk müziğine caz ve Türk halk bütün evrende yaşayan sorunlara duyarlılık müziğini harmanlayarak sundunuz ve farklı gösterirsiniz. Çünkü hak âşıklığıdır o. Ozan bir ekolsünüz? yaşadığı toprakların sorunlarını anlatır. Ben Türkiye’de halk müziğinin yeni bir evre yaşadığımız topraklara duyarlı ama bu evrenin yaşamasını sağlayan kişi oldum. Batılı armoni adamıyım. Müzikte hayata dair her şey vardır. yapısını halk müziğine taşıyıp yalnızca Batılı Halk üstü kendini gören insanlar var, sen bu da değil, Balkanlar’dan Hindistan’a, Arap dünyanın bir parçasısın. dünyasına, Türkmenistan’a kadar birçok 4. solo albümünüz ve 20 yılı aşkın bir bölgenin müzikal yapısını dinlediğim için müzik hayatınız var. Bu albümde bizler kulağımda kalan kısmını bizim müziğimize neler dinleyeceğiz? uyguladım. İyi mi yaptım bilmiyorum ama her Ben hissettiklerimi söyledim onu tarif yerde farklı müzikal formlar deneyen insanlar etmek çok kolay değil. oluştu. Bu benim için büyük keyif, bunun Bu albümde biraz önünü açan adam olmak benim için çok duygusaldım, önemli ve keyifli. Bu anlamda bir ekolün duygusal bir iş başlangıcı oldum. çıktı. Gençlerin de Türk halk müziğine ilgisi arttı mı? Dünya her gün daha farklı seslerin yükseldiği bir yer haline dönüştü, daha değişik seslerin yükseldiği, daha farklı sözlerin, literatürlerin gündeme geldiği, çoksesli bir dünyada, daha çoksesli müzik gerekiyordu. Çoksesli kulakta kalan iz de gençliği Batı’ya doğru yöneltmeye başlamıştı. Çokseslilik hayatın her alanına yansıdı. Gençler de bu çoksesliliği karşılayacak müzikal formlara yöneldi. Batı müziği bunu çok iyi karşılıyordu. Tam o noktada ben kendi kültürümü çok dejenere etmeden, armoni olarak Batı’nın bende bıraktığı izi, bu müziğe taşımaya çalıştım ve başka bir şey çıktı ortaya. Güzel bir şey çıktı. Dönüp baktığımda kendimi eleştirdiğim şeyler de var. Neler? Güzelliğin on Par’etmez, Bu Bendeki Aşk Olmasa, çok güzel bir türkü... Ya da “Derdimi Dökersem Derin Dereye” diye bir türkü söylemiştim o zaman... Bugün söylesem öyle söylemem o türküleri, yakışmadı. Kendini de eleştirmeli insan. Bu bir yolculuktur, geriye her baktığınızda nerede olduğunuzu tarif etmeniz gerekiyor. Kendinizi tarif edemezseniz adım attığınız yönü bulamazsınız. Bir yönünüz olmalı, geçmişten nereye gittiğinizi, buradan nereye gideceğinizi durduğunuz yerden ileriye dönük yönünüzü hep tarif etmelisiniz. Kendimi hep eleştiririm. Yaptığım hiçbir albümü bugüne dek beğenmedim, hep eksikler buldum. Müzik piyasasının en büyük sorunu sizce nedir? Mesela korsanla mücadele konusu. Korsanla mücadele konusunda sizin duymaya alışmadığınız şeyler söylerim. Asgari ücretin 750800 lira olan bir ülkede git benim orjinal CD’mi 1520 liraya al demek biraz dünyayı fark edememek, bu ülkeyi fark edememek demektir. Bu bilgi iletişim çağında bu konunun önüne geçmek de çok kolay değil? Hümümetler aslında isterse bunun önüne geçebilir. Bir ülkenin en büyük sorunu kültürüdür. Kültürü dağılan toplumlar çabuk dağılıyor. Kültürü dejenere olan toplumlar çok hızlı parçalanıyor. Kültür ve tarih bir ülkenin en değerli şeyidir. Bizim toplumumuz dağılmak üzere mi? Bizim toplumumuz da hızlı kirleniyor, bunu görmek gerekiyor. Neyse ki Anadolu’da halen çok güzel insanlar var. Hayattan biriktirdiklerin ile türkü söylersin. Bugün türkü yaptığını iddia eden birçok kişinin ürettiklerine bakıyorum onlardan çok daha evla benim için. Hissettiğin ne ona bakarım. Güzel bir şey hissetmiyorsan bana güzel şey hissettiremezsin. l Mustafa Ruhi Şirin tarafından yayıma hazırlanan “Çocuk ve Medya Hareketi Büyük El Kitabı”ndan: Çocuklara çağrı Medya size saygılı bir anlayışa gelinceye kadar medya okuryazarlığını hep birlikte öğreneceğiz. O yüzden siz de bize yardım edin. Örneğin bugün biraz televizyon izleyin, biraz da kitap okuyun. Bunu alışkanlık edinin. Ne kadar okursanız, o kadar bilgilenirsiniz. Okuduğunuzu daha iyi anlar, neyin doğru neyin yanlış olduğunu öğrenirsiniz, her şeyi daha iyi anlamaya başlarsınız. l Anne babalara çağrı Çocuklarınız izlediği, okuduğu her şeyi kolayca benimser ve kendilerini şekillendirmesine izin verir. Onların ne izlediğine dikkat edin. Olumlu etkiler yaratacak yayınlara ulaşmaları için elinizden geleni yapın. Çocuklarınıza okuma kültürü kazandırmaya çalışın. Çünkü kitaplar; TV, internet, dergi gibi medya araçlarına bir alternatif olduğu gibi, çocuklara yeni bakış açıları da kazandırır. Düşünmenin gücünü fark etmelerini sağlar, kendilerine ait fikirler üretebilmenin zevkini yaşarlar ve belki de en önemlisi düşünce dünyalarının sınırlarını genişletebilirler. Çocuklarınızı medya okuryazarlığını geliştirmeye özendirin. Çocuklarınızla yakından ilgilenin. Onları bir TV karakterinin büyütmesine izin vermeyin. Unutmayın medya okuryazarlığı ailede başlar. İletişim araçlarının çocuklarınızı göz önünde bulunduracak şekilde düzenlenmesini talep edin. Temiz denizler için... TURMEPA Yaz Okulu açıldı. Sualtı Atık Sergisi ve Eğitim Atölyesi’ne katılacak çocuklar, nesli hızla tükenen deniz canlılarımıza sahip çıkmayı ve su varlıklarımızı kirletmemeyi öğrenecekler. “Denizlerimiz Nefessiz Kaldı Deniz Canlılarımız Hızla Tükeniyor! Denizlerimize Bir Nefes De Sen Ver!” başlığı altında düzenlenen sergi ve eğitim atölyesi, 30 Ağustos 2013 tarihine kadar sürecek. l Alicia Keys Caz Festivali’nde u yıl 20. yılını kutlayan İstanbul Caz Festivali’nin ilk sürprizi R&B ve soul müziğin dünyaca ünlü vokali Alicia Keys. “Falling”, “No One”, “If I Ain’t Got You” gibi şarkıları onlarca ülkede haftalarca bir numara olan 14 Grammy ödüllü Amerikalı şarkıcı, Garanti Bankası sponsorluğunda, 2 Temmuz Salı akşamı saat 21.00’de Küçükçiftlik Park’ta Türkiye’deki ilk konserini verecek. Mozart, Beethoven ve Chopin bestelerinin de aralarında olduğu geniş bir klasik piyano B repertuvarına da sahip olan Alicia Keys, ilk albümü “Songs in A Minor” (2001) ile müzik dünyasında büyük ses getirdi. Dünya çapında 12 milyon satan bu albümle “En İyi Yeni Sanatçı” ve “En İyi R&B Kadın Vokal” ödüllerinin de aralarında olduğu 5 Grammy kazandı. İkinci albümü ‘The Dairy of Alicia Keys’ (2003) ile “En İyi R&B Albümü” de dahil olmak üzere dört Grammy aldı. Üçüncü albümü “As I Am” (2007) ile üç adet Grammy ödülü daha kazanan Alicia Keys, dördüncü albümü “The Element of Freedom” (2009) ile İngiltere listelerinde bir numaraya yükseldi. l İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Miyase İlknur Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Aykut Küçükkaya Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli / İstanbul (0212) 343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdürü: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya Reklam Müdürü: Beste Paydaş Ertan Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı (0212) 251 98 74/75 (0212) 343 72 74 (554555) Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt / İstanbul Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir / Yerel süreli yayın cumdergi@cumhuriyet.com.tr C M Y B