28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

14 NİSAN 2013 / SAYI 1412 5 Türkiye’de yapmam gerekenler var S ema Kuray, tiyatrocu Ayşe Emel Mesci’nin ve DevGenç kurucularından Sarp Kuray’ın kızı olarak gözlerini açtığında yıl, 1978’di. Babasının siyasi düşüncesi yüzünden aileye sürgün yolu gözüktüğünde üç yaşındaydı. Çok yer dolandılar, sonunda Fransa’ya yerleştiler. Sahne ve politikanın eksik olmadığı bir ortamda büyüdü. Küçük bir çocukken annesiyle sahneye çıkıp, oyunlarda oynadı. İlk defa bir kameranın karşısına geçtiğinde altı yaşındaydı. Annebabası idama mahkum, cezaevinde doğmuş küçük bir kız çocuğunu canlandırıyordu, hani şu ünlü “Burası 4. koğuştur benim abim” repliğinin olduğu filmde. Evet, doğru tahmin; ilk yönetmeni Yılmaz Güney, ilk filmi de Duvar’dı. Şimdi yıllar sonra Reha Erdem’in Jin filminde çıktı karşımıza. Filmde Jin’e yardım eden tek karakter, Zivan rolündeydi. Sema Kuray’la oyunculuğu, bundan sonrasını; 20 yıldır 16 Haziran örgütü nedeniyle tek başına yargılanan, dört yıldır cezaevinde tutulan babası Sarp Kuray ve iki yıldır tutuklu gazeteci kardeşi Zeynep Kuray’ı konuştuk. Sema Kuray, ilk kamera karşısına geçtiğinde Yılmaz Güney’in Duvar filminde küçük bir kızdı. Şimdi genç bir kadın ve bu sefer Reha Erdem’in Jin filminde oynuyor. Bundan sonra onu daha pek çok filmde göreceğiz çünkü bu işe gerçekten kafa yoruyor; yıllar önce gelen sinema tekliflerini geri çevirip Paris’e oyunculuk eğitimi almaya gitmesi de bundan. SEMA KURAY Babam ve kardeşim çıksın diye bekliyorum “Jin” filminden. Türkiye’de de, Fransa’da da kendimden bir Önce Duvar filmiyle başlayalım. Çok şeyler buluyorum. Karışık bir durum. küçüktünüz film çekilirken, ama hatıralarınız Oyuncu olmaya ne zaman, nasıl karar var mı? Mesela nasıl dahil olmuşsunuz filme? verdiniz? Yılmaz Güney, Duvar için küçük bir kız Hep sanatla ilgilenmek istiyordum. Çok arıyormuş. Annem de benim bir kızım var, küçükken annemin gösterisinden sonra bir gör, demiş. Beni görür görmez, “Tamam, kıyafetlerini giyip o gösteriyi tekrarlarmışım. aradığımız kız bu”, demiş. Çok küçük olduğum Duvar’dan sonra yedi yaşımda İsveç’te Halk için net hatırlamıyorum, ama unutmadığım Oyuncuları Tiyatrosu’nda Düğün ya da Davul’da bazı şeyler var. Biraz sert bir filmdi, işkence oynadım. 13’ümde Kurban’da. Türkiye’ye yapılıyordu, korktuğumu hatırlıyorum. Bir de, döndüğümüzde, bir sürü sinema teklifi de aldım, parmaklıkların ardındaki babama koşup, “Okula 20’li yaşlarımdayken. Yurtdışından gelmiş olmam gidiyorum” dediğim ve babamın yüzümü da ilgi çekiyordu. Ama eğitimini almadan bu işe sevdiği bir sahneyi birkaç kere tekrarladığımızı başlamak istemedim, çünkü bu işi çok ciddiye hatırlıyorum. O an ben, yüzümü Yılmaz Gül aldım, alıyorum. sevsin diye tutturmuştum. Güney değil Gül Eğitim için tekrar Paris’e gittiniz. derdim ona. Filmde yüzümü seven el onundur. Oyunculuk sizin için ne ifade Aslında benimle bir sahne daha ediyor? çekmek istemiş, çok ısrar etmiş, Kendimin dışına çıkmak ve ama ben kabul etmemişim. bu vasıtayla insanlara bir şeyler Herhalde korkmuşum. Film için üç anlatmak, hediye vermek belki... ay Paris’in kuzeyinde hapishaneye Kolay bir iş değil, büyük bir disiplin dönüştürülmüş eski bir manastırda gerektiriyor. Yani enstrümanına kalmıştık. iyi bakman, iyi gözlemlemen Ya Yılmaz Güney ona dair bir lazım. Zorluklarını Paris’teki 4 yıllık şey hatırlıyor musunuz? eğitim sürecinde daha iyi anladım. Çok şefkatli, sevecen olduğunu ESRA Danimarka’da çağdaş tiyatronun hatırlıyorum. Hediyeler yapardı bize. AÇIKGÖZ kurucularından Eugenio Barba’nın Başka kimler var çocukluk tiyatrosunda çalıştım. Sonra yeniden günlerinden aklınızda kalan? Türkiye’ye döndüm. Ataol Behramoğlu, Nihat Behramoğlu, Mehmet Ulusoy, Şivan Perwer, Nesimi Çimen, Türkiye’deki ilk sinema filminiz, Jin oldu. Tuncel Kurtiz, ünlü tiyatrocu Dario Fo, bestekâr Nasıl dahil oldunuz filme? Tahsin İncirci... Çok gelip gideni olan bir evdi. Filmin kast direktörüyle daha önceden Bizi okula götürenler, bizimle oyun oynayanlar... tanışmıştık. Bir gün aradı, gelir misin, son Çocukluğum biraz olağandışıydı. Göçebe hayatı halini görmek istiyorum, bir proje var, dedi. yaşadık. En sonunda Fransa’da kaldık. Annem Oturduk, konuştuk. Reha Erdem de kabul sanatçı olduğundan uzun süre İsveç’te kaldı, o edince macera başladı. Reha Bey’le çalışmak dönem çok göremedim. Bir çocuk için zor bir inanılmaz keyifliydi. Oyuncularını çok iyi süreç, ama insanın adaptasyon kabiliyetini de yönetiyor. Oynadığım karakter Zivan’la ilgili hiç geliştiriyor. Çok da büyük bir zenginlik. Birçok hazırlık süreci olmadı. Enteresan bir deneyimdi, yüz tanıyor, yeni ortama giriyorsunuz. minibüse bindim ve oranın havasına bürünüp Yıllar sonra Türkiye’ye döndünüz. Tekrar oynadım. Orhan Oğuz’un Arka Sokaklar yeni yüzler, yeni ortamlar... dizisinde de bir bölümünde oynadım. Ondan da Üç yaşımdayken çıktık yurtdışına, çok keyif aldım. Yurtdışında da İtalyan bir tiyatro 17’mdeyken kesin dönüş yaptık. Türkiye’ye dair grubuna asistanlık yapıyorum. Olayın mutfak bilgilerim hapishaneler, sürgünlerdi; ama diğer tarafıyla da tanıştım. Ayrıca oyun da çeviriyorum. yandan babam çok özlem duyuyordu Türkiye’ye, Bundan sonrası için bir proje var mı? o nedenle aydınlık yüzünü de biliyordum. Tabii, Türkiye’de yapmam gereken şeyler ilk geldiğimde adaptasyon sorunu yaşadım. var, diye düşünüyorum. Buradayım artık. Sonuçta burası benim vatanım ama sanki burada İyi yönetmenlerle, iyi projelerde çalışmayı da, Paris’te de bir yabancıyım ya da aksine istiyorum. l Oyunculuğun yanı sıra kardeşim Zeynep’in ve babam Sarp Kuray’ın mahkeme süreçleri ve cezaevi ziyaretleriyle geçiyor hayat. Zor bir süreç. Babamın devrimci mücadelesine çok saygı duyuyor ve ona haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Bu kadar çok ülkesini seven birinin niye hâlâ bu kadar çok bedel ödemek zorunda bırakıldığını anlayamıyorum. Babam, ülkesini özlediği için döndü. Ben babamın anlaşılamadığını düşünüyorum. Bunları sadece kızı olduğum için değil, onu tanıyan bir insan olarak da söylüyorum. 2 Nisan’daki duruşmada her zamanki gibi onurluydu, güzel savunma yaptı, ama 26 Haziran’a ertelendi duruşması. Bütün bu süreçte, hapishanede bir kere bile babamın suratının asık olduğunu görmedim. Her gittiğimde ben üzülür, ağlayarak ayrılırım fakat babam beni gülerek karşılar, gülerek uğurlar. Zeynep de öyle. Bir suç işlemediğini biliyoruz. Gazetecilik yaptı. İşine çok emek verdi, gönlünü, beynini, zamanını verdi. Zeynep’in kendisi için ayırdığı bir zamanını görmedim. Bizimle bile zaman geçiremeyecek kadar yoğun çalışıyordu. Ona şikâyette bulunurdum, bir kere de beraber sinemaya gidelim Zeynep, bir şey yapalım, diye. 22 Nisan’daki duruşması var. Çıkmasını her defasında umut ediyorum, ama bu sefer umudum büyük. l İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Miyase İlknur Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Aykut Küçükkaya Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli / İstanbul (0212) 343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdürü: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya Reklam Müdürü: Beste Paydaş Ertan Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı (0212) 251 98 74/75 (0212) 343 72 74 (554555) Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt / İstanbul Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir Yerel süreli yayın cumdergi@cumhuriyet.com.tr C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear