Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
8 NİSAN 2012 / SAYI 1359 5 Hollandalı müzisyen Fleur Odylle’i herhangi bir akşam Beyoğlu’ndaki mekânlardan birinde piyanosuyla şarkı söylerken görebilirsiniz. O çok katmanlı dediği İstanbul’un müzik yapısı içerisinde en farklı tatlardan birini oluşturuyor. Müzik dışında başka neler yapıyorsunuz? F. Odylle: Aslında çok iş yaptım. Hollandalı bir şirketle çalışıyorum, bir yayınevi için çeviri yapıyorum. Buradaki müzik hayatımı devam ettirmek için elimden gelen işleri yapıyorum. Cihangir’de yaşıyorum. Neden orada yaşıyorsunuz? F. Odylle: Ulaşım çok kolay o yüzden. Aslında Moda’yı daha çok seviyorum. Provalarımız ve arkadaşlarım burada. Çok sayıda yabancı da var. En çok da Firuzağa’daki çay bahçesini seviyorum. Her tip insan var, yaşlılar gençler, “cool”lar, dandikler. Müzik için yaşıyorum ZÜLAL KALKANDELEN İşgal ruhu ölmedi! ir süredir New York’tayım ve sonbahardaki başkanlık seçimine doğru Amerika’daki siyasi ortama ilişkin gözlemlerde bulunmaya çalışıyorum. Politikacıların ya da lobicilerin manipülasyon yaratmak amacıyla medyaya yönelik yorumlarından ziyade sokaktaki insanın ne düşündüğünü anlamak istiyorum. Dikkatimi çeken en önemli şey, Occupy Wall geçen yıl 17 Eylül’de “O Street” (OWSWall Street’i İşgal Et) sloganıyla başlayıp tüm Amerika’ya yayılan eylemlerin baharla birlikte yeniden canlanmaya başlaması oldu. Zuccotti Park’ta yapılan protesto, aralık ayında polisin bir gece yarısı sert bir müdahaleyle parkı boşaltmasıyla sonuçlanmıştı. Araya kış da girince Amerikan politikasını yönlendirebilecek bu işgalin ne olacağı sorusu tartışılmaya başlanmıştı. Çok kısa sürede etkisi Amerika sınırlarını aşıp 82 ülkede 95 kente yayılan eylemlerin bütün sorunlar aynen ortadayken birden durması mantığa aykırıydı. Polis belki OWS protestosunu Zuccotti Park’tan kovdu ama görünen o ki, ona hayat veren ruhu yok edemedi; o ruh bu defa başka bir yerde ortaya çıktı. New York’un en büyük meydanlarından biri olan Union Square, haftalardır işgalin merkezi durumunda. Her yer polis kaynasa da protestocular kararlı. Konuştuğum eylemciler, talepleri karşılanmadığı sürece, yılmayacaklarını yineledi. Toplumun yüzde 1’ini oluşturan aşırı zenginlerin lehine oluşan ekonomik eşitsizliğe, şirketlerin ticari hırsla kitleleri Biz yüzde 99’uz” sömürmesine karşı “B diye bağırıyorlar. Belli başlı isteklerinizi sıralarsanız, “B sizin için vazgeçilmeyecek olanlar hangileri?” diye sorduğumda hep şu yanıtı aldım: 1 Konut kredilerinin neden olduğu icra ve iflaslar son bulsun. 2 Öğrenci borçları affedilsin 3İşsizlik azalsın. Bu taleplerin, Obama’yı desteklesin ya da desteklemesin, halkın genelinin, yüzde 99’unun talepleri olduğu kesin. B İstanbul bana ne yaptın? DENİZ ÜLKÜTEKİN leur Odylle, Hollandalı bir caz piyanisti olarak İstanbul’da yaşadığı macerayı müzikle şekillendirmiş. Odylle isimli grubuyla şimdi ilk albümünün heyecanını yaşıyor. “İstanbul Bana Ne Yaptın” diye soruyor. Cevabı da bize kendisi veriyor. “Burası çok katmanlı bir yer ve ortaya da çok katmanlı bir müzik çıkarıyor” diyor. Onu ve grubunu merak ediyorsanız 26 Nisan’da Tomtom Sokağı’nda Alt isimli mekânda dinleyebilirsini. Öncesinde Fleur Odylle hikâyesini ve müziğini grup üyelerinden Bora Bekiroğlu’yla birlikte anlattı. Türkiye’ye nasıl geldiniz? Fleur Odylle: Öğrenci olarak geldim. Utrecht’de Politika ve Ekonomi Bilimleri okuyordum. Bir dönemliğine İstanbul’a gelmeye karar verdim. Sonrasında hayatımda ne yapmak istediğimi düşündüm bir süre. İstanbul’dayken Türkçeyi çok sevmiştim. Çok iyi Türkçe konuşmak, bir de müzik yapmak istiyordum. “O zaman Türkiye’ye gidip müzik yaparım” diye düşündüm. Ailemde zaten herkes müzikle ilgilidir. Küçüklüğümden beri müzikle uğraşıyordum. Hollanda’da şarkıcılık deneyimlerim olmuştu. Buraya geldiğimde Türkoloji okumaya F Fotoğraf: VEDAT ARIK başladım. Piyanomu da getirdim, çünkü piyanosuz hayat çekilmez oluyor. Video dersinde bir açık proje vardı. Video klip çekmeye karar verdim, sonra İstanbul hakkında bir şarkı yazdım. Arkadaşlarla klibi çektim. “İstanbul Bana Ne Yaptın” şarkısı böyle ortaya çıktı. Bir şenlik için çağırdılar ama grubum yoktu. Bir arkadaşım Bora’yla tanıştırdı. Onunla birlikte grubu oluşturduk. Peki İstanbul size ne yaptı? F. Odylle: İstanbul benim kafamı karıştırdı. Bence burası hayatı biraz derinleştiriyor. Farklı insanlarla yaşamak hayata tat veriyor. Tabii kötü tat da var, ama genelde iyi bir tattan bahsediyorum. Yani aslında İstanbul bana bir macera verdi. Neler yaşadınız? F. Odylle: Müzisyenlerle tanıştık, burada bir müzik projesi gerçekleştirdik. Bu da benim için bir maceradır. Sürekli yeni şeyler keşfediyorum. Bir de İstanbul garip bir şehir, her an her şey olabilirmiş hissi veriyor. Hollanda çok düzenli ve iyi. Buradaki düzensizlik çok çekici, biraz da korkutucu. Buradaki yaşamın müziğinize nasıl bir etkisi oldu? F. Odylle: Aslında bence İstanbul çok şanslı. Burada çok iyi müzisyenler var. Mesela Bora gibi müzisyenler o kadar farklı stilde çalıyor ki; Hollanda’da batı müziği etkisi var. O yüzden herkes ona göre çalıyor. Ancak Türkiye’de mesela Türk Sanat Müziği hiç çalmasa bile bir caz müzisyenini etkiliyor. Siz Fleur’la tanıştığınızda aklınızda ne vardı? Bora Bekiroğlu: İlk önce telefonda konuştuk. Bahsettiği videoyu izledim. Hem İstanbul’la ilgili bir maceraya atılmış olması hoşuma gitti hem de kendine has bir müziği olması. Birlikte müzik yapalım dedik. Parçalarını aranje etmeye başladık. Şu an beş kişilik bir grubuz. Konserlerden sonra bunu artık albüme çevirelim dedik. Ben de ilk yapımcılık deneyimimi yaşamak istiyordum. Kendi albümümüze kısmet oldu. Bence ortaya çok güzel bir sound çıktı. Sahnedeki sonud’u yakaladık diyebilirim. O da bizim için önemliydi. Caz konseptli şarkılara söz yedirmek zor olmalı? F. Odylle: Bizimki kulağa çok kolay gelen bir caz türü. Mutlu ve enerjik bir müzik yapıyoruz. Aslında benim jenerasyonum İngilizce biliyor. Yabancı müzikleri de dinliyor. Tamamen Türkçe yapsaydık olmayabilirdi, Türkçem de o kadar iyi değil sonuçta. Bu projenin fikri aslında bağlantı kurmak üzerine. Dinleyenler buna da dikkat edebilir. Baştaki beklentileriniz neydi? Odylle sonradan neye dönüştü? B. Bekiroğlu: Başta bir beklentiyle yola çıkamıyorsun tabii. Albüm fikri hiçbir şekilde yoktu. Benim için de bir maceraydı. Evimde bir stüdyo vardı, orada prova yapıyorduk. Sound da orada oturdu aslında. Bunların yanı sıra zenginler lehine yapılan vergi indirimlerinden vazgeçilmesi, sosyal güvenlik şartlarının dar gelirliler ve orta sınıf yararına düzenlenmesi, sağlık sigortasının yaygınlaştırılması, emekli maaşlarının artırılması, çalışanlar lehine yapılacak iyileştirmeler, eğitim masraflarının azaltılması gibi istekleri de var. Kısacası halkın Amerika’da giderek azıp çığırından çıkan kapitalizm ile sorunları var. Çalışanı sömüren bu sistemin artık dizginlenmesini talep ediyorlar. Union Square’de eylem alanında dolaşırken gözüme şu pankartlar Polisin 16 yaşında bir kızı çarptı: “P protesto eylemine katıldığı için tişörtünden çekip, sokaklarda sürükleyerek tutuklamasını kınıyoruz”, Daha iyi bir dünya mümkündür”, “D Lobicilere gücüm yetmiyor, o nedenle “L örgütleniyorum”, “E Eğitim, ekonomik adalet ve farklı bir toplum için yürüyün!”, “S Savaşlarla savaşın, insanları değil gücü yok edin”, “A Afganistan’daki gece yarısı polis baskınlarına hayır, OWS’e karşı gece yarısı polis baskınına hayır!”, “B Bizim sahibimiz değilsiniz.” Dikkat çeken bir nokta da, Amerikan polisinin tamamen barışçıl bir şekilde yapılan bu eylemlere karşı tavrının giderek sertleşmesi. Tutuklamalar, parkı çevirip giriş çıkışı yasaklamalar söz konusu. Öte yandan, Cumhuriyetçi kanatta başkan adaylığı için adları öne çıkan Mitt Romney ve Rick Santorum’un düşünce çizgileri, OWS hareketi ile tamamen ters yönde seyrediyor. Hatta Onları koruyan kurumlar var Romney, “O zaten” diyerek yoksul kesim için endişelenmediğini söylemekten bile çekinmedi. Ama bence şu veriyi hiçbir Amerikalı politikacı göz ardı etmemeli: Yapılan son araştırmalara göre, Amerikan halkının % 30’unun kapitalizm dışındaki seçeneklere açık olduğu ortaya çıktı. Bu 90 milyon dolayında insan demek! www.zulalkalkandelen.com kzulal@yahoo.com İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Ayşe Yıldırım Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Miyase İlknur Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli / İstanbul (0212) 343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdürü: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı (0212) 251 98 74 / 75 (0212) 343 72 74 (554555) Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt / İstanbul Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir Yerel süreli yayın cumdergi@cumhuriyet.com.tr twitter.com/cumdergi C M Y B C MY B