25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

15 NİSAN 2012 / SAYI 1360 3 Cass Pennant’ın hikâyesi aslında İngiltere’nin yakın tarihinin bir özeti. Hapis cezası alan ilk holigan, artık bir yazar ve kendi hikâyesini kâğıda dökmekle uğraşıyor. Sık sık da Türkiye’yi ziyaret ediyor. Hatta Bodrum’da bir yazlığı bile var... İlk holigan artık bir yazar DENİZ ÜLKÜTEKİN O sırf İngiltere’de değil dünya çapında ün kazanan ve hapis cezası alan ilk futbol holiganı. Cass Pennant’ın hikâyesi Jameikalı ailesinin Britanya’ya göçüyle başlamış. Doğar doğmaz da terk edilmiş. Evlat edinildiği ailesinin yaşadığı kasabada siyahları “maymun” gibi gören bir kitleyle karşılaşmış. Irkçılığa karşı güçlü olması gerektiğini görmüş, böylece saldırılar yerini saygıya bırakmış. Londra’nın köklü kulüplerinden West Ham United’ın holigan çetesi Inter City Firm’in (ICF) liderliğine kadar yükselmiş. Üç kez hapse girmiş, bir keresinde gece kulübünde güvenlik olarak çalışırken vurulmuş ve ölümden dönmüş. Pennant’ın hâlâ hayatta olduğuna inanmak bile zorken onun artık evli bir yazar olduğunu düşünmek fazlasıyla sıradışı. Ancak gerçek bu. O yazdıklarıyla İngiltere’de bir popüler kültür ikonu haline geldi. Hikâyeleri üzerine pek çok başarılı film yapıldı. Kitapları en iyi satanlar listesine girdi. Aynı zamanda tatillerini Bodrum’daki yazlığında geçiren Pennant yeni kitabı “Casuals”ın çıkış hazırlıkları sırasında bize de bir röportaj verdi. Çocukluğunuzda ırkçılıkla karşılaşmışsınız. Problemlerle nasıl mücadele ettiniz? Yaşadığım kasabada benim dışımda siyah yoktu. Evlat edinilmiş bir çocuk olarak evde büyük bir sevgi görsem de dışarıda, okuldan çocuk parkına kadar ırkçılığın her çeşidiyle karşılaştım. Yaşadıklarım beni biraz içe kapanık hale getirdi. Etrafta beni anlayabilecek kimse yoktu. O sıralarda gece kulüplerinde çalışmaya ve futbol maçlarına gitmeye başladım. Sizi ICF’nin lideri haline getiren olaylar nasıl gelişti? Çete kültürü Britanya’da 1969’da gelişmeye başlayan “skinhead” kültürünün sokaklardaki yansımasıydı ve anında tribünlerde görülmeye başlandı. Hemen hemen her takımın kale arkasında toplanan genç arkadaş kitleleri vardı. Başlarda ufak kavgalar ediyorlardı ama ülke içindeki ulaşım ucuzlayınca büyük kitleler halinde birbirlerinin statlarını ziyaret eder hale geldiler. Önceleri kendim bir hedeftim ama insanlar geri adım atmadığımı görünce saldırmayı bırakıp beni futbol çetelerine davet etmeye başladılar. Onlar, beni ailem dışında koşulsuz kabul eden yegane insanlardı. ICF yıllar boyu ırkçı bir topluluk olarak bilindi. Yoksa ırkçılık seksenlerde Milli Cephe üyeleri statlara girince mi gelişti? Milli Cephe, West Ham, Milwall ve Chelsea’nin taraftarları içine sızmaya çalışırken, onları cesaretlendiren birkaç siyah oyuncunun statlarda aldığı iğrenç tepkilerdi. Bir sezon tüm maçlardan önce 200 gencin toplanıp Nazi selamı verdiğini hatırlıyorum. Ancak asıl önemli olan polis ve kulüp yetkililerinin hiçbir şey yapmamasıydı. Bu yüzden Milli Cephe’yi stattan temizlemek de bize yani ICF’ye düştü. Yetmişlerin en büyük rekabetleri kimlerleydi? Yetmiş ve seksenlerde İngiltere’de holiganizm tamamen kontrolden çıkmıştı. Her maçta sizi tren istasyonunda bekleyen ya da araçlarınıza taş atan gruplar oluyordu. Bu da büyük grupların ortaya çıkmasına sebep oldu. Londra’da en güçlü rakiplerimiz Millwall ve Chelsea’ydi. Ülke çapındaysa Liverpool ve Manchester United. 1975’te Manchester United’la evimizde oynadığımız maç eskiçağ savaşlarını andırıyordu. United çetesi “Kızıl Ordu” basın tarafından “en kötüler” olarak seçilmişti, bir şehri tamamen ele geçirip trenleri, alışveriş merkezlerini yağmalıyorlardı. Hatta bir keresinde Norwich’te koca stadı ateşe vermişlerdi. Maç için Londra’ya bir gece önceden geliyorlardı ve geri kalan taraftar Bir gün ben de film yapacağım Anılarınız üzerinden ya pılan film uyarlamalarından kazan ılan paralar hakkında hiç kızgınlığınız var mı? Evet filmlerdeki bilgiler in çoğu bana ait. İlk film Alan Clarke tarafında n çekilen “The Firm”di ve hikâyenin yar ısı anılarıma dayanıyordu. Sonradan “Green Street Elite” çekildiğinde yönetmen Alan Alexander tüm senaryoyu benim kitapla rıma dayanarak oluşturduklarını ve filmde yer almamın onur verici olacağını söyledi. Bir polis rolündeydim ve oldukça eğlenceli bir de neyimdi. Arkadaşlarım da bana aynı soruyu sor uyor ama kızgın değilim. Ben de ilerde kendi film imi çekip gerçek hikâyemi anlatabilirim. Sıfatlarınızdan biri olan “holigojist” terimi bir şakadan mı ibaret? Kimse daha önce bunu ciddiye alıp sormamıştı. Benim için bir anlamı var. Bu konularda konuşurken “işte karşınızda eski ICF üyesi Cass Pennant” ve ardından “işte sosyolog Sayın Bilmemkim” denm esi benden sonra gelenin aslında ne kadar akıllı olduğunu ve bizi anlayabildiğini gösteren bir ambalaja dönüşüyor. Ancak bu insanların yaz dıkları genelde yalan dolandan ibaret ve biz esk i holiganlar anılarımızı kâğıda dökmeye başladığ ımızdan beri ortada yoklar. yığını da sabah erkenden şehirde olacaktı. Sabah, polis hâlâ maçla ilgili güvenlik toplantısını yaparken stat dışında maça girmek için bekleyen United taraftarlarının üzerine giderek şok ettik. Kızıl Ordu o sezon ilk kez geri adım atmıştı. Fiyakalarını iyice bozmak için maç saatini beklemeye başladık. Kızıl Ordu maç öncesinde gelecek taraftarları karşılamak için istasyondaydı. Döndüklerinde sayıları çok fazlaydı ve polis eskortu eşliğinde atkılarını açmış, marşlarını söylüyorlardı. Biz de arkalarına gizlenerek onları takip etmeye başladık. Güney tribününde onların arkasında bir yere gizlendik. Hatta bazı çılgın arkadaşlar tam onların çetesinin ortasına girmişti. Ve fark edildikleri anda kalabalık onlara saldırdı. Biz de arkadan kalabalığa saldırdık. Sonunda Kızıl Ordu düştü ve hepsi sahaya kaçtı. Ertesi gün basın bile Kızıl Ordu’nun West Ham’da durdurulduğunu yazıyordu. Bunun gibi daha pek çok anım var ve en çok satanlar listesine giren kitaplarımı yazmanın nedeni de tam olarak bu anılar. Hapse girmenize sebep olan nedir? Pişmanlık duyuyor musunuz? Sebep ismimin basında çok yer almasıydı. Tarihte hapis cezası alan ilk holigan oldum. 1976’da Charlton’da kupa maçımız vardı. Ezeli rakibimiz Milwall birkaç kilometre ötede maç yapıyordu. Birkaç saat içinde Millwall taraftarıyla büyük bir kavga koptu ve bir kişi öldü. Ertesi gün herkes suçlu arıyordu ve beni seçtiler. Hapisteyken neden insanların bizim yanlış hareket ettiğimizi düşündüğü konusuna odaklandım. Kendimi çarçur edilmiş bir gelecekle karşı karşıya bulmuştum. Beni evlatlık alan ailemi de büyük hayal kırıklığına uğratmıştım. Bunun üzerine yaşadığım tüm nefret ve diğer hisleri kâğıda dökmeye karar verdim. denizulk@gmail.com C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear